Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Almanya'nın başkenti Berlin'de üç genç Rus kadın, Ukrayna'ya destek için Rusya'nın Berlin Büyükelçiliği önündeki caddede açlık grevi başlattı. 

Rusya'nın Berlin Büyükelçiliğinin bulunduğu Unter den Linden Caddesi üzerindeki yaya geçidine çadır kuran Polina Oleinikova, Polina Kviatkoskaia ve Elena Malysheva, Ukrayna'daki savaşa dikkati çekmek için üç günlük eylemi bu akşam yerel saatle 21.00'de bitirecek.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Avrupa'da Türk toplumunun yaşadığı her noktada bir aile ataşeliği açmak istediklerini söyledi.

 

Yanık, Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen ile Almanya'nın Köln kentindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Merkezi ile Köln Merkez Camisini ziyaret etti, ardından Türkiye'nin Köln Başkonsolosluğunda sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle buluştu.

 

Banak Yanık, burada yaptığı konuşmada, Almanya'da "çocukları ellerinden alınan ailelerin sorunu"na değinerek, "Almanya'da yaklaşık 4 milyon nüfusumuz var, koruyucu aile sayısı ise sadece 111 kişi, nüfus oranına göre koruyucu aile sayısı çok az." dedi.

 

Koruma altına alınan çocuklar konusunda iki ülkeyi karşılaştıran Yanık, şunları kaydetti:

 

"Türkiye'de bakıma muhtaç olan, devlet korunmasına alınması gereken çocuk sayısı 13 bin. Yaklaşık 10 bin çocuk da koruyucu aile yanında, toplam sayı 23 bin. Almanya'da nüfus hemen hemen aynı ama devlet korumasında olan 200 bin çocuk var. Bunun 100 bininin göçmen kökenli olduğu söyleniyor. Almanya'da sistem çocukların devlet korumasına alınmasına çok açık, çok çabuk müdahale ediyor. Bu gerçeği realiteyi görmemiz lazım. Burada sistem son derece hızlı, gelip ailenin ortasından çocuğu alıp götürüyor. Bu 200 bin çocuktan 100 bini göçmen kökenli ve bu rakamın önemli bir kısmının kendisinin gidip kendisini ya da ailesini ihbar ettiği bilgisini arkadaşlarımız not olarak bana iletti."

 

Yanık, "Eğer 3,5-4 milyon kişi arasında sadece 111 kişi 'koruyucu aile olacağım' diyorsa biz bizim çocuklarımızın bizim dışımızda herhangi bir mekanizmanın içine gireceğini peşinen kabul etmişiz demektir, bir defa bu acı gerçeği kabul edelim. Bizim burada olabildiğince hem sivil toplum kuruluşları hem vatandaşlar olarak, öncelikli olarak Türk kökenli çocukların koruyucu ailesi olması konusunda bir şey geliştirmemiz gerekiyor. Bu konuyu olabildiğince duyurmamız ve tüm kurum ve kuruluşlarımızla bu meseleyi ciddi bir dert haline getirmemiz lazım." diye konuştu.

 

Avrupa ülkelerinde aile ataşeliklerini artırmayı planladıklarının altını çizen Bakan Yanık, "Türk toplumunun yaşadığı her noktada biz bir aile ataşeliği açmak arzusundayız. Tabii yoğun olarak vatandaşlarımızın yaşadığı her noktada. Bugün Almanya’da vatandaşlarımız daha çok yoğun olduğu için burayı tamamladıktan sonra, Fransa’da, Belçika’da, Hollanda’da. Nüfusumuzun olduğu her noktada aile, gençlik ve çocuk ilişkileriyle alakalı hizmetleri, ataşelikleri yaygınlaştırma arzusundayız." dedi.

 

Yanık, "2022 yılında 5 ataşeliği Almanya’da hayata geçirmeyi arzu ediyoruz. Burada sizlerin desteği ve ilişki içinde olunması, özellikle akademik anlamda, sosyal anlamda çalışma yapan derneklerimiz, STK’larımızın katkıları çok önemli." ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

 

 

 
BERLİN (AA) - Almanya’da faaliyetlerini sürdüren Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD), İsrail güvenlik güçlerinin şiddet kullanarak Mescid-i Aksa’ya girmesini kınadı.

ZMD tarafından yapılan yazılı açıklamada, 15 Nisan'da ve bu sabah erken saatlerde, Müslümanların en kutsal üçüncü camisine, özellikle mübarek ramazan ayında göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullanılarak girilmesinin tüm Müslümanların dini duygularını incittiği belirtildi.

İsrail güvenlik güçlerinin şiddet kullanarak Mescid-i Aksa’ya girmesinin kınandığı açıklamada, ZMD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Tor Wennesland'ın çağrısını desteklediği ifade edildi.

Açıklamada, şiddet sarmalını sona erdirmek için, Mescid-i Aksa'yı ve inananları korumak ve Harem’i Şerif’te provokasyonlara son verilmesi konusunda Alman hükümetinin çaba sarf etmesi istendi.

- Sabah namazından sonra Mescid-i Aksa'ya baskın

Fanatik Yahudiler, 15 Nisan Cuma günü başlayan ve bir hafta sürecek Hamursuz Bayramı dolayısıyla İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınlarını artırıyor.

Mescid-i Aksa'da baskınlara tekbirlerle tepki göstermeye çalışan Filistinliler İsrail güçlerinin müdahalesine maruz kalıyor.

İsrail güçleri cuma gününün ardından bu sabah yine Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleyerek Filistinlileri zorla dışarı çıkarmış ve Aksa’nın kapılarını Filistinlilere kapatmıştı.

İsrail polisi, Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskında bazı Filistinlileri darbetmiş daha sonra fanatik Yahudi yerleşimci gruplar, polisin korumasında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, 545 Yahudi yerleşimcinin Aksa’ya girdiğini açıklamıştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kudüs'teki kutsal mekanların statükosuna saygı gösterilmesi ve bunun muhafaza edilmesi çağrısında bulunmuştu.

Savaş kalıntısı olarak da yıllarca tehdit olmayı sürdüren misket bombaları nedeniyle 2020'de 107 kişi hayatını kaybetti.
 

ANKARA (AA) - EMRE KARACA - "Bomba içinde bomba" olarak bilinen, uluslararası anlaşmalarla yasaklanan misket bombaları özellikle çocukların yaşamını tehdit etmeyi sürdürüyor.

AA muhabirinin "19 Nisan Misket Bombalarına Karşı Uluslararası Eylem Günü" dolayısıyla derlediği bilgilere göre, infilak etmemiş misket bombalarından zarar görenlerin yarıya yakınının çocuk yaştakiler olduğu yayımlanan uluslararası raporlar tarafından tespit edildi.

Savaş kalıntısı olarak da yıllarca tehdit olmayı sürdüren misket bombalarının kullanımı Cenevre Sözleşmesi'ne aykırı ve uluslararası insan hakları ihlali olarak kabul ediliyor.

Misket Bombaları Üzerine Sözleşme'ye taraf olan 110 ülke, 2008'de misket bombası kullanma, stoklama ve satmaya yasak getirirken sözleşmeye imza atan taraflar arasında ABD, Rusya, İsrail, Suriye, İran, Suudi Arabistan bulunmuyor.

Sözleşmeye taraf olan ülkeler belirli bir süre zarfında sınırları içindeki misket bombalarını imha etmeyi taahhüt ederken, şimdiye kadar Kanada, Fransa, Almanya, Japonya bomba stoklarını imha etti.

- Misket bombaları nedeniyle 2020'de 107 kişi öldü

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 2020'de misket bombalarına ilişkin yayımladığı rapora göre, dünya genelinde 2020'de 360 misket bombası kaynaklı vaka tespit edildi, toplamda 107 kişi hayatını kaybetti, 242 kişi yaralandı. Söz konusu yıldaki vaka sayısı, 2019'a göre yüzde 14, 2018'e göre yüzde 30 arttı.

Misket bombaları kaynaklı zayiatların görüldüğü ülkelerin başında Suriye, Afganistan, Kamboçya, Laos, Irak, Güney Sudan ve Yemen yer aldı.

Verilere göre 2020'deki misket bombası kaynaklı sivil can kayıpları ve yaralanmaların yüzde 44'ünü çocuklar oluşturdu.

Bu dönemde toplam zayiatın yarısı Suriye'de kayıtlara geçti.

Toplam 29 ülkede misket bombası kaynaklı savaş kalıntılarının mevcut olduğu da raporda yer alan bilgiler arasında bulunuyor.

- Misket bombaları, içindeki küçük bombaların etrafa saçılmasıyla biliniyor

"Bomba içinde bomba" olarak bilinen misket bombaları uçaktan ya da havan toplarıyla atılabiliyor. Bunlar, düştüğü yerde ya da havada açılarak içindeki küçük bombaları etrafa saçıyor.

Patlamayan, toprağa gömülü kalan bombacıklar ise mayın etkisi görüyor.

Ana bombadan çıkan küçük bombaların o an patlamayıp yıllar sonra patlaması, sivil can kayıplarına da neden oluyor.

Bu bölgelerde yaşayan çocuklar, sıcak çatışmaların bitmesinin ardından savaş kalıntıları arasında yer alan misket bombalarıyla oynamaları sonucunda hayatlarını kaybediyor.

- Çatışma bölgelerinde misket bombası kullanılıyor iddiası

Dünya genelindeki çatışma bölgelerinde misket bombalarının kullanıldığı iddiası uluslararası kurumların yayınları eşliğinde gündeme geliyor.

İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana 41 farklı ülke sınırları içinde misket bombasının kullanıldığı tespit edildi.

Son yıllarda yayımlanan çeşitli raporlar, ölümlere ve sakatlanmalara neden olan misket bombasının Suriye, Libya, Yemen, Sudan ve Ukrayna gibi çatışma alanlarında kullanıldığını ortaya koydu.

Son olarak Uluslararası Af Örgütü, Rusya'nın Ukrayna savaşında misket bombası kullandığı iddiasında bulundu.

Ukraynalı yetkililer, Rus ordusunun misket bombası kullandığını iddia ederken Kremlin bu iddiaları reddetti.

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) da 2018'de yayımladığı raporda, Suriye rejimi ve Rusya'nın misket bombası kullandığını iddia etmişti.

Etiyopya hükümetiyle Tigray'daki isyancılar arasındaki çatışmalarda da misket bombası kullanıldığı iddiası gündeme gelmişti.

Misket Bombası İzleme Kuruluşu'nun Kamboçya kolunun 2016'da yayımladığı raporda, 1969–1973 yıllarında Kamboçya'ya 80 bin misket bombasının atıldığını ortaya koymuştu.

Yayımlanan veriler ışığında, dünya genelinde bugüne kadar misket bombası kaynaklı 60-80 bin sivil can kaybının olduğu düşünülüyor.

Son şampiyon Anadolu Efes, yarın İtalya temsilcisi AX Armani Exchange Milan ile deplasmanda karşılaşacak
 

İSTANBUL (AA) - Basketbol THY Avrupa Ligi'nde 2021-2022 sezonu play-off maçları yarın başlayacak.

Yarın oynanacak iki maçta play-off'a kalan ve normal sezonu 6. sırada bitiren son şampiyon Anadolu Efes, 3. sıradaki İtalya temsilcisi AX Armani Exchange Milan ile deplasmanda karşılaşırken, normal sezonu lider tamamlayan Barcelona (İspanya) ise 8. sıradaki Bayern Münih'i (Almanya) konuk edecek.

Normal sezonu 4. bitiren İspanya ekibi Real Madrid, 5. sıradaki Maccabi Playtika (İsrail) ile Dörtlü Final'e kalabilme mücadelesi verirken, 2. olan Olympiakos (Yunanistan) ise play-off'ta 7. sıradaki Monaco'yla (Fransa) karşılaşacak. Bu iki maç ise çarşamba günü oynanacak.

Ligde play-off karşılaşmaları, 19 Nisan-4 Mayıs tarihlerinde oynanacak.

Barcelona, Olympiakos, AX Armani Exchange Milan ve Real Madrid, play-off eşleşmelerinde saha ve seyirci avantajına sahip olacak.

İlk iki karşılaşmalar bu takımların sahasında oynanacak. Eşleşmelerde 3 galibiyete ulaşan taraf, adını 19-21 Mayıs'ta Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da oynanacak Dörtlü Final'e yazdıracak.

 

İSTANBUL (AA) - İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, ABD yönetiminin nükleer görüşmelerde "geciktirme politikası" izlediğini söyledi.

İran resmi haber ajansı IRNA'ya göre, Hatibzade, başkent Tahran'da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir süre önce kesintiye uğrayan Viyana'daki nükleer görüşmelere ilişkin bir soru üzerine Hatibzade, "Viyana atmosferi menfi değil. İran ve 4+1 ülkeleri üstüne düşeni yerine getirdi. Taraflar, ABD'nin endişeleri bertaraf edecek uygun bir cevap vermesini bekliyor. Fakat görünen o ki ABD, geciktirme siyaseti güdüyor." dedi.

ABD'nin cevabını sonsuza kadar beklemeyeceklerini dile getiren Hatibzade, bu süreçte nükleer faaliyetleri sürdürdüklerini kaydetti.

 

- Viyana nükleer müzakereleri

İran'ın nükleer faaliyetleri konusundaki Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan anlaşmanın ilki, 2015 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi (İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya) ile Almanya ve İran arasında imzalanmıştı.

Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de ülkesini tek taraflı olarak anlaşmadan çekmesinin ardından İran'a yönelik ekonomik yaptırımlar tekrar uygulamaya konulmuştu. Bunun üzerine Tahran yönetimi nükleer faaliyetlerine aşamalı olarak geri dönmüştü.

KOEP'in yürürlüğe konulmasına yönelik görüşmeler, geçen yıl Avusturya'nın başkenti Viyana'da yeniden başlamıştı.

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 11 Mart'ta "dış etkenler" nedeniyle Viyana'daki müzakerelerin durdurulduğunu açıklamıştı.

 

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Balkanlar’da yaşayan ve fotoğrafçılığa meraklı gençlere yönelik “Balkanlar Fotoğrafçılık Okulu Fotoğraf Yarışması” düzenliyor.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Balkanlar’da yaşayan ve fotoğrafçılığa meraklı gençlere yönelik “Balkanlar Fotoğrafçılık Okulu Fotoğraf Yarışması” adıyla yarışma düzenliyor. Balkanlarda yaşayan 18-23 yaş arası gençlerin başvurabildiği yarışmaya 8 Nisan 2022 tarihine kadar başvuruda bulunulabiliyor. Yarışmaya katılım sağlayan adayların içinde en başarılı 10 aday, 10–13 Mayıs 2022 tarihlerinde Bosna Hersek’in Saraybosna şehrinde düzenlenecek “Balkanlar Fotoğrafçılık Okulu Eğitim Programı”na katılmaya hak kazanıyor.

“Balkanlar Fotoğrafçılık Okulu Fotoğraf Yarışması” Balkanlar’daki Osmanlı kültürel mirası ve Balkan ülkelerindeki insan, mekân, mimari eser ile doğaya yönelik fotoğraf kategorileri olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Katılımcılar her bölümden en az 3’er fotoğraf olmak üzere toplamda en az 6 en fazla 20 fotoğraf ile yarışmaya katılabiliyor.

Balkanlar Fotoğrafçılık Okulu Fotoğraf Yarışması” Balkanlar’daki Osmanlı kültürel mirası ve Balkan ülkelerindeki insan, mekân, mimari eser ile doğaya yönelik fotoğraf kategorileri olmak üzere iki kategoriden oluşuyor. Katılımcılar her bölümden en az 3’er fotoğraf olmak üzere toplamda en az 6 en fazla 20 fotoğraf ile yarışmaya katılabiliyor.

Fotoğraflar, yarışma başvuru formuyla birlikte e-posta ile “zip” dosyası olarak Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!adresine gönderilecek. Gönderilen fotoğraflar e-posta boyutunu aştığı takdirde özel veri transferi uygulamaları da kullanılabilecek. Teslim sürecine dair bütün sorular Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! adresi yoluyla cevaplandırılacak.

Adaylar yarışmaya dair detaylı bilgileri ise Balkanlar Fotoğrafçılık Okulu Fotoğraf Yarışması adresinden ulaşacak.

Almanyanın Göppingen şehri Süssen kasabasında 1971 yılından beri ikamet eden, Yozgat ili Çayıralan ilcesi Kozaklı kasabası doğumlu Osman Tabak,geçmiş mazisini yaptığı el işi göznuru maket resimlerle yaşatmaya çalışıyor.
Gazeteci arkadaşımız Doğan Tufan'a yaptığı sapkağnısı maketini hediye eden, Osman Tabak," Ben Almanya'ya 1971 yılında askerlik bitiminden hemen sonra geldim. Geldiğim bu kasabada bir fabrikada uzun yıllar çalıştım. Bir oğlum ikide kızim bu rada doğup büyüdüler. Evlendiler, torunlarım yetişti, bende uzun seneler oldu emekliyim. Boş zamanlarım çok oluyor bunu değerlendirmek için, Köyümde çocukluğumu, gençliğimi geçirdiğim tarlada karasapanla öküzlerle çift sürdüm, tırpanla, orakla ekin biçtim, kağnıyla tarladan harman yerine sap taşıdım, düven sürüp, yabayla rüzgara karşı deneyi samandan ayırmak için savurdum." Burada doğup büyüyen gençlerimiz bu çalışmalarımızı bilmezler.  Türkiyede, kendi kasabamızdaki gençlerde bilmez belki isminide hatırlamazlar. Bu nedenle bende kendimi gecmiş mazimize  verdim. Kağnı, anadut, yaba, tırmık,tırpan, düven gibi geçmışimizdeki tarım aletlerimizin maketlerini yapıyorum, cami derneklerinde sergisini yapıyor, isteyen dostlarımıza hediye ediyor, gecmiş sanat kültürümüzü yaşatmaya, tanıtmaya çalışıyorum." dedi.
 
Haber: Doğan Tufan ( Süssen)

DİTİB Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve Moschee Forum organizesinde, Der Paritetische-Parisozial Köln Göçmen Sağlık Merkezi ve Regionalbüros Alter, Pflege und Demenz Köln Şubesi işbirliğinde, “Demans Hastalığı” konulu seminer düzenlendi.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Merkez Sergi Salonu’nda düzenlenen seminere Köln Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Bölümü Başhekimi Prof. Dr. Özgür Onur tarafından sinevizyon eşliğinde Demans nedir? ortaya çıkışı, belirtileri, etkileri, şikayetleri, tedavisi gibi konulara açıklık getirdi.

Etkinliğin açılışında kısa bir konuşma yapan Moschee Forum Direktörü Murat Şahinarslan, çağın hastalığı olan Demans’a dikkat çekmek ve hastalık hakkında bilinçlenmeyi amaçladıklarını söyledi.

2020 yılında uygulamaya konan “Ulusal Demans Stratejisi Eylem Planı”nın bir partneri olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), bu eylem planına katkı sağlayıcı faaliyetler yürüttüklerini ifade eden Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürü Osmanbey Şahin, gerçekleştirilen “Demans unutkanlıktan daha fazlasıdır“ başlıklı seminere ilginin memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Şahin, “Yaşlanmakta olan toplumumuza ve onların ihtiyaçlarına cevap verme adına hizmet üretme noktasında DİTİB, gayret göstermekte ve bu bilinci yaymaya çalışmaktadır” diye konuştu.

Köln Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Bölümü Başhekimi Prof. Dr. Özgür Onur yaptığı konuşmada, Demans ile Alzheimer’in farklı olduğunu belirterek, Demans’ın bunama olarak bilindiğini ancak Alzheimer’in farklı nedenlerle sonradan oluşan klinik bir tablo olduğunu vurguladı. Onur, konuşmasının sonununda katılımcıların sorularını cevaplandırdı.

Seminer sonunda katılımcılar Göçmen Sağlık Merkezi, Regionalbüro Alter ve Pflege und Demenz yetkililerinden danışma ve bilgi alma fırsatı buldu.

 

 

 

 

 

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, İsviçre Türk Toplumunun (İTT) düzenlediği iftar programına katıldı. YTB’nin yurt dışındaki vatandaşların hizmetinde olan bir kurum olduğuna dikkat çeken Eren, “YTB 'güçlü diaspora, güçlü Türkiye’ şiarıyla çalışan Türkiye'nin diaspora kurumu. Eğer yurt dışında vatandaşlarımız güçlü olursa biz de anavatanımızda daha güçlü oluruz” dedi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, İsviçre Türk Toplumunun (İTT) düzenlediği iftar programına katıldı. Programda İsviçre'deki Türk iş insanları ve Türk toplumunun önde gelen simaları ile bir araya geldi.

YTB YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞLARIMIZIN KURUMU

Zürih'te bir Türk lokantasında düzenlenen iftarda konuşan YTB Başkanı Eren, YTB’nin yurt dışında yaşayan vatandaşların kurumu olduğunu belirterek, “YTB, yurt dışındaki STK'larımıza ve vatandaşlarımıza destek olma gayretinde olan, 'güçlü diaspora, güçlü Türkiye ’ şiarıyla çalışan Türkiye'nin diaspora kurumu. Eğer yurt dışında vatandaşlarımız güçlü olursa biz de anavatanımızda daha güçlü oluruz” dedi.

Türkiye'den Almanya'ya ilk göçün başlamasının ardından yaklaşık 60 yıl geçtiğini hatırlatan Eren, Türk vatandaşlarının İsviçre dahil Avrupa ülkelerinde başarı hikayeleri yazdığının altını çizdi. 

 

EN FAZLA TÜRK’ÜN YAŞADIĞI DÖNEMDEYİZ

Endülüs’ten sonra Avrupa kıtasında en fazla Türk’ün ve Müslümanın yaşadığı bir döneme şahit olduklarını dile getiren Eren, İsviçre’de 140 bin, Avrupa genelinde ise 5 milyon Türk’ün bulunduğunu vurguladı.

 

İTT BİRÇOK ÜLKEYE ÖRNEK TEŞKİL EDECEK YAPIYA SAHİP

İTT'nin pek çok dernek ve federasyonu tek çatı altında toplayan Avrupa’daki birçok ülkeye örnek teşkil edecek bir yapısı olduğunu ifade eden Eren, “Bu yapının güçlü olması İsviçre Türk toplumunun da lobi gücü olarak ayağa kalkmasına çok büyük hizmet edecektir. Ben bu anlamda İTT'de emeği geçmiş kurucu başkanlarımıza ve burada emek vermiş büyüklerimize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Eren, vatandaşların İsviçre toplumuna intibak sağlaması, seçimlerde katılımcı olması, bunun yanı sıra anavatan Türkiye ile de bağlarını koparmamaları temennisinde bulundu.

 

ELDE ETTİĞİNİZ SAYGIN KONUMLA GÖĞSÜMÜZÜ KABARTIYORSUNUZ

Türkiye'nin Bern Büyükelçisi Emine Ece Özbayoğlu Acarsoy da İsviçre’deki Türklerin görüş ve düşüncelerinin kendileri için önemli olduğunu söyledi. Acarsoy şunları kaydetti: “Çok sayıda dernek ve federasyonumuzun düşünce ve yaklaşımlarını, tek bir sese dönüştürmenin çok kolay olmadığının farkındayız. Burada önemli olan, asgari müşterekler temelinde, yüreğinde vatan, millet, ve bayrak sevgisi bulunan her Türk vatandaşının birlikte ilerlemek gayesi içinde olmasıdır. İsviçre'nin sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasi hayatında göstermekte olduğunuz başarılar ve elde ettiğiniz saygın konumla göğsümüzü kabartıyorsunuz."

 

BİZ BİR AİLEYİZ

Programa katılan Azerbaycan'ın Bern Büyükelçisi Fuad Iskandarov ise Azerbaycan ve Türkiye'nin 'tek millet, iki devlet’ olduğunu vurgulayarak, "Biz bir aileyiz." dedi. 2’nci Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği desteğin önemine işaret eden Iskandarov, İsviçre’deki Türklerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduğunu kaydetti.

AK Parti Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprak ise İsviçre’deki Türklerle bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, “Buradaki başarılarınızla gerçekten gurur duyuyoruz. Avrupa’da yaşayan Türkler bulundukları ülkelere çok büyük faydalar sağladılar. Bunun en güzel örneği de Uğur Şahin ve Özlem Türeci.” dedi.

 

EN BÜYÜK HAYALİM ZÜRİH’DE TÜRK EVİ AÇMAK

İTT Başkanı Şahin ise en büyük hayalinin ABD’nin New York kentindeki gibi İsviçre’nin en büyük kenti Zürih’e bir Türk evi açmak olduğunu söyledi. 

İTT olarak kendi internet sitelerini ve medya organlarını kurduklarını anlatan Şahin, “Hepinizin bildiği gibi son yıllarda yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı ve her türlü ayrımcılığın yükseldiği dönemdeyiz. Olumsuz yaklaşımların bütün insanlığı hedef aldığı bu zaman diliminde tolerans iklimine her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktayız.” diye konuştu.

İftara, Zürih Başkonsolosu Hasan Emre Uygun, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) İsviçre Şubesi Başkanı Murat Şahin ve İsviçre'deki başlıca Türk STK'lerinin başkan ve yöneticileri ile diplomatlar katıldı.