Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Uzun yıllardan bu yana gelinlik aksesuarları başta olmak üzere çeşitli konularda göçmen kökenlileirn uğrak yeri konumuna gelen Murk Firması bu kış yine düğün planlayanların en çok uğradığı gelinlik satıcısı merkezlerden biri oldu.

 

Kendisine telefon ile ulaştigimiz  Murk mağazası yönetim kurulu başkanı Johannes Murk, “Evlenecek gençlere karşı son derece insancıl ve onları motive edecek bir satış politikasını yıllardır takip ediyoruz. Dolayısıyla zaman sınırlaması olmadan onları en iyi şekilde bilgilendirip  memnun olarak uğurlamak istiyoruz. Bu nedenle %30 indirimli aksiyonlarımızı 30.11.2023 tarihine kadar uzatmış durumdayız” şeklinde konuştu.

 

Bilindiği gibi Murk Firması hem kendi imalatı, hem de isim yapmış önemli markaları uygun fiyata müşteriye sunması ile tanınıyor.

 

 

 

Murk GmbH & Co. KG

Anton-Murk-Str. 2

96193 Wachenroth

 

 

 

 

 

 
Şirket, ABD İflas Kanunu'nun 11. Bölümü kapsamında gerçekleştirdiği iflas başvurusuyla borçlarının yeniden yapılandırılması sürecinde alacaklı koruması talep ediyor.
 

BERLİN (AA) - Şirketlere fiziksel ve sanal olmak üzere ortak çalışma alanı sağlayan girişim WeWork, 19 milyar dolarlık borcunu yeniden yapılandırmak için iflas başvurusunda bulundu.

WeWork'dan yapılan açıklamada, borçlarının yeniden yapılandırması için ABD İflas Kanunu'nun 11. Bölümü kapsamında alacaklı koruması talebiyle iflas başvurusunda bulunulduğu belirtildi.

WeWork'ün borçlarının yaklaşık yüzde 92'sinin sahibi olan kreditörler yeniden yapılanma planını onayladı.

Şirketin iflas başvurusu dosyasında varlıklarının 15 milyar dolar düzeyinde olduğu aktarıldı.

 

Geçen hafta ABD medyasında yer alan haberlerde, bir zamanlar ABD'nin en değerli girişimi olan WeWork’ün bu hafta New Jersey'de yeniden yapılanma iflası olarak bilinen 11. Bölüm dilekçesi vermeye hazırlandığı ifade edilmişti.

WeWork, ekim ayı başında yapması gereken bir borç ödemesini kaçırmıştı. Bu durum, şirketin resmi olarak iflasının ilan edileceği 30 günlük bir geri sayımı başlatmıştı.

Şirket geçen hafta borçların bir kısmının ödemesinin geçici olarak ertelenmesi için alacaklılarla anlaşma yapıldığını ve ödemesiz dönemin sona ermek üzere olduğunu duyurmuştu.

Dünya çapında 119 şehirde hizmet veren şirketin hisseleri 2023’te yaklaşık yüzde 98,5 değer yitirdi. WeWork’ün piyasa değeri 44 milyon dolara geriledi.

 

Suudi destekli SoftBank Vision Fonu dahil yatırımcılar WeWork'e toplam 47 milyar dolara varan değerlemeyle yatırım yapmıştı.

2019'da halka açılmak isteyen fakat yatırımcıların uzun ve kısa vadeli kiralamalar şeklindeki iş modeline şüpheyle yaklaşması nedeniyle halka açılmayı gerçekleştiremeyen WeWork, 2021’de ise daha düşük bir değerlemeyle halka açılmayı başarmıştı.

En büyük destekçisi SoftBank, girişimi desteklemek için on milyarlarca dolar harcadı, ancak şirket para kaybetmeye devam etti. Ofislerin boşaldığı Kovid-19 salgını sonrası bile ofis alanlarını doldurmakta zorlanan WeWork’ün binalarının kira bedellerinin ve borçlarının ödenmesi gerekiyor.

Öte yandan, SoftBank’tan yapılan açıklamada WeWork'ün faaliyetlerini ve borçlarını yeniden yapılandırmasının desteklendiği belirtilerek, "SoftBank, yatırımcılarımızın uzun vadeli çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam edecek.” denildi.

 
- Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel Sekreteri Eyüp Kalyon:
- "Ayrımcılıkla mücadele büromuz, yılın başından bu yana toplam 81 camiye yönelik saldırı tespit etti. Bu saldırıların yarısı ise 7 Ekim'den sonra yaşanmış"
- "Camilerimize Neonazi işretleri çizilmektedir. Diğer yandan kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim yakılarak camilerin önüne atılmaktadır"
 

KÖLN (AA) - MESUT ZEYREK - Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Sekreteri Eyüp Kalyon, Almanya'da yılın başından bu yana camilere yönelik 81 saldırı düzenlendiğini, bunların yarısının İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların başladığı 7 Ekim'den itibaren gerçekleştiğini söyledi.

Kalyon, Köln'deki DİTİB Genel Merkezi'nde Almanya'daki Müslümanların durumunu AA muhabirine değerlendirdi.

Almanya'da camilere yönelik saldırılarda, özellikle İsrail ile Filistin arasında yaşanan çatışmaların başlamasından sonra ciddi artış olduğunu belirten Kalyon, artan saldırılardan endişe duyduğunu dile getirdi.

Kalyon, yetkilileri önlem almaya çağırarak, "Camilerimiz farklı saldırılara maruz kalmaktadır. Ayrımcılıkla mücadele büromuz, yılın başından bu yana toplam 81 camiye yönelik saldırı tespit etti. Bu saldırıların yarısı ise 7 Ekim'den sonra yaşanmış." dedi.

Bu saldırılarda, kamuoyunda Müslümanlarla ilgili kullanılan dil ve söylemlerin etkili olduğunu vurgulayan Kalyon, "Camilerimize Neonazi işretleri çizilmektedir. Diğer yandan kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim yakılarak camilerin önüne atılmaktadır. Sadece bulunduğumuz Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde toplam 7 camimize posta yoluyla domuz eti parçaları ve yakılmış Kur'an sayfalarıyla birlikte hakaret ve tehdit mektubu yollanmıştır. Bu açık bir provokasyondur." diye konuştu.

Kalyon, Alman hükümetinden beklentilerini de dile getirerek, şunları kaydetti:

"Hükümetten beklentimiz, bu zor süreçte diğer mabetlerde olduğu gibi camilerin güvenliğini her daim sağlamalarıdır. Dinimizi özgürce yaşayabilmemiz için camilerimizin güvenliğinin sağlanmış olması gerekiyor. Söylem ve eylemin arasında çok büyük bir mesafe yok. Almanya'da göçmen, Müslüman ve özellikle başörtü takan hanımefendilere yönelik nefret dili kullanıldığını görmekteyiz."

Cami yöneticilerinin, saldırılar karşısında metanetini koruduğuna işaret eden Kalyon, "Cami yöneticilerimiz sağduyulu duruş sergilemişlerdir. Hem bu tür provokasyonlar karşısında toplumsal barışa işaret etmişler hem de hızlı şekilde emniyet güçlerine bilgi verip, saldırıların takipçileri olmuşlardır." değerlendirmesinde bulundu.

Kalyon, "Saldırıları tespit ediyor, yıllık raporlarımızı yazıp yayımlamakla beraber, özellikle kamuoyuna ve siyasetçilere bu konudaki endişelerimizi ve hassasiyetlerimizi her zaman aktarıyoruz. Fakat şunu söylemem gerekiyor, yazılan ve söylenen tehditler bizi korkutmuyor." dedi.

Eyüp Kalyon, saldırılar nedeniyle camilere yönelik güvenlik önlemlerini en üst seviyeye taşıdıklarını ve emniyet güçleriyle sürekli irtibatta olduklarını kaydetti.

Almanya'daki Müslümanların her zaman çözümün parçası olmaya gayret ettiğini aktaran Kalyon, "Bizler Almanya'da dinimizi yaşamaya, Allah'a inancımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu saldırılar sonucunda oluşabilecek tehlikelere de işaret ediyoruz ve ondan dolayı da DİTİB olarak topluma olumlu manada katkı sunmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

 

KÖLN (AA) - Almanya'nın Köln kentinde, "Köln'den İstanbul'a Selanik Üzerinden" temasıyla Türk-Yunan dostluk konseri yapıldı.

Köln'deki Trinitatis Kilisesi'nde, Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Köln-İstanbul ile Köln-Selanik kardeş şehir dernekleri işbirliğinde gerçekleşen konserde, Georgios Marinakis ile Turay Dinleyen birlikte sahne alarak ud ve kemanla Türk ve Rum saray bestecilerinden eserler sundu.

Marinakis'in, Türkçe ve Yunanca seslendirdiği "Üsküdar" isimli şarkısı dinleyiciler tarafından beğeni aldı.

 

Köln Büyükşehir Belediyesi Avrupa ve Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Fabian Stanger, burada yaptığı konuşmada, toplumları ve şehirleri birbirine yaklaştıran çalışmaları her zaman desteklemeye özen gösterdiklerini söyledi.

Dernek temsilcileri de yaptıkları konuşmalarda, toplumların dostluğuna ve dünya barışına vurgu yaptı.

Konserin ardından Melos Dans Grubu gösteri sundu.

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, "Almanya'da Yahudilere saldıran herkes, hepimize saldırıyor demektir." ifadesini kullandı.

Scholz, Mannheimer Morgen gazetesine yaptığı açıklamada, antisemit olaylar karşısında Almanya'daki insanları "Yahudileri korumaya" çağırarak, "Hepimiz Almanya'daki Yahudilerin korunması için ayağa kalkmalıyız, bu aynı zamanda medeni cesaretle ilgili bir konu." değerlendirmesinde bulundu.

 

Almanya'daki Yahudi kurumlarının korunduğuna işaret eden Scholz, "Antisemitizmi kabul etmeyeceğiz. Çok net yasalarımız var. İsrail bayraklarını yakmak cezai bir suçtur. Masum insanların ölümünü alkışlamak cezai bir suçtur. Yahudi karşıtı sloganlar atmak suçtur." ifadesini kullandı.

Scholz, "Almanya'da Yahudilere saldıran herkes, hepimize saldırıyor demektir." yorumunda bulundu.

Şansölye, kolluk kuvvetlerinin bu tür suçları cezalandırma görevi olduğuna işaret ederek, "Kolluk kuvvetleri, gerekli araçlara sahip ve bunları tutarlı bir şekilde kullanmalı." dedi.

Ülkede üretilen ürünler için siparişler, eylülde bir önceki aya kıyasla yüzde 0,2 artarken, Eylül 2022'ye göre 4,3 azaldı.
 

BERLİN (AA) - Almanya'da fabrika siparişleri, eylülde yüzde 0,2 artış gösterdi.

Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), eylül ayına ilişkin fabrika siparişleri geçici verilerini açıkladı.

Buna göre, ülkede üretilen ürünler için siparişler, eylülde bir önceki aya kıyasla yüzde 0,2 artarken, Eylül 2022'ye göre yüzde 4,3 azaldı.

Fabrika siparişlerine ilişkin piyasa beklentisi, aylık bazda yüzde 1 düşmesi yönündeydi.

 

Destatis, daha önce öncü verilerle yüzde 3,9 olarak açıkladığı ağustosa ilişkin fabrika siparişlerini, nihai verilerle yüzde 1,9 olarak revize etti.

Destatis, ağustos ayı için yapılan yüksek revizyona ilişkin, "Veri işleme ekipmanı, elektronik ve optik ürünlerin üretiminde yanlış bildirilen verilerden kaynaklanıyor." açıklamasını yaptı.

Almanya'da eylülde, yurt dışından siparişlerde aylık bazda yüzde 4,2 artış görülürken, yurt içi siparişlerde yüzde 5,9 düşüş yaşandı.

Destatis açıklamasında, "Dalgalanmalara daha az eğilimli olan 3 aylık karşılaştırmada, temmuz-eylül ayları arasında gelen siparişler bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,9 daha düşüktü. Büyük ölçekli siparişler hariç yeni siparişler Eylül 2023'te bir önceki aya kıyasla yüzde 2,2 azaldı." ifadesine yer verildi.

 

Eylüldeki yeni siparişler her bir sektörde çok farklı şekilde gelişti. Makine mühendisliği ve metal ürünleri üreticileri eylülde yüzde 8,5 daha fazla sipariş aldı.

Bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatında yeni siparişlerdeki ağustosta yüzde 19,9 artışın ardından eylülde yüzde 12,5'lik düşüş, fabrika siparişlerinde özellikle olumsuz bir etki oluşturdu.

Eylülde otomotiv sektöründe yüzde 2,5, uçak, gemi, tren gibi ulaşım araçlarının siparişlerinde yüzde 9,7 olarak gözlenen düşüşler de genel sonucu olumsuz etkiledi.

 

Öte yandan, Almanya ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde, zayıf satın alma gücü ve yüksek faiz oranları nedeniyle bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 daralmıştı.

Hükümet, 11 Ekim'de bu yıl için daha önce yüzde 0,4 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini küresel ekonomideki durgunluktan dolayı eksi yüzde 0,4 olarak güncellemişti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) da Almanya'nın bu yıl için büyüme beklentisini yüzde eksi 0,3'ten eksi 0,5'e indirerek, bu yıl küçülen tek gelişmiş ülke olacağını bildirmişti.

 

Son yıllarda yaşanan Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi çok sayıdaki kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, Çin başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya'dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi ve yüksek enflasyonla artan faizler, Alman ekonomisinin büyümesini daha da zorlaştırıyor.

Yavaşlayan küresel büyüme, yüksek enerji fiyatları, sanayi üretimdeki düşüş, tüketicilerin yükselen enflasyonla baş etme çabası da Alman ekonomisini olumsuz etkileyen unsurlardan.

Şirketin üçüncü çeyrekteki net karı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 91 düşerek 160,6 milyon avroya geriledi.
 

BERLİN (AA) - Alman biyoteknoloji firması BioNTech, Kovid-19 aşısına yönelik düşük talep nedeniyle bu yıl için gelir tahminini 5 milyar avrodan 4 milyar avroya indirdi.

BioNTech, 2023'ün üçüncü çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı.

 

Buna göre şirketin üçüncü çeyrekteki net karı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 91 düşerek 160,6 milyon avroya geriledi. BioNTech, geçen yılın temmuz-eylül döneminde 1 milyar 784 milyon avro kar açıklamıştı.

BioNTech’in ABD'li ortağı Pfizer veya ABD'li rakibi Moderna'nın aksine üçüncü çeyreğin sonunda kar açıklaması dikkati çekti.

Şirketin gelirleri, üçüncü çeyrekte 2022'nin aynı dönemine göre yüzde 74’ten fazla azalarak 895,3 milyon avroya indi. BioNTech, geçen yılın üçüncü çeyreğinde 3 milyar 461,2 milyon avro gelir elde etmişti.

 

BioNTech Mali İşler Müdürü (CFO) Jens Holstein, BioNTech'in üçüncü çeyrekte kar açıklayabilmesinin temel nedeninin Pfizer ve diğer şirketlerle kurulan, kar ve maliyetlerin paylaşıldığı ortaklık modeli olduğunu belirtti.

Holstein, "Büyük ilaç şirketleriyle olan stratejik işbirliği modelimiz, ilaçları geliştirmemize ve geniş çapta ticarileştirmemize yardımcı olurken bize ek finansal esneklik sağlıyor." dedi.

Şirketin Ocak-Eylül 2023'teki gelirleri 7,15 milyar avro ve net karı da 472,4 milyon avro olarak açıklandı.

 

Kovid-19 aşısı satışlarındaki azalış nedeniyle daha önce 5 milyar avro olan yıllık bazda gelir beklentisi 4 milyar avroya düşürüldü. Şirket, geçen yıl büyük çoğunluğu Kovid-19 aşısı satışından olmak üzere 17,2 milyar avro gelir elde etmişti.

mRNA teknolojisiyle Kovid-19 aşısını ilk piyasaya süren BioNTech, anti-kanser ilaçlarına odaklanıyor. Akciğer kanserine karşı "BNT316" adlı ilaç adayına yönelik faz 3 çalışması, Haziran 2023’ten beri yürütülüyor. BioNTech, aynı zamanda antikor-ilaç konjugatları (ADC) olarak adlandırılan bağışıklık hücrelerine dayalı tedaviler üzerinde de çalışmalar yapıyor. Bu teknolojinin kemoterapinin yerini alma potansiyelinin olduğu belirtiliyor.

 

Öte yandan şirket, gelir beklentilerinin azalmasıyla 2023 AR-GE bütçesini ikinci kez düşürerek 2 ila 2,2 milyar avrodan 1,8 ila 2 milyar avro aralığına revize etti.

BERLİN (AA) – Alman hükümeti, İsrailli aşırı sağcı Miras Bakanı Amihai Eliyahu'nun "Gazze'ye nükleer bomba atılması olasılıklardan biri" açıklamasını kınadı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kathrin Deschauer, Berlin'de düzenlenen basın toplantısında, İsrailli Bakan Eliyahu'nun sözlerini değerlendirdi.

 

Deschauer, İsrailli Bakan tarafından ifade edilen "şiddet tehdidini elbette kınıyoruz" ifadesini kullanarak, "Bu tür ifadeler kabul edilmez." değerlendirmesinde bulundu.

Toplantıya katılan Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, AA muhabirinin "Yaklaşık 10 bin insan hayatını kaybetti. Sivillerin korunmasını ön plana çıkarıyorsunuz. Sadece sivil halkın korunması yönünde çağrılar yapıyorsunuz ancak bu konuda neler yapıyorsunuz?" sorusuna verdiği yanıtta Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarının yaşanan duruma sebep olduğunu savundu.

 

İsrail'in saldırılara karşı kendisinin ve halkının güvenliğini sağlama hakkı bulunduğunu yineleyen Hebestreit, aynı zamanda İsrail'e savaş hukukuna, insancıl uluslararası hukuka uyması yönünde çağrı yapıldığını aktararak, "Ancak onun (İsrail'in) kendisini savunma ve meşru savaş hedeflerini bombalama hakkı var." dedi.

Hebestreit, bunu yaparken mümkün olduğunca az sayıda masumun zarar görmesinin sağlanması çağrısında bulunarak, "Bunu İsrailli dostlarımızla tüm görüşmelerde konuşuyoruz. ABD Başkanı ve İsrail ile temasta olan herkes de bunu tekrar tekrar yapıyor." şeklinde konuştu.

- Basın özgürlüğü

Sözcü Hebestreit, "Saldırılarda çok sayıda gazeteci öldü. Aralarında çalışma arkadaşlarımın da olduğu çok sayıda gazeteci, yakınlarını kaybetti. Orada (bölgede) basın özgürlüğü tehlikede mi? şeklindeki soruya da "Elbette her olay korkunçtur. Böyle bir ihtilafta basın mensupları hedef değildir ancak bir savaş bölgesindesiniz. Dolayısıyla bu ikisini birbirinden ayırmak çoğu zaman o kadar kolay değil. Genelde bu çok değerli ama aynı zamanda çok tehlikeli işi yapanlar bunu bilirler ancak elbette bu olmamalı. Her bir vaka tek tek araştırılmalıdır." yanıtını verdi.

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Deschauer de Batı Şeria'da İsrail askerlerinin Alman Birinci Televizyon kanalı ARD ekibine zorluk çıkarması ve tehdit etmesi durumunu eleştirerek, "Şu anda içinde bulunduğumuz gergin bir durumda, basın özgürlüğü elbette yüksek bir değerdir. Sahada bulunan medya temsilcilerinin uygun şekilde haberlere engelsiz erişimi olmalıdır. Bizim bilgimize göre, olayın kısa sürede netleştiği ve meslektaşların çalışmalarına devam ettiğidir." dedi.

BERLİN (AA) - Almanya Hükümeti Sözcüsü Steffen Hebestreit, Almanya’da yaşayan yaklaşık 5 milyon Müslümanın, dinlerini yaşamaları konusunda her türlü korunmaya hakkı olduğunu söyledi.

Hebestreit, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının ardından Almanya'da camilere ve Müslümanlara yönelik saldırıların artmasını değerlendirdi.

 

Dini veya başka nedenlerle yapılan her türlü saldırının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini belirten Hebestreit, bunlarla ilgili soruşturma yapıldığını aktardı.

Hebestreit, Almanya’da yaklaşık 5 milyon Müslümanın yaşadığına işaret ederek, “(Müslümanların) Dinlerini yaşamalarının korunması ve önyargısız yaklaşılması konusunda her türlü hakları var.” ifadesini kullandı.

Sözcü, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Yahudi vatandaşlarının yanında durulmasına ilişkin yaptığı çağrının aynı zamanda inançları nedeniyle saldırılara maruz kalanlar için de geçerli olduğunu kaydetti.

 

Öte yandan İslam ve Müslüman Düşmanlığı Karşıtı İttifak (CLAIM) tarafından 13-31 Ekim arasında yapılan araştırmaya göre, Almanya'da 2,5 hafta içinde 10’u camilere olmak üzere Müslümanlara yönelik 53 tehdit ve şiddet vakası tespit edildi.

Ülke çapında Müslüman karşıtı ırkçılıkla ilgili şikayet ve izleme merkezleri bulunmadığından ya da mağdurların nereye başvuracaklarını bilmediklerinden bu vakaların sayısının daha da yüksek olabileceği varsayılıyor.

 

CLAIM’in yöneticisi Rima Hanano, yaptığı yazılı açıklamada Almanya’da Müslüman karşıtı ırkçılığın yoğunlaştığını gördüklerini belirterek, “Bu hepimizi endişelendirmeli ve ciddiye alınmalı. İnsanlık dışı tutumların daha da normalleştirilmesine ve toplumsal bütünlüğün tehlikeye atılmasına izin vermemeliyiz. Tüm insanlar ırkçı, Yahudi karşıtı ve diğer insanlık dışı şiddet ve tehditlerden korunmalıdır.” ifadesini kullandı.

LONDRA (AA) - İngiltere Dışişleri Bakanlığı, İngiltere'nin Beyrut Büyükelçiliği çalışanlarından bazılarını geçici olarak çektiğini duyurdu.

Bakanlık, Lübnan'a ilişkin seyahat uyarısında yaptığı güncellemede, "Güvenlik durumu nedeniyle İngiliz Büyükelçiliğindeki bazı personel ile personelin tüm aile üyeleri geçici olarak geri çekildi." ifadesini kullanıldı.

Öte yandan, Büyükelçiliğin, İngiliz vatandaşlarına verilen hizmetler dahil temel çalışmalarını sürdürdüğü belirtildi.

Bakanlık, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının başlamasının ardından yayımladığı seyahat uyarısında, Lübnan'a zorunlu olmadıkça seyahat edilmemesi ve vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri tavsiyesinde bulunmuştu. ​​​​​​​

- İsrail'in Gazze'ye saldırılarında son durum

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme” gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken, İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne yoğun hava bombardımanı başlattı.

İsrail, Gazze'den düzenlenen saldırılarda 345’i asker 1400'den fazla İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin yaralandığını duyurdu.

İsrail’e göre 31 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ndeki çatışmalarda ölen asker sayısı 30'a yükselirken, Kassam Tugayları'nın elinde 242 İsrailli esir bulunuyor. İşgal altındaki Batı Şeria’da da bir İsrail askeri öldü.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığına göre, İsrail'in saldırılarda 4 bin 800'ü çocuk, 2 bin 550'si kadın olmak üzere 9 bin 770 Filistinli öldürüldü, en az 24 bin kişi yaralandı.

Batı Şeria ve Kudüs’te İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimciler, 151 Filistinliyi öldürdü.

İsrail ordusu, Gazze'de binlerce yaralı ile sivilin bulunduğu en büyük sağlık tesisi olan Şifa Hastanesini, Nasr Çocuk Hastanesini, El-Ehli Baptist ve Türk-Filistin Dostluk hastanelerini, tahliyeye zorladığı Filistin Kızılayına bağlı Kudüs ve Endonezya hastanelerinin çevresini vurdu. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana yaşanan çatışmalarda 60 Hizbullah mensubu ile 4 İsrail askeri öldü.