Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de, Filistin'e destek gösterisi düzenlendi.

Şehir merkezindeki Invalidenpark'ta toplanan binlerce kişi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto ederek saldırıların durdurulması çağrısında bulundu.

 

"Sessizliğini kınıyoruz", "Hastanelerin tahliye edilmesi ve bombalaması savaş suçudur", "Şimdi ateşkes", "İnsan görüyorum ancak insanlık görmüyorum" yazılı dövizler taşıyan göstericiler, "Filistin’e özgürlük", "Bombardımanı durdurun" ve "İsrail bombalıyor, Almanya ve ABD finanse ediyor" sloganları attı.

Daha sonra Zafer Anıtı'na yürüyen göstericiler, Filistin, Alman ve Türk bayrakları taşıdı.

Gösteriye katılan bir grup doktor, Gazze'deki hastanelerin bombalanmasına ve masum insanların öldürülmesine dikkati çekmek için bir süre ağızlarını kapatarak yürüdü.

 

Gösteriye katılan Jakub Bielecki, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şu görüşleri dile getirdi:

"İsrail askerleri tarafından şu anda bombalanan Filistin halkıyla dayanışma göstermek için buradayım ve maalesef burada Almanya'da İsrail’e gösterilen sarsılmaz dayanışmadan dolayı konuşmak engelleniyor. Bu sorgulanmıyor. Bundan çok rahatsız oluyorum. Çocuklar ölüyor ve bu da uykusuz gecelerime sebep oluyor. Siz yalnız değilsiniz demek için buradayım."

 

Ailesi Gazze’de yaşayan ve babasıyla gösteriye katılan Lina Retvan da Gazze'de akılalmaz bir durum yaşandığını belirterek, "Kardeşiniz orada (Gazze'de) yaşıyor ve insanların orada ne kadar kötü durumda olduğunuzu tasavvur edemezsiniz. Buradaki insanların ne kadar kötü durumda olduklarını da görüyorum. Babamın da. Bununla baş edemezsiniz. Bu çok korkunç, insancıl değil." ifadelerini kullandı.

 

KÖLN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail'in Filistin toprağı Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimlerini eleştirerek iki devletli çözüm çağrısında bulundu.

Scholz, Potsdam yakınlarındaki seçim bölgesi Nuthetal'da düzenlenen halka açık bir toplantıda konuştu.

Alman Haber Ajansına (DPA) göre Scholz, "Bizim bakış açımıza göre iki devletli bir çözüm olmalı. Bir devlet olarak İsrail ile bir Filistin devleti arasında barış içinde bir arada yaşama ihtimali olmalı. Bu aynı zamanda İsrail'in kendi çıkarları için de en iyisi." dedi.

 

Hamas'a karşı kazanılacak bir zaferin ardından iki devlet arasında barış içinde bir arada yaşama şansının son yıllara kıyasla daha gerçekçi olabileceği umudunu dile getiren Scholz, İsrail'in Batı Şeria'da yeni yasa dışı yerleşim alanları için yaptığı inşaatları eleştirerek, "Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri istemiyoruz." dedi.

Scholz, ayrıca son haftalarda Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere karşı yoğunlaşan saldırılarını da kınadı.

Dün Berlin ziyaretinde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Şansölye Olaf Scholz'la görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Scholz'la ortak basın toplantısında "Tevrat'ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde bunlar nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz, kolumuz bağlı mı duracağız? Buna karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz, kolumuz, dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz. Onun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir. Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik." demişti.

 

İnsani ateşkese Türkiye'nin, Almanya'nın ne kadar katkıda bulunabileceğinin ve bu adımların nasıl atılacağının önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Buna var mıyız, yok muyuz? Bir hafta sonra Sayın Steinmeier, İsrail'e gidiyor. Kendisinden ricada bulundum. Dedim, siz bir taraftan tutun, bize düşen görev neyse biz de diğer taraftan tutalım. Önemli olan bu insani ateşkesi birlikte sağlayalım. Bu adımı eğer atar, böyle bir insani ateşkesi birlikte Almanya-Türkiye, diğer, sağlayabilirsek, bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkanı yakalarız. Rehinelerin takası deniliyor. Eyvallah, biz buna da varız. Fakat rehine dediğiniz zaman, rehine sayısı itibarıyla İsrail'deki rehinelerin sayısı nedir? Öbür tarafta, Hamas'ın veya Filistin'in elindeki rehinelerin sayısı nedir? Buna da baktığımız zaman katbekat fazlasıyla İsrail'in elinde rehine var. Yılların rehineleri, tutsakları İsrail'in elinde. Bunu da görmemiz lazım. Bunu görmezsek bu da haksızlık olur. Biz bütün bunlara varız."

 

BERLİN (AA)- A Milli Futbol Takımı'nın deplasmanda Almanya'yı 3-2 yendiği karşılaşma Alman basında geniş yer aldı.

Bild gazetesi "Berlin’de hayal kırkılığı gecesi" başlığını kullandığı haberde, maçın deplasman havasında oynandığı belirtildi.

 

Haberde, Almanya’da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası’na (EURO 2024) 208 gün kala Alman Milli Takımı’nın teknik direktörü Julian Nageslmann'ın, ilk kez evinde takımın başında bulunduğu karşılaşmada ilk yenilgisini yaşadığı ifade edildi.

Kicker dergisi de "VAR penaltısı sonucu belirledi: Alman Milli Takımı, Nagelsmann'ın iç sahadaki ilk maçında Türkiye'ye yenildi" başlığıyla duyurduğu haberde, Nagelsmann’ın üçüncü maçında ilk mağlubiyeti aldığına işaret edildi.

Haberde, Alman Milli Takımı'nın, Türkiye'ye karşı ilk yarıda skoru muhafaza edemediği, 2-2’den sonra da ikinci yarıda gol atamadığı ve sonunda misafir takım lehine verilen "VAR penaltısıyla" sonucun belirlendiği aktarıldı.

 

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de "Almanya Türkiye'ye karşı yenildi" başlığını kullandığı haberde, Alman milli futbol takımının çaba sarf ettiği ancak savunmada her zaman iyi organize olamadığı belirtilerek, "Bunu Türk futbolcular kullandı. Teknik Direktör Julian Nagelsmann’ın önünde çok iş var." değerlendirmesinde bulunuldu.

Tagesspiegel gazetesi de "Alman Milli Takımı kötü bir sinyal verdi. Ortama dayanamayan sadece savunma değil" başlığıyla verdiği haberde, "Alman futbolcular Türkiye'ye yenildi. Bunun nedenleri sadece futbol konusundaki eksikliklerle ilgili değil, bu Avrupa Şampiyonası öncesinde acı bir darbedir." ifadelerine yer verildi.

 

Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD’nin "Sportschau.de” adlı internet sayfası da konuyla ilgili haberinde "Nagelsmann ve Alman Milli Takım- durum karmaşık" başlığını kullandı.

 

MOSKOVA (AA) - Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin, kente doğru uçan insansız hava aracının (İHA) saldırısının Rus hava savunma sistemlerince engellendiğini bildirdi.

Sobyanin, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, "Elektrostal kentinde bulunan hava savunma sistemlerince Moskova'ya doğru uçan İHA saldırısı engellendi. İlk belirlemelere göre, İHA'nın düştüğü yerde hasar ve can kaybı yok. Acil servisler olay yerinde çalışıyor." ifadelerini kullandı.

Sobyanin, dün gece Moskova'ya doğru uçan bir İHA'nın, Rusya'nın Belgorod kentindeki hava savunma sistemlerince vurulduğunu bildirmişti.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) geçtiğimiz beş yılda yayın hayatına kazandırdığı Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce kitap projesinin çıktılarını yaygınlaştırmak ve derinleştirmek üzere “Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu” düzenleyecek.

 

YTB tarafından 2018 yılında ortaya konan ve ilk çıktığını andan itibaren uluslararası düzeyde çok beğenilen Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Kitap projesi kapsamında; Türkiye, İran, Mısır, Hint Alt Kıtası, Balkanlar, Kuzey Afrika, Güney Doğu Asya, Türk Dünyası, Sahra Altı Afrika ve Arap Dünyası bütün yönleriyle ele alınıyor.

Türkiye ile benzer tarihi ve kültürel dönüşüm süreçleri yaşayan toplumların entelektüel, felsefi ve siyasi birikiminin, ülkemizdeki ilmi eserler külliyatına eklenmesi amacıyla hazırlanan proje kapsamında, 2018'den 2023'e kadarlık 5 yıllık dönemde 11 cilt kitap yayımlandı. YTB talep gören projenin çıktılarını yaygınlaştırmak ve derinleştirmek üzere İstanbul’da “Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu” düzenleyecek.

 

Söz konusu sempozyumun temel amacı ise Müslüman toplumların karşı karşıya olduğu çağdaş meselelerin çeşitli boyutlarını ele alarak etkili bir platform oluşturmak.

Sempozyum Müslüman dünyasındaki sorunların, meselelerin, eğilimlerin ve gelişmelerin eleştirel analizini teşvik etmeyi amaçlarken çeşitli toplumların, kültürlerin ve düşüncelerin daha derinlemesine anlaşılmasını sağlamayı da hedefliyor.

 

Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu aynı zamanda, Müslüman dünyasının karşı karşıya olduğu acil güncel meselelerin ele alınmasına da odaklanacak.

 

Bahse konu sempozyum kapsamında farklı coğrafyalardan birçok akademisyen bir araya gelecek.

 

Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu 18 – 19 Kasım tarihleri arasında İslam Araştırmaları Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

 

 MÜSLÜMAN DÜNYANIN GÜNCEL SORUNLARI ELE ALINACAK

“Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu” hakkında konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren, iki gün sürecek çalışma boyunca dünyanın dört bir yanından alanında öne çıkan Müslüman akademisyenleri, entelektüelleri ve araştırmacıları buluşturacaklarını belirtti. Dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Eren, “Dünyanın içerisinden geçtiği zorlu süreçler yaşıyoruz. Özellikle İslam Dünyasının da ciddi sınamalar ve güç durumlarla karşı karşıya kaldığını görüyoruz. İşte tam da bugünlerde farklı ülkelerden Müslüman düşünürleri İstanbul'da bir araya getiriyoruz. Bu hafta sonu yani 18-19 Kasım’da 2 gün sürecek olan Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu, dünyanın dört bir yanından alanında öne çıkan Müslüman akademisyenleri, entelektüelleri, araştırmacıları buluşturacak” dedi.

 

Sempozyumda hem Müslüman dünyanın güncel sorunlarının hem de YTB tarafından 5 yıllık bir zaman diliminde çıkartılan 11 ciltlik Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce külliyatının ele alınacağını aktaran Eren, “Bu 11 ciltte Türkiye, İran, Mısır, Hint Alt Kıtası, Balkanlar, Kuzey Afrika, Güney Doğu Asya, Türk Dünyası, Sahra Altı Afrika ve Arap Dünyası gibi coğrafyalardaki çağdaş Müslüman düşüncesi ele alınmıştı. Kitaplara katkı veren 127 yazardan 24’ü de konferansta bizlerle beraber olacak. Açılış konuşmacıları ile beraber 35 konuşmacı bu uluslararası sempozyumda paylaşımlarda bulunacak” diye konuştu.

 

KARŞI KARŞIYA KALINAN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE KATKI SAĞLAYACAK

 

“Çağdaş dönemde Müslüman toplumlardaki düşüncenin incelenmesinin ve anlaşılmasının bugün karşı karşıya kalınan sorunların çözümünde de önemli olacağını düşünüyoruz” diyen Eren şunları kaydetti: “İstanbul’da, İslam Araştırmaları Merkezi’nde düzenleyeceğimiz sempozyumun önemli değerlendirmelere ev sahipliği yapacağına inanıyoruz. Dahası başta siyasiler olmak üzere birçok farklı alandan yetkililerin ve otoritelerin ilgilendiği ya da ilgilenmek zorunda kaldığı, hakkında açıklama ve değerlendirmelerde bulunduğu konulara ilişkin entelektüellerin ve ilim insanlarının kapsamlı görüşlerini ortaya koyabileceği bir ortam sağlayacak olmasının dikkat çekici olacağını düşünüyoruz. Sempozyumda demokratikleşme, modernite karşısında alınan tutum, insan hakları, Müslüman entelektüeller arasında iş birliği gibi farklı konuların yanında elbette Filistin de özel olarak ele alınacak. YTB olarak böyle bir programı ülkemizde hayata geçirmekten dolayı ayrıca memnunuz. Zira bir süredir ilim dünyasında bu denli kapsamlı, nitelikli ve uluslararası bir programın gerçekleşmediğini biliyoruz.  Sempozyumun şimdiden başarılı geçmesini ve İslam alemi için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.”

„Migration mit Herz und Verstand“ – Der neue Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung Karl Straub, MdL, stellt Schwerpunkte seiner Amtszeit vor

 

Vergangene Woche wurde Karl Straub, MdL, durch den Bayerischen Ministerpräsidenten Dr. Markus Söder als neuer Integrationsbeauftragter der Staatsregierung ernannt. Ziel der Amtszeit des neuen Beauftragten ist die Etablierung eines ganzheitlichen Ansatzes, der alle Aspekte des Themenbereichs Asyl, Integration und Migration miteinander verbindet: „Ich bin kein Schönwetterpolitiker und möchte daher in den kommenden fünf Jahren dahin, wo es wehtut: direkt ins Geschehen, wo mich insbesondere unschöne und fordernde Themen erwarten. Gute Entscheidungen im Bereich Migration kann nur treffen, wer die missliche Lage der Menschen versteht, die sich auf den Weg machen. Daher werde ich mich direkt vor Ort mit den Menschen unterhalten und mir selbst ein Bild von den Bedingungen, sowohl hier in Bayern, auf den Hauptfluchtrouten als auch in den Herkunftsländern, machen. Ich möchte die Migrationspolitik humanitärer gestalten, ohne die Rahmenbedingungen oder Sachzwänge aus den Augen zu verlieren.“

 

Zudem weist der Beauftragte auf den akuten Handlungsbedarf in der Unterbringung und den Aufnahmestrukturen hin: „Wir müssen unsere Aufnahmestrukturen entlasten und illegale Migration begrenzen. Wir haben die Grenze des Machbaren bereits überschritten. Die permanente Überforderung unserer Strukturen stößt zunehmend auf Ablehnung in der Gesellschaft. Die Qualität der Integration des Einzelnen hängt auch davon ab, wie sich die Aufnahmebereitschaft der hier lebenden Bevölkerung entwickelt. Zudem ist es von zentraler Bedeutung, die Lebensbedingungen in den Herkunftsländern zu verbessern.“

 

Als weiteren, zentralen Aspekt möchte der Beauftragte eine überparteiliche Allianz gegen extremistische Kräfte in der Gesellschaft schmieden: „Sowohl extreme Parteien als auch extremistische Organisationen sind auf dem Vormarsch. Ein wesentlicher Teil meiner Arbeit konzentriert sich darauf, diesen Entwicklungen Einhalt zu gebieten. Ich fordere daher alle auf, sich mit mir gemeinsam gegen Hass, Ausgrenzung und Hetze stark zu machen.Ich möchte zudem vermeintlichen Verlierern und Abgehängten die Hand reichen und mich auf Augenhöhe mit deren Lebenswelten auseinandersetzen.“

 

„Des Weiteren bin ich der festen Überzeugung, dass unsere bayerischen Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter in den Behörden einen hervorragenden Job machen. Gerade in Ausländerbehörden grassiert ein riesiger Fachkräftemangel, der Arbeitsalltag ist mitunter sehr fordernd. Wir werden prüfen, ob die Verwaltung durch Digitalisierungs- und Entbürokratisierungsmaßnahmen schnell und unkompliziert entlastet werden kann. Davon profitieren im Übrigen auch Fachkräfte, die der bayerische Arbeitsmarkt dringend braucht“, so der neue Beauftragte abschließend. 

 

“Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı” programında konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren, İsrail'in Filistin'de işlediği suçlara uluslararası toplumun yeterli tepkiyi gösteremediğine dikkat çekerek “İslam dünyasının, etkin ve koordineli şekilde, dayanışma içinde bu acılara son vermesi gerekiyor” dedi.  

 

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından geçtiğimiz beş yılda yürütülen Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce kitap projesinin çıktılarını yaygınlaştırmak ve derinleştirmek üzere hazırlanan "Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı" programı İstanbul’da başladı. Programda tüm dünyadan alanında öne çıkan Müslüman akademisyenler, entelektüeller ve araştırmacılar bir araya geldi.  

YTB Başkanı Abdullah Eren programın açılış etkinliğinde yaptığı konuşmasında konferansın İslam dünyasının ortak hareket etmeye muhtaç olduğu bir zamanda gerçekleştiğinin altını çizdi. Programa katılan 30 dan fazla düşünce insanının akademik camiaya önemli katkılar yapacağını söyleyen Eren, “Konferansta, İslam dünyasında neşet eden tüm ilmi birikim, bölgesel konular etrafında ele alınacak” dedi.  

 

MÜSLÜMAN DÜNYA OLARAK ÇOK KARMAŞIK VE KOMPLEKS SORUNLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ 

İsrail'in Filistin'de işlediği suçlara uluslararası toplumun yeterli tepkiyi gösteremediğinin altını çizen Eren, “Tam da böyle bir dönemde 21. yüzyılda böyle bir facia yaşanırken, İslam düşüncesi bize ne söylüyor? Müslüman dünya olarak çok karmaşık ve kompleks sorunlarla karşı karşıyayız. İslam dünyası ve Müslümanlar yeniden keşfediliyor ve belli kalıplara sokulmaya çalışılıyor. Batı merkezli söylem, etiketçi ve Müslümanları kalıplara sokan bir yaklaşım sergiliyor” dedi. 

 

DAYANIŞMA İÇİNDE BU ACILARA SON VERMELİ  

Eren, “Filistin'de yaşananlar çok daha derin etki bırakacak. Bana kalırsa İslam dünyasının, etkin ve koordineli şekilde, dayanışma içinde bu acılara son vermesi gerekiyor. Ayrıca bölgesel barışın, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla sağlanabileceğini düşünüyorum” diye konuştu. 

 

KONFERAS SORUNLARI ÇÖZME KONUSUNDA TEMEL OLACAK  

Programda konuşan İlke Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Lütfi Sunar da, Müslüman dünyada entelektüeller ve politikacılar başta olmak üzere birçok aydın ve kanaat önderinin, Müslüman toplumların sömürgecilik sonrası yaşadığı istikrarsızlık ve geri kalma üzerine düşündüğünü aktardı. 

Müslüman dünyanın Batı medeniyeti karşısında bazı yönlerden geri ve bunlara karşı cevap verme noktasında yetersiz kaldığını belirten Sunar, “Bu bağlamda bu konferansın, Müslüman dünyada çağdaş düşünceyi anlama ve çözme konusunda temel oluşturacağını düşünüyorum. Filistin konusu devam ediyor ve Müslüman dünyada yaşanan krizlerden bir tanesi. Filistinlilerin zengin kültürel ve ahlaki mirası düşünüldüğünde bu krize cevap vermek çok önemli” dedi.  

Attıkları bu adımlarla kendi alanında önde gelen akademisyen ve entelektüellere ileriye dönük temel oluşturmayı hedeflediklerini belirten Sunar “Yayımlanan kitaplar ve düzenlediğimiz konferansla entelektüel seviyenin artmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu vesileyle YTB ve Başkanı Abdullah Eren başta olmak üzere bu konferansa destek veren kuruluşlara ve yazarlara teşekkür ederim. Hepinize hoş geldiniz demek istiyorum” ifadelerini kullandı. 

 

BU KRİZLER YENİ DEĞİL 

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ayhan Çitil de Filistin'de İsrail zulmüne karşı süren mücadeleye vurgu yaparak şunları kaydetti: “Gazze'deki Müslümanlar, soykırım yapmaktan çekinmeyen bir topluluğa karşı mücadele ediyor. Müslüman dünyanın akademisyenleri olarak bizler de akademik yayınlarla, seminerlerle ve konferanslarla ahlaki ve ilmi üstünlüğü elde etme çabası içindeyiz. Müslüman dünya daha önce de birçok sorunla karşı karşıya kaldı ve bunlara çözüm getirdi. Bu krizler yeni değil. Bu tür etkinlikler krizlerin çözülmesine yönelik adımlarda çok önemli.”  

 

MÜSLÜMAN ARAŞTIRMACILAR TÜM DÜNYAYI GAZZE İÇİN ACİL EYLEME ÇAĞIRDI 

Konferansın ardından basın açıklaması yapan akademisyenler, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki insan hakkı ihlallerini kınayarak, dünyaya acil eylem çağrısı yaptı.  

YTB Başkanı Abdullah Eren burada yaptığı konuşmasında ise, Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce başlıklı konferansın, Gazze'de yaşanan saldırılar sonrası daha önemli ve kritik hale geldiğine dikkati çekti. 

Eren, “Bu toplantı, İslam dünyası olarak hem irademiz hem de dünyaya söyleyeceğimiz düşüncelerimiz açısından önemli. İrade olarak çok şey inşa ettik ve bunun en önemli örneğini Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde son 20 yıldır Türkiye'de yaşıyoruz. Ancak akademik ve entelektüel iddiamız da var. Bu toplantı da bu iddianın bir arayışıdır.” şeklinde konuştu. 

 

 

 

 

 

Almanya’nın Pforzheim Türkspor’da, yönetim kurulu üyeleri, kulüp yöneticileri, A Takım-altyapı teknik ekip ve oyuncuları,alt yapı futbolcuları ve aileleriyle birlikte, Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutladı.

Türkspor Brötzingen Wohnlichstrasse’de sahasında tek yürek Cumhuriyet’in 100’üncü yılını törenle kutladı. Gu Pforzheim Brötzingen Wohnlichstrasse Tesisleri içerisinde yer alan Futbol sahası’nda yapılan törene; GU Türkspor Yönetim Kuru Üyeleri, kulüp yöneticileri, A Takım ve altyapı teknik ekip ile oyuncuları ve aileleri katıldı.
Törenin açılış konuşmasını Türkspor as başkan Hüseyin Eruslu yaptı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından kürsüye çıkan Eruslu, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100’üncü yılını kutlamak amacıyla törene katılım sağlayanlara teşekkür etti.
Başkan Erdal Dalkılıç, “Bizlere Cumhuriyet’i armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, bu uğurda şehit ve gazi olan tüm cumhuriyet evlatlarına şükranlarımızı bir borç biliriz. Hakkınız ödenmez! Cumhuriyet kadınları sana müteşekkir sağ ol Atam! Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılını kutladığımız bu günde, asırlık çınarımız Türkspor‘umuz da açmış olduğun yolda, göstermiş olduğun hedeflere hiç durmadan yürüdüğünü ve yürüyeceğini belirtmek isteriz ve yüzü aşkın sporcumuzla bugün manevi huzurunuzda emanet ettiğiniz ‘Cumhuriyet’i ilelebet koruyacağımıza ve bilimin ışığında nice sporcular yetiştireceğimize söz veriyoruz. Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılı kutlu olsun.” şeklinde konuştu.


Törende açılış konuşmasını yapan Hüseyin Eruslu ise şunları söyledi: “Bugün burada Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100’üncü yılını yani Cumhuriyet’imizin doğum gününü kutlamak için toplanmış bulunmaktayız. Cumhuriyet, 100 yıl önce yakılan meşaledir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün nitelendirdiği gibi ‘Kimsesizlerin kimsesidir’ Cumhuriyet. Bugün Türkiye’nin her yerinde büyük bir coşku ve heyecanla kutlanan Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında da kendimizi Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasını korumaya adayarak çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına yeni bir şevkle, yeni bir heyecanla başlamayı umut ediyor, Cumhuriyet Bayramı’nızı kutluyorum. Cumhuriyet’imizle yaşıt Türkspor bizler için ayrı bir gurur. Daha nice yüzyıllara Türkiyem Türkspor!”

Uluslararası sistemin günün sorun ve çatışmaları karşısında etkisiz kalmasının farklı coğrafyalarda yarattığı yıkım ve insani trajedinin değerlendirildiği toplantıda, sistemin reformuna yönelik yaklaşımlar tartışıldı
 

BERLİN (AA) - Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya resmi ziyareti öncesi Berlin'de "Uluslararası Sistemin Açmazı: Nereye Gidiyoruz?" başlıklı yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.

Toplantıya Almanya kamu sektöründen, akademi camiasından, düşünce kuruluşlarından ve sivil toplum kuruluşlarından (STK) temsilciler ve Alman basın mensupları katıldı.

Toplantıda küresel barış ve güvene yönelik zorluklar karşısında ortak bir sorumluluk duygusuyla uluslararası işbirliğine yönelik strateji ve fırsatlar ele alındı.

 

Uluslararası sistemin günün sorun ve çatışmaları karşısında etkisiz kalmasının farklı coğrafyalarda yarattığı yıkım ve insani trajedinin değerlendirildiği toplantıda, uluslararası sistemin reformuna yönelik yaklaşımlar da tartışıldı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çağatay Özdemir, toplantıda yaptığı konuşmada, Berlin'de düzenlenen etkinlikle uluslararası krizlere odaklandıklarını vurguladı.

Uluslararası sistemin özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yapısının uluslararası kriz ve çatışmaların çözümüne karşı yetersiz kaldığına işaret eden Özdemir, uluslararası toplumun yeni mekanizmalar oluşturarak bu çözümsüzlük ve çatışma ortamından çıkabileceğini kaydetti.

Özdemir, Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin bu açıdan da bu büyük önem taşıdığını belirtti.

 

Bugün geleneksel medya ve sosyal medyada sık sık dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetlerinin yürütüldüğünü dile getiren Özdemir, "Temel amacımız dezenformasyonla mücadele." dedi.

Dezenformasyonla mücadelenin yerel ve bölgesel bir sorun olduğunu hatırlatan Özdemir, uluslararası barış ve istikrarının tesisi ve devamlılığı için küresel bir mücadele ihtiyacı olduğuna vurgu yaptı.

Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen de İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan bugünkü uluslararası sistemin dünyada barış ve istikrar için yeterli olmadığını belirterek sistemin, Ukrayna'dan Filistin'e kadar sorunların çözülmesinde yetersiz kaldığını ifade etti.

 

Terörizmden iklim değişikliğine, yabancı düşmanlığından düzensiz göçe kadar uluslararası sorunların çeşitlenmesi ve daha karmaşık bir hale gelmesinin mevcut uluslararası sistemi etkisizleştirdiğini belirten Şen, daha adil bir dünyanın inşası için uluslararası sistemin reforme edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Açılış konuşmalarının ardından katılımcılar, uluslararası sistemin yaşadığı açmazlar çerçevesinde yorum ve önerilerini ifade etti. Toplantıda bu kapsamda Türkiye ve Almanya'nın yakın ilişki içerisinde olması gerektiği dile getirildi.

 

- BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Jeremy Laurence:
- "(İsrail) şimdi Gazze'nin güneyine doğru ilerliyorsa, son çağrı durmaları yönündedir"
- "(İsrail'in güneye ilerlemesinin) Riskleri çok büyük. Gazze'nin güneyinde, kuzeyden kaçıp geldikleri için daha fazla insan var. Birdenbire 2 milyon insanı şehrin yarısı büyüklüğünde bir alana sıkıştırıp, bunların potansiyel top atışı ve sokak çatışmaları içerisinde kalmasını bekleyemezsiniz"
- "Sivillerin korunması çok önemli ve şu anda birinci öncelik bu olmalı. Şu anda tek çözüm, savaşın durmasıdır"
 

CENEVRE (AA) - BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Jeremy Laurence, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki işgalini güneye doğru genişletmesinin "büyük riskler "barındırdığını ve sivillerin korunmasının birinci öncelik olduğunu belirterek, "Şu anda tek çözüm savaşın durmasıdır." dedi.

BM Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısı sonrasında AA muhabirinin, "İsrail, Gazze Şeridi'ndeki işgalini güneye doğru genişletmeye hazırlanıyor. Bu durum güneyi de olumsuz etkileyecektir ve sivillerin sürgün durumunu daha büyük bir felakete dönüştürecek. Buna tepkiniz nedir?" sorusunu yanıtlayan Laurence, "Bizim tepkimiz, her zaman olduğu gibi uluslararası insancıl hukukun ön planda olması gerektiği yönündedir. Dolayısıyla sivillerin, onların mallarının ve geçim kaynaklarının korunması her şeyden önce gelmeli. Ancak eğer şimdi Gazze'nin güneyine doğru ilerliyorlarsa (İsrail), son çağrı durmaları yönündedir." diye konuştu.

Gazze'de ateşkesin gerçekleşmesi gerektiğinin altını çizen Laurence, "Burada sivillerin hayatları tehlikede, 10 binden fazla sivilin öldürüldüğünü gördük, bu çılgınlık. Öldürülenlerin çoğu kadın ve çocuk. Tek bir çözüm var o da ateşkes. Bu yaşananlar durdurulmalı." değerlendirmesini yaptı.

AA muhabirinin, "İsrail eğer bu işgalini Gazze Şeridi'nin güneyine doğru genişletirse bölge için daha büyük bir felaket olacağını düşünüyor musunuz?" sorusunu da cevaplayan Laurence, "Tabii ki bunun riskleri çok büyük. Gazze'nin güneyinde, kuzeyden kaçıp geldikleri için daha fazla insan var. Birdenbire 2 milyon insanı şehrin yarısı büyüklüğünde bir alana sıkıştırıp, bunların potansiyel top atışı ve sokak çatışmaları içerisinde kalmasını bekleyemezsiniz. Sivillerin korunması çok önemli ve şu anda birinci öncelik bu olmalı. Şu anda tek çözüm, savaşın durmasıdır." ifadesini kullandı.