Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Almanya Başbakanı Olaf Scholz: "Ekonomik ilişkilerimizi artırma ve iklim açısından nötr bir geleceğe doğru ortak yolu seçme konusunda Afrika bizim ortağımızdır"
 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Alman şirketlerine yoksullukla anılan Afrika kıtasına yatırımlarını artırma çağrısında bulundu.

Almanya'nın G20 dönem başkanlığında Afrika ülkeleriyle işbirliği yapılması amacıyla 2017'de hayata geçirilen "Afrika ile Uyum (Compact with Africa)" inisiyatifi kapsamında başkent Berlin'de Almanya-Afrika Yatırım Zirvesi düzenlendi.

Zirve kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Scholz, Afrika'nın potansiyelinin çok büyük olduğunu söyledi.

 

Almanya'nın Afrika ülkeleri için uzun vadeli ve güvenilir bir ortak olacağını vurgulayan Scholz, "Ekonomik ilişkilerimizi artırma ve iklim açısından nötr bir geleceğe doğru ortak yolu seçme konusunda Afrika bizim ortağımızdır." dedi.

Scholz, "Afrika ile Uyum" inisiyatifinin meyvelerini vermeye başladığını belirterek, inisiyatif içindeki ülkelerdeki doğrudan yabancı yatırımın geçen yıl büyük oranda arttığını ve bu ülkelerdeki ekonomik potansiyelin ancak büyük özel yatırımlar yoluyla artırılabileceğini vurguladı.

Alman şirketlerinin Afrika'ya ilgisinin çok büyük olduğunu anlatan Scholz, hükümetin uygun garanti koşullarıyla özel yatırımları kolaylaştırdığını ifade etti.

 

Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Moussa Faki Mahamat da Afrika'da bütün ülkeler için yatırım fırsatları olduğunu belirterek, Afrika ülkelerinin borçlarının ve faiz yükünün çok yüksek olduğunu ve kamu yatırımlarını engellediğini vurguladı.

Almanya-Afrika Yatırım Zirvesi'ne Mısır, Etiyopya, Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Gana, Gine, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Fas, Ruanda, Senegal, Togo ve Tunus'tan üst düzey yetkililer katıldı.

 

- 1000 Alman şirketi, Afrika'da aktif olarak iş yapıyor

Afrika kıtasında son yıllarda Çin, Türkiye, İtalya ve Hindistan'ın yatırımlarının artması dikkati çekerken, Almanya ve Fransa gibi ülkeler de bu pazardaki varlığını artırmak için çeşitli projeler altında çalışmalar yürütüyor.

Almanya, 2017 yılında G20 dönem başkanlığında, kıtada özel yatırım ve altyapı çalışmalarını teşvik etmek için G20 inisiyatifinde "Afrika ile Uyum" projesini başlatmıştı.

Alman iş dünyası da zengin yeraltı kaynakları ve geniş tarım arazilerine sahip Afrika'da, özellikle altyapı ve enerji alanlarındaki yatırım fırsatlarından pay kapmak için zirveye büyük ilgi gösterdi.

 

Siemens, Volkswagen, Bosch ve Commerzbank'ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 1000 Alman şirketi, Afrika'da aktif olarak iş yapıyor. Alman şirketlerin kıtadaki doğrudan yatırımlarının değeri 12 milyar avro civarında bulunuyor.

Zirve ile Almanya ve Avrupa Birliği ülkelerinden Afrika'ya daha fazla yatırım çekilmesi amaçlanırken, yatırımlar yoluyla Afrika'nın göç veren ülkelerinin istikrara kavuşmasına ve kalkınmasına yardımcı olunması hedefleniyor.

 

- "Kara kıta", zengin petrol ve altın rezervlerinin yanı sıra dünyanın en geniş tarım arazilerine sahip

Çok farklı bir tarihe ve kültüre sahip olan Afrika kıtası, yüz ölçümü olarak Avrupa'nın 3 ve Almanya'nın 85 katı büyüklüğünde. 54 ülkeden oluşan kıta, 3 bin etnik grup ve dili bünyesinde barındırıyor. "Kara kıta", zengin petrol ve altın rezervlerinin yanı sıra dünyanın en geniş tarım arazilerine sahip.

2022 verilerine göre, yaklaşık 1,25 milyarlık nüfusunun yüzde 40'ı 15 yaşın altında olan Afrika, genç ve dinamik nüfusuyla da öne çıkıyor. Kıta nüfusunun 2050 yılına kadar iki katına çıkması bekleniyor ancak bunun hem avantajları hem de zorlukları olacağı belirtiliyor.

Söz konusu özellikleriyle Afrika, kıta üzerinde yaşayan tüm insanları besleme potansiyeline sahipken, bu potansiyeli kullanamaması ve bazı ülkelerdeki siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle yoksulluk, açlık, kötü beslenme ve salgın hastalıklar gibi büyük sorunlar da yaşıyor.

 

NEW YORK (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Kalkınma tek başına güvenliği sağlamak için yeterli olmasa da kilit öneme sahip. Kimseyi geride bırakmayan, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma olmadan hiçbir barış güvenli değildir." dedi.

Guterres, BM Güvenlik Konseyi'nde kalkınmanın barış ve güvenliğe etkisinin ele alındığı oturumda konuştu.

 

BM'nin "barış, kalkınma ve insan hakları" temel prensipleri üzerine kurulduğunu aktaran Guterres, kalkınmanın barış ve güvenlik üzerindeki etkisine dikkati çekti.

Guterres, "Kalkınma tek başına güvenliği sağlamak için yeterli olmasa da kilit öneme sahip. Kimseyi geride bırakmayan, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma olmadan hiçbir barış güvenli değildir." ifadelerini kullandı.

Bu durumun Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini de şekillendirdiğini belirten Guterres, bir alanda başarısızlığın, diğer tüm alanlarda kayıplara yol açabileceğini söyledi.

 

Guterres, "Hiçbir başarısızlık ise çatışmayı engellemeyi başaramamak kadar büyük felakete yol açamaz. Genellikle savaşların ilk kayıpları kalkınma kazanımlarından gider. Bunu dünya genelinde de görüyoruz. Çatışmaya yakın olan ülkeler genelde sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmaya uzak ülkeler oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

Fırsat, iş ve özgürlük eşitsizliği gibi hususların şiddet ve istikrarsızlığa yol açabileceğine işaret eden Guterres, zayıf kurumların ve yolsuzluğun da çatışma riskini artırdığını söyledi.

Guterres, "İnsani kalkınma umut ışığı görevi görerek, barış ve güvenliği teşvik eder." dedi.

 

BAKÜ (AA) - Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, Filistin halkının acılarını paylaştıklarını ve onları desteklediklerini belirterek, "Gazze'de sivillerin katledilmesini, okul ve hastanelerin, konutların ve sivil altyapının tahrip edilmesini kınıyoruz." dedi.

 

Reşid, temaslarda bulunduğu Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le düzenlediği ortak basın toplantısında İsrail'in Gazze'ye saldırılarının sadece Orta Doğu'yu değil tüm dünyayı etkilediğini vurguladı.

"Irak'ın bu konudaki tutumu çok nettir. İster Gazze Şeridi'nde isterse de dünyanın başka yerlerinde olsun tüm Filistinlilerin haklarını tam olarak destekliyoruz." diyen Reşid, Filistinlilerin bir an önce kendi devletlerine kavuşacaklarını umduğunu belirtti.

Irak Cumhurbaşkanı, "Bu çatışma gerçek anlamda çözülmezse bölgede gerginlik devam edecek, barış ve istikrar sağlanamayacaktır. Filistin halkının acılarını paylaşıyor ve Filistin halkını destekliyoruz. Gazze'de sivillerin katledilmesini, okul ve hastanelerin, konutların ve sivil altyapının tahrip edilmesini kınıyoruz. Umarım bu kriz durumu bir an önce sona erer ve Filistin halkı topraklarındaki haklarına kavuşur." ifadelerini kullandı.

Wie zeigen sich Antisemitismus, Rassismus, Diskriminierung, die Abwertung Anderer im Alltag und welche Folgen drohen, wenn dagegen nicht klar Position bezogen wird? Darüber diskutierten Schülerinnen und Schüler der Mittelschule Zellerau und des Dag Hammerskjöld Gymnasiums. Anlass war ein sehr kluges und unterhaltsames Theaterstück (nicht nur) für junge Leute. Das Interkommunale Präventionsnetzwerk Radikalisierung von Stadt und Landkreis hat sowohl die Aufführung des Stücks mit dem Titel „Tacheles“ (jüdisch für „Klartext“), das Gespräch mit den Akteuren und den anschließenden Workshop in die Schulen gebracht. Auch die diesjährige Demokratiekonferenz im Bundesprogramm „Demokratie leben! Würzburg“ hatte das Theaterstück „Tacheles“ zur Grundlage. In einer an die Vorführung angeschlossenen Diskussion stellten die über 100 Teilnehmerinnen und Teilnehmer der Konferenz die Kernaussagen des Stücks und die Bedeutung von Prävention in den Vordergrund.

 

Die Stärke von „Tacheles“, einem vom Bayerischen Staatsministerium für Familie, Arbeit und Soziales geförderten Stück des Jungen Theater Augsburgs, liegt darin, dass es trotz des schwierigen Inhalts spielerisch und szenisch Nähe schafft. Spaß und Ernst liegen beieinander. Der Faktencheck wird in einer Metaebene eingebaut, ohne jemals belehrend zu sein. „Tacheles“ macht betroffen und nachdenklich und fordert dazu auf, sich aktiv mit Antisemitismus auseinander zu setzen und sich zu positionieren. Inhaltlich ist das Stück packend: Die unterschiedliche Herkunft der WG-Bewohner Paul, Kinan und Irina spielte eigentlich nie eine Rolle – bis Mitbewohnerin Irina nach einer WG-Party spurlos verschwunden ist. Paul und Kinan beginnen, sich ernsthaft Sorgen zu machen und malen sich alles Mögliche aus. In verschiedenen Szenarien, direkter Rede und Faktenchecks blicken Paul und Kinan im Theaterstück zurück auf Irinas Erfahrungen. Irina ist Jüdin. Die Szenarien des Stücks und die Faktenchecks basieren auf echtem Recherchematerial, autobiografischen Erlebnissen und O-Tönen junger Jüdinnen und Jüden. Beispiele aus dem Fußballverein, dem Rap und der Verschwörungsszene sensibilisieren für antisemitische Vorurteile, von Alltagsantisemitismus quer durch die Gesellschaft bis zu Verschwörungsmythen und Übergriffen. Dabei können sich die Zuschauenden in vielen Szenen selbst erkennen.

 

Der anschließende Workshop vertieft das Gesehene: Auf Grundlage eigener Erfahrungen und Vorurteile wird den Schülerinnen und Schülern bewusst, wo Antisemitismus, Rassismus, Stigmatisierung und Diskriminierung offen oder versteckt im Alltag zu finden sind. Es beginnt schon mit der Sprache: Das N-, das Z-, das K-Wort, sie alle sind beleidigend und diffamierend und dürfen auch nicht zum Spaß genutzt werden, erklärt Gregor von Papp, Leiter der Mittelschule Zellerau, den Schülerinnen und Schülern, die sich offen und emotional der Diskussion stellen. „Wie möchten wir selbst bezeichnet werden und welche Wörter haben sich andere ausgedacht, wie das Z-Wort, das in der NS-Zeit definitiv herabwürdigend benutzt wurde“, verdeutlicht Elena Enzmann vom Interkommunalen Präventionsnetzwerk Radikalisierung den Gradmesser, mit dem diffamierende Worte, bisweilen unbewusst genutzt, erkannt werden können. „Ich werde häufig beleidigt“, traut sich ein muslimisch gelesener Jugendlicher zuzugeben – was bei den Schülerinnen und Schülern auch die Frage provoziert, aus welchem Grund sich das Stück nur und gerade jetzt mit Antisemitismus beschäftigt. „Das Problem ist leider nicht neu. Antisemitismus, Radikalismus, Extremismus nehmen zu. Jüdinnen und Juden werden verfolgt, Palästinenserinnen und Palästinenser stigmatisiert, obwohl sie keine Verbindung zur Hamas haben – auch der Nahostkonflikt verschärft Diskriminierungen, Beleidigungen, Übergriffe – und zwar in alle Richtungen“, so Christine Blum-Köhler, Integrationsbeauftragte der Stadt Würzburg. Sie gibt zu bedenken: „Wir waren uns anfangs unsicher, ob das Stück gerade zum jetzigen Zeitpunkt richtig platziert ist.“ „Wir haben aber bei allen Schülerinnen und Schülern, die am Theaterprojekt teilnahmen, in einem offenen und sehr ehrlichen Diskurs große Empathie bemerkt – und das wollten wir erreichen. Denn nur aus der Betroffenenperspektive lässt sich auch Betroffenheit anderer nachvollziehen“, bewertet Elena Enzmann.

 

So hebt „Tacheles“ Grenzen auf und trägt dazu bei, zu erkennen, dass je mehr Antisemitismus und Rassismus gesellschaftsfähig wird, desto wichtiger die Einsicht, dass Vielfalt ein wertvoller Bestandteil unserer demokratischen Gesellschaft ist und alle Zivilcourage im Umgang mit antisemitischen und rassistischen Vorfällen zeigen müssen. Denn Antisemitismus sollten auch Nichtjüdinnen und Nichtjuden fürchten, er bedroht die Grundwerte der demokratischen Gesellschaft. Nicht zuletzt bleibt das offene Ende des Stücks im Gedächtnis: Wo ist denn nun Irina, was ist mit ihr geschehen?

 

„Tacheles“ ist das dritte Präventionsprojekt für Jugendliche zur Stärkung des Demokratiebewusstseins. Es entstand in Zusammenarbeit mit dem Jüdischen Museum Augsburg Schwaben, der Recherche- und Informationsstelle Antisemitismus in Berlin und einem dafür einberufenen Jugendbeirat. Angeboten wird es ab Jahrgangsstufe 8 als mobile Produktion für Schulen in ganz Bayern, www.jt-augsburg.de/tacheles und Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

 

 

 Szene aus „Tacheles“: Kinan und Paul suchen WG-Mitbewohnerin Irina. Foto: Frauke Wichmann / Junges Theater Augsburg

 

 

 

Nachgespräch auf der Bühne mit den Darstellern Paul (Sebastian Baumgart, li.), Kinan (Ramo Ali, re.) und Julia Magg (Diplom-Sozialpädagogin und Vorstand) vom Jungen Theater Augsburg. Foto: Claudia Lother

Steuerungsgruppe will Weltläden im Landkreis stärker vernetzen

 

Bereits seit 2016 ist der Landkreis Würzburg als „Fairtrade-Landkreis“ zertifiziert. Alle zwei Jahre muss diese Auszeichnung neu beantragt werden. Nur wenn sämtliche erforderlichen Bedingungen wie eine bestimmte Anzahl von Einzelhandelsgeschäften, die fair gehandelte Waren anbieten, Schulen, Vereine und Kirchen, die Bildungsaktivitäten zum Thema Handelsgerechtigkeit durchführen und vieles mehr erfüllt werden, darf man sich für weitere zwei Jahre Fairtrade-Landkreis nennen. 

 

Eine Steuerungsgruppe im Landratsamt Würzburg sorgt dafür, dass dies so bleibt und neue Ideen entwickelt werden, die den Gedanken des Fairen Handels voranbringen. Der Steuerungsgruppe gehören Rico Neubert, Leiter des Stabsstellenfachbereichs Regionalmanagement, Kreisentwicklung und Wirtschaftsförderung sowie die Fairtrade-Beauftragte Brigitte Schmid an. Eva-Maria Schorno, Leiterin der Presse- und Öffentlichkeitsarbeit am Landratsamt und Werner Stumpf, Vorsitzender des Eine-Welt-Vereins Harambee in Güntersleben, ergänzen das Team. Für nächstes Jahr ist ein Vernetzungstreffen der acht Weltläden des Landkreises geplant, um gemeinsame Aktionen voranzubringen. Ausgetauscht werden soll sich zum Thema der Nachhaltigkeit in der kommunalen Beschaffung, zum Beispiel Pflastersteine oder Grabsteine, die nicht durch Kinderarbeit produziert wurden, oder fair produzierte Arbeitskleidung für Bauhofmitarbeitende. 

 

Im Landratsamt selbst wird Fairtrade-Kaffee ausgeschenkt, zwei „Fairomaten“ versorgen Mitarbeitende und Besucher mit entsprechenden Süßigkeiten und Säften, Werbegeschenke werden möglichst aus dem Fairen Handel bezogen und es gibt einen Einkaufsführer „regional.bio.fair.“ für die Region Würzburg. Beim beliebten Malwettbewerb zum Thema „Meine bunte Heimat“ für Grundschulanfänger winkt für die Preisträgerinnen und Gewinner eine gut gefüllte Schultüte mit fair produzierten Dingen, und beim Firmenlauf und Radlerfrühling stärken sich die Teilnehmenden jedes Jahr mit Fairtrade-Bananen und –Riegeln. Auch Landrat Thomas Eberth verhilft dem Gedanken des Fairen Handels immer wieder zur Geltung: er hilft symbolisch als Verkäufer in den Weltläden, er verteilt in Schulen und Vereinen fair produzierte Bälle und bietet seinen Besuchern faire Kekse an. 

 

Seit 2016 ist der Landkreis Würzburg Fairtrade-Landkreis und unterstützt somit gemeinsam mit den sieben Fairtrade-Gemeinden den Gedanken des fairen Handels und der Nachhaltigkeit. Foto: Stefan Bausewein 

 

Sieben Fairtrade-Gemeinden gibt es mittlerweile im Landkreis Würzburg: Güntersleben (seit 2012), Ochsenfurt (2015), Veitshöchheim (2017), Rottendorf (2020), Reichenberg (2021), Randersacker (2021) und Erlabrunn (2023). Im kommenden Jahr wird Rimpar zertifiziert, und bald sollen auch Höchberg, Thüngersheim und Waldbüttelbrunn folgen. Acht Weltläden sind sozusagen die Keimzellen des Fairtrade-Gedankens, und zwar in Erlabrunn, Güntersleben, Hettstadt, Ochsenfurt, Randersacker, Reichenberg, Rimpar und Rottendorf. 

 

 

Nachdem ich gestern, 18. November 2023, um 11.00 Uhr die Universitätsklinik Würzburg von meiner zweiten Chemo-Therapie verlassen konnte, war es mir möglich, den Markt des Deutschen Aussätzigen Hilfswerks zu besuchen. Seit vielen Jahren unterstütze ich diese segensreihe Einrichtung. Meine dritte Chemo-Therapie wird am „Nikolaus-Tag“, 6. Dezember, folgen.

Um 14.30 Uhr fand die gut besuchte Mitgliederversammlung der Arbeiterwohlfahrt-Stadtverband Würzburg mit Neuwahlen und Jubilarehrungen im Felix-Fechenbach-Haus statt. Herzlichen Dank an Alle, die mich wieder als Beisitzer in den Vorstand gewählt haben. Ich habe mich sehr darüber gefreut.

Die Neuwahl brachte folgendes Ergebnis:
1.Vorsitzende Jutta Henzler
Stellvertretende Vorsitzende Freya Altenhöner,
Stellvertretender Vorsitzender Matthias Heese,
Kassiererin Renate Jüstel,
Schriftführerin Herta Mainardy,
Revisoren Pascal Mader und Moritz Schmitt.
Beisitzerinnen und Beisitzer wurden
Raimund Binder, Willi Dürrnagel, Heinrich Jüstel, Dieter Kupitz, Andrea Rabenstein und Alexander Rügamer.

Die Sozialreferentin der Stadt Würzburg Hülya Düber hielt einen interessanten Vortrag.

Um 17.00 Uhr fand dann im Stadtteil Heidingsfeld die Kranzniederlegung zum Volkstrauertag statt, an der ich jedes Jahr teilnehme.

Heute, am Sonntag, 19. November 2023, fand um 12.00 Uhr die zentrale Gedenkveranstaltung zum Volkstrauertag am Kriegerdenkmal im Husarenwäldchen statt. Oberbürgermeister Christian Schuchardt hielt eine beeindruckende Rede.

Um 14.00 Uhr war die Solidaritätskundgebung zu Israel und Demonstration für den Frieden und gegen Antisemitismus der Deutsch-Israelitischen Gesellschaft und unter dem Motto „Nie wieder! ist jetzt“, auf dem Unteren Markt, wo der Präsident des Zentralrats der Juden in Deutschlands Dr. Josef Schuster, der Vorsitzende der Deutsch-Israelischen Gesellschaft Konstantin Mack und Pfarrer Burkard Hose Reden hielten.

 

 

ST. PETERSBURG (AA) - Rusya'nın St. Petersburg şehrindeki dünyaca ünlü Ermitaj Müzesi'nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı vesilesiyle iki sergi açıldı.

"Sultan Tuğrasının Altında: Kaligrafi, Yazıbilimi, Mühürbilimi ve Parabilimi Konularında Osmanlı Mirası" ve "Boğazın Kokusu" temalarıyla düzenlenen sergilerin açılışına Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç, Türkiye'nin St. Petersburg Başkonsolosu Özgün Talu, Ermitaj Müzesi Müdürü Mihail Piotrovskiy ve çok sayıda davetli katıldı.

 

Büyükelçi Bilgiç, yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında kültür zenginliğini yansıtan sergilerin Rusya'nın kültür başkenti St. Petersburg’da düzenlenmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

St. Petersburg kentinin, Türkiye ile Rusya arasındaki kültürel etkileşimde her zaman önemli rol oynadığını belirten Bilgiç, "Selçukludan Osmanlıya, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne devrolunan tarih ve kültürümüz, St. Petersburg’da her zaman ilgi odağı oluyor." dedi.

Bilgiç, sergileri düzenleyen Ermitaj Müzesi’ne ve etkinlikler için eser gönderen Sakıp Sabancı ile Sadberk Hanım müzelerinin yetkililerine teşekkür etti.

Ermitaj Müzesi Müdürü Piotrovskiy de sergileri, Türk müzeleri ve St. Petersburg Başkonsolosluğunun katkılarıyla düzenlemekten büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, "Sergilenen eserlerin pek çoğu ilk defa ziyarete açıldı ve Osmanlı İmparatorluğundaki günlük yaşamın daha iyi anlaşılmasına vesile oluyor." ifadesini kullandı.

 

28 Ocak'a kadar açık kalacak sergilerde Ermitaj Müzesi’nin envanterindeki Osmanlı dönemine ait madeni paralar, mühürler, tuğralar, hat eserleri, çiniler, fermanlar, üzerlerinde süslemeler ve yazılar bulunan silahlar ve tekstil ürünleri ile İznik çinileri yer alıyor.

Sergilerde ayrıca Sakıp Sabancı Müzesinin koleksiyonundaki "El Yazması Kur'an-ı Kerim" (1744 tarihli), "Levha" (1861 tarihli) ve Sadberk Hanım Müzesinin koleksiyonunda bulunan 19. yüzyıla ait "Hamam Havlusu" gibi eserler de ziyaretçilerle buluşacak.

 

 

 

MOSKOVA (AA) - Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile yaptığı telefon görüşmesinde Gazze Şeridi'ndeki durumu ele aldı.

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Lavrov ile mevkidaşı Abdullahiyan telefonda görüştü.

Gazze Şeridi'ndeki durumunun ele alındığı ve mevcut duruma ilişkin endişenin ifade edildiği görüşmede, "acil ateşkes ve etkilenen sivil halka acil yardım sağlanması gerekliliği" vurgulandı.

 

- İsrail'in Gazze'yi işgalinde son durum

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme" gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken, İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne yoğun hava bombardımanı başlattı.

İsrail'de 7 Ekim’deki saldırılarda 310'dan fazlası asker olmak üzere 1200 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 kişinin yaralandığı duyuruldu.

İsrail ordusuna göre, 7 Ekim’den bu yana 62'si Gazze içerisindeki çatışmalarda 6'sı da Lübnan sınırında olmak üzere 383 İsrail askeri öldürüldü.

İsrail'e göre, Kassam Tugayları'nın elinde 239 İsrailli esir bulunuyor.

 

Gazze'deki hükümete göre, 7 Ekim'den bu yana İsrail saldırılarında Gazze Şeridi'nde en az 5 bini çocuk ve 3 bin 300'ü kadın olmak üzere 12 bin 300 kişi öldürüldü.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs'te de 7 Ekim’den bu yana İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 214 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu, Gazze'de on binlerce yaralı ile sivilin sığındığı onlarca hastaneyi zorla tahliye ettirmek için yerleşkelerini ya da ana binalarını vurdu. İşgal sırasında bazı hastaneleri bastı. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana sınırda yaşanan çatışmalarda 76 Hizbullah mensubu ve 6 İsrail askeri öldü.

 

PARİS (AA) - Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmelerinde Gazze ve Batı Şeria'daki durum ele alındı.

 

Elysee Sarayından yapılan açıklamada, Macron ve Abbas'ın telefon görüşmesinde, insani ateşkes konusunu ve Batı Şeria'daki durumu değerlendirdikleri ifade edildi.

Görüşmede, Batı Şeria'da Filistinli sivillere uygulanan şiddeti kınayan Macron'un, İsrailli yetkililerden bu duruma son vermeleri talebinde bulunduğunu dile getirdiği aktarıldı.

 

"Her iki başkan da Batı Şeria'yı zayıflatacak bir şey yapmamanın önemi konusunda anlaştı." ifadesi kullanılan açıklamada, iki liderin, Filistinlilerin bir devlete sahip olma isteklerini karşılamak için siyasi sürecin yeniden başlaması gerektiğini belirttiği bildirildi.

Açıklamada, "Cumhurbaşkanı (Macron), Fransa'nın, savaşın sona ermesini ve bölgedeki herkes için barış ve güvenliğin yeniden tesis edilmesini sağlayan tüm bölgesel ve uluslararası çabalara katkıda bulunduğunu hatırlattı." denildi.

Macron'un Netanyahu ile yaptığı görüşmede de Gazze'de devam eden saldırılara bağlı olarak çok sayıda sivil can kaybı yaşandığına dikkati çektiği, Gazze'deki sivillerin korunması gerektiğini belirttiği kaydedildi.

Açıklamada, Macron'un bölgede derhal bir insani ateşkes sağlanması gerektiğini vurguladığı, bunun daha sonra da ateşkese evrilmesi gerektiği ifade edildi.

 

Macron'un, Batı Şeria'daki Filistinli sivillere yönelik artan şiddet karşısında endişe duyduğunu ve bu durumu kınadığını Netanyahu'ya söylediği belirtilen açıklamada, "(Macron) Bu şiddetin yayılmasını önlemek ve sükuneti korumak için her şeyin yapılması gerektiği konusunda ısrarcı oldu." bilgisi verildi.

Açıklamada, Macron'un, Gazze'deki durumun bölgeye yayılmasından kaçınmak gerektiğini vurguladığı, Filistin meselesinde iki devletli çözümün Orta Doğu'da istikrarı sağlayacağını söylediği kaydedildi.

Macron'un Netanyahu ile Gazze'deki esirler meselesini de görüştüğü aktarılan açıklamada, Macron'un İsrail'in kendisini savunma hakkı olduğunu ve "Fransa'nın bu ülkenin terörle mücadelesinde dayanışma içinde olduğunu" söylediği de ifade edildi.

Erdoğan'ın İsrail'e yönelik sert eleştirileri ve "İsrail'e borçlu olanlar rahat konuşamıyor, biz Holokost cenderesinden geçmedik" vurgusu haberlerde öne çıkan unsur oldu
 

BERLİN (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Berlin’de Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmesi Avrupa basınında geniş yer aldı.

Bild gazetesi "Erdoğan’ın Scholz ile havuç ve sopa oyunu" başlığını kullanan analiz haberde, Erdoğan’ın İsrail’i Gazze’yi yerle bir etmekle, 13 bin Filistinliyi öldürmekle ve ibadethaneleri, kiliseleri ve hastaneleri bombalamakla suçladığı aktarıldı.

Daha sonra Erdoğan’ın diplomasiye geçiş yaptığı ifade edilen haberde, Erdoğan’ın Rusya ile Ukrayna arasında Tahıl koridoru konusunda arabuluculuk yaptığını, her zaman antisemitizme açık bir şekilde karşı çıktığını ve Holokost konusunda İsrail’e borcu olmadığını söylediğine dikkat çekildi.

Süddeutsche Zeitung gazetesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Scholz ile yaptığı görüşmeyi "Azıcık birlik" başlığıyla verdiği haberde, Erdoğan ve Scholz’un ortak basın toplantısında iki devletli çözümü savunduğu, Gazze'ye ilişkin başka görüşlerde büyük ölçüde farklılıkları bulunduğu belirtildi.

Haberde, Erdoğan’ın Almanya’ya 4 yıl sonra yaptığı ilk ziyarette Gazze Şeridi’ndeki saldırıda İsrail’i sert şekilde eleştirdiğine işaret edilerek Erdoğan’ın Scholz ile yaptığı ortak basın toplantısında İsrail’i faşistlikle suçladığına fakat var olma hakkını sorgulamadığına dikkat çekildi.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de "Scholz Erdoğan'ı reddedilen sığınmacıları geri almaya çağırdı" başlığıyla duyurduğu haberde, Scholz’un Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ziyaretinde iltica talebi kabul edilmeyen sığınmacıların Türkiye’ye hızlı şekilde geri gönderilmelerini istediği, bunun için bir mekanizma oluşturulması gerektiği ifade edildi.

Haberde, Orta Doğu ihtilafında iki liderin görüşmesinde Gazze Şeridi’ndeki insani durum, esirlerin serbest bırakılması ve gerilimin bölgede yayılma endişesine odaklandığı, Gazze ve Orta Doğu'daki çatışmalara ilişkin uzun vadeli beklentilerin de ele alındığı belirtildi.

Scholz’un "İsrail ile dayanışma göstermesi ve Hamas’ın terör saldırısını açık şekilde kınamasına ilişkin Alman tutumunun altını çizdiği" aktarılan haberde, Erdoğan’ın basın toplantısında gerilimi daha da tırmandırmadığı öne sürüldü.

Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD’ye bağlı "Tagesschau.de" internet sitesinde "Sahnede net görüş ayrılığı" başlığı kullanılarak, "(Görüşmenin) hemen başında Orta Doğu’ya ilişkin pozisyonlar çatıştı. Erdoğan Gazze Şeridi’nde ateşkes çağrısında bulunurken Scholz İsrail’in var olma hakkına vurgu yaptı." ifadeleri kullanıldı.

Haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Berlin ziyareti sırasında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerine yönelik eleştirilerin altını çizdiği vurgulanarak, "Erdoğan’ın 13 bin çocuğun, kadının ve yaşlının öldürüldüğüne ve (Gazze’de) her şeyin yerle bir edildiğine" ilişkin sözlerine yer verildi.

Haberde, Erdoğan’ın aynı zamanda insani ateşkes istediği belirtilerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ve Türkiye'nin ortak çabasıyla böyle bir ateşkese varılması halinde bölgeyi ateş çemberinden kurtarma şansı olabileceğini söylediği aktarıldı.

Erdoğan’ın herkese Orta Doğu’da kalıcı barış için çaba sarf etmesi çağrısında bulunduğu belirtildi.

Alman İkinci Televizyon Kanlı ZDF de "Kısmen çok farklı bakış açıları" başlığıyla duyurduğu haberde, Scholz ve Erdoğan’ın basın toplantısında Orta Doğu’ya ilişkin görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı ifade edildi. "Erdoğan'ın Berlin'e çok hassas ziyareti" başlığını kullanan Spiegel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir Alman gazetecinin sorusuna kızdığı ve "Bizi bununla tehdit edemezsiniz" dediğini aktardı.

Welt gazetesindeki yorumda da Erdoğan'ın yaşının ilerlemesine rağmen hala siyasette çok profesyonel olduğu kaydedildi.

Şansölye Scholz'un, basın toplantısından sağ kurtulduğu için mutlu olduğunu belli ettiği de yorumda vurgulandı.

Zeit gazetesi "Utanç verici bir ziyaret" başlığını kullanırken, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Hamas hakkındaki teorilerini Berlin'de yaymasına izin verildiği ve Scholz'un buna karşı çıkmadığı savunuldu. Haberde Scholz'u bu tutumunun "diplomatik değil korkakça" olduğu ifade edildi.

- "Ben rahat konuşuyorum, bizim İsrail'e borcumuz yok"

Berlin ziyareti Avrupa basınında da genişçe yer alırken Erdoğan'ın daha çok "Bakın ben rahat konuşuyorum çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştır ama ben koydum, ta o zamanda. Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok." şeklindeki ifadeleri öne çıkarıldı ve bu şekilde Almanya'ya ve Avrupa'ya mesaj verildiği yorumu yapıldı.

Öte yandan Fransız RFİ radyosu, "Erdoğan’ın Berlin’e gergin ziyareti: Almanya ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı var" başlık haberinde, Erdoğan ve Scholz’un gergin bir bağlamda Almanya'da bir araya geldiği belirtildi.

Haberde, Türkiye’nin önemli bir müttefik olduğuna dikkat çekilerek, Batılı güçlerin Orta Doğu’da çatışmanın tırmanmasını engellemek adına Türkiye’ye bir rol tahsis ettiği değerlendirmesi yer aldı.

Fransız BFMTV kanalının "Gazze: Erdoğan, Almanya’da gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, ‘İsrail’in saldırılarının son bulması gerektiğini’ ifade etti" başlığıyla kaleme aldığı haberde, Berlin’e ziyareti sırasında Türk Cumhurbaşkanı'nın bir kez daha "Filistin davasını" savunduğu ifadesine yer verildi.

Le Figaro gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Almanya Başbakanı Scholz ile yaptığı ortak basın toplantısını "Erdoğan, Berlin’de Yahudi karşıtlığına karşı mücadele eden bir lider olduğunu söyledi" başlığıyla duyurdu.

- "Bombaladı"

Hollanda'nın De Telegraaf gazetesi, Erdoğan Berlin ziyaretinde İsrail'i şiddetli eleştirdiğini vurgularken "bombardıman" ara başlığı altında Erdoğan'ın "Şu an itibarıyla malum 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı, her taraf yerle yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar, Hamas, Hamas, Hamas... Hamas'ın silah varlığı ve gücü ile acaba İsrail'in silah varlığı, gücü mukayese edilebilir mi? Şu anda İsrail'in nükleer silahı var mı? Var ama bunu İsrail'e sorarsanız 'var' demez." şeklindeki açıklamalarına yer verildi.

İngiliz yayın kuruluşu BBC’de yer alan haberde, Erdoğan’ın, Berlin'e gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında kullandığı, "Almanya'nın, İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlanması için Türkiye ile birlikte çalışması gerektiği" ifadesine yer verildi.

Haberde, Erdoğan’ın, Almanya'nın İsrail'e verdiği desteğe atıfta bulunarak, Türkiye'nin kimi destekleyeceği konusunda Holokost'un suçluluğuna bağlı olmadığını söylediği aktarıldı.

The Telegraph gazetesi ise görüşmeye ilişkin haberinde "Erdoğan'a göre Holokost, Almanya'nın İsrail-Hamas savaşı hakkında konuşamayacağı anlamına geliyor" başlığını kullandı.

Haberde, "Erdoğan'ın, "Bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok." ifadeleri hatırlatıldı.

Bu ifadelerin, Scholz'da "görülür bir rahatsızlığa sebep olduğu" değerlendirmesine yer verilen haberde, Erdoğan'ın Gazze'deki sivil ölümleri nedeniyle İsrail'e tepki gösterdiğine işaret edildi.

Haberde, Erdoğan'ın antisemitizme karşı sesini çıkaran ilk lider olduğuna yönelik ifadelerine de yer verildi.

- Yunan basını savaş uçaklarına odaklandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Berlin’e yaptığı ziyaret Yunan basınında da geniş yer tuttu.

Kathimerini Gazetesi ana sayfadan verdiği haberinde Türkiye’nin savaş uçağı tedarik etme planına dikkat çekti.

"Erdoğan: Savaş uçaklarını başka yerden alırız" başlığıyla verilen haberde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Alman bir gazetecinin sorusu üzerine "Savaş uçakları üreten başka ülkeler de var, bizi tehdit etmeyin." dediği aktarıldı.

Ta Nea Gazetesi de ana sayfadan verdiği haberde "Scholz ve Erdoğan’ın Hamas için kameralar önünde çatışması" başlığını kullandı.

Haberde, "Alman Şansölye Olaf Scholz ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın buluşması kameralar önünde çatışma ile başladı." ifadesi yer aldı.

Çalışma yemeği başlamadan önce düzenlenen basın toplantısında Scholz’un İsrail’in kendini müdafaa hakkının altını çizdiğini ve Türkiye ile Almanya’nın bu konuda fikir ayrılıkları olmasının bir sır olmadığını ifade ettiği aktarıldı.

Eleftheros Typos Gazetesi ise "Erdoğan’ın Almanya’ya zor seyahati" başlığı altında Sholz’un Türkiye’ye Eurofighter savaş uçağı satmaya yanaşmadığını savundu.