Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
SİVAS (AA) - TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Sivas Kongresi'nin 103. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında, tiyatro oyuncuları tarafından Sivas Kongresi'nin temsili olarak canlandırılmasını izledi.
Sivas Kongresi'nin 103. yılı etkinliklerine katılmak için kente gelen Şentop, çelenk sunma programının ardından kongrenin yapıldığı Atatürk ve Kongre Müzesi'ne geçti.
Şentop, tarihi salondaki sıraya oturarak tiyatro oyuncuları tarafından Sivas Kongresi'nin temsili canlandırılmasını izledi.
Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, milletvekilleri, Belediye Başkanı Hilmi Bilgin ve diğer ilgililer de tarihi salondaki sıralara oturarak canlandırmayı takip etti.
Mustafa Kemal Atatürk'ü canlandıran Sivas Devlet Tiyatrosu sanatçısı Abdülsamet Sünbül ve diğer oyuncuları kutlayan Şentop ve beraberindekiler daha sonra Sivas Kongresi'nin yapıldığı Atatürk ve Kongre Müzesi balkonunda fotoğraf çektirdi.
Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy’u ziyaret etti. Ersöz, Selçuk Üniversitesine Konya 2021 5. İslami Dayanışma Oyunları kapsamında ev sahipliğinden dolayı teşekkür etti.
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy, yaptığı konuşmada Üniversite olarak Konya 2021 5. İslami Dayanışma Oyunları’na ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını belirterek organizasyonda emeği geçen kurum ve kuruluşlara teşekkür etti. Prof. Dr. Aksoy, oyunların Konya’da kapsamlı organizasyonların düzenlenebileceğinin bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz de Selçuk Üniversitesine oyunlara paydaşlığından dolayı teşekkür etti. Konya ve Türkiye’nin güzel bir organizasyona ev sahipliği yaptığını kaydeden Ersöz, “İslam dünyası için hep beraber iyi bir seviye yakaladık. Bu anlamda paydaşlarımızın ciddi katkısı oldu. Memleket ve ülke adına güzel bir sonuç çıktı, bir bakıma bizlere seviye atlattı. Açılışı, kapanışı, başarısı, katılımı, organizasyon kabiliyetiyle Konya’daki paydaşlarımızın, çalışan arkadaşlarımızın, koordinatörlüğümüzün ciddi katkısı oldu.” diye konuştu.
Hediye takdiminin bulunulduğu ziyarete, Spor Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Veli Ozan Çakır ile Konya Gençlik ve Spor İl Müdürü Abdurrahman Şahin eşlik etti.
BERLİN (AA) - Almanya, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde insan haklarına saygı duyulması ve keyfi gözaltına alınan herkesin derhal serbest bırakılması için Çin yönetimine çağrıda bulundu.
Almanya Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki duruma ilişkin açıkladığı rapordan memnuniyet duyduğu bildirildi.
Açıklamada, "Çin hükümetini, derhal yürürlüğe girecek şekilde, Sincan'daki herkesin insan haklarına tam saygı duymaya çağırıyoruz. Keyfi gözaltına alınan tüm kişiler gecikmeksizin serbest bırakılmalıdır. Çin hükümetini, Çin'deki en ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili iddiaların bağımsız bir şekilde soruşturulmasına izin vermeye bir kez daha çağırıyoruz." ifadelerine yer verildi.
Raporun titizlikle hazırlandığı vurgulanan açıklamada, Sincan'da yaygın bir biçimde en ağır insan hakları ihlallerinin yapıldığı; bunun Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıklar açısından insanlığa karşı işlenen suçların belirtileri olduğunun vurgulandığı hatırlatıldı.
BERLIN (AA) – Alman hava yolu şirketi Lufthansa’nın pilotlarının bugün gece yarısından itibaren 24 saatlik ücret anlaşmazlığı grevi başlarken, Almanya'da yüzlerce uçuş iptal edilmek zorunda kalındı.
Lufthansa, Almanya'da 800 uçuşunu iptal ederken, bu iptaller 130 binden fazla yolcuyu etkiledi.
Alman taşıyıcı, yaz tatilinin sona erdiği bir döneme rast gelen pilotların grevinden dolayı uçuş iptallerinin hafta sonu boyunca devam edebileceği ve gecikmeler olabileceği konusunda da uyardı.
Pilotların iş bırakma eylemi bugün saat 23.59’da kadar devam edecek.
İptallerden etkilenen yolcuların uçuşlarını başka bir gün için rezerve etmeleri veya trenle seyahat etmeleri tavsiye edildi.
Söz konusu grevden Lufthansa'nın iştirakleri Eurowings ve Eurowings uçuşlarının etkilenmesi beklenmiyor.
- Pilotlar, Lufthansa’dan ne talep ediyor?
Pilotların Vereinigung Cockpit (VC) sendikası, Avrupa'nın en büyük hava yolu şirketlerinden olan Lufthansa pilotları için "maaşların iyileştirilmesi" görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının ardından grev çağrısında bulunmuştu.
VC, söz konusu grev girişimiyle Lufthansa’nın pilotlarına ödenen ücretlerin iyileştirilmesi için bir düzenleme hedefliyor.
Sendika, bu yıl için yüzde 5,5'lik bir ücret artışı, gelecek yıldan itibaren de ücretlerin otomatik olarak enflasyon seviyesine uyarlanmasını talep ediyor.
VC'nin talepleri, Almanya’da enflasyonun ağustos ayında yüzde 7,9 ile neredeyse 50 yılın en yüksek seviyesine ulaşmasıyla birlikte yükselen enerji ve gıda fiyatlarının ortasında gelmesi de dikkati çekiyor.
Bu arada, Lufthansa, sendika ile en son görüşmesinde pilotlara 18 ay boyunca ayda 900 avroluk genel bir artış önerdi.
BERLİN (AA) – Berlin’de düzenlenen Avrupa’nın en büyük tüketici elektroniği fuarı IFA 2022, Kovid-19 salgını dönemindeki yaklaşık üç yıllık yüksek hızlı dijital dönüşümün ardından, bağlanabilirlik, sürdürülebilirlik ve akıllı yaşama dair teknolojileri ziyaretçilere sunmak için kapılarını açtı.
Bu yıl 61’ıncısı düzenlenen IFA 2022, 2-6 Eylül'de Almanya’nın Berlin şehrinde Messe fuar alanında ziyaretçilerini ağırlayacak. 46 ülkeden 1.100 firmanın yeni teknoloji ürünlerini sergileyeceği fuarı binlerce kişinin ziyaret etmesi bekleniyor.
Bağlanabilirlik, sürdürülebilirlik ve akıllı yaşam bu yılki fuarın büyük teknoloji trendleri olacak. Bu yıl fuar da enerji ve su tasarruflu sağlayan son teknolojik cihazların da ilgi görmesi de bekleniyor.
Ayrıca, bu yıl fuar katılımcılara ev elektroniği ve beyaz eşya sektöründeki yenilikçi eğilimleri izleme, karşılaştırma, yeni ürün ve teknolojilerle tanışma fırsatı sağlarken, akıllı ofis cihazları, sağlık ve spor takibine yardımcı giyilebilir cihazları ve akıllı telefon fotoğrafçılığının yoğun olduğu yenilikçi ürünleri kullanma imkanı da sunacak.
19 ülkeden yaklaşık 120 start-up dahil 182 şirket ise yapay zeka, robotik, akıllı yaşam, akıllı ev, sürdürülebilirlik, yeşil teknoloji ve dijital sağlık gibi kategorilerde son ürünlerini fuarda gösterime sunacak.
- Fuarda Türk rüzgarı da esecek
Dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarlarından IFA 2022’de Türk rüzgarı da esecek. Türkiye'den başta Vestel, Arzum, Simfer, Fakir, Kumtel, ve Arçelik olmak üzere 44 Türk şirketi de yeni ürünleriyle fuarda yerini alacak.
Pişirici grup ürünleri üreten Simfer Pazarlama Direktörü Emre Gürcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, IFA’ya salgın nedeniyle en son 2019’da katıldıklarını belirterek, bu yıl fuardan beklentilerinin çok yüksek olduğunu söyledi.
Fuara en son teknoloji ürünlerini getirdiklerini dile getiren Gürcan, “Türkiye’nin ürettiği katma değerli ürünleri 150’den fazla ülkeye ihracat ediyoruz. Özellikle sağlıklı pişirme teknolojileri, enerji tasarrufu sağlayan ve birbiriyle bağlantılı ürünlerin pazar payının artacağını değerlendiriyoruz ve tüm yatırımlarımızı buna göre yapıyoruz." dedi.
- Yüksek enflasyon ve artan fiyatlar tüketici talebini azaltıyor
Öte yandan, küresel tüketici elektroniği pazarı 2021’de yüzde 12,6 büyüyerek 1,4 milyar dolar ciroya ulaştı.
Küresel piyasalar, kesintiye uğrayan tedarik zincirlerinden, avronun dolara karşı değer kaybetmesi gibi önemli döviz kuru dalgalanmalarından etkilenirken, enerji ve ulaşım maliyetlerinin her zamankinden daha yüksek olması dikkati çekiyor.
Yüksek enflasyon ve artan fiyatlar tüketici talebini azaltırken, bazı bölgelerde hala Kovid-19 ile ilgili kısıtlamalar yaşanıyor. Bu yüzden küresel tüketici elektroniği pazarı, bu yılın ocak-haziran döneminde yüzde 5,5 düşüş gösterdi.
SETA Washington Araştırma Direktörü Doç. Dr. Buğra Kanat'ın moderatörlüğünü üstlendiği panele, Haliç Üniversitesi'nden Doç. Dr. Aylin Ünver, Alman Uluslararası ve Güvenlik İlişkileri Enstitüsü'nden siyaset bilimci Daria Isachenko ve gazeteci Ewald König katıldı.
Panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un video mesajıyla başladı.
Mesajında BM'nin İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, dünyada bu düzeyde yıkıcı savaşların tekrar yaşanmaması için 1945'te Türkiye'nin de kurucu üye olarak aralarında bulunduğu 51 ülke tarafından kurulduğunu hatırlatan Altun, örgütün temel amacının uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması ve bunun korunması olduğunu kaydetti.
Altun, BM'nin özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan büyük insanlık felaketlerini önleyici somut çareler geliştiremediğini, barış ve güvenliğin korunmasında etkili bir rol üstlenemediğini belirtti.
- "BM, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırılarında da çaresizlik örneği sergiledi"
Altun, "Geçmişte Bosna-Hersek'te, Ruanda'da, Suriye'de, Kosova'da yaşanan insanlık dramını önlemekte çaresiz kalan örgüt, son olarak Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırıları boyunca da benzer bir çaresizlik örneği sergilemiştir." dedi.
Barışın ve güvenliğin korunması için kurulan BM'nin artık uluslararası toplumun bu husustaki beklentilerini karşılayamadığına dikkati çeken Altun, son 30 yıl içinde dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler ve güç dengelerinin değişmesi karşısında örgütün, istikrarlaştırıcı fonksiyonunu bugün artık yerine getiremez hale geldiğini ifade etti.
Altun, örgütün, dünya barışı ve istikrarını tehdit eden olaylar karşısında yeterince etkili ve tutarlı bir rol oynamaktan uzak oluşunun da uluslararası toplumun gözündeki güvenilirliği ve saygınlığını azalttığını dile getirerek "BM Güvenlik Konseyi'nin adaletsiz ve şeffaf olmayan bu yapısı değişmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'Dünya Beşten Büyüktür' çağrısı bu noktada zulümlere, haksızlığa, adaletsizliğe karşı güçlü bir itirazdır. 5 ülkenin kurduğu dünya sisteminin işleyişine, küresel adaletsizliklere karşı bir itirazdır. Bugün, BM'nin çözüm değil çözümsüzlük ürettiği her durum karşısında Sayın Cumhurbaşkanı'mızın BM'nin reformuna yönelik taleplerinin haklılığı ve bunun gerçekleşmesinin gerekliliği daha fazla hissedilmektedir." ifadelerini kullandı.
- "Daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkün"
Uluslararası barış ve güvenliğin daha etkin korunabilmesi için yeni bir BM'nin tasarlanması gerektiğini vurgulayan Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz Türkiye olarak, bu çerçevedeki teklifimizi uzun zamandır ifade ediyor ve tüm ülkelerin müzakeresine açıyoruz. Çözüm önerimiz ise 'Dünya beşten büyüktür' ifadesinde kendini bulan, BM Güvenlik Konseyi'nin yapısının değiştirilmesini merkeze alan bir perspektifin hakim kılınmasıdır. Adil ve daha sürdürülebilir bir küresel barışın temini için çok kültürlülüğü yansıtan bir BM’ye ihtiyaç vardır. Konseyin kıtaları, inançları, kökenleri ve kültürleri mümkün olan en adil şekilde temsil edecek bir yapıya kavuşturulacak şekilde yeniden yapılandırılması, çözüm ve küresel barışın tesisi için hayati önemdedir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın belirttiği gibi, sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini etkileyecek konularda karar vermesi ne ahlaki ne de adildir. Dünya beş ülkeden büyüktür. Çok kutuplu, çok merkezli, çok kültürlü, daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkündür."
Altun, BM'in küresel barış, refah ve adalet idealleri doğrultusunda "Daha adil bir dünya mümkün" çağrısına uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini sözlerine ekledi.
- "Güvenlik Konseyi'nin yapısı en başından bu yana hatalıydı"
Gazeteci Ewald König, geçmişte Almanya'nın daimi üye olacakken dönemin Başbakanı Helmut Kohl'ün bu girişimi durdurduğunu söyledi. Kohl'ün dünyanın herhangi bir yerinde bir sorun olduğunda müdahil olmak istemediği sonucuna vardığını dile getiren König, bugünkü hükümetin ise aynı düşünmediğini söyledi.
BM'nin yapısının değişmesi sorusunun çok zor bir soru olduğunu vurgulayan König, "Güvenlik Konseyi'nin yapısı en başından bu yana hatalıydı aslında. Bu yapı olmasaydı BM hiç kurulamazdı, başlayamazdı." dedi.
König, BM Güvenlik Konseyi'nde yeniden yapılandırmaya ihtiyaç olduğunun kesin olduğunu belirterek "Güvenlik konseyi meşruluğunu ve geçerliliğini kaybetmekte. Kıtalar temsil edilmemektedir. Yeniden yapılanma denemesi çok önemli ama çok zor hatta uygulamak ise en zoru. Türkiye'nin bu girişiminde başarılar diliyorum." ifadelerini kullandı.
Yeniden uluslararası bir kuruluşun kurulmasının çok zor olduğunu kaydeden König, "Çok hassas konular. AB'nin de temsil edilmesi lazım bir şekilde. Türkiye'nin bu çabaları ve teklifleri de zamanlaması güzeldi." dedi.
- "Yeni sınamalar BM'nin değişimi için gerekçeleri gösterdi"
Haliç Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ünver de dünyadaki siyasi mücadelelerin, iklim sorunu, salgın, tedarik ve yeni sınamaların BM'nin değişimi için gerekçeleri gösterdiğini söyledi.
BM'den beklenen düzeyde gelişmelerin görülemediğini bazı ülkelerin sadece kendi menfaatleri için karar vermelerinin dengesizliğe yol açtığını ve haksızlık oluşturduğunu anlattı.
Haksızlığın git gide artması sonrası yeniden yapılanmanın zaruret yükseldiği kaydeden Ünver, "BM'nin özellikle çok güçlü liderlere ihtiyaçları var. Türkiye BM'nin çalışmasını yeğlemektedir. BM tüm dünyanın menfaati için çalışmalıdır. Türkiye gıda krizinde çok yardımcı oluyor. Uluslararası krizleri yönetmenin ne kadar zor olduğunu BM'nin de bunu başaramadığını kendi yapısının buna engel olduğunu gördük." dedi.
BM'nin önceki Milletler Cemiyeti'nin (League of Nation) kurumuyla aynı zaafiyetlere sahip olduğunu ifade eden Ünver, "BM kendi kuruluşuna sebep olan League of Nation'un başarısızlığının aynısını kendi de yaptı. BM mevcut dünya güçlerinin temsil edilemediği için başarısız oldu." diye konuştu.
Türkiye'nin "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek bir model sunduğunu vurgulayan Ünver, "Türkiye adaletli şeffaf ve sorumlu bir yapılanma önermektedir." ifadesini kullandı.
Ülkelerin BM'nin yeniden yapılanmasına ikna etmenin kolay olmadığını kaydeden Ünver, "Veto hakkı bir çok imkan vermektedir. Buna karşı gelmek çok zor. Türkiye dünyanın çok güçlü liderlere ihtiyacı olduğu BM'nin görevini yerine getirmek için güçlü lider sayısını artırma konusunda yardımcı olabilir. Gıda krizinde gördük bunu. BM ve Türkiye adeta şemsiye rolü almışlardır. " dedi.
BM'nin reform tekliflerinin başarısız olması durumunda başka bir uluslararası kuruluşun kurulup kurulamayacağı sorusuna ise Ünver şu yanıtı verdi:
"Geçmişe baktığımızda evet bir örnek var. League of Nation başarısız oldu ve BM hayata geçirildi. Bazı devrimci ülkeler değişim istiyor. Burada da bazı ülkelerin BM'den çıkmasına şahit olabiliriz. Bazı ülkeler alternatif bir kuruluş için bir şeyler yapabilirler. Uluslararası Milletler Cemiyeti gibi bir yapıya baktığımızda BM bu reformları yapamazsa başarısız olacaktır. Herkes yeniden yapılandırmaya inanıyor. Bu çok zor mu, evet ama imkansız değil."
- "BM'den gerçekçi beklentilerin olması lazım"
Alman Uluslararası ve Güvenlik İlişkileri Enstitüsü'nden siyaset bilimci Isachenko da uluslararası düzenin değişmesinin çok zor olduğunu söyledi.
Dünyanın değiştiğini ve çok dinamik hale geldiğini aktaran Isachenko, "5 daimi veto hakkı olan ülkelerin dışındaki diğer bir sorun ise diğer bazı ülkelerin de yeniden yapılandırmaya karşı olmalarıdır. Reformu yapanlarla mesela ikili ilişkiler de kriz yaşayanlar var. Kimin dahil edilmesi kimlerin geleceği konusunda sıkıntı olacaktır." dedi.
Avrupa'nın değişiminin güçler birliğiyle mümkün olduğunu belirten Isachenko, "Onun ışığında BM doğdu. Kurumsallıkta bir araya gelinince uluslararası bir güç oluşmuştur. Değişiklik yapılacak ama nasıl somut hale gelecek ya da değişim mümkün mü acaba? Bu soruyu sormak lazım." dedi.
Isachenko, Türkiye'nin BM ile dünyada buğday krizi meselesini nasıl çözdüğünün görüldüğünü vurgulayarak, "Bunu tek başına Türkiye yapabilir miydi ya da tek başına BM yapabilir miydi bu sorunun cevabını bilmiyorum. Ama BM'den gerçekçi beklentilerin olması lazım." diye konuştu.
Ukrayna savaşı sonrası yeniden yapılandırma için bir fırsat olup olmayacağı yönündeki soruya da Isachenko, "Çok önemli bir olaya şahit oluyoruz. Rusya 2 . Dünya Savaşı sonrası Batı'nın ağırlığına 'hodri meydan' diyor. Bu saldırı Batı dünyasının liderliğine de yapılmıştır. Bu konuda karar verirken BM'nin çok önemsiz olacağını düşünmüyorum. " yanıtını verdi.
Paneli İletişim Başkanlığı Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir ve davetliler de takip etti.
Die Corona-Pandemie hat bei Kindern und Jugendlichen nachweislich Spuren hinterlassen. Diverse Studien, unter anderem die groß angelegte „COPSY“-Studie (COPSY steht für COrona und PSYche), belegen, dass die psychische Belastung bei Kindern und Jugendlichen in Zeiten der Pandemie, bzw. als Folge der Lockdowns merklich zugenommen hat. Jugendliche weisen demnach heute mehr psychische Störungen auf als vor der Corona-Pandemie, bzw. fühlen sich allgemein belasteter.
Auch in den städtischen Jugendzentren wurde diese Beobachtung gemacht: „Unsere Jugendzentren und -treffs in der Stadt sind aktuell gefragter denn je. An Besucherinnen und Besuchern mangelt es nicht. Allerdings haben viele der Kinder und Jugendliche mehr Probleme als vor Corona – psychische Auffälligkeiten, soziale Probleme, persönliche Krisen. Das erschwert auch den Betreuungsaufwand in den Einrichtungen, die Kinder und Jugendliche brauchen mehr denn je Bezugspersonen zum Reden, aber wir kommen kapazitätsmäßig aktuell hier an die Grenzen des Leistbaren. Ein Jugendzentrum ist für eine sinnvolle Freizeitgestaltung konzipiert, wir haben nicht die personellen Ressourcen, mit allen Jugendlichen lange, helfende Gespräche zu führen“, erklärt Kilian Schick, Mitarbeiter im Fachbereich Jugend und Familie und für die Koordinierung der Offenen Jugendarbeit in der Stadt zuständig.
Es ist gut, dass es die Offenen Einrichtungen gibt und dass sie aktuell so gut nachgefragt sind, denn oft kommen die Probleme der Jugendlichen erst durch die gute Beziehung zu den Pädagoginnen und Pädagogen vor Ort zum Vorschein. „Es kann sein, dass wir beim Kickern mit Jugendlichen nebenbei ins Gespräch kommen und erst dadurch erfahren von den Problemen, die sie aktuell haben. Das können soziale Probleme wie Wohnungsnot, Arbeitslosigkeit, Probleme in der Schule, usw. sein oder aber emotionale Probleme. Viele unserer Jugendlichen vertrauen sich uns an, wenn es ihnen aktuell einfach nicht gut geht und sie nicht mehr so richtig weiterwissen“, so Lilli Funk, Sozialarbeiterin im städtischen Jugendzentrum Bechtolsheimer Hof („b-hof“).
Doch wie schafft man es, den Jugendlichen zu helfen und gleichzeitig den Auftrag, eine attraktives Freizeitangebot für Jugendliche zu schaffen, nicht aus den Augen zu verlieren. Monika Kraft, stellvertretende Fachbereichsleitung des Fachbereichs Jugend und Familie der Stadt Würzburg hatte die Idee für eine Zusammenfassung bestehender Hilfsangebote für junge Menschen: „Es gibt viele, kostenlose Hilfsangebote für junge Menschen, ob als Telefonberatung, online oder direkt vor Ort in einer der vielen Familien- und Erziehungsberatungsstellen in der Stadt. Viele der Jugendlichen wissen davon gar nichts und würden sich auch nicht hinsetzen, um über Suchmaschinen Informationen herauszufinden. Hier setzen nun unsere `Alles Krise? Hier gibt´s Hilfe` Flyer an. Über die Flyer und Plakate, die in den offenen Jugendzentren und -Treffs verteilt werden bzw. aushängen, kommen interessierte Jugendliche mittels QR-Code direkt auf die Seite wuerzburg.de/alleskrise.“
Hier hat der Fachbereich Jugend und Familie der Stadt Würzburg eine kleine Zusammenstellung germacht über bestehende Hilfsangebote und diese kurz beschrieben, bzw. direkt verlinkt. „Wir hoffen, die Jugendlichen damit möglichst niedrigschwellig an bestehende Hilfsangebote vermitteln zu können. Wir sind natürlich weiterhin auch beratend für unsere Jugendlichen in den Einrichtungen da, aber wenn jemand einfach nur für eine gute Zeit ins Jugendzentrum kommen will, kann sich die Person einen Flyer mitnehmen und ihre Probleme dann auch in einem anderen Setting besprechen, wenn sie möchte. Wichtig ist, dass wir unseren Jugendlichen aufmerksam zuhören und ihnen Hilfe anbieten, wenn sie Hilfe brauchen“, so Kilian Schick.
Weiterführende Infos zur Kampagne: www.wuerzburg.de/alleskrise
Ihren ersten Schritt in die Arbeitswelt haben 36 Auszubildende bei der Stadt Würzburg gemacht. Nach dem in den vergangenen beiden Jahren Einführungsveranstaltungen nur online stattfanden, erkundeten die neuen Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter erstmals wieder live zwei Tage lang die Stadtverwaltung, bekamen Einblicke in die unterschiedlichen Arbeits- und Aufgabenbereiche einer Großstadtverwaltung und lernten das „Haus“ kennen, bevor sie Anfang der kommenden Woche auf ihre einzelnen Arbeitsplätze in den zwölf unterschiedlichen Ausbildungsberufen - darunter Bühnenmaler oder Forstwirt - wechseln.
„Die Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter der Stadt aber vor allem Sie als Auszubildende sind un-ser Kapital, unsere Zukunft und vor allem ein Aushängeschild der Stadt Würzburg“, so Oberbürgermeister Christian Schuchardt, der die jungen Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter gleich am ersten Tag persönlich begrüßte. „Gerade in Zeiten des Fachkräftemangels
ist es für uns als Arbeitgeber aber auch als Dienstleister für die Würzburgerinnen und Würzburger wichtig, selbst Ausbildungsplätze anzubieten, um so eigene, gut ausgebildete Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter zu haben.“
Schuchardt stellte zusammen mit dem Personalreferenten Robert Scheller, der stellvertretende Fachbereichsleiterin Personal Bettina Hornung, dem Gesamtpersonalrat Frank Stubenrauch, der Gesamtvertrauensperson der Schwerbehinderten, Anja Heinrichs, der Jugend- und Auszubildendenvertretung sowie der Ausbildungsleitung die Organisation und Arbeit bei der Stadtverwaltung vor. Gleichzeitig betonte Schuchardt, wie wichtig die Arbeit der Stadt Würzburg ist: „Als Kommunalverwaltung liegt es an uns, die Besonderheiten unserer Stadt zu pflegen und die Entwicklung Würzburgs zu fördern. Dies können wir nur gemeinsam mit anderen Institutionen sowie den Bürgerinnen und Bürgern.“
Bei der anschließenden zweitägigen Einführungsveranstaltung im Jugendzentrum in der Zelle-rau wurden in verschiedenen Gruppenaufgaben den Auszubildenden Schlüsselqualifikationen wie Teamarbeit oder Kommunikationsfähigkeit beigebracht. So konstruierten sie beispielsweise eine „Eierflugmaschine“, mit dessen Hilfe ein Ei einen Sturz überlebt soll. Die Arbeit in Kleingruppen wie auch der Dreh lustiger Kurzfilme über das Verhalten und Auftreten am Arbeitsplatz in einer Positiv- und Negativvariante sind weitere Aufgaben der zweitägigen Einführungsveranstaltung.
Foto: Christian Weiß
Bayerns Innenminister Joachim Herrmann hat sich bei seiner dreitägigen Bosnienreise über die Situation auf dem Westbalkan informiert. Hierzu traf er neben dem Hohen Repräsentanten für Bosnien und Herzegowina, Christian Schmidt, auch den Kommandanten der EU-Schutztruppe EUFOR Althea, Generalmajor Anton Wessely. "Wir sind uns einig, dass Bosnien und Herzegowina nicht zum Spielball geopolitischer Interessen werden darf. Eine Spaltung des Landes würde die ganze Region destabilisieren und die Sicherheit Europas gefährden", warnte Herrmann, auch vor dem Hintergrund der anstehenden Parlamentswahlen. Angesichts der aktuellen politischen Entwicklungen und der ethnischen Spannungen sei es wichtiger denn je, den Frieden, die Demokratie und die territoriale Integrität des Landes zu sichern. "Auch für den Freistaat Bayern ist die Zukunft dieser Region nicht zuletzt aufgrund der geografischen Nähe von Bedeutung," so der bayerische Innenminister.
Laut Herrmann sei es das richtige Signal, dass sich die Bundeswehr seit diesem Sommer mit einem Kontingent von 50 Soldaten und Soldatinnen wieder an der europäischen Militärmission EUFOR Althea beteilige und die Einhaltung des Friedensabkommens von Dayton unterstütze. "Ich bin überzeugt, dass sich die Präsenz internationaler friedenserhaltender Truppen weiterhin positiv auf die Entwicklung des Landes auswirkt", so der bayerische Innenminister beim Besuch der EU-Schutztruppe. Herrmann sprach allen deutschen Soldaten seinen "aufrichtigen Dank für ihren wichtigen Einsatz" im Namen der gesamten Bayerischen Staatsregierung aus.
Beim Treffen mit dem stellvertretenden bosnischen Sicherheitsminister Nedeljko Jović und dem Leiter des Direktoriums für die Koordination der Polizeibehörden, Mirsad Vilić, standen insbesondere die aktuelle Flüchtlingssituation sowie Möglichkeiten einer engeren Zusammenarbeit in Sicherheitsfragen im Mittelpunkt. Jovic und Herrmann betonten übereinstimmend die Bedeutung einer wirksamen Sicherung der Grenzen. "Die Verbesserung des Grenzschutzes bleibt auch künftig aus migrations- und sicherheitspolitischen Gründen unerlässlich“, sagte Herrmann im Hinblick auf die Situation auf der Balkan-Route. "2022 ist der Migrationsdruck erheblich gestiegen. In den ersten sechs Monaten des Jahres wurden an den EU-Außengrenzen auf der Westbalkan-Route über 55.000 illegale Grenzübertritte registriert. Das ist eine Verdreifachung der Zahlen im Vergleich zum gleichen Zeitraum 2021." Für den engagierten Einsatz beim Grenzschutz dankte der bayerische Innenminister der bosnischen Polizei: "Bosnien sichert seine Grenzen sehr vorbildlich und leistet damit einen wichtigen Beitrag für die Sicherheit in ganz Europa." Zufrieden zeigte sich Herrmann auch mit der Entwicklung der polizeilichen Zusammenarbeit: "Wir wollen noch konsequenter gegen die grenzüberschreitende Kriminalität vorgehen und planen mit den bosnischen Sicherheitsbehörden einen Erfahrungsaustausch in verschiedenen Kriminalitätsfeldern sowie im operativen Bereich." Das betreffe insbesondere die Bekämpfung von Rauschgiftkriminalität und das Organisierte Verbrechen. Um den weiteren Ausbau der polizeilichen Zusammenarbeit wird sich der Präsident der Bayerischen Landeskriminalamts, Harald Pickert, kümmern, der deshalb ebenfalls an den Gesprächen teilnahm.