Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

2009 yılından bu yana çalışmalarını başarıyla sürdüren Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin 101´inci davetli misafirlerin teşrif ettiği geniş katılımlı toplantı´sında camiler birliği´nin 13 yıllık çalışmaları tanıdıldı ve değerlendirildi.

 

TC Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer, Egitim Ataşesi, Eğitim Ataşesi Doç. Dr. Muhammet Fatih,  Kılıç Hessen SPD Milletvekili Turgut Yüksel, Frankfurt Yabancılar Meclisi Başkanı Jumas Medoff, Frankfurt Şehir Meclisi ve Frankfurt Film Festivali Koordinatörü Hüseyin Sıtkı, BIG Partisi Başkanı Haluk Yıldız, TG Hessen Başkanı Atila Karabörklü, AOK Hessen Yabancılar Danışmanı Necati Suözer, Merkezi Köln´de bulunan SMD – Müslüman Kadınlar Sozyal Hizmetler Derneği başkanı Ayten Kılıçarslan, İslamrat Hessen Başkanı Ramazan Altıntaş, Frankfurt Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Sorumlusu Nesrin Tavasolli, Hessen Kriminal Dairesi Yabancılar Sorumlusu Necati Benli, Ditib Hessen Eyalet Birligi eski başkanı Fuat Kurt, UID Hessen eski başkanı Mustafa Kasalak, ATIB Höchst Başkanı Şaban Duran ve daha ismi zikredilemeyen çok sayıda davetli misafirin katıldığı etkinlikte camiler birliğinin oluşumunun fikir babalarından Kemal İşler camiler birliği kuruluş amacı ve oluşum dönemi hakkında bilgi verdi.

 

Gerekli öngörüşmelerden Frankfurt Hamidiye Camii yönetiminin daveti ile 2009 yılı Ramazan Bayramı´nda bayramlaşmak amacıyla biraraya gelen DİTİB Höchst, İGMG Höchst, İKMB Frankfurt, bağımsız Frankfurt Hamidiye Camii ve Frankfurt Fechenheim Eyüp Sultan Camii yöneticileri bu beraberliğin bir defaya mahsus olmayıp  kalıcı bir işbirliğine dönüşmesi konusunda irade beyan edilerek, Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin kuruluş ve varoluş felsefesinin temelleri atıldı.  Camiler Birliği o günlerden bu güne kadar devam eden dönemde sayısız faaliyetin yanında 100 çalışma toplantısı yaptı. Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin ana amacı,  1970´li yıllardan günümüze değin bireysel ibadet alanında son derece önemli ve başarılı hizmetler veren mevcut çatı örgütleri ile rekabet etmek değil, aksine mahalli alanda yani Frankfurt ve çevresinde, mahalli idareye, yani Frankfurt Belediyesi ve kurumları ile bölgede bulunan sivil ve resmi kişi, kurum ve kuruluşlara karşı Müslümanların bireysel ibadet harici problem ve konularda istişare edilebilecek, işbirliği yapılabilecek bir muhatap olmaktır. Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği 13 yıldır yapmış olduğu çalışmaları olarak tanıtmak amacıyla  oluşumundan bu toplantıya katılanlara ve akabinde kamuoyu ile paylaşmak amacıyla 13 yıldır çalışmalarını başarıyla çalışmalarını yürüten camiler birliği´nin gelecektede aynı performansta çalışmalarını sürdürmeye azimli olduğunu belirten K. İşler, çalışmalarda katılmayan Türk cami derneklerinide camiler birliği çalışmalarına katılmaya davet ederek katılımcı misafirlere etkinliğe teşrifleri için teşekkür etti.

 

Camiler Birliği calışmalarına Niederrad Mevlana Camii adına destek veren Tuğsan Talaysüm özet halinde,

  • Cami derneklerarası işbirliği ve eşgüdüm, diger STK´lar ile çalışma ve ilişkiler,
  • TC Frankfurt Başkonsolosluğu ve Ataşelikler ile olan çalışma ve ilişkiler
  • Frankfurt Yabancılar Meclisi ile ilgili çalışmalar,
  • Frankfurt Belediyesi ve bağlı kuluşlar, demokratik siyasi partiler ile ilişkiler,
  • Hessen Eyaleti Hükümeti ve bazı bakanlıklar ve emniyet teşkilatları ile yapılan çalışmalar,
  • Gençlik alanındaki çalışmalar,
  • Sosyal kurum ve alanlarla ilgili çalışmalar

ana başlıklarında  camiler birliğinin 13 yıllık faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği koordinatörü Dr. Hüseyin Kurt camiler birliğinin başarıyla yaptığı 13 yıllık çalışmalarını değerlendirerek gelecek ile ilgili düşüncelerini dile getirdi.

 

Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği yaptığı çalışmalarda mevcut çatı örgütlerine hiç bir şekilde rakip olmamaya özen göstermiş, daha çok Frankfurt içerisinde mahalli, yabancılar politikalarına katkı, sosyal, eğitim, gençlik ve kurumsal din hürriyeti alanlarına ağırlık vermiş ve başarılı çalışmalar yapmıştır. Üniversite, hastane yada okullarda ibadet mekanı ihdası, yaşlı bakımevi, hastane gibi sosyal kurumlarda manevi telkin hizmeti, Frankfurt hapishanesinde din ve manevi telkin hizmetleri, bu hizmetlerin başarıyla yürütülmesinin sonucunda  hapishanelerde verilen din ve manevi telkin hizmetlerinin genişletilerek, Eyaletteki hapishanelerin tümüne yaygınlaştırılması, koruyucu aile bulma konusunda diğer STK´lar ile yapılan istişareler ve belediyenin ilgili birimleri ile görüşmeler yapılması, AWO diğer inisyatörler ile birlikte Frankfurt´ta Türkçe/Almanca çift dilli ana okulu projesi, gençlerin radikalleşmesini önlemek amacıyla, Federal Aile Bakanlığı, Hessen Eyalet İcişleri bakanlığı ve Frankfurt Üniversitesi ile gençlere yönelik profesyonel proje çalışmaları, Frankfurt Emniyet müdürlüğü ile kurulan yakın ilişkiler, TC Frankfurt Başkonsolosluğu´nun Türk STK´ları ile yaptığı her türlü oluşum çalışmaya aktif destek, Türkçe´nin okullarda anadil yada yabancı dil olarak okutulmasi yönünde yapılan her türlü aksiyon ve çalışmaya destek Frankfurt Türk Cami Derneklerinin kuruluşundan bugüne kadar bizzat yürüttüğü yada aktif olarak katkıda bulunduğu çalışmalardır.

 

Federal Almanya hukuk düzeni ve din devlet ilişkilerini düzenleyen yasalara göre yukarıdaki hizmetleri geliştirmek ve bu hizmetlerin yasal taşıyıcısı olmak, kamusal maddi imkanları kullanmak, projelerde taşıyıcı olabilmek için bu hizmetleri verecek kuruluşun, tüzel kişiliği verilmekte ve geliştirilmek istenen hizmete göre kamu yararına çalışa amaçlı taşıyıçı dernek, dini cemaat yada kamu tüzel kişiliği sahip olması gerekmektedir.

 

Frankurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği hayata geçirdiği, yukarıda bir kısmı dile getirilen kurumsal din hürriyeti alanında geliştirilen ve ilk safhada başarılı şekilde yürütülen resmi idarelerin müsade ettiği, konu ile ilgili bakanlığın siyasi iradesinin o hizmeti verme yönünde olduğu müddetce devam etmiştir. Resmi idarenin müsade etmemesi veya ve ilgili bakanlığın bu hizmetin verilmesi siyasi iradesinin ortaya kalktığı anda, bu hizmetler akamete uğramış, geliştirilen hizmetin verilmesinde, devletin ayni göz hizasında muhatabı ve buna paralel olarak verilen hizmetin dini cemaat olarak muhatabı olunmadığı için hizmetin istenilen yönde devamı için hiç bir yaptırım gücü ve hukuki mücadele imkanı olmadığı görülmüştür. Bunun en bariz ve açık örneği Frankfurt hapishanesinde başlatılan daha sonra Hessen eyaletindeki diğer hapishanlerede yaygınlaştırılan din ve manevi telkin hizmetinin Hessen Adalet bakanı ile Frankfurt hapishane müdürünün değişmesi ile ortak geliştirilen hizmeti Almanya din devlet hukukuna mügayir şekilde, tamamen bakanlık ve ilgili hapishane kontrolüne,  uhdesine almasıdır.

 

Oysa 2001 yılından bu yana Müslümanların kurumsal din hürriyeti alanında haklarını alma konusunda ciddi ilerlemeler olduğu aşikardır. Müslümanları devlete karşı aynı göz hizasında temsil icin gerekli cemaat sayısı, cemaatin oluşturduğu ibadet mekanı/organizasyon, üniversitelerde yeterli İslam ilahiyatı bölümü, bu bölümlerin her yıl mezun ettiği yüzlerce İslam ilahiyatçısı, devletin kararlılığı, yani siyasi iradesi mevcut olduğu aşikardır. Günümüzde gelinen ortam tam bir „yağ var, irmik var, su var, şeker var enerji var niye bir türlü helva olmuyor, olamıyor“  trajikomik durumudur.

 

Burada yapılması gereken aynı kimyasal reaksiyon reknolojisinde olduğu gibi eldeki hammade ürünleri kimyasal reaksiyona tabi tutarak istenilen ürünü elde etmektir. Bunun için kimyasal reaksiyonun her safhası dikkatlice analiz edilir ve reaksiyon en kritik, yavaş ve reaksiyonun hızını belirleyici safha/adım tesbit edilir ve bu safhayı daha sağlıklı aşmanın yani hızlı hale getirmenin (yüksek enerji, basınc yada uygun katalizör bulma) yolları aranır. Aynı şekilde Müslüman kurumsal haklarını alması sürecindede bu süreci önündeki engel(ler)/sorun(lar), yani en zaman alıcı prosedürler, sorun(lar) analitik bir çalışma ile tesbit edilmeli ve bunları çözmek, ortadan kaldırmak için gayret sarfetmelidir ve muhataplar yani ne devlet, ne dini cemaatler ne üniversitelerin İslam ilahiyatı bölümleri hiç bir şekilde birbirinden bağımsız hareket etmeyip ısrarla aynı masada biraraya gelip ortak çözüm yolları aramalıdırlar.

 

Dr. H. Kurt Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliğinin başarısız olduğu diğer bir konunun ise yapılan çalışmalara gençlerin kazanılması konusunun olduğunu belirterek, 2009 yılından günümüze kadar Müslümanlar´la ilgili Frankfurt ve çevresinde yapılan çalışmalarda önemli bir yeri olan Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin faaliyetleri ile ilgili detaylı bilgiler içeren toplantıya katılanlara takdim etmek amacıyla hazırlanan takriben 550 sayfalık dökümanın  rehber olması ümidiyle hizmet meşalesini emanet edeceğimiz ve geleceğimizin teminatı olan gençlere  ithaf edildiğini söyleyerek, dökümanın baskısına sponsorluk eden Faslılar Dini Cemaati başkanı Omar Kuntich´e teşekkür etti.

 

100 Toplantıda Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği toplantısının şeref konuğu TC Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer yaptığı konuşmada Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği yaptığı çalışmaları yakından takip ve takdir ettiğini ve desteklediğini söyledi. Son 13 yılda yapılan çalışmaların geniş çaplı arşivlenerek bir dokümentasyon haline getirilerek basılmasını memnuniyetle karşıladığını belirtek Başkonsolos diğer STK´larada bunu örnek almalarını arzu ettiğini söyleyerek, Almanya´da STK´ların önemini ve kendi aralarındaki işbirliği, içeridinedeki yaşadıkları Almanya´nın makam ve kuruluşları ile işbirliğinin önem ve gerekliliğine değindi.

 

Davetli katılımcılar arasından arasından söz alan Hessen SPD Milletvekili Turgut Yüksel, Müslüman Kadınlar Sozyal Hizmetler Derneği başkanı Ayten Kılıçarslan, TG Hessen Başkanı Atila Karabörklü HEADD Başkan, Yelda Acar-Gösterişli, Frankfurt Emniyet Müdürlüğü ve Hessen Kriminal Dairesi yabancılar danışmanları Nesrin Tavasolli ve Necati Benli, Ditib Hessen Eyalet Birliği eski başkanı Fuat Kurt yaptıkları kısa selamlama konuşmalarında, Franfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birligi´nin yaptıği faaliyetleri  takdirle takip ettiklerini desteklediklerini belirterek camiler birliğinin bundan sonra yapacağı çalışmalar da  başarılar dilediler.

 

Tüm konuşmacılara takdir edici, moral verici konuşmaları için teşekkür eden, koordinatör Dr. H. Kurt toplantıya ev sahipliği yapan Hamidiye Camii Başkanı Rahmi Şeker ve ekibine, toplantının gerçekleşmesine  emek veren ve katılımcılara ikram edilen geleneksel Türk mutfağının nadide lezzetlerini hazırlayan  cami dernekleri ve temşilcilerine teşekkür etti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının  (YTB) destekleriyle Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da “5. Bosna Hersek Türkiye Mezunları Buluşma Programı” gerçekleştirildi.

 

Bosna Hersek Türkiye Mezunları Derneği tarafından Türkiye-Bosna Hersek diplomatik ilişkilerinin 30’uncu yılı dolayısıyla Saraybosna’da “5. Bosna Hersek Türkiye Mezunları Buluşma Programı” düzenlendi.

 

Programa; YTB Başkanı Abdullah Eren, Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçisi Sadık Babür Girgin, Dernek Başkanı Emin Bajric, Türk kurumlarının Bosna Hersek’teki yetkilileri ve Türkiye mezunu Bosna Hersekliler katıldı.

 

Mezun buluşmasında konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren, şuan itibariyle dünyanın 184 ülkesinden, Türkiye’de eğitim alan 16 bin uluslararası öğrenci olduğunu söyledi. Eren, Türkiye Bursları programının YTB koordinasyonuna geçtiği tarih olan 2012 yılından itibaren ise 40 bin uluslararası öğrencinin burs aldığını aktardı.

 

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA 150 BİN TÜRKİYE MEZUNU

 

1992 tarihinden itibaren 150 binden fazla uluslararası öğrencinin Türkiye’den mezun olduğunu bildiren Eren, YÖK verilerine göre şu an 300 bin uluslararası öğrencinin Türkiye’de eğitim aldığını belirtti.

YTB olarak dünyanın farklı yerlerinden, en iyi öğrencileri seçip Türkiye’ye getirmek için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Eren, “Tüm bu ülkeler içerisinde bazı ülkeler var ki, onların değeri ve kıymeti diğer ülkelerden biraz daha farklı. Bosna Hersek, muhakkak bu ülkelerin başında geliyor” dedi.

 

BOŞNAK KARDEŞLERİMİZE İLİŞKİN HASSASİYETİ ANLATMAYA GEREK YOK

 

“Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Bosna Hersek ve Boşnak kardeşlerimize ilişkin hassasiyetini anlatmaya gerek yok.” Diyen Eren şunları kaydetti:  “Rahmetli Aliya'nın (İzzetbegovic) vefat etmeden önce Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a Bosna Hersek'le alakalı söyledikleri ve Bosna Hersek'i Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye'ye emanet ettiği bilinmeyen bir sır değil. Cumhurbaşkanımızın, Bosna Hersek'in huzur ve istikrarı için yaptığı çalışmaları hepimiz biliyoruz. Bu desteklerimiz her zaman devam edecek.”

 

BOSNA HERSEK'İN EN FAZLA ANLAŞMA İMZALADIĞI ÜLKE TÜRKİYE

 

Törende konuşan Büyükelçi Girgin ise, Türkiye’nin Bosna Hersek ile diplomatik ilişkilerinin 30. yılının kutlandığını vurguladı. Bosna Hersek'in en fazla anlaşma imzaladığı ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Girgin, “Türkiye ile bin civarında anlaşmamız var. İki ülke arasındaki ilişkilerin en önemli temeli de zaten bu anlaşmalardır” dedi. Girgin konuşmasının devamında ise şunları kaydetti: “Türkiye, Bosna Hersek ilişkilerini ve bu topraklarda yaşayan kardeşlerimizle Türkiye'deki kardeşlerimizin ilişkilerini 30 yıla sıkıştırmak mümkün değil. İlişkilerimiz 1000 yılın yarısını aşmış vaziyette, bunlar tarihi-kültürel ilişkiler. Belki de Bosna Hersek'in sayıları, milyonları bulan en büyük diasporası, Türkiye'de."

 

Boşnak kökenli Avustralyalı oyuncu Reshad Strik ise, Türkiye'de bulunduğu sürede birçok Bosna Hersekli öğrenci ile tanıştığını ve onları mezun olduktan sonra da gördüğünü belirterek, “Ben Türkiye'den mezun olmadım ama Türkiye'den çok şey öğrendim” dedi.

 

 

 

T. C. Stuttgart Başkonsolosu Mehmet Erkan ÖNER görev suresi dolarak Türkiye'ye döndü. Görev bölgesi olan Würtemberg bölgesinde yaşayan vatandaşlara bir Veda mesaji yayınladı.
 
Kıymetli vatandaşlarımız,
 
Stuttgart’ta dört yılı aşkın bir süredir her bakımdan yoğun bir tempoda devam eden görevimi 30 Kasım 2022 tarihi itibariyle tamamlamış bulunuyorum. 
 
T.C. Stuttgart Başkonsolosu olarak görev sürem içinde devletimize ve çok değer verdiğim vatandaşlarımıza hizmet etmekten büyük bir onur duydum.
 
Toplumumuzun kıymetli mensuplarının eğitim ve iş hayatında başarılı olmasına ve daha iyi konumlara gelmesine, ayrıca ülkemizin her alandaki ilerleme hedeflerine buradaki çalışmalarımızla kendi ölçeğimizden katkılar sunabilmeye, diğer yandan görev bölgemiz itibariyle Türk-Alman ilişkilerinin gelişimine, işbirliği alanlarının çeşitlenmesine ve Alman dostlarımızın sayısının çoğalmasına gayret ettim. 
 
Birçok açıdan zor bir görev üstlenmiş olsam da burada çok güzel anılar, mesleki ve özel bakımdan önemli tecrübeler edindim. 
 
Görev sürem boyunca çalışmalarımıza verdiğiniz güçlü destek, şahsıma gösterdiğiniz anlayış ve teveccüh için sizlere içten teşekkürü bir borç bilmekteyim. 
 
Özel, iş ve okul hayatınızda sağlık, mutluluk, ve başarı diliyor; sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum" dedi.
 Badenwürtemberg eyaletinin başkenti Stuttgart ve Karlsruhe şehirlerinde T.C. Başkonslosluklarımız hizmet vermektedir. Bundan dört yıl önce T.C. Stuttgart başkonsolosu olarak atanan Mehmet Erkan Öner, dolu,dolu hizmetleriyle Stuttgart'lı Türklerin gönlünde yer aldı. Hoş bir seda bırakarak, sevdiği ve sevildiği dostlarına veda ederek, yeni bir hizmet görevi için dış işleri bakanlığımızdaki hizmetine döndü. Bu yeni görevinde Mehmet Erkan başkonsolosumuza başarılar diliyorum. Yolunuz hep acık olsun, Erkan başkonsolosum güle, güle.
Doğan Tufan 
 

KÖLN (AA) - Almanya'nın, tedarikçi Fransız nükleer santrallerindeki kesintiler nedeniyle elektrik temininde sorun yaşadığı bildirildi.

 

Bild gazetesinin Baden-Württemberg Eyaleti Çevre Bakanlığına dayandırdığı habere göre, Almanya Federal Ekonomi Bakanlığı, ülkedeki elektrik arzının gelecek günlerde daha da kötüleşebileceğini kaydetti.

Almanya'ya elektrik sağlayan Fransız nükleer santralleri son dönemde daha az elektrik üretiyor. Fransa'daki nükleer santrallerinde yaşanan kesintiler, Almanya'nın enerji tedarikinde büyük sorun teşkil ediyor.

 

Öte yandan Baden-Württemberg bölgesinde bulunan Neckarwestheim Nükleer Santrali'nin bakımda olması, elektrik kesintilerinin bir diğer nedeni olarak gösterildi.

Santral, Baden-Württemberg'in geçen yılki elektrik arzının yüzde 22,5'ini karşılamıştı.

Yunan basınında artarak devam eden Türk Kahvesi’ne sahip çıkma iddialarına cevap veren Türk asıllı Alman tarihçi Dr. Latif Çelik, “Yunanistan diye bir devletin olmadığı bir dönemde Alman arşiv belgeleri “Türkentrank”, Fransız kayıtları Le Café Turc ve İngiliz arşivleri Turkish Coffee olan bir içecekten bahsederken Yunan basınındaki iddiaların boş bir kahve sevgisinin köpürtülmesinden ileri gidemeyeceğini” belirtti.

 

Unesco kültürel miras kayıtlarına “Türk Kahvesi” ve Avrupa ülkelerinde Türkische Mocca olarak bilinen Türk Kahvesi’ne yönelik Yunan sahiplenmesi gündem olmaya devam ederken bu alanda arşiv çalışmaları ve araştırmaları olan IKG- Almanya Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dr. Latif yaptığı basın açıklamasında, “1683 yılındaki başarısız Viyana kuşatması sonrası şehre gelen esirler tarafından Almanya’nın Würzburg şehrinde kahve (Türkentrank) denemesinin yapıldığı ve Caffeelied[1] kahve şarkısının müzik bestelendiği bir dönemde Yunanistan adlı bir devletin olmadığını hepimiz biliyoruz. 1974 sonrası köpürtülen Türk karşıtlığına kahveyi de dahil etmeleri ise çok komik. Türk Kahvesi’nin kültürel mirası konusunda Türkler ile yarış ederek kavga sebebi aramak yerine Türk Kahvesi’ni çok sevdiklerini söylemeleri daha doğru olur” şeklinde konuştu.

 

Dr. Latif Çelik’in “Türk kahvesi’nin 300 Yıllık Almanya Yolculuğu” adlı eseri yanında şarapçılar ile kahvecilerin kavgasını konu alan tiyatro eseri liselerde yıl sonu merasimlerinde temsil olarak sahneye konulmaktadır.

 

[1] Das Kanon-Buch. 400 Kanons aus 8 Jahrhunderten zu allen Gelegenheiten. Schott, Mainz 1999, ISBN 3-7957-5374-0, S. 51.

C a f f e e,

trink nicht Caffee, Caffee!

Nicht für Kinder ist der Türkentrank,

schwächt die Nerven, macht dich blass und krank.

Sey du kein Muselmann,

der ihn nicht missen kann.

 

Der alle zwei Jahre stattfindende Aktionsmonat „Würzburg bewegt sich“
ist mittlerweile als eine feste Institution in Würzburg bekannt und
etabliert. Dieser findet unter dem Motto „gem:einsam“ wieder statt, vom
19. April 2023 bis 17. Mai 2023.


Da „Würzburg bewegt sich 2021“ aufgrund der Corona-Pandemie vorwiegend
online abgehalten wurde, ist es dieses Jahr umso schöner, dass die
Angebote vor Ort unter den geltenden Hygienevorschriften geplant werden.
Abhängig von der Art und den Ressourcen der Anbieter:innen, können die
Kurse auch an der frischen Luft stattfinden.

Das Aktionskomitee „Gesunde Stadt“ unter der Federführung des
Aktivbüros der Stadt Würzburg sucht ab sofort wieder nach Würzburger
Akteur:innen aus den Bereichen Sport, Gesundheit und Wellness, die im
Rahmen der Aktion und in Anlehnung an das Motto „gem:einsam“ Kurse,
Sportevents, Schnupperangebote oder Vorträge kreieren und anbieten
möchten.


Die Programmanmeldung für Anbieter:innen ist ab 12.12.2022 bis
einschließlich 20.01.2023 möglich.


Mit dem Motto „Würzburg bewegt sich – gem:einsam“ liegt der Fokus in
diesem Jahr auf dem Thema Einsamkeit. Obwohl dieses Thema jeden Menschen
betreffen kann, wird es dennoch wie ein Tabu-Thema behandelt. Besonders
nach zwei Jahren Isolation, bedingt durch die Corona-Pandemie, ist das
Gefühl der Einsamkeit mehr ins Bewusstsein der Menschen gerückt. Viele
der Freizeitangebote in Würzburg wurden aufgrund der Hygienevorlagen
abgesagt und nach anschließenden Lockerungen konnten etliche nicht
wieder aufgenommen werden. Nun fehlt die Motivation, neue Angebote zu
finden und alleine den Einstieg in eine neue Gruppe zu wagen. Bei
„Würzburg bewegt sich“ werden auch dieses Jahr die verschiedenen
Sportmöglichkeiten in der Stadt aufgezeigt und sind für alle
Würzburger:innen kostenlos zugänglich.
Deswegen wird in diesem Aktionsmonat das Gefühl der Einsamkeit mit
einem breiten Sportangebot zu einem Gefühl der Gemeinsamkeit geformt!
„Würzburg bewegt sich“ zielt darauf ab, allen sport- und
gesundheitsbegeisternden Würzburger:innen und allen, die es noch werden
möchten, die bunte Palette an Sportangeboten in Würzburg aufzuzeigen.
Darüber hinaus soll über gesundheitsrelevante Lebensweisen
sensibilisiert und aufgeklärt werden. Anbieter:innen aus dem
Gesundheits- und Sportbereich haben die Möglichkeit, ihre Angebote zu
präsentieren, Neues zu bewerben und dadurch langfristig neue
Mitglieder/ Kund:innen/ Teilnehmer:innen zu gewinnen.
Voraussetzung für Anbieter:innen bei der Aktion mitzumachen ist, dass
die Angebote in Würzburg stattfinden und kostenlos für die
Teilnehmer:innen angeboten werden. Das Programm erscheint in diesem Jahr
sowohl digital in einem Veranstaltungskalender als auch in einem
analogen Programmkatalog.
Das Aktionskomitee „Gesunde Stadt“ bittet alle Anbieter:innen aus dem
Gesundheitsbereich, Sportvereine, Bildungseinrichtungen, soziale
Einrichtungen und Weitere um ihr Mitwirken und ihre Ideen, um so ein
breites Sportprogramm auf die Beine stellen zu können!

Programmpunkte können ab dem 12. Dezember 2022 bis zum 20. Januar 2023
online unter https://www.wuerzburg.de/417114 eingereicht werden!

Mehr Informationen und für Rückfragen:
Verena Heymanns, Aktivbüro der Stadt Würzburg, Tel.: 0931/ 37 2707,
E-Mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!



Foto (Aktivbüro): Die Mitglieder des Aktionskomitees Gesunde Stadt
planen „Würzburg bewegt sich 2023 – gem:einsam“ Bild: Aktivbüro, Ida
Scharowsky.

Netzwerkveranstaltung für Hebammen im Landratsamt

 

Die im Landkreis Kelheim tätigen Hebammen haben sich vor Kurzem getroffen und ausgetauscht. Auf Einladung von Sabine Eberhart, Koordinierungsstelle für Hebammenversorgung, kamen die Damen im Landratsamt Kelheim zusammen.

 

Damit die Hebammen in ihrem beruflichen Alltag für alle Situationen gut gerüstet sind, hat die Koordinierungsstelle eine Reanimationsfortbildung mit externer Referentin organisiert.

 

Zusätzlich informierte Ralf Schledorn vom Gesundheitsamt über die Risiken und Folgen für das Kind, wenn die Mutter während der Schwangerschaft Alkohol trinkt.

Mehr Informationen zum Thema erhalten Sie unter www.schwanger-null-promille.de.

 

An der Netzwerkveranstaltung hat auch Franz Kellner teilgenommen, der neue Abteilungsleiter des Gesundheitsamtes. Er stellte sich im Rahmen des Austauschs bei den Hebammen vor.

 

Almanya'nın Baden-Württemberg Eyaleti Illerkirchberg beldesinde okula giderken uğradığı bıçaklı bir saldırıda 14 yaşındaki Ece Sarıgül hayatını kaybederken, aynı olayda yaralanan Nerea M'nin ise tedavisi sürüyor.


Almanya federal meclis milletvekili, çocuk ve gençlik sağlığı raportörü ve çocuk doktoru Nezahat Baradari, kederli Sarıgül ailesine taziye dileklerini iletirken şu açıklamada bulundu:
"Ece Sarıgül kızımızın uğramış olduğu bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybedişi ve bir başka kızımızın, Nerea M'nin yaralanması beni derinden sarstı. Ailenin acısını hissediyor ve paylaşıyorum. Başta anne ve babası olmak üzere aile ve akrabasına başsağlığı ve sabırlar, Ece'ye ise Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet, devri daim olsun. Aileye metanet, sabır ve güç-kuvvet diliyorum. Nerea M'ye ise geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, yaşadığı travmayı bir an önce atlatarak sağlığına kavuşmasını diliyorum."


Olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını ve saldırganın hak ettiği en ağır cezaya çarptırılmasını dilediğini belirten Baradari, bu tür acıların bir daha yaşanmaması için de tüm sorumlulara yönelik çağrıda bulundu:.
"Olay her yönüyle aydınlatılmalı, güvenlikle ilgili ihmaller söz konusu ise bunların sorumlularından hesap sorulmalıdır. Yerel yetkililerden güvenlik konusunda daha hassas davranmalarını bekliyorum. Halkın güvenliği konusunda Baden-Württemberg Eyaleti karar vericilerine ve yerel kolluk güçlerine büyük sorumluluklar düşüyor. Güvenliğin sağlanabilmesi için caydırıcı önlemlerin yanında çok yönlü tedbirlerin de alınması gerekiyor: Ön alıcı tedbirlerden tutun - yollar, alt-üst geçitler gibi - şehir altyapısının güvenliğe katkı sağlayacak biçimde düzenlenmesi gibi. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için konuyu bulunduğum bütün mecralarda dillendireceğim ve gerekli mercileri bu yönde uyaracağım", diye ekliyor milletvekili Baradari.

Kreistag beschließt außerdem Anteil von 30 Prozent Bio-Lebensmitteln bei kreiseigenen Veranstaltungen und Einrichtungen bis 2026

 

Der Landkreis Würzburg zählt zu den zwölf staatlich anerkannten Öko-Modellregionen in Bayern. Deren Hauptziel ist es, dass mehr regionale Bio-Produkte produziert werden und am Ende auch auf den Tellern der Menschen in der Region landen. Damit der Anteil an Öko-Landwirtschaft und die Wertschöpfung bei regionalen Bio-Produkten nachhaltig steigt, wollen Stadt und Landkreis Würzburg künftig gemeinsame Sache machen. Im Juni 2022 fasste der Würzburger Stadtrat den Beschluss, zur Öko-Modellregion Würzburg beizutreten. Nun stimmte auch der Kreistag in seiner jüngsten Sitzung für die Erweiterung der Gebietskulisse auf die Stadt Würzburg.

 

„Das Vernetzt-Sein von Produzenten und Verbrauchern aus Stadt und Landkreis Würzburg macht einfach Sinn“, so Landrat Thomas Eberth. „Mit der Kooperation in einer gemeinsamen Öko-Modellregion verfolgen wir als Region Würzburg einen absolut richtigen Ansatz.“

 

Gemeinsame Kleinprojekte-Förderung, geteilte Kosten und weiteres Personal

 

Die Kooperation von Stadt und Landkreis Würzburg soll aber natürlich mehr umfassen, als Produzenten aus dem Landkreis und Verbraucher aus der Stadt zusammenzubringen. Der Maßnahmenkatalog umfasst unter anderem ein gemeinsames Konzept für Verbraucherbildung, eine gezielte Vermarktung in Stadt und Landkreis oder auch die Förderung von Öko-Kleinprojekten.

 

So soll unter anderem der Einkaufsführer „regional.fair.bio“ neu aufgelegt und eine noch intensivere Vernetzung zwischen den Bio-Akteuren in der Region erreicht werden. Ab 2024 sollen Akteure aus dem Stadtgebiet außerdem anteilig Zugriff auf den Öko-Verfügungsrahmen von aktuell 50.000 Euro erhalten. Im Jahr 2022 wurde aus diesem Fördertopf unter anderem die Konzeption und Durchführung von Lernstationen an einem Giebelstädter Biohof für angehende Kinderpflegerinnen und Kinderpfleger sowie die Anschaffung einer Ölmühle für einen Biohof in Rimpar bezuschusst.

 

Zur Umsetzung der Erweiterung soll die derzeitige Öko-Modellregion-Managerin Janina Herrmann am Landratsamt Würzburg Unterstützung erhalten. Eine bis Ende September 2024 befristete halbe Stelle soll dafür ebenfalls am Landratsamt geschaffen werden. Für die Personal- und Sachkosten erhält der Landkreis einen Zuschuss von der Stadt Würzburg.

 

Bio-Quote für landkreiseigene Einrichtungen und Veranstaltungen

 

Um mit gutem Beispiel voran zu gehen, wird auch der Landkreis selbst mehr Bio auf die Teller bringen. So soll der Anteil an Bio-Lebensmitteln bei landkreiseigenen Einrichtungen und beim Catering von Veranstaltungen bis zum Jahr 2024 auf 20 Prozent und bis 2026 auf 30 Prozent erhöht werden. In Unternehmen, an denen der Landkreis mehrheitlich beteiligt ist, soll das Ziel gleichermaßen verfolgt werden, eine Umsetzung auch in den Einrichtungen des Kommunalunternehmens (KU) des Landkreises Würzburg soll zunächst geprüft werden. Ein fraktionsübergreifender Antrag von CSU, UWG und Grünen wurde mehrheitlich beschlossen. Kritik wurde bei der vorangehenden Diskussion allerdings daran laut, dass regionale und saisonale Produkte in der Beschlussvorlage keine Berücksichtigung gefunden hatten.

 

Langfristige Ziele der Öko-Modellregionen

 

Die Öko-Modellregionen in Bayern sind ein Baustein des Landesprogramms BioRegio 2030. Dessen Ziel ist es, dass bis zum Jahr 2030 30 Prozent der Flächen in Bayern ökologisch bewirtschaftet werden. Die Allianz Waldsassengau im westlichen Landkreis Würzburg war bereits von 2016 bis 2020 Öko-Modellregion – und hat die Quote von 30 Prozent Öko-Anteil auf landwirtschaftlichen Flächen bereits erreicht.

 

Aufbauend auf diesen Erfolgen hatte der Landkreis Würzburg beim Staatsministerium für Ernährung, Landwirtschaft und Forsten (StMELF) im Jahr 2021 erfolgreich eine Ausweitung der Gebietskulisse auf das gesamte Landkreisgebiet beantragt. Mit der bewilligten Ausweitung verbunden ist eine Förderung von 93.250 Euro im Förderzeitraum von drei Jahren (von Oktober 2021 bis September 2024).

 

Mit der Zustimmung des Landkreises kann die Stadt Würzburg nun die Bewerbung zur Erweiterung der Öko-Modellregion Würzburg offiziell beim Landwirtschaftsministerium einreichen.

Faslı gençlerin, esasen Fas kökenli Hollandalı ve Belçikalı gençlerin, sokaklardaki eğlence ve kutlama davranışının, bir toplumsal sorun olup olmadığı tartışılıyor. Geçen hafta, bu köşede de ifade edildiği gibi, Katar’da oynanan 2022 Dünya Futbol Şampiyonası’nda, Fas’ın Belçika’yı 2-0 yenmesiyle başlayan sokak olayları, Fas-Kanada karşılaşmasından sonra da kısmen devam etti. Hollanda ve Belçika polisi olağanüstü önlemler aldı. Faslıların yoğun olarak yaşadıkları mahallelerin bazı sokakları polis tarafından trafiğe geçici olarak kapatıldı.

Fas kökenli gençlerin Avrupa ülkelerinin farklı şehirlerinde isyana varan hareketleri, öncelikle hem Hollanda ve Belçika yetkilileri hem de Fas yöneticileri tarafından yapılan açıklamalarla kınandı. Hollanda Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz, sert bir açıklama yaparken, Flaman Adalet Bakanı Zuhal Demir ise, bu tür hareketlerin tüm Fas toplumuna mâl edilemeyeceğini söyledi.

Tabii ki ırkçı partilere gün doğdu. Belçika’da Vlaams Belang başkanı Tom van Grieken, olayları ‘Faslı olma hali’olarak değerlendirirken, Hollanda’daki ırkçı Wilders de, yayınladığı dokuz twitter mesajında ‘suçlu pislikler hemen ülkeden defolun’ açıklamasını yaptı. Bunlara karşı, Flaman sosyalistleri başkanı Conner Rousseau ise yaptığı açıklamada, yaşananları, sorunlu mahallelerdeki çürük elmalar olarak değerlendirip, bu gruplara daha çok ilgi ve yatırım ve bir gelecek perspektifi sunmak gerektiğini söyledi.

Avrupa sokaklarında yaşanan olaylar, Fas’ın milli teknik direktörü Walid Regragui tarafından da kınanırken, Hollanda ve Belçika’daki Faslılar da yaptıkları açıklamalarla, halka zarar veren davranışları asla doğru bulmadıklarını ortaya koydular. Örneğin TikTok’ta, bir gün içinde yüz bin Fas kökenli Hollandalının seyrettiği bir film yayınlayan uzun ve siyah sakallı Amsterdamlı Murad Baddaou, “genç arkadaşlar, içim yanıyor, bu kadar ileriye neden gidiyorsunuz, neden her şeyi berbat ediyoruz? Wilders’e daha çok fırsat veriyorsunuz, bizler holiganlar değiliz, Müslümanız, topluma örnek olmalıyız. Arabaları yakarak, halka zarar vererek nasıl mutlu olabilirsiniz?”mesajını verdi.

Yaşanan olaylar, bilim insanları ve uzmanlar tarafından da değerlendirildi. Örneğin, Amsterdam Vrij Üniversitesi Sosyal Değişim ve Çatışma Bölümü Öğretim Üyesi Jacquelien van Stekelenburg, “yaşanan olayların analiz edilmesi ve anlaşılması için, iki sorunun cevaplanması gerekmektedir. Bu sorular: eğlence sürecinde katılımcıları saldırgan hale getiren nokta nedir? ve farklı şehirlerdeki gruplar birbirlerinden etkileniyorlar mı?. Ancak bu şekilde göstericilerin dinamikleri hakkında bir fikir edinilebilir.” yorumunu yaptı.

Güvenlik uzmanı Frank Wijnveld ise, “sosyal medya sayesinde bir yerde başlayan bir olayın diğer şehirlere yansımasını önlemek zor” değerlendirmesini yaparken, Fas kökenli gazeteci Nordin Ghouddani de, olayları çıkaranların ergenlik çağındaki gençler olduğunu, yaptıklarının neler getireceğini düşünemediklerini söyledi. Gazeteci Ghouddani’ye göre, sorun sadece Fas toplumuna has bir sorun değil. Sorunlar, daha çok problemli ve geri kalmış bölgelerde yaşanıyor. Bu mahallelerde, derin bir huzursuzluk ve memnuniyetsizlik var. Ara sıra sosyal patlamalar yaşanıyor. Tıpkı, kovid-19 sürecinde olduğu gibi.
Bu yorumu güvenlik uzmanı Wijnveld de destekliyor. Yerli Hollandalılar da ayaklanıyor. İki yıl önce Scheveningen’de yaşanan isyan gibi. Wijnveld’e göre, eğlence ve isyan arasında çok ince bir çizgi bulunur.

Yorumlara ek olarak, Amsterdam’da alanı iyi bilen Efsane ile, soğuk bir cumartesi günü, Faslıların yoğun olarak yaşadıkları mahalleleri ziyaret ettik. Küçük, iki odalı evlerde yedi sekiz Faslının yaşadığı bu mahallelerde, Fas kökenli gençlerin, gruplar halinde dolaştıklarını, kahve ve lokantalara grup olarak girdiklerini gözlemledik. Ergenlik çağında olan, çoğu laftan sözden anlamayan bu gençlerden esnaf baya rahatsız.

Yaşananların, bir ergenlik çağı sorunu olmasını diler, gençlere ivedilikle bir gelecek perspektifi ve toplumsal sorumluluk verilmesini arzu ederiz.