Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, İsrail'e, Gazze'deki sivilleri daha iyi koruması çağrısında bulundu.

Baerbock, Lübnanlı mevkidaşı Abdallah Bouhabib ile düzenlenen ortak basın toplantısında, "Gazze'de yaşanan insani acılar sona ermelidir. Bu sadece Gazze'deki Filistinliler için değil, İsrail'in güvenliği için de önemli olduğundan insani acılar sona ermeli. Çünkü açlık terörizmi besler, yıkım yeni nefretleri körükler. Bu nedenle İsrailli partnerlerime İsrail'in Gazze'deki sivilleri daha iyi koruması ve askeri stratejisini buna göre uyarlaması gerektiğini tekrar tekrar vurguluyorum." dedi.

 

Acilen düzenli ve güvenilir insani ara verilmesini talep eden Baerbock, şöyle konuştu:

"Gazze halkı her gün cehennemi yaşıyor. Kirli su nedeniyle ishal ve diğer enfeksiyonlar gibi hastalıklar hızla yayılıyor. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar soğukta uyumak zorunda kalıyor. Her şeyden yoksunlar ve birçoğu günlerini yiyeceksiz geçirmek zorunda kalıyor. Ancak insani yardımın Gazze'deki tüm insanlara da ulaşması gerekiyor. Bunun için de acilen düzenli ve güvenilir insani aralar verilmesi gerekmektedir."

Alman Bakan, tüm Arap ülkelerinden, Hamas'ın elinde bulunan rehinelerin serbest bırakılması için diyalog kanallarını kullanmalarını ve Hamas'a açıkça silah bırakma çağrısında bulunmalarını da istedi.

 

Lübnan ve İsrail sınırındaki durumu son derece tehlikeli bir barut fıçısına benzeten Baerbock, İran'ı, desteklediğini belirttiği Hizbullah dolayısıyla kınadı. Baerbock, "Bu nedenle Hizbullah'ı etkileyen herkesi yangına körükle gitmekten vazgeçmeye çağırıyoruz." dedi.

Alman makamlarının gözaltına aldığı 4 Hamas yanlısına işaret eden Baerbock, "Alman toplumunun ve Yahudi yaşamının güvenliğini korumak bizim için en önemli önceliktir. Bu nedenle güvenlik makamları arasındaki yakın işbirliği çok önemlidir." diye konuştu.

Hükümet olarak Alman firması Hapag-Lloyd'a ait bir gemiye yapılan saldırı da dahil olmak üzere tüm saldırıları şiddetle kınadıklarını dile getiren Baerbock, "Husilerin Kızıldeniz'de sivil ticaret gemilerine yönelik saldırıları derhal durdurulmalıdır. Gemide çok sayıda farklı milletten insan bulunduğu için diğer gemilerde de tüm uluslararası oyuncuların risk altında olduğunun farkındayız." ifadesini kullandı.

Baerbock, ayrıca Husilere, İsrail'e ait Galaxy Leader gemisini ve kaçırılan mürettebatını derhal serbest bırakma çağrısında bulundu.

 

- Bölgede güvenlik ve barış için en önemli şey Filistin halkıdır

Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdallah Bouhabib de bölgede barışın İsrail ve Filistin arasında iki devletli çözümden geçtiğini ve Arap ülkelerinin barışa hazır olduğunu belirterek, "Bölgedeki tüm ülkeler barışa hazır ama barış Filistinlilerle başlar, diğer ülkeler de önemli ama bölgede güvenlik ve barış için en önemli şey Filistin halkıdır. Sorun daha ileri gitmeden önce çözülmelidir. Eğer bölgede barış sağlanmazsa 7 Ekim'de yaşananlar tekrar yaşanacaktır." dedi.

Bunların yaşanmaması için uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç olduğuna işaret eden Bouhabib, "Biz Arap ülkeleri de böyle bir şeyin olmasını engellemeliyiz." diye konuştu.

Gazze'de ve bölgede olup bitenlere ilişkin Almanya ile farklı görüşlere sahip olduklarını dile getiren Bouhabib, "Aynı görüşte olmayabiliriz ama bu konuşamayacağımız, diyaloğa giremeyeceğimiz ve birbirimizi destekleyemeyeceğimiz anlamına gelmez." ifadesini kullandı.

 

Bouhabib, İsrail ile Lübnan arasındaki sınır tartışmalarına da değinerek, "Görüşülen 13 noktamız var, şu ana kadar 7 nokta üzerinde anlaştık, hala 6 nokta var. Bunu sonuçlandırmak için devam etmek istiyoruz." dedi.

İsrail'in bazen Lübnan hava sahasını ihlal ederek Suriye'de hava saldırıları düzenlediğine işaret eden Bouhabib, "İsrail'in Lübnan'da işgal ettiği bölgelerden de çekilmesini istiyoruz. Dolayısıyla bu bölgeye barış getirecek eksiksiz bir paket istiyoruz." diye konuştu.

 

 

BERLİN (AA) - Batı Afrika ülkesi Mali'deki Birleşmiş Milletler Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu'na (MINUSMA) katılan son Alman askerleri de ülkelerine döndü.

Hannover yakınlarındaki Wunstorf'a gelen son 304 asker Savunma Bakanı Boris Pistorius ve Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer tarafından karşılandı.

 

Savunma Bakanı Pistorius, burada yaptığı konuşmada, "Hepinizi sağ salim geri dönmüş görmek güzel. Sizler, görevinizi yerine getirdiniz. Performanslarınız mükemmeldi, hizmetleriniz boşa gitmedi. Eve hoş geldiniz." dedi.

Pistorius, Sahel bölgesinin, terörizm, organize suçlar, iklim değişikliğinin etkileri gibi pek çok zorlukla mücadele eden, aynı zamanda Rusya ve Çin gibi dış güçlerin etkisini artırmaya çalıştığı bir bölge olduğuna işaret ederek, "Sahel bölgesindeki güvenlik durumu tüm Afrika'nın istikrarı için değil, aynı zamanda Avrupa ve tabii ki Almanya için de önemlidir." diye konuştu.

 

Mali'deki siyasi durumun artık anlamlı bir misyon için gerekli koşulları sağlamadığını savunan Pistorius, bu nedenle geri çekilmelerinin mantıklı ve doğru bir karar olduğunu dile getirdi.

Pistorius, Sahel bölgesinin kendileri ve müttefikleri için merkezi bir öneme sahip olduğunu ve gelecekte de sahip olmaya devam edeceğini vurguladı.

Mali'den geri çekilme için yaklaşık 1000 konteynerlik malzeme kara, hava ve deniz yoluyla Almanya'ya getirildi.

 

MINUSMA'nın sona ermesi, Afganistan'dan çekilmesinin ardından Alman ordusunun Avrupa dışındaki ikinci büyük konuşlanmasının sonlanması anlamına geliyor.

Mali'de 10 yıl süren misyonda yaklaşık 27 bin Alman askeri görev yaptı, 3 Alman askeri hayatını kaybetti.

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi'nde alınan kararları "tarihi" olarak nitelendirdi.

Scholz, AB Liderler Zirvesi’nin ardından düzenlediği basın toplantısında, zirvede AB'nin Ukrayna ve Moldova ile üyelik müzakereleri başlatma ve Gürcistan’a adaylık statüsü verme kararlarının alındığını anımsattı.

"Tarihi kararlar almış bir AB Liderler Zirvesi arkamızda kaldı." ifadesini kullanan Scholz, Bosna Hersek konusunda gerekli kriterlerin yerine getirilmesinin ardından katılım müzakerelerini başlatmaya hazır olduklarını, bu konudaki kararın martta alınabileceğini belirtti.

 

Başbakan Scholz, Batı Balkanlar'daki ülkelerin katılım sürecinin hızlandırılması konusunda da mutabakata varıldığına işaret ederek, bu ülkelerin 20 yıldan beri AB’nin verdiği sözü hayata geçirmesini beklediğini kaydetti.

Birliğin kendi içinde reformlar yapması gerektiğini de vurgulayarak, AB’nin genişlemesi ile iç reformları gerçekleştirmenin birlikte yürümesi gerektiğini ifade etti.

 

- Macaristan Başbakanı Orban'ın "kahve molası"

Başbakan Scholz, Ukrayna'nın birliğe katılım müzakerelerinin başlatılmasına itirazından dolayı görüşmeleri çıkmaza sürükleyen Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ı "kahve molası" vermeye davet etmesini de değerlendirdi.

Ukrayna’nın birliğe katılım sürecini 26 üyenin aktif bir şekilde ilerletebilmesi için toplantıda bir öneride bulunduğunu aktaran Scholz, "Macaristan Başbakanı’na bu kararı onun yokluğunda alınmasına imkan vermesini önerdim. O da bu öneriyi düşündü. Kendisinden bunu düşünmesini ve hemen tepki göstermemesini rica etmiştim. Daha sonra bana bu öneriyi kabul etmek istediğini söyledi ve sonra kararımızı verdik. Bu yönetmeliklerimize uygun mutabakatla aldığımız bir karardır.” dedi.

Almanya Başbakanı, ancak bu şekilde karar alınmasının her zaman yapılacak bir şey olmadığını belirtti.

Alınan karardan mutlu olduğunu aktaran Scholz, "Benim planım burada bu tür bir karara varmamız gerektiğiydi. Bu nedenle zirve öncesi pek çok görüşme yaptım. Ayrıca çok uzun ve ayrıntılı istişarede bulunduk ve bu teklifi yapmanın tam zamanı olduğunu hissettim." değerlendirmesinde bulundu.

Scholz, böylelikle Ukrayna’nın sadece AB yolunda bir ilerleme sağlamadığını, aynı zamanda AB’nin desteğini de aldığını belirterek, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Avrupa’nın zayıflamasını beklediğini ancak AB’nin Ukrayna’ya gerektiği sürece destek vereceğini yineledi.

 

- Orta Doğu'daki durum

Zirvede Orta Doğu’daki durumu da ele aldıklarını aktaran Scholz, Hamas’ın saldırısının üye ülkeler tarafından kınandığını ve Hamas’ın esirleri serbest bırakması konusunda hemfikir olunduğunu belirterek, İsrail'in saldırılara karşı kendisini savunma hakkı bulunduğunu, bunu uluslararası savaş hukuku çerçevesinde yapması gerektiğini belirtti.

Başbakan Scholz, bir önceki AB Liderler Zirvesi’nde ifade edilen ve Almanya ve diğer ülkelerin destek verdiği Gazze’de çatışmalara insani araların verilmesi konusunda mutabakat bulunduğunu aktararak, "Anlaşmazlığın başladığı, bunun dışında fikirler var ancak insani aralar olmalıdır ve olmuştur. Çünkü bu, insani yardımın Gazze'ye ulaşması için de önemlidir. Hepimiz bu konuda hemfikiriz.” şeklinde konuştu.

Batı Şeria'daki yerleşimci şiddeti konusunda net bir tutuma sahip olduklarını ifade eden Scholz, İsraillilerin ve Filistinlilerin yan yana ve birlikte bir arada yaşamaları için iki devletli çözümden yana olduklarını söyledi.

AB-Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesine de değinen Scholz, AB Konseyinin talebi üzerine AB Komisyonunun bu ilişkinin nasıl daha da geliştirilebileceğine ilişkin tavsiyelerin yer aldığı bir rapor sunduğunu belirterek, "Bu zirvede çok detaylı bir görüş alışverişinde bulunmaya vaktimiz olmadı. Bir sonraki toplantılarımızdan birinde bu konuyu ele alacağız." dedi.

Seit zehn Jahren gibt es bereits den Kampagnenmonat Veganuary, was übersetzt in etwa „veganer Januar“ heißt. Er will dazu motivieren, bewusster zu leben und gesünder zu essen. Ziel des Veganuary ist es, einen Monat lang ohne tierische Produkte auszukommen. Das kann nicht nur der Gesundheit nützen, weil weniger tierische Fette aufgenommen werden. Es dient auch der Umwelt, weil sich so unter Umständen der CO2-Ausstoß durch Tierhaltung reduziert. Ein Monat mit veganem Essen kann dabei helfen, künftig vermehrt pflanzliche Produkte auf den persönlichen Speiseplan zu setzen und sich dauerhaft besser zu ernähren. „Wichtig ist, dass man sich bei veganer Ernährung gezielt die Nährstoffe zuführt, die sonst nur in tierischen Produkten ausreichend vorkommen, insbesondere Vitamin B12 und Eisen“, so Ulrike Jaques, Ernährungsexpertin bei der AOK in Würzburg und ergänzt: „Gerade bei gesünderem Essen, beim Abnehmen oder auch bei mehr Sport ist es hilfreich, nicht zu schnell zu viel zu wollen, sondern auf Ausdauer und langfristige Umstellung zu setzen.“

 

Dry January ganz ohne Promille

Etwas anders sieht es bei der zweiten Herausforderung im Januar aus, dem sogenannten Dry January, bei dem man einen Monat lang keinen Alkohol zu sich nimmt. Beim Dry January profitiert insbesondere die Leber als Entgiftungsorgan nur von einem kompletten Verzicht. „Studien haben gezeigt, dass sich bereits nach einem Monat Abstinenz positive Aspekte zeigen und dass viele Menschen deshalb ihr Trinkverhalten verändern“, ergänzt Ulrike Jaques. Den größten gesundheitlichen Nutzen haben erwiesenermaßen diejenigen, die auch nach dem Dry January langfristig keinen Alkohol mehr konsumieren.

 

Neue gesündere Gewohnheiten schaffen

„Je schneller man sich den guten Vorsatz zur Gewohnheit macht, desto seltener muss man sich ein ums andere Mal aufraffen“, sagt Ulrike Jaques. Häufig scheitern Vorsätze auch daran, dass sie nicht klar formuliert sind. „Es geht darum, sich möglichst viele W-Fragen zu stellen, zum Beispiel: Was genau mache ich wie oft und wie lange, aber auch: Was ist wirklich realistisch?“, so Ulrike Jaques. Sie schlägt vor, mit wenigen Vorsätzen anzufangen und sie gegebenenfalls nacheinander anzugehen. Um positive Erfahrungen des Veganuary und Dry January auf Dauer beizubehalten, kann das zum Beispiel heißen: „Ich esse fünfmal am Tag eine handtellergroße Portion Obst oder Gemüse („Fünf am Tag“) oder „Ich verlängere den alkoholfreien Januar um den Februar“. 

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından Cumhuriyetin 100’üncü yılında başlatılan “YTB Buluşmaları” konferans serisinin bu haftaki konuğu “Son Gelişmeler Bağlamında Vaat Edilen Topraklar ve Filistin-İsrail Meselesi” başlığı ile Prof. Dr. Nuh Arslantaş oldu. Programdan önce YTB’nin Rumeli Kültür-Sanat etkinlik alanında “Diyar-ı Kenan Filistin’den Esintiler” adlı fotoğraf sergisi etkinliği de düzenlendi.

Filistin bölgesinin ve Yahudi tarihinin kırılma noktalarını anlatan Prof. Dr. Nuh Arslantaş, bugün İsrail’in Filistin topraklarına hâkim olmasının arka planında Müslümanların elindeki gücü tam anlamıyla kullanamamasının yattığını belirtti. Dünya milletleri içerisinde Kudüs ve Filistin bölgesinin en fazla Müslüman Türklerin hakimiyetinde bulunduğunu aktaran Arslantaş, “Dünya tarihi içerisinde Filistin bölgesi ile en fazla ilgilenen biz olmuşuzdur. Siyonist ideolojiye baktığınız zaman ‘Kudüs 3 bin yıllık Yahudi başkentidir.’ ifadesi doğru değildir. Yahudilerin Kudüs'teki toplam hakimiyetleri 494 yıldır. Kudüs en fazla Müslümanların hakimiyetinde kalmıştır. Dünya milletleri içerisinde de Kudüs ve Filistin en fazla Müslüman Türklerin hakimiyetinde kalmıştır. Bunun için o bölge bizim için çok önemlidir.” dedi.

 

 

 

43 yıl önce mezun olduğum Yozgat şişesindeyim. Tarihi lisenin bahçe dışı Lise caddesi. Almanya’da Gymnasiumu (liseyi) bitiren üniversite öğrencisi oğlum Samet İlkay’a muzun olduğum Yozgat Lisesi caddesinde gezerken Samet, “işte burası benim okuduğum okul” diye gösterdim. Öğrenciler teneffüste okul bahçesi cıvıl cıvıl hayat dolu.


Samet’e, “girelim Okulumu gezelim mi” dedim. “Girelim baba”dedi.


Mezun olduğum okuluma 43 yıl sonra 20 yaşındaki oğlumla birlikde girdik. Girişin sağ ilk oda müdür yardımcısı Halil İpek hocanın odası. İsmi Yozgatımızın manevi mimarlarından kıymetli hocam rahmetli Halil İpek hocam’ı hatırlattı. Ben Halil hocamı 1980 öncesi ismen duyardım. Daha sonra Almanya temsilcisi olduğum Yozgatlı ülkücü yazarların yazdığı, İnan Soyer’in sahibi olduğu “Birliğe Çağrı Dergisinin” yazarıydı. Yazılarından ve ilminden çok keyif alarak okuduğum iyi bir yazardı. Müdür yardımcısı olan Halil İpek öğrencilerinin saçını okşayarak konuşuyor, bir arkadaş gibiler beni çok etkiledi. Benim öğrenciliğimde müdür ve yardımcıları dursun öğretmenlerimizle konuşmak istesek bacaklarımız titrerdi. Bu gün gördüğüm öğretmen öğrenci ilişkisi beni etkiledi. Doğrusu çok sevindim. Almanyada da eğitim severek sevdiriliyor. Bizim Türk çocuklarını severek eritiyorlar.


Halil İpek hocamın odasına giriyoruz. Tanışıyoruz. Öğreniyoruz ki Yozgatımızın manevi mimari rahmetli Halil İpek hocam torunu ve onun ismini taşıyan hocamız. Bize çay ikram etti. Daha sonra Yozgatımızın yazarlarının kitaplarını ve Yozgat lisesi logolu bayrak ve kaşkol hediye etti. Kendisiyle kısa sohbet ettik.300’ün üzerinde öğrencisi olan Yozgat Lisesi bu gün bir tarih. İleride tarihi boyutunu yazacağım. Okul koridorları bir kütüphane gibi tarihi taplo ve okula ait belgeler sergilenmiş. 43 yıl sonra beni çok etkiledi. Öğrencilerin tavır ve hareketleride beni çok sevindirdi. Hocalarını yürekten kutluyorum. Geleceğimiz emin ellerde olduğunu görmektende çok memnun olarak okulumdan mutlu ayrılıyorum. Hocalarımı tebrik ediyorum.

 

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 40 yıllık deneyimiyle toplumsal hassasiyet ve beklentileri gözeten, dini ve teolojik öğretim geleneğine sahip Almanya'daki en büyük İslami dini cemaattir. Bu hususta, diğer alanlarda olduğu gibi, uzun yıllardır topluma din hizmeti ve manevi rehberlik sunan akademik açıdan da deneyimli din görevlilerinin katkısı önemli bir yere sahiptir. Ancak DİTİB, son on yıldır dil becerileri ve imamların sosyal entegrasyonu konusunda yoğun sosyo-politik tartışmaların odak noktasında olan değişim ihtiyacının da farkındadır.

DİTİB'in 2006 yılında, birinci Alman İslam Konferansı'na (AİK) davet edilmesinden ve Almanya'da eğitim gören ilahiyatçılara yönelik ilk siyasi taleplerden önce Uluslararası İlahiyat Programı'nı (UIP) başlatması ve Almanya'da Müslüman ilahiyatçılar yetiştirmeye yönelik eğitiminin temelini atmak amacıyla Frankfurt am Main'daki Goethe Üniversitesi'nde finanse edilen bir kürsünün kurulmasına öncülük etmesi tesadüf değildir.  Bu çizgide ilerleyen DİTİB, 2019 yılında Dahlem'de din görevlileri için kendi imam eğitim programını başlatmıştır.

Bu yıl 26 Şubat'ta seçilen mevcut DİTİB Federal Yönetim Kurulu, önceki yönetimler tarafından başlatılan dini cemaat statüsü ve kamu tüzel kişiliği olarak tanınma yolundaki federal eyaletlerdeki çabaları yeni bir seviyeye ve profesyonelliğe yükseltmeyi kendisine hedef olarak belirlemiştir. Bu hedef, imamların Almanya'da sosyalleşme sürecini yoğunlaştırmayı da içermektedir.

Bu çerçevede DİTİB, Federal İçişleri Bakanlığı ve Diyanet ile devam eden görüşmelerin bir parçası olarak imam eğitiminin yaygınlaştırılması için yeni bir konsept geliştirmiş ve sunmuştur. Bu konsept önerisi, görüşmelere katılan tüm taraflarca olumlu karşılanmış ve önümüzdeki yıllarda, yılda 100 imamın eğitilmesini sağlamak amacıyla maddi kaynak oluşturma noktasında DİTİB'e destek sözü verilmiştir. Bu husus, kurumun mali ve insan kaynaklarını zorlayacak olsa da DİTİB'in din hizmetleri alanındaki uzmanlığını ve profesyonelliğini sürdürmesi için son derece önemli bir aşamadır. Mesleki standartlar açısından herhangi bir geri adım atılmaması ve eğitim için bir ön koşul olarak İslam ilahiyatı alanında lisans derecesine sahip olma şartının korunması büyük önem taşımaktadır.

Konsept ve uygulama hakkındaki detayları önümüzdeki yılın başında kamuoyu ile paylaşacağız. Bu çerçevede yetiştirilen yeni din görevlileri, Almanya'daki Müslümanlar ve tüm Alman toplumu olarak çok şey borçlu olduğumuz Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Türkiye'den geçici süre ile gönderilen din görevlilerinin yerini alacaklardır. Bu proje ile 5 Temmuz 1984'te kurulan DİTİB 40. yıldönümünde yeni bir dönemi başlatmış olacaktır.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)

 

 

 

Corona, Krieg in der Ukraine, Unwetter, Energieknappheit: Die Jahre seit 2020 waren gezeichnet von Krisen. An vorderster Linie im Katastrophen-Management befanden sich in dieser Zeit stets auch Ehrenamtliche der Feuerwehren. Verständlich, dass hier der Wunsch nach Normalität bei allen Beteiligten besonders groß war. 

 

Und der Wunsch scheint in Erfüllung gegangen: Landrat Thomas Eberth und Kreisbrandrat Michael Reitzenstein blickten beim traditionellen Jahresabschluss mit den Feuerwehr-Führungskräften des Landkreises Würzburg auf ein nach eigenen Worten „trotz aller Unvernunft, die in der Welt herrscht, relativ geordnetes Feuerwehr-Jahr 2023“ zurück.

 

Endlich wieder Zeit für Ausbildung, Ehrungen und Gemeinschaft

 

„Ganz normal“ war freilich auch in 2023 nicht alles, räumte Landrat Eberth ein. Tatsächlich habe eine hohe Anzahl von Einsätzen die Feuerwehren des Landkreises Würzburg gefordert. Die Einsatzkräfte hätten ihre Fähigkeiten dabei stets vorbildlich eingesetzt und tadellos gearbeitet. Eberth dankte den Feuerwehren für ihren unschätzbar wichtigen Dienst für die Gesellschaft. Eberth rief außerdem dazu auf, bei allem Pflichtbewusstsein auch das eigene Wohlbefinden nicht zu vernachlässigen. Stress, Gefahrensituationen, der Anblick von Unfällen und Leid seien nicht leicht zu ertragen. Es sei also auch wichtig, nach Hilfe zu fragen, die Kameradschaft zu suchen und das Erlebte zu verarbeiten.

 

Für Zwischenmenschlichkeit sei in 2023 glücklicherweise wieder mehr Zeit gewesen: Mit erfreulich vielen Schulungen in den Reihen der Wehren konnte der erste „Aus- und Fortbildungs-Stau“, der sich in den Jahren der Corona-Pandemie gebildet hatte, abgebaut werden. Zudem konnten in den einzelnen Gemeinden wieder gebührend die Übergaben von Feuerwehr-Fahrzeugen, Ehrungen und Jubiläums-Feste gefeiert werden. „Feste zeigen, welche Gemeinschaft in den Kreisen der Feuerwehren, in den Vereinen aber auch in den Dorfgemeinschaften besteht“, freute sich Eberth.

 

Erweiterung des Feuerwehrzentrums in Klingholz und eine große Spende nach Rumänien

 

Als besonderen Meilenstein für 2023 erwähnten Landrat und Kreisbrandrat die Einweihung des Katastrophenschutz-Lagers am Feuerwehrzentrum im Gewerbegebiet Klingholz in Reichenberg. Mit diesem zentralen Drehkreuz zur Unterstützung der Feuerwehren mit angegliederter Atemschutzwerkstatt ist der Landkreis Würzburg nun bestens gewappnet für alle vorstellbaren Einsatzszenarien. Als außergewöhnlich befand Landrat Eberth auch die Spende mit Überführung eines ausgemusterten Feuerwehrautos der Gemeinde Unterpleichfeld und weiteren Hilfsgütern in die von Armut geprägte, rumänische Stadt Anina. Ein großes Lob und Dank sprach Landrat Thomas Eberth außerdem für die enorme Hilfsbereitschaft aus, die die Feuerwehren im Laufe des Jahres bei der Unterbringung von Geflüchteten an den Tag legten. 

 

Nicht zuletzt galt der Dank des Landrats den Partnerinnen der Feuerwehrleute. Diese müssten wegen des zeitintensiven Engagements ihrer Partner oft zurückstecken und stünden dennoch unterstützend und mit großem Verständnis hinter diesen.

 

Als kleinen Ausblick auf 2024 kündigte Kreisbrandrat Reitzenstein an, den Schwerpunkt für die Jahresplanung weiterhin auf der Ausbildung der Feuerwehren legen zu wollen. 

 

„Die Feuerwehren im Landkreis Würzburg haben im Jahr 2023 an jeder Stelle und zu jeder Zeit hervorragende Arbeit geleistet. Das liegt einerseits an den vielen bestens ausgebildeten und motivierten Feuerwehrleuten in den Gemeinden. Es zeigt aber auch die Stärke und die Kameradschaft der Feuerwehr-Führungskräfte. Ich danke als Landrat aber auch als Bürger jedem einzelnen Mann und jeder einzelnen Frau, die sich für die Feuerwehren im Landkreis Würzburg einsetzen. Lassen Sie uns gemeinsam, gesund und motiviert ins neue Jahr starten und die Feuerwehren auch im neuen Jahr weiter voranbringen“, schloss Landrat Thomas Eberth seine Lobrede.

In Berlin wurden am Samstag, 9. Dezember 2023, die diesjährigen Bundessiegerinnen und Bundessieger der Deutschen Meisterschaft im Handwerk geehrt. Auch drei Junghandwerker, die in unterfränkischen Handwerksbetrieben ausgebildet wurden, dürfen sich in diesem Jahr über eine Platzierung auf Bundesebene freuen: Sie sind Deutsche Meister bzw. Vizemeister in ihrem Beruf.

 

Die Bundessiegerinnen und Bundessieger der diesjährigen Deutschen Meisterschaft im Handwerk – German Craft Skills stehen fest. Das unterfränkische Handwerk darf sich mit drei Junghandwerkern freuen, die zu den deutschlandweit besten Nachwuchskräften im Handwerk zählen: Böttcher Fabian Schüler, ausgebildet bei der Böttcherei Aßmann in Eußenheim, und Büchsenmacher Klaus Lehmann, ausgebildet bei der Frankonia Handels GmbH in Rottendorf, sind 1. Bundessieger in ihrem Gewerk. Timo Kavak, Technischer Modellbauer in der Fachrichtung Gießerei, der seine Ausbildung bei der M. Reuss GmbH in Schwarzach a. Main absolviert hat, erreichte zudem die Platzierung als 2. Bundessieger.

 

Erfolgreiche Junghandwerker (v. l.): Michael Bissert, Präsident der Handwerkskammer für Unterfranken, Klaus Lehmann, 1. Bundessieger im Beruf Büchsenmachr/in, und Fabian Schüler, 1. Bundessieger im Beruf Böttcher/in. Foto: Nadine Heß

 

Komplettiert wird der unterfränkische Erfolg in der diesjährigen Deutschen Meisterschaft im Handwerk auf Bundesebene darüber hinaus von Benita Schreiber aus Karlstadt, 1. Bundessiegerin im Beruf Glasveredlerin in der Fachrichtung Schliff und Gravur, sowie Lisa Berlenz aus Grafenrheinfeld, 2. Bundessiegerin im Beruf Vergolder/in. Beide haben ihre Ausbildung außerhalb Unterfrankens, in Nordrhein- Westfalen bzw. in Oberbayern, absolviert. „Unsere Bundessiegerinnen und Bundessieger sind wahre Ausnahmetalente des Handwerks. Mit ihrem herausragenden Erfolg setzen sie ein Zeichen für die Vielfalt und Stärke des Handwerks. Sie sind gleichzeitig Vorbilder für all diejenigen, die sich für eine duale Ausbildung entscheiden“, gratuliert Michael Bissert, Präsident der Handwerkskammer für Unterfranken.

 

Abschlussfeier in Berlin

Die Bundessiegerinnen und Bundessieger 2023 wurden am 9. Dezember 2023 bei einer großen Abschlussfeier in Berlin geehrt. Insgesamt haben sich in diesem Jahr 113 Ausnahmetalente als 1. Bundessieger auf der höchsten Stufe der Deutschen Meisterschaft im Handwerk durchgesetzt. „Diese kommende Generation junger Fachkräfte macht greifbar, wie viel Exzellenz im Handwerk steckt: Mit viel Ehrgeiz und noch mehr Leidenschaft haben sie sich in Europas größtem Berufswettbewerb unter den besten Absolventinnen und Absolventen ihres Ausbildungsjahrgangs durchgesetzt“, gratulierte dort Jörg Dittrich, Präsident des Zentralverbandes des Deutschen Handwerks (ZDH).

 

Ehrenfels_Bundessiegerin_Schreiber_Bissert: Ebenfalls ausgezeichnet (v. l.): Dieter Ehrenfels, Vizepräsident der Handwerkskammer für Unterfranken, Benita Schreiber aus Karlstadt, 1. Bundessiegerin im Beruf Glasveredler/in in der Fachrichtung Schliff und Gravur, und Michael Bissert, Präsident der Handwerkskammer für Unterfranken. Benita Schreiber hat ihre Ausbildung am Staatlichen Berufskolleg Glas, Keramik, Gestaltung des Landes Nordrhein-Westfalen in Rheinbach absolviert. Foto: Nadine Heß

  

Europas größter Berufswettbewerb

Die Deutsche Meisterschaft im Handwerk – German Craft Skills ist in Deutschland und Europa einzigartig: In über 130 Gewerken messen sich in bis zu vier aufeinander aufbauenden Ebenen die besten Absolventinnen und Absolventen einer beruflichen Ausbildung. Der Wettbewerb steht unter der Schirmherrschaft des Bundespräsidenten Frank-Walter Steinmeier. Ausrichter sind der Zentralverband des Deutschen Handwerks (ZDH) und die Stiftung für Begabtenförderung im Handwerk. Dabei werden sie vom Bundesministerium für Wirtschaft und Klimaschutz (BMWK) unterstützt.

Stuttgart T.C. Başkonsolosluğuna geçtiğimiz Aralık ayında atanarak Stuttgart başkonsolosluğunda göreve başlayan Makbule Koçak birinci hizmet yılını doldurdu.

Gectiğimiz dört yıllık görev süresi sona eren, Başkonsolos Mehmet Erkan Öner yeni atandığı Dışişleri bakanlığındaki görevindeki hizmetine başlamıştı. Yerine Gürcüstan Batum şehrinde T.C. başkonsolos olarak görev yapan, Makbule Koçak 15 Aralık 22 tarihi itibariyle Stuttgart T. C. başkonsolosluğunda görevine başarılı bir şekilde devam etmekte. 1965 yılından beri 57 yıldır hizmet veren T.C. Stuttgart başkonsolosluğuna 57 yıl sonra 2.bayan konsolos atanmış oldu. Daha önce 1992 yılında Fatma Fırat Topcuoğlu bayan başkonsolos 4 yıl Stuttgart başkonsolosluğunda hizmet etti. Görev süresi bitmesi üzerine yeni görevi için Türkiyeye dönmüştü. Erkan Öner'in görev süresi dolması üzerine Stuttgart başkonsolosluguna 2. bayan konsolos olarak Makbule Koçak atanarak görevine başlamıştı.



Hukuk mezunu olan Koçak, Dışişleri bakanlığında uzun yıllar çalıştı. Kopenhag ve Roma Büyükelçiliklerinde görev yaptı. Çok Taraflı Ekonomik İşler Genel Müdür yardımcılığının ardından G-20 Ülkeleri Daire Başkanlığında enerji konularında çalıştı. Daha sonra Bakü Büyükelçiliği’ndeki Müsteşar hizmet görevinin ardından Batum Başkonsolosluğuna atanarak 4 yıl dolu, dolu hizmet etti. Görev süresi burda sona eren Makbule Kocak 15 Aralık 2022 'de Badenwürtemberg eyaletinin başkenti Stuttgart T.C. başkonsolosluğuna atanarak başkonsolosluk görevine başladı.

Geçtiğimiz ay DİTİB Badenwürtemberg eyalet başkanlığı tarafından düzenlenen bir proğramda başkonsolos Makbule Koçak hanıma Stuttgart’a alıştınızmı veya burayı nasıl buldunuz? Diye bir soru yöneltim, Makbule hanım; “Burası bana Türkiye’yi aratmadı. Stuttgart ve çevresinde vatandaşlarımızla bir araya geliyoruz. Kutlama, eğlence proğramlarında Közleme, börek, çörek gibi Anadolu’muza has ekmeklerimizi görmek, yemek beni Ankara’ya memleketime götürüyor. Anneme resim çekip gönderdim. Anne bak orada olanların hepsi burada var dedim. Annemde buna çok sevindi” dedi.



Başkonsolosluk internet sitesinde Würtenberg bölgesindeki vatandaşlarımız için Türkce ve Almanca mesaj yayınlayan.Başkonsolos Makbule hanım,

Toplumumuzun kıymetli üyeleri, saygıdeğer Alman dostlarımız ve internet sitemizin değerli ziyaretçileri, diyerek başladığı mesajını şöyle sürdürdü;

"Türkiye’nin her alanda yoğun ve yakın ilişkileri bulunan Almanya’da yaşayan ve her iki ülkeye de önemli katkılarda bulunarak ülkelerimiz arasında dostluk köprüsü kuran siz vatandaşlarımıza hizmet etmek üzere 15 Aralık 2022 tarihinden beri Stuttgart Başkonsolosluğumuzda göreve başlamış olmaktan büyük onur ve mutluluk duyuyorum" dedi. Ve şöyle devam etti mesajı,

"1965 yılından bu yana bayrağımızı gururla dalgalandıran Başkonsolosluğumuz, Württemberg bölgesinde yaşayan vatandaşlarımıza konsolosluk hizmetini en verimli ve süratli şekilde sunmaya ve vatandaşlarımızın ikinci evi olmaya devam edecektir.

Toplumumuzun görev bölgemizde hayata her boyutuyla etkin katılımının desteklenmesi, gençlerimizin eğitim hayatındaki başarıları ve istihdamları, birlik ve beraberliğimizin arttırılarak sürdürülmesi, vatandaşlarımızın devletimizi her daim yanlarında hissetmeleri mesai arkadaşlarımla birlikte temel hedeflerimizdir.



Görev sürem boyunca Alman dostlarımızla yakın işbirliği içinde ülkelerimizin ve vatandaşlarımızın ortak menfaatine hizmet edecek çalışmalar gerçekleştirmek, tarihi, kültürel ve ekonomik bakımdan zengin Württemberg bölgesi ile Türkiye arasındaki çok katmanlı ilişkileri daha da geliştirmek için, siz değerli vatandaşlarımızın da esirgemeyeceğinize emin olduğum desteğiyle, var gücümle çalışacağım.

Ülkemizin görev bölgemizdeki asli ve daimi temsilcileri olan vatandaşlarımızın önerilerinin, hizmet kalitemizin yükseltilmesi bağlamında bizler için değeri büyüktür. Bu çerçevede gerek konsolosluk işlemlerine ve faaliyetlerimize ilişkin duyuruların takibi, gerek görüş ve önerilerinizin iletilmesi bakımından Başkonsolosluğumuzun internet sayfası (www.stuttgart.bk.mfa.gov.tr) ile Facebook (https://tr-tr.facebook.com/Stuttgart.Baskonsoloslugu/), Twitter (https://twitter.com/stuttgartbk) ve Instagram (https://www.instagram.com/tcstuttgartbk/) hesaplarını takip etmenizden memnuniyet duyarız.

Konsolosluk işlemleri hakkında bilgi edinmek ve konsüler işlemlere ilişkin randevu almak için www.konsolosluk.gov.tr adresinden kesintisiz yararlanabileceğinizi, ayrıca Dışişleri Bakanlığımız bünyesindeki Konsolosluk Çağrı Merkezi’nin (+49 30 56 83 73 099) 7 gün 24 saat hizmetinizde olduğunu da dikkatinize sunmak isterim.
Çeşitli vesilelerle görüşmek ümidiyle, sizleri tüm çalışma arkadaşlarım adına içtenlikle selamlıyor, saygılarımızı sunuyorum.
#tcstuttgartbaskonsoloslugu #TCStuttgartbaşkonsoloslugu