Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
ANKARA (AA) - Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'te sahne alan Türk Yıldızları, gösterileriyle etkinliğe gelenlerin gözlerini gökyüzüne odakladı.
Anadolu Ajansının 8. kez global iletişim ortağı olduğu, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yürütücülüğünde gerçekleştirilen TEKNOFEST, ikinci gününde Etimesgut Havaalanı'nda devam ediyor.
Etkinlik kapsamında, Türk Hava Kuvvetlerinin akrobasi timi Türk Yıldızları da gösteri uçuşu yaparken havaalanında heyecan arttı.
Gösteriye gökyüzüne "ay yıldız' imzası atarak başlayan Türk Yıldızları, ardından 6 uçakla akrotim dünyasında başka bir ekibin yapamadığı hareketleri sergiledi.
- SOLOTÜRK heyecanı
Türk Hava Kuvvetlerinin bir başka gösteri timi SOLOTÜRK de çok sayıda farklı manevrayla gösterisini sundu.
TEKNOFEST'te diğer hava gösterilerinde ise İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı hava ekipleri soluk kesici gösterilerle başkentlilerden alkış aldı.
Festivalde hava gösterileri 3 Eylül'e kadar sürecek.
BRÜKSEL/TOLEDO (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, Komisyon olarak genişleme planı konusunda teklifler sunmak için hazır olduklarını, 26-27 Ekim'deki AB Liderler Zirvesi'ne tekliflerini sunacaklarını söyledi.
Varhelyi, AB ülkelerinin dışişleri bakanlarının İspanya'nın Toledo kentinde düzenlenen gayriresmi toplantısı öncesinde AB Komisyonu Başkanı Charles Michel'in özellikle Batı Balkanlar'ı işaret ederek "AB'nin 2030'a kadar genişleme için hazır olması gerektiği" yönündeki sözlerine ilişkin soruyu yanıtladı.
Bu sözlerin AB ülkelerinin liderlerinin oluşturduğu Konsey'in bir mesajı olması halinde memnuniyet verici olduğunu belirten Varhelyi, "AB Komisyonu, bizi buraya götürecek herhangi bir teklifi yapmak için her zaman hazırdır." dedi.
2030 tarihinin belirlenmesini doğru bulup bulmadığı sorulan Varhelyi, şöyle devam etti:
"Bence bu tarih meselesi değil daha çok irade ve (yükümlülükleri) yerine getirme meselesidir. Hem AB'nin yerine getirmesi hem de Balkanlar'daki ortaklarımızın ve diğer 3 aday ülkenin yerine getirmesidir. AB Komisyonu, buraya (genişleme) varmak için her teklifi yapmaya hazırdır. Bunu ekimde göreceksiniz. Büyüme planı dahil olmak üzere ciddi teklifleri ortaya koyduğumuzda bunları göreceksiniz. Bunlar sadece kurumsal değil, halkların ve ekonomilerin AB'ye gerçek entegrasyonunu hızlandıracak."
Hangi ülkelerin ilk olarak AB'ye katılabileceği sorulan Varhelyi, "Bence gereksinimleri yerine getirenler daha yakın. Bu nedenle bu ülkelere çalışmalarını hızlandırmaları tavsiyesinde bulunuyorum. Ekim ayında her şey masada olacak." diye konuştu.
- AB liderleri ekimde genişlemeyi konuşacak
AB'nin uzun yıllardır rafa kaldırdığı genişleme meselesi Ukrayna'daki savaştan sonra yeniden gündeme geldi. AB ülkelerinin liderleri, 26-27 Ekim'de Brüksel'de düzenlenecek zirve toplantısında genişleme konusunu masaya yatıracak.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in 28 Ağustos'ta özellikle Batı Balkanlar'a değinerek 27 üyeli AB'nin 2030 yılına kadar genişleme için kendisini hazırlaması gerektiğini söylemesi üzerine genişleme yeniden Brüksel'in gündem maddelerinden biri oldu.
AB, 2003'te Batı Balkanlar'a genişleme perspektifi sunmuş, 20 yılda bu konuda ilerleme olmamıştı. Rusya'nın saldırısının ardından Ukrayna'ya ve komşu ülke Moldova'ya da Haziran 2022'de "aday ülke" statüsü verilmişti.
Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından 1951'de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu olarak kurulan ve 1957'de Avrupa Ekonomik Topluluğuna dönüşen, daha sonra yıllar içinde katılımlarda Avrupa Birliği halini alan Avrupalı ülkeler grubunun son genişleme dalgası 2004'te 10 ülkenin katılımıyla yaşanmıştı.
AB'nin tarihindeki en büyük genişleme dalgasında Çek Cumhuriyeti, Estonya, GKRY, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya, Birliğe katılmıştı. 2007'de, Bulgaristan ve Romanya'nın katılımıyla AB'nin üye sayısı 27'ye çıktı. 2013 yılında Hırvatistan'ın katılımıyla AB üye sayısı 28'e ulaştı. İngiltere'nin 2020'de ayrılmasıyla sayı 27'ye düştü.
Şu anda AB adayı ülkeler ise Batı Balkanlar'dan Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan'ın yanı sıra 1999'dan beri Türkiye ve 2022'den bu yana Ukrayna ile Moldova. Bosna Hersek, Gürcistan ve Kosova ise potansiyel aday ülkeleri oluşturuyor.
BERLİN (AA) – Almanya'da işsiz sayısı, durgun ekonominin iş gücü piyasasını olumsuz etkilemeye devam etmesiyle ağustosta bir önceki aya göre 18 bin kişi arttı.
Almanya Federal İş Ajansı (BA), işsizlik rakamlarına ilişkin ağustos ayı verilerini yayımladı.
Buna göre, ülkede mevsimsellikten arındırılmış işsiz sayısı, ağustosta bir önceki aya göre 18 bin artarak 2,63 milyona yükseldi.
Ülkede yüzde 5,7'lik mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı değişmedi. Piyasalarda işsiz sayısının 10 bin artması bekleniyordu.
Federal İş Ajansı Başkanı Andrea Nahles, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Yaz tatili ve zayıf ekonomi iş piyasasına damgasını vuruyor. Buna rağmen, işgücü piyasasının temeli genel olarak istikrarlı.” ifadesini kullandı.
Almanya'da hükümet, işsizlik oranının 2023 ve 2024'te sırasıyla yüzde 5,4 ve 5,2 olacağını tahmin ediyor.
BA verilerine göre, Almanya’da temmuzda istihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre 15 bin kişi artarak 45,92 milyon kişiye ulaştı. Temmuz 2022’ye göre artış 339 bin kişi oldu.
Ağustos ayında Almanya Federal İş Ajansı'nda 771 bin iş ilanı kaydı bulunurken, bu sayının bir yıl öncesine göre 116 bin daha az olması dikkati çekti.
Alman ekonomisi, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,4 ve yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,1 küçülürken, yılın ikinci çeyreğinde büyüme gösterememişti.
Son yıllarda yaşanan Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi çok sayıdaki kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, Çin başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya'dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi ve yüksek enflasyonla artan faizler Alman ekonomisinin büyümesini daha da zorlaştırıyor.
Yavaşlayan küresel büyüme, sanayi üretimdeki düşüş, tüketicilerin yükselen enflasyonla baş etme çabası da Alman ekonomisini olumsuz etkiliyor.
ABD'de Türkiye'nin New York Başkonsolosluğunda 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü törenle kutlandı. New York Türkevi'ndeki törene, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Sedat Önal, KKTC New York Temsilcisi Mehmet Dânâ, New York Başkonsolosu Reyhan Özgür, Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliği Askeri Danışmanı Albay Anıl Karaca, Türk vatandaşları ile elçilik çalışanları katıldı. Program, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
BERLİN (AA) - Türkiye'de güneş enerjisinde yapılan düzenlemeyle bürokrasinin azaltıldığı, bu durumun Türkiye’de yatırım iştahını artırdığı ve ülkeyi güneş enerjisinde Almanya’dan bir adım öteye taşıdığı kaydedildi.
Alman basınının önemli ekonomi gazetelerinden Handelsblatt'ta yer alan haberde, geçen yıl ağustosta Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği'nde yapılan düzenlemeyle Türkiye’de son bir yılda küçük güneş enerjisi santrallerinin inşasına 10 milyar dolardan fazla para aktığı ve bu rakamın önceki yıllara kıyasla 10 kat daha fazla olduğu bildirildi.
Bu durumun Türkiye’yi, benzer düzenlemelerin yeni uygulamaya konulduğu Almanya'dan bir adım öne çıkardığına vurgu yapılan haberde, “Türkiye'de özel haneler ve şirketler zaten çok fazla bürokrasi olmadan güneş enerjisi sistemleri kurabiliyor. Geçen yıldan bu yana artık devlet ihalesine başvurmak zorunda değiller. Bunlar, balkon enerji santralleri, fabrika çatısındaki güneş pilleri veya sahadaki fotovoltaik sistemler olabilir.” ifadesine yer verildi.
Haberde, Türkiye’de güneş enerjisi sistemlerinde üretilen enerjinin invertör adı verilen cihazlar aracılığıyla ev elektriğine dönüştürüldüğü ve bu sayede yerel olarak anında kullanılabildiği aktarıldı.
Türkiye'deki yeni düzenleme basit ve pratikte herkesin böyle bir sistemi devletten veya şebeke operatöründen izin almak zorunda kalmadan çalıştırabileceğinin anlatıldığı haberde, “Bir yıl önce kabul edilen yasa, bir iznin gerekli olduğu eşiği 1 megavattan 5 megavata yükseltiyor. Bu, süpermarketlerin, otellerin, küçük veya orta ölçekli fabrika binasına veya çiftliğe sahip şirketlerin de herhangi bir bürokratik engel olmadan güneş enerjisi üretebileceği anlamına geliyor.” denildi.
Haberde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı (EPDK) Mustafa Yılmaz’ın Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği'nde yapılan düzenlemeyle “yatırım dalgası beklentilerimizi fazlasıyla aştı.” ifadelerine yer verildi.
Uzmanların Türkiye’de birçok şirketi ve tüketiciyi yatırım yapmaya yönlendirenin yüksek enflasyonla “fiyat artışları” olduğunu tahmin ettiğinin aktarıldığı haberde, amacın modernizasyon yoluyla uzun vadeli tasarruf sağlamak olduğuna dikkat çekildi.
Haberde, "Elektriği istediğin yerde üret, istediğin yerde tüket" başlıklı yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesinden bu yana 14 bine yakın küçük güneş enerjisi sistemi devreye alınarak ülkedeki toplam kapasite 2000 artışla 13.500 megavata çıkarıldı” bilgisi aktarıldı.
Türkiye’de daha fazla enerji üretenlerin fazla elektrikten para bile kazanabildiğinin vurgulandığı haberde, uzmanların, Türkiye'de güneş enerjisinin yaygınlaşmasında büyük potansiyel gördüğü belirtildi.
Haberde, “Akdeniz ülkesinde güneş İspanya’da olduğu kadar sık parlasa da Türkiye'de hala çok daha az güneş enerjisi sistemi bulunuyor. Çok daha az güneşin olduğu Almanya bile Türkiye'den 5 kat daha fazla güneş enerjisi elde ediyor.
Şu anda Türkiye'deki mevcut güneş panelleri ülke elektriğinin yaklaşık yüzde 4'ünü üretiyor. Bu durumun şimdi değişmesi öngörülüyor. Hükümet 2035 yılına kadar güneş enerjisi kapasitesini 4 katına çıkarmayı planlıyor. Bu yıldan itibaren arsası 5 bin metrekarenin üzerinde olan yeni binaların enerji ihtiyacının en az yüzde 5'ini kendi üretimleriyle karşılaması gerekiyor.” değerlendirmelerine yer verildi.
- Yeni düzenleme Türk lirasını da destekleyebilir
Güneş enerjisinde görülen ivmelenmenin sadece ülke ekonomisine yardımcı olmakla kalmadığı, aynı zamanda uzun vadede Türk lirasını da destekleyebileceğinin aktarıldığı haberde, “Ulusal para birimi, bilindiği üzere ihraç edilenden daha fazlası ithal edildiği için bir cari hesap açığından muzdarip. Cari açık her şeyden önce Türkiye'nin her yıl ithal enerjiye milyarlarca dolar harcamak zorunda kalmasından kaynaklanıyor. Güneş enerjisinde ivmelenme enerji ithalatını biraz telafi ederek bu açığı azaltsa bile liraya faydası olacaktır.” denildi.
Haberde, Alman-Türk Sanayi ve Ticaret Odası (AHK Türkiye) Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Pahl'ın "Bu iddialı hedefe ulaşmak için Türkiye'nin yatırımlara ve yatırım teşvik mekanizmalarının yanı sıra çerçeve koşullara da ihtiyacı var. Geçen yıl artan enerji fiyatları nedeniyle Türkiye'de de şirketler, fiyat gelişmelerinden bağımsız olabilmek ve uzun vadede enerji maliyetlerini düşürebilmek adına kendi güneş enerjisi sistemlerine yatırım yaptı." ifadeleri aktarıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güneş enerjisindeki büyük planının Alman şirketlerine de sipariş getirebileceğine işaret edilen haberde, “Örneğin Alman AE Solar firması iki yıldır Kayseri'de güneş modülü üretip satıyor. Türk güneş enerjisi şirketi Prime Enerji ve Alman şirketi Intec Energy Solutions, 6 yıldır toplam 4,4 megavat kapasiteli ortak güneş enerjisi santralleri işletiyor.” yorumu yapıldı.
Haberde, “Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, temmuz ayında yaptığı açıklamada, bugün Türkiye'nin kurulu gücünün yaklaşık yüzde 55'inin yenilenebilir enerji kaynaklarından oluştuğunu vurguladı. Bu, ülkeyi dünya çapında 12'nci, Avrupa'da ise 5'inci sıraya yerleştiriyor. Elektrik karışımında, yani elektrik üretiminde, 2022 yılında Türkiye'de yenilenebilir enerjilerin (güneş, rüzgâr, su, jeotermal) payı yüzde 42,5 idi. Geçen şubat ayında açıklanan Ulusal Enerji Planı, bunun 2035 yılına kadar yüzde 65'e çıkarılmasını öngörüyor. Bayraktar'a göre Ankara'da hükümet, 2035 yılına kadar her yıl 3.000 megavat güneş enerjisi, 1.500 megavat rüzgâr enerjisi ve toplam 5.000 megavat offshore rüzgâr enerjisi kapasiteli tesisleri devreye almayı planlıyor.” değerlendirmelerine yer verildi.
BERLİN (AA) - Almanya'nın Bavyera eyaletinde etkili olan dolu yağışı nedeniyle çok sayıda hayvanın telef olduğu ve binalarda hasar oluştuğu bildirildi.
Alman medyasında yer alan haberlere göre, Bavyera'da tenis topu büyüklüğündeki dolu yağışı, çok sayıda hayvanın telef olmasına ve binalarda hasara yol açtı.
Bad Tölz-Wolfratshausen bölgesinde en az 18 geyik ile çok sayıda ördek ve tavuk telef oldu.
Diğer bölgelerde de 6 leyleğin öldüğü bilgisi paylaşıldı.
Dolu yağışı bazı araçların camlarının kırılmasına da neden oldu.
Alman Meteoroloji Dairesi (DWD) bölgede dolu yağışının devam edebileceği uyarısında bulundu.
STOCKHOLM (AA) - İsveç'te ana muhalefet Sosyal Demokrat Partinin Başkanı Magdalena Andersson, ülkede Kur'an-ı Kerim yakılması provokasyonlarının "nefret suçu" teşkil edebileceği yönünde Kamu Düzeni Yasası'nda değişiklik yapılmasını araştırdıklarını söyledi.
Andersson, son günlerde Irak asıllı Salwan Momika'nın İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonlarının önüne geçmek için başlattıkları çalışmayı basın toplantısıyla duyurdu.
Anayasa değişliği olmadan yasal değişiklik yapılmasını değerlendirdiklerini belirten Andersson, "Sosyal Demokrat Parti olarak Kur'an yakma olaylarının halkı kışkırtma ve çirkin davranışlardan dolayı 'nefret suçu' teşkil edebileceği yönünde Kamu Düzeni Yasası'nda bir değişiklik yapılabilmesini araştırıyoruz." dedi.
Danimarka hükümetinin Kur'an-ı Kerim ve diğer kutsal kitapların yakılmasını yasaklayan kanun teklifini meclise sunma kararının İsveç'i uluslararası arenada yalnız bırakacağını vurgulayan Andersson, "Danimarka'daki dini kitaplara hakaret yasağı birkaç ay içinde yürürlüğe girecek, İsveç dünyada yalnız kalacak ve teröristlerin ana hedefi olacak. Bu nedenle Kamu Düzeni Yasası'ndaki değişikliğin gelecek yıla kadar hazır olması gerekir." ifadelerini kullandı.
- Danimarka hükümeti, Kur'an-ı Kerim ve diğer kutsal kitaplara saldırıyı yasaklayan kanun teklifi sunacak
Danimarka Adalet Bakanı Peter Hummelgaard, 25 Ağustos'ta düzenlediği basın toplantısında, kutsal kitaplara saldırıları yasaklayan kanun teklifini yakın zamanda sunacaklarını açıklamıştı.
Hummelgaard, kutsal kitaplara saldırıların tek amacının "nefret yaratmak ve nifak tohumları ekmek" olduğunu, söz konusu kanun teklifinin, halihazırda ülke bayraklarının yakılmasını yasaklayan kanunla birleştirileceğini duyurmuştu.
Düzenlemeyle hem kutsal kitapların yakılmasını hem de dini değerlere yönelik uygunsuz davranışları yasaklayacaklarını anlatan Hummelgaard, "Bu yasa, kamusal alanda Kur'an-ı Kerim ve İncil yakanları cezalandıracak. Bu kanun yalnızca kamusal alanlarda ya da daha geniş bir çevreye yayılması amacıyla yapılan eylemleri hedef alacak." ifadelerini kullanmıştı.
Söz konusu teklifin 179 sandalyeli meclise eylülde gelmesi ve istişarelerin ardından ekimde oylanması bekleniyor.
- Kur'an-ı Kerim'e yönelik provokasyonlar
İsveç ve Danimarka'da son dönemde Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar yoğunlaşırken, bu provokasyonlara izin verilmesi tepkiyle karşılanıyor.
Danimarkalı aşırı sağcı politikacı ve Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan, 2022'de Paskalya tatili boyunca İsveç'in Malmö, Norköpin, Jönköping kentleri ile başkent Stockholm'de Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonlarını sürdürmüştü.
Paludan, 21 Ocak'ta Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği ve 27 Ocak'ta Türkiye'nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakmıştı.
Stockholm'de Irak asıllı Salwan Momika da Kurban Bayramı'nın birinci gününe denk gelen 28 Haziran'da, Stockholm Camisi önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim yakmıştı.
Momika, 20 Temmuz'da da Irak'ın Stockholm Büyükelçiliği önünde, 31 Temmuz'da İsveç Parlamentosu önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim'i ve Irak bayrağını ayaklar altına almıştı.
Saldırılarını artıran Momika, 25, 26, 27 ve 29 Ağustos'ta polis korumasında Stockholm'ün çeşitli yerlerinde Kur'an-ı Kerim yakmaya devam etmişti.
İran asıllı Bahrami Marjan da Stockholm'ün Angbybadet sahilinde 3 Ağustos'ta polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakmıştı.
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, özellikle Batı Balkanlar'a değinerek 27 üyeli AB'nin 2030 yılına kadar genişleme için kendisini hazırlaması gerektiğini söyledi.
Slovenya'daki Bled Stratejik Forumu'nda konuşma yapan Michel, AB'nin genişlemesine değindi.
Michel, özellikle Batı Balkan ülkeleriyle Ukrayna ve Moldova'ya atıf yaparak AB'nin genişleme zamanının geldiğini belirtti ancak şu anda en uzun süredir aday ülke konumunda bulunan Türkiye'den bahsetmedi.
"Belirsizliklerden kurtulma, zorluklarla dürüstçe ve açıklıkla yüzleşme zamanı gelmiştir." diyen Michel, Batı Balkanlar'a 20 yıl önce AB perspektifi sunulduğunu hatırlattı.
Michel, "Yavaşlık hem bölgedeki hem de AB'deki birçoklarını hayal kırıklığına uğratmıştır. AB'nin sözlerini tutması gerektiğini söyleyen Almanya Başbakanı Olaf Scholz'a katılıyorum." diye konuştu.
Rusya ile savaşan Ukrayna'ya da değinen Michel, Haziran 2022'de Moldova ve Ukrayna'ya AB adaylık statüsü verildiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
"Genişleme artık hayal değil. Artık ilerleme zamanı gelmiştir. Hala yapılacak çok iş var. Genişleme zor, karmaşık ve müstakbel üyelerle mevcutlar için acılı olacaktır. Ama açık olalım. Güvenilir olmak istiyorsak zamanlamadan ve kendi ev ödevimizden de bahsetmek zorundayız. Bir öneri olarak şunu söylemek istiyorum. AB stratejik gündemine hazırlanırken kendimize açık bir hedef koymalıyız. Her iki tarafta da 2030'a kadar genişleme için kendimizi hazırlamalıyız."
- Yeni katılanlar, diğerlerinin girişini engellemesin
Michel, AB'nin "müstakbel üyelerinin" kendi aralarındaki sorunları çözmesi gerektiği mesajını da verdi.
Sırbistan ve Kosova gibi ülkelerin ismini vermeden "Geçmişteki anlaşmazlıkların AB içine taşınmadığından emin olmalıyız." diyen Michel, başka ülkelerin veya komşuların katılımlarının AB'ye giren ülkeler tarafından engellenmemesi gerektiğini vurguladı.
Michel, "AB'ye yeni katılan ülkelerin gelecekteki üyelerin girişini engellememesi için AB anlaşmalarına 'güven maddesi' eklenebilir." önerisinde bulundu.
- "Alıcı" ülkeler "verici" olacak
Mevcut AB üyelerine seslenerek AB'nin genişlemesinin kolay olmayacağına işaret eden Michel, olası genişlemeden sonra AB bütçesi üzerinde çalışmak gerekeceğini söyledi.
Michel, şu anda AB bütçesinden pay alan bazı üyelerin artık "almak yerine vermek" zorunda kalacağını, yeni katılacak üyelerin ise "alıcı" konumunda olacağını ifade ederek "Genişleme, politikalarımızı, programlarımızı ve bütçelerimizi etkileyecek. Siyasi reformlar ve siyasi cesaret gerekecek." dedi.
Michel, konuşmasından sonra sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada da 14-15 Aralık'taki AB Liderler Zirvesi öncesinde AB-Batı Balkanlar Zirvesini toplayacağını duyurdu.
- AB'ye aday ülke sayısı 7
Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından 1951'de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu olarak kurulan ve 1957'de Avrupa Ekonomik Topluluğuna dönüşen, daha sonra yıllar içinde katılımlarda Avrupa Birliği halini alan Avrupalı ülkeler grubunun son genişleme dalgası 2004'te 10 ülkenin katılımıyla yaşanmıştı.
AB'nin tarihindeki en büyük genişleme dalgasında Çek Cumhuriyeti, Estonya, GKRY, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya, Birliğe katılmıştı. 2007'de, Bulgaristan ve Romanya'nın katılımıyla AB'nin üye sayısı 27'ye çıktı. 2013 yılında Hırvatistan'ın katılımıyla AB üye sayısı 28'e ulaştı. İngiltere'nin 2020'de ayrılmasıyla sayı 27'ye düştü.
Şu anda AB adayı ülkeler ise Batı Balkanlar'dan Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan'ın yanı sıra 1999'dan beri Türkiye ve 2022'den bu yana Ukrayna ile Moldova.
Bosna Hersek, Gürcistan ve Kosova ise potansiyel aday ülkeleri oluşturuyor.
BERLİN (AA) - Alman hükümet ortakları, aylar süren anlaşmazlıkların ardından çocuklara "temel geçim güvencesi" sağlanması konusunda uzlaşmaya vardı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti, farklı partiler tarafından yönetilen bakanlıklar arasında temel çocuk yardımı ödeme planına ilişkin maliyetler konusunda politikadaki son çıkmazı aştı.
Aile Bakanı Lisa Paus, Maliye Bakanı Christian Lindner ve Çalışma Bakanı Hubertus Heil, başkent Berlin’de düzenledikleri ortak basın toplantısında, ülkede çocuklara temel geçim güvencesi konusunda haftalarca süren tartışmaların ardından ilerleme kaydedildiğini duyurdu.
Paus, Alman hükümetinin 2025'ten itibaren “Temel Çocuk Güvenliği Yasa Taslağı” kapsamında çocuk yardımı için yaklaşık 2,4 milyar avroluk ek harcama planladığını belirterek, “Uzun yıllar süren siyasi tartışmaların ardından, çocuk yardımı ödemelerine federal hükümet çözüm buldu. Ve bundan gurur duyabiliriz." ifadesini kullandı.
Çocuklara temel geçim güvencesi konusunda hükümet ortakları arasındaki görüşmeleri “zorlu” ve "yapıcı" olduğunu belirten Paus, varılan anlaşmayı Almanya’da "yılların en kapsamlı sosyal politika reformu" olarak nitelendirdi.
Paus, “Çocuk yardımı ödemeleri Almanya’da çocuk yoksulluğuyla etkili bir şekilde mücadele etmenin merkezi yanıtıdır.” ifadesini kullandı.
Anlaşmaya göre, ailelere, gelirlerinden bağımsız olarak, sahip oldukları çocuk için garanti edilen bir gelir olacak. Bunun yanında çocukların yaşı ve ailenin gelir durumuna göre çocukların okul harcamalarını kapsayan ek ödemeler yapılacak.
Aile Bakanı Lisa Paus ve Maliye Bakanı Christian Lindner, çocuk yardımına ilişkin aylardır ne kadar ek para ayrılması gerektiği konusunda tartışıyorlardı.
Lisa Paus, düşük gelirli aileler için fonların artırılmasını talep ederken, Lindner yalnızca sınırlı fonun mevcut olduğunu dile getiriyordu. İki bakan arasındaki ek çocuk yardımı konusunda anlaşmazlıklar diğer politika alanlarına da sıçramıştı. Paus, ağustos başında Lindner'in şirketler için vergi indirimleri içeren bir tasarısını engellemişti.
Bu arada, Almanya'da doğum oranları son yıllarda düşük kalırken, hükümet ülkede daha fazla doğum için kreş hizmetlerinin genişletilmesi gibi çeşitli politikalar geliştiriyor.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) 2021’de hükümeti kurarken, çocuk yardımı politikasında reform sözü vermiş ancak daha sonra miktarlar ve zaman çizelgesi üzerinde partiler arasında anlaşma olmamıştı.
VARŞOVA (AA) - Polonya ve Baltık ülkeleri, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko'ya Rus paralı askerlerinden oluşan Wagner grubunu ülkesinden çıkarması çağrısında bulundu, tırmanan gerilime yanıt olarak sınırı kapatma planı üzerinde anlaştı.
Polonya, Letonya, Litvanya ve Estonya içişleri bakanları, yaptıkları görüşmenin ardından ortak açıklama yayımladı.
Açıklamada, dört ülkenin bakanlarının bölgesel güvenlik endişeleriyle bir araya geldikleri belirtilerek, "2021 ortasından bu yana dört ülke, Rusya'nın açıkça desteklediği Belarus rejiminin tetiklediği ve yapay olarak sürdürdüğü yasa dışı göç nedeniyle benzeri görülmemiş baskılarla karşı karşıya. Şu anda Belarus üzerinden geçen yapay göç yolu, Rusya tarafından toplumlarımızı ve tüm Avrupa Birliği'ni (AB) istikrarsızlaştırmaya yönelik daha fazla girişim için kullanılıyor." ifadeleri kullanıldı.
Bölge ülkelerinin kararlı eylemleriyle göç baskısını etkili şekilde en aza indirdiği vurgulanan açıklamada, durumun izlendiği ve Rusya ile Belarus tarafından sınır provokasyonları düzenlenebileceğinin farkında olunduğu bildirildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Rusya ve onunla işbirliği yapan Belarus'un gerçekleştirdiği eylemleri, bölgedeki durumu istikrarsızlaştırmaya yönelik kasıtlı girişimler olarak değerlendirdiğimizi vurguluyoruz. Buna hep birlikte karşı çıkacağımızı tüm kararlılığımızla ilan ediyoruz. Yanıtımız, sınır geçişlerini kapatarak iki rejimi daha da izole etme olasılığına kadar ortak, kararlı ve mevcut duruma uygun olacaktır. Bu nedenle Belarus rejimini Wagner grubunu ülkelerinden çıkarmaya, tüm yasa dışı göçmenleri sınır bölgelerinden çekip menşe ülkelerine geri göndermeye çağırıyoruz."
Açıklama, Polonya İçişleri Bakanı Mariusz Kaminski, Litvanya İçişleri Bakanı Agne Bilotaite, Letonya İçişleri Bakanı Maris Kucinskis ve Estonya İçişleri Bakanı Lauri Laanemets tarafından imzalandı.