Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

- Merkezi Japonya'da bulunan yüz tanıma şirketi Ayonix'in Kurucusu Dr. Sadi Vural:
- "20'li yaşlar challenge' gibi akımlar veri toplama amacıyla belli talepler üzerine ortaya çıkıyor. Elde edilen fotoğraflarla yüz tanıma sistemleri kuvvetlendiriliyor ve tanıma performansı artırılıyor"
- "20 yıl önceki bir yüzün yapay zeka ile 60 yaşındaki halinin simüle edilebilmesinin yolu açılıyor. Bu sayede 'deepfake'in de önü açılıyor. Kullanıcılara bu akımlara karşı bilinçli olmalarını öneriyorum"
 

İSTANBUL (AA) - TOLGA YANIK - Merkezi Japonya'da bulunan yüz tanıma şirketi Ayonix'in Kurucusu Dr. Sadi Vural, sosyal medyadaki "20'li yaşlar challenge" gibi akımların masum bir şekilde ortaya çıkmadığını belirterek, "Bu akımlar veri toplama amacıyla belli talepler üzerine ortaya çıkıyor. Elde edilen fotoğraflarla yüz tanıma sistemleri kuvvetlendiriliyor ve tanıma performansı artırılıyor." dedi.

Vural, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yüz tanıma sistemlerinin insanlara hizmet etmek amacıyla her yere uygulanabileceğini bildirdi.

Güvenlik birimlerinin bir suçluyu ya da şüpheliyi bulmak için bu sistemleri kullanırken, özel sektörün daha iyi bir servis sağlamak için verimliliği artırmaya yönelik bu sistemlerden faydalanabildiğini aktaran Vural, "Yüz tanıma ayrıca, iş yerleri, akıllı evler için girişleri anahtarsız hale getirerek kolaylaştırırken, bilgisayarlarda parolasız girişi, havalimanlarında uzun kuyrukları beklemeden hızlı geçişi sağlıyor." dedi.

Yüz tanıma teknolojisinin gelişmesiyle "deepfake"in de geliştiğini ifade eden Vural, birçok ülkeden yapay olarak üretilmiş yüzlerin tespiti için yoğun talep aldıklarını söyledi.

- "Sosyal medya akımlarıyla yüz tanıma sistemleri kuvvetlendiriliyor"

Dr. Sadi Vural, sosyal medyada "20'li yaşlar challenge" akımı ile çok sayıda kullanıcının fotoğraf paylaşımı yaptığını, bu gibi akımlardan elde edilen fotoğraflarla yüz tanıma sistemlerinin kuvvetlendirildiğini ve tanıma performansının artırıldığını vurguladı.

Paylaşılan açık verinin başka firmaların da eline geçebileceğine işaret eden Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Arama robotları ile sürekli fotoğraf toplandığını ve bu arşivin her geçen gün genişlediğini biliyoruz. '20'li yaşlar challenge' akımı gibi akımlarla eksik parçalar tamamlanıyor. Paylaşım yapan kişilerin yüz bilgileri kişi bazlı yorumlanırsa 20 yıl önceki değişime bakarak 20 yıl sonraki yüzün değişim analizi de oluşturulabilir. Yani 20 yıl önceki bir yüzün yapay zeka ile 60 yaşındaki halinin simüle edilebilmesinin yolu açılıyor. Bu sayede 'deepfake'in de önü açılıyor.

İnsanların ne yaptıkları, nerelere gittikleri, ne yedikleri gibi birçok veri elde ediliyor ancak görsel tarafta veri elde etmede eksikler var. Sosyal medyadaki akımlarla bu eksikler tamamlanıyor ve hangi veriye ihtiyaç varsa akım o yönde değişiyor. Verilerin güvenli bir şekilde kullanılmasıyla topluma yararlı ürünler de ortaya çıkacaktır ancak yönetmelikler hazır değil. Yasal eksiklikler varken bu tarz akımların sadece kötü sonuçlar getireceğini düşünüyorum."

- "Bu akımlar veri toplama amacıyla belli talepler üzerine ortaya çıkıyor"

Ayonix'in Kurucusu Vural, sosyal medyadaki "20'li yaşlar challenge" gibi akımların hiçbirinin masum bir şekilde ortaya çıkmadığını belirterek, "Bu akımlar veri toplama amacıyla belli talepler üzerine ortaya çıkıyor. Bu akımlarla insanlar, verilerini eğlence adı altında kendi elleriyle teslim ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bu verilerin yapay zekaya bağlı yüz tanıma sistemlerinin eğitimi için önemli olduğunu vurgulayan Vural, şunları kaydetti:

"Kullanıcılar, kişi hak ve güvenliklerini önemsemelerine rağmen sosyal medyada her türlü fotoğraflarını paylaşıyorlar. Bu duruma her kesimden, her meslek sınıfından insan katılıyor. Kullanıcılara bu akımlara karşı bilinçli olmalarını, akımın amacını düşünmelerini, bunun arka tarafında olabilecekleri görüp karar vermelerini öneriyorum. Tüm akımlar kötü diye bir şey yoktur ama hiçbir akım 'insanları sadece eğlendirelim' diye boş bir amaçla ortaya çıkmaz. ​​​​​​​Yüz tanıma teknolojisi, uzun yıllar komplo teorilerine malzeme oldu. Bu akımlar olsa da olmasa da yüz tanıma gelişiyor. İnsanlar akıllarıyla, mantıklarıyla hareket ettiği sürece bu akımların kimseye zarar vermesi mümkün olmaz."

Almanya yaz tatiline hazırlanıyor. Vaka sayıları düşerken ve Alman halkının 30%’u minimum ilk doz ile aşılanmış bulunurken, kısıtlama tedbirleri de teker teker kaldırılıyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise, Almanya ve Türkiye Hükümetlerinin, yazın yine mümkün olduğu kadar fazla ve güvenli bir tatilin sağlanması için, yoğun bir iş birliği içerisinde olduklarını açıkladı.

Bentour Almanya Genel Müdürü Songül Göktaş-Rosati, Almanya Dışişleri Bakanı Maas’ın açıklamalarının, son derece olumlu bir etki yaratacağının altını çizerken, “bu açıklama, rezervasyon girişlerinin birden artmasına sebep olacak” şeklinde düşüncelerini dile getirdi.

Göktaş-Rosati: “Yakın geçmişte “Traffics” sistemin trend analizleri, Türkiye’ye olan taleplerin ilk sırada yer aldığını gösteriyor. Geçen yıl Türkiye, sorumlu Turizm’in gerçekleştirilebilirliğini, başarılı bir şekilde, uluslararası kamuoyuna göstermeyi başardı. Ayrıca PCR Test uygulamaları, “SAFE TOURISM” konsepti ve bu yıl izlenen aşı stratejisi, yoğun taleplere neden olan temel olgulardır”, şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

 



Mevcut rezervasyon sayıları, Bentour Reisen’in beklentilerini karşıladığını gösteriyor. Türkiye’ye olan talepler, olumlu rezervasyon trendi ile paralel olarak yükselişte. Yüksek sezon olarak tabir ettiğimiz, en çok rağbet gören tatil dönemlerinde henüz müsaitlikler olsa da, yakın bir zamanda, taleplerin piyasadaki arza üstünlük sağlayacağı aşikar.

Bentour Reisen ayrıca, planlamalarına, seyahat acente partnerlerin katılımı ile gerçekleşecek, “Quality Trip” adı altında, info gezilerine de yer veriyor. Geçen yıl, tanıtım gezilerine start veren ilk tur operatör olarak adından söz ettiren Bentour, bu yıl da önümüzdeki haftalarda, çeşitli başlıklar altında, aşağıda belirtilen dönemlerde, seyahat acente partnerlerini ülkemizde ağırlıyor olacak.

19.05. – 22.05.21 Quality Trip Kemer Bölgesi
06.06. – 09.06.21 Quality Trip Kuşadası ve İzmir Bölgesi
16.06. – 20.06.21 Quality Trip Kaydırak Konseptli Tesisler
15.09. – 19.09.21 Quality Trip Türkiye ve Golf

 

Bentour Reisen ayrıca önümüzdeki günlerde ilave olarak, planlamada olan, stajyer seyahat acenta çalışanlarının katılım sağlayacağı, aile otelleri konulu ve odağı Antalya/Lara otelleri olan info gezilerinin ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşacak.

Göktaş-Rosati “Seyahat acente partnerlerimizin bizzat gelip, güvenli tatili sağlayan konseptleri incelemeleri ve “SAFE TOURISM”’i yaşamaları, son derece önem verdiğimiz bir husustur” şeklinde, bu tür tanıtım gezilerin önemine değinirken; “Quality Trip adı altında gerçekleştirdiğimiz gezilerimiz ile ürünler hakkında geniş çaplı ve paha biçilmez bir eğitim imkanı sağlamış bulunuyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Saygılarımızla

BENTOUR REISEN

Eğitimci- Yazar Bahattin Gemici, bu yeni kitabında Stefan ile Ali'nin anaokulunda bir kavga ile başlayan arkadaşlıklarını, birlikte Şeker Bayramı kutlamalarını, ardından Ali'nin Noel'i kutlamak için yaptığı girişimleri ve aile içinde yaşanan tartışmaları yalın ve akıcı bir dille anlatıyor.
 
Almanya'nın Herten kentinde yaşayan, şiir, öykü, araştırma konulu 17 kitabı yayımlanan ve çeşitli ödüller alan eğitimci-yazar Bahattin Gemici, Almanya'daki Türk çocuklarının  Alman arkadaşlarıyla barış ve dostluk içinde birlikte yaşamalarını arzuladığını ve kitabın buna katkı sağlayacağınıbelirtti. 
 
"Stefan'ın Şeker Bayramı ve Ali'nin Noel'i / Stefans Zuckerfest und Alis Weihnachten" adlı Türkçe-Almanca kitabı, önyargıları gidermek, kültürümüzü tanıtmak amacıyla yazdığını belirten Gemici, "İki tarafında birbirini yeterince tanımamaktan kaynaklanan, kökleri çok eskilere dayanan önyargıları ve korkuları var. Türkiye ve Almanya dost olması gereken iki ülkedir. Bu dostluk iki ülkenin de yararınadır. 
 
 
 
"Çocuklar bizim geleceğimizdir; onları önyargılardan, kin, nefret ve kıskançlıktan uzak yetiştirmeliyiz."  diyen yazar Bahattin Gemici kitabın içeriği hakkında  şunları söyledi:
 
 "Kitabın kahramanları Ali ile Stefan her türlü önyargıdan uzak, saf ve temiz çocuk kalpleri ile dostluk köprüleri kurarak bizlere örnek oluyorlar. "Stefan'ın Şeker Bayramı ve Ali'nin Noel'i" kitabı ile çocuklarımızın önyargıları aşarak arkadaşlıklar kurmalarını ve aileleri de birbirlerine yakınlaştırmayı hedefledim. 
 
Stefan ile Ali'nin anaokulunda bir kavgayla başlayan arkadaşlığı okul yıllarında da devam ediyor. İkisi de ilkokul üçüncü sınıfa gidiyor ve aynı sırayı paylaşıyorlar; birlikte ders çalışıyor, boş zamanlarını birlikte geçiriyorlar. Bir gün Stefan, Şeker Bayramı'nın ilk günü ailesine haber vermeden gizlice Ali'nin evine gidiyor. Evdeki bayramlaşmadan sonra Ali'yle birlikte Türklerin evlerini ziyaret ediyor; el öpüyor, şeker ve para topluyor.   
 
 Şeker Bayramından kısa bir süre sonra her yerde Noel hazırlıkları başlıyor. Ali de Stefan gibi Noel'i kutlamak; evlerine çam ağacı almak; ağacın altına hediye paketleri koymak istiyor. Ali'nin anne babası; "Oğlum biz Müslümanız, Noel Hıristiyanların bayramı. Biz sadece kendi bayramlarımızı kutluyoruz," diyor ama Ali Noel'i kutlamak için diretiyor."
 
 
Türkçe ve Almanca yayımlanan 120 sayfalık kitap ressam Sıla Zeynep Değirmenci tarafından resimlendi. 12.80 avroya satışan sunulan kitabın isteme adresi şöyle:  Exil Verlag,  Postfach 13 20, 45761 Herten   ISBN: 3-938836-07-5
Yazarla iletişim  Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Covid-19 salgının etkili olduğu bir dönemde bölgedeki önde gelen Türk esnaflar hem toplumu bilgilendirdi, hem de moral verdi. Nürnberg’in sembolü haline gelen Mevlana Restaurant’ın sahibi Ahmet Can yaptıgı açıklamalar ve verdiği mesajlar ile insanlara adeta sosyal danışmanlık yapmaya başladı.
 
 
 
Ayhaber’e açıklamalarda bulunan Ahmet Can, “Tabiki son bir kaç aydır alınan kısıtlayıcı tedbirler ile hepimizin hareket sahası iyice daraldı. Bunun da insanlarımıza etkisi hakikaten ağır oldu. Gelen her telefonun arkasında öncelikle bir insan, bir can olduğunu, her sipariş sonunda insanımızdan iyi haber aldığımız için mutlu olduğumuz bir dönemden geçtigimizi belirtmek isterim. İş az olur, çok olur önemli degil, önümüzdeki günlerde inşallah daha iyi olur. Ama hiç bir insanımızın, ailesinin bu dönemde can kaybı yaşamamasını diliyoruz. İnanın bir arkadaşımız ararken haber nasıl acaba diye düşündüğümüz oluyor. Yemek siparişi için çalan telefonlarımıza bir acı haber ulaşırsa çok üzülürüz. Bu baglamda inanlarımızın da moralini yüksek tutmak için uğraşıyoruz” şeklinde konuştu.
 
 
 
 
 
Bilindiği gibi Mevlana Restaurant Türklerin uğrak yeri olan restaurantlardan biri olarak biliniyor.
 
 
 
 

Nicht nur lesen, sondern sich auch bewegen: Vom 8. bis 28. Mai

beteiligt sich die Stadt Würzburg an der dreiwöchigen Aktion

Stadtradeln. Mit dieser bundesweiten Kampagne möchte das Klima-Bündnis

mehr Menschen für das Radfahren begeistern und dazu beitragen, dass

Städte noch fahrradfreundlicher werden. Für Nachhaltigkeit und

Klimaschutz engagiert sich auch das Team der Stadtbücherei in vielerlei

Hinsicht – von der Bereitstellung einer entsprechenden Medienauswahl,

der Kooperation mit den Würzburger Radboten für den klimaneutralen

Medientransport bis hin zur neu geschaffenen Bibliothek der Dinge in der

Stadtteilbücherei Hubland. Darüber hinaus fahren bereits viele

Teammitglieder, bei jedem Wind und Wetter, mit dem Fahrrad ins

Falkenhaus oder in die Stadtteilbüchereien zur Arbeit. Und dank seines

vorzüglichen Betriebsklimas werden sich fast alle Mitarbeiterinnen und

Mitarbeiter mit ihrem „Radelteam der Stadtbücherei Würzburg“ an der

Aktion Stadtradeln beteiligen und in den kommenden Wochen kräftig in die

Pedale treten. 

 

Noch größer, offener und bunter als beim letzten Mal ist das „Radelteam

der Stadtbücherei“ in diesem Jahr an den Start gegangen und lädt deshalb

auch ihre Kundinnen und Kunden, Freunde und Förderer herzlich ein, sich

dem radelnden Büchereiteam anzuschließen. Es geht darum, innerhalb des

Aktionszeitraums möglichst viele klimafreundliche Rad-Kilometer zu

sammeln, wobei jeder Meter zählt – ob auf dem Weg zur Arbeit oder in der

Freizeit. Mitmachen können alle, die in Würzburg und Umgebung wohnen,

arbeiten, studieren, zur Schule gehen oder einem Verein angehören und

die Stadtbücherei Würzburg zumindest von außen kennen. Wer Lust bekommen

hat, mitzumachen und sich dem „Radelteam der Stadtbücherei“

anzuschließen, kann sich unter www.stadtradeln.de/wuerzburg anmelden

und das Team „Radelteam Stadtbücherei Würzburg“ auswählen. Die

gefahrenen Kilometer können auf der Website eingetragen oder ganz direkt

mit der Stadtradeln-App erfasst werden.

 

Und natürlich hält die Stadtbücherei auch eine große Auswahl an Medien

mit Tipps für Radtouren, Fahrradkauf oder -reparatur für ihre Kundinnen

und Kunden, die (nicht nur) mit dem Fahrrad herzlich willkommen sind,

bereit. 

 

Für Rückfragen und weitere Informationen steht das Büchereiteam unter

Tel. 0931-37 34 38 oder per Mail unter

Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! zur Verfügung. 

 

 

 

Bildunterschrift:

Martha Maucher, Leiterin der Stadtbücherei und Eva Eichhorn,

Koordinatorin des Radelteams der Stadtbücherei sind am Start – beim

Radeln für ein gutes Klima.

Foto: Petra Bareis

Mit einem Eilantrag über die Regierung von Unterfranken konnte noch am

Sonntagnachmittag Einvernehmen zu geplanten Öffnungsschritten im

Stadtgebiet Würzburg hergestellt werden. Grundlage ist, dass in Würzburg

die Bundes-Notbremse am Dienstag automatisch außer Kraft treten wird. Ab

Mittwoch, 12. Mai 2021, gelten im Stadtgebiet damit folgende

Regelungen:

 

Zulässig ist die Öffnung von Gastronomiebetrieben im Außenbereich für

Besucher mit vorheriger Terminbuchung samt Dokumentation für die

Kontaktnachverfolgung im Sinne von § 2 der 12. BayIfSMV. Personen aus

mehreren Hausständen dürfen unter Berücksichtigung der

Kontaktbeschränkungen gemäß § 4 Abs. 1 der 12. BayIfSMV nur gemeinsam

an einem Tisch sitzen, wenn sie über einen vor höchstens 24 Stunden

vorgenommenen POC-Antigentest oder Selbsttest oder einen vor höchstens

48 Stunden vorgenommenen PCR-Test in Bezug auf eine Infektion mit dem

Coronavirus SARS-CoV-2 mit negativem Ergebnis verfügen.

 

Zulässig ist die Öffnung von Theatern, Konzert- und Opernhäusern sowie

Kinos für Besucherinnen und Besucher mit einem vor höchstens 24 Stunden

vorgenommenem POC-Antigentest oder Selbsttest oder einem vor höchstens

48 Stunden vorgenommenen PCR-Test in Bezug auf eine Infektion mit dem

Coronavirus SARS-CoV-2 mit negativem Ergebnis.

 

Zulässig ist kontaktfreier Sport im Innenbereich sowie Kontaktsport

unter freiem Himmel unter Beachtung der Kontaktbeschränkungen gemäß § 10

Abs. 1 der 12. BayIfSMV und unter der Voraussetzung, dass alle

Teilnehmerinnen und Teilnehmer über einen vor höchstens 24 Stunden

vorgenommenen POC-Antigentest oder Selbsttest oder einen vor höchstens

48 Stunden vorgenommenen PCR-Test in Bezug auf eine Infektion mit dem

Coronavirus SARS-CoV-2 mit negativem Ergebnis verfügen.

 

„Es ist ein großer Verdienst aller Würzburgerinnen und Würzburger, dass

wir aktuell eine stabile Inzidenzlage haben und ich hoffe, dieser Trend

wird sich fortsetzen. Daher werden, dank dem Einverständnis der

Regierung von Unterfranken, weitere wichtige Öffnungsschritte möglich“,

freut sich Oberbürgermeister Christian Schuchardt. „Für Sport, Kultur

und Außengastronomie, aber auch die Bürgerinnen und Bürger, sind die

Öffnungsmöglichkeiten ab Mittwoch unter besonderen Hygiene- und

Rahmenkonzepten eine große Erleichterung.“

 

„Die Vereine und Kulturschaffenden stehen bereits in den Startlöchern“,

atmen auch Sportbürgermeisterin Judith Jörg und Kulturreferent Achim

Könneke auf. „Sie haben ihre Hygiene- und Rahmenkonzepte in der

Tasche und können ab Mittwoch, genauso wie die Außengastronomie den

Menschen endlich wieder ein Stück ihres normalen Lebens zurückgeben.“

 

Die Bibliotheken sind bereits seit 15. März mit den entsprechenden

Hygienemaßnahmen geöffnet, im Falkenhaus zu den regulären

Öffnungszeiten, in den Zweigstellen eingeschränkt. Das Museum im

Kulturspeicher wird bereits ab morgen, Dienstag, 11. Mai, wieder für

Besuchende geöffnet sein - mit vorheriger Anmeldung und Reservierung

eines Zeitfensters.

 

Die Stadtverwaltung bittet darum, die Angebote von Sport-,

Kulturveranstaltungen und Außengastronomie nur unter Einhaltung der

Hygiene- und Rahmenbedingungen wahrzunehmen. „Ich wünsche mir, dass die

Branchen schnell wieder Fuß fassen. Dafür haben wir ein breites Netz an

Testmöglichkeiten geschaffen, damit das bisher Erreichte nicht aufs

Spiel gesetzt wird“, so Oberbürgermeister Christian Schuchardt.

 

Die neuen Regelungen ab Mittwoch können der Anlage (Allgemeinverfügung)

entnommen werden.

Die einzuhaltenden Rahmenkonzepte

Rahmenkonzept Sport (BayMBl. 2021 Nr. 309, abrufbar
unter:

https://www.verkuendung-bayern.de/files/baymbl/2021/309/baymbl-2021-309.pdf)

Rahmenkonzept für Kinos (BayMBl. 2021 Nr. 310,
abrufbar unter:

https://www.verkuendung-bayern.de/files/baymbl/2021/310/baymbl-2021-310.pdf)

Rahmenkonzept Gastronomie (BayMBl. 2021 Nr. 311,
abrufbar unter:

https://www.verkuendung-bayern.de/files/baymbl/2021/311/baymbl-2021-311.pdf)

 

Rahmenkonzept für kulturelle Veranstaltungen in
Theatern, Opern- und Konzerthäusern (BayMBl. 2021 Nr. 312, abrufbar

unter:

https://www.verkuendung-bayern.de/files/baymbl/2021/312/baymbl-2021-312.pdf)

werden auch auf der Internetseite der Stadt abzurufen sein.

 

Bild: Stadt Würzburg

Eylül ayında yapılacak seçimlerde küçük partilerin yükselişi ile ilgili yapılan tahminlere karşı iş piyasası CDU’suz bir hükümet Almanya’nın geleceğini ciddi anlamda tehlikeye düşüreceğini belirtiyor.
 
Siyasi duruşu ve yaptığı tahminlerde piyasa ekonomisinin önde gelen savunucularından olan Kocagöl Group Ceo’su Mehmet Kocagöl, ”İstikrar sadece işadamlarına değil her mesleğin geleceğe olumlu bakabilmesi için önemli bir siyasi atmosferdir. Yatırım yapabilmem için elbette önümü görebilmem gereklidir. Keza bana kredi verecek banka için de bu geçerli. Buradaki halkalar uzar gider. Son halka ise işçilerdir. İşte o zaman bir ülkede iç piyasanın mutluluk zinciri kurulur. Buradan şuna gelmek istiyorum, ana ekol partiler ülkenin istikrarı için önemlidir. Daha beş ay sonra yapılacak seçimler için şimdiden kesin konuşmamak önemlidir. Ancak başbakan adayı Armin Laschet’i severim ve çok sempatik biridir. Alman iş dünyasındaki çok sayıda arkadaşım da tercihlerinin CDU olacağını belirtiyor.
 
 
İnşaat şirketlerinin siyasi ve ekonomik piyasayı en iyi koklayan meslek dalı olarak bilindiğini belirten Kocaköl son olarak, “Bir ülkede istikrar herkes için önemlidir. İstikrar olmaması ise herkesi olumsuz etkiler. Uzak bir ihtimal ama AB politikaları bile Almanya genel seçimlerinin sonuçlarını beklemektedir” şeklinde konuştu.
 
Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı, sema kapılarının açıldığı, dua ve 
tövbelerin kabul edildiği, “bin aydan hayırlı” olarak kabul edilen Kadir Gecesi 
Almanya’da düzenlenen programlarla coşkulu bir şekilde idrak edildi.
 
 
Köln DİTİB Merkez Camii’nde Kadir Gecesi münasebetiyle gerçekleştirilen 
programlarda, Kur’an-ı Kerim okundu, salatü selamlar getirildi ve dua edildi.
 
 
Pandemi önlemleri sebebiyle Kadir Gecesinin manevi ikliminden istifade etmek 
isteyen Mü’minler, DİTİB Merkez Camii‘nde gerçekleştirilen programda, din 
görevlileri Naci Şengün, Mustafa Kader ve Gökhan Uygun tarafından Kur’an-ı Kerim 
tilavet edildi, cemaatin de istirak ettiği tesbihatla gönüller coştu.
 
 
Köln DİTİB Merkez Camii Kuran Kursu öğrencilerinden minik Mustafa Musab Ünver’in 
ezbere okuduğu Kadir Gecesi adlı şiiri cemaatin duygu dünyasında unutulmaz 
yerini aldı.

Der „Frühling International“ findet in diesem Jahr nicht wie gewohnt im

Mai, sondern stattdessen am Sonntag, 10. Oktober 2021 statt. Grund für
die Terminverschiebung ist die Covid-19-Pandemie und die damit
verbundenen Kontaktbeschränkungen. 
 
In Zusammenarbeit mit dem Büro Würzburg International präsentieren die
Internationalen Gesellschaften die Kultur ihrer Heimatländer. Von
kulinarischen Köstlichkeiten über Musik und Tanz bis hin zu
Kunsthandwerk ist für jeden Geschmack etwas geboten. Die Veranstaltung
findet wie gewohnt auf dem Gelände der ehemaligen Landesgartenschau am
Festungsberg statt. Vor allem die Partnerschaftsgärten, die den
Würzburger Partnerstädten gewidmet sind, bieten dafür die perfekte
Kulisse. In entspannter Atmosphäre lädt der „Frühling International“ –
dieses Jahr ausnahmsweise im Herbst – zum Entdecken und zum
interkulturellen Austausch ein.
BERLİN (AA) - Almanya’nın, ABD yönetiminin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşıları üzerindeki fikri mülkiyet haklarının kaldırılması teklifine karşı olduğu bildirildi.
 
Alman hükümet sözcüsü, Süddeutsche Zeitung gazetesine yaptığı açıklamada, fikri mülkiyet haklarının korunmasının "yenilik kaynağı" olduğunu ve gelecekte böyle kalması gerektiğini belirtti.
 
Aşı üretiminde sınırlayıcı faktörün patentlerin değil, üretim ve yüksek kalite standartların olduğunu vurgulayan sözcü, "Biz Almanya olarak, Avrupa Birliği ve dünyada aşı üretim kapasitesinin artırılması için yoğun çaba harcıyoruz." ifadesini kullandı.
 
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, dün düzenlediği basın toplantısında, Kovid-19 aşılarının üzerindeki fikri mülkiyet haklarının kaldırılmasının gündemde olduğunu ancak bu konuda karar alınmadığını belirtmişti.
 
ABD Ticaret Temsilcisi Katherine Tai de Kovid-19 aşılarının üretim kapasitesini artırmak için fikri mülkiyetin kaldırılmasını desteklediklerini, DTÖ'de gerekli müzakerelere katılacaklarını bildirmişti.
 
Fikri mülkiyet hakkının kaldırılması fikri yoksul ve bazı gelişmekte olan ülkeler tarafından desteklenirken zengin Batılı ülkelerde plana karşı çıkan şirketlerin ve araştırmacıların sayısı oldukça fazla olması da dikkati çekiyor.
 
Bu arada, Alman ilaç firması BioNTech'in kurucularından Prof. Dr. Uğur Şahin ise Kovid-19 aşılarının üretim kapasitesini artırmak için fikri mülkiyetten vazgeçmenin doğru bir yol olmadığını, bunun yerine üretim lisansları verilmesi gerektiğini dile getirmişti.