Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, oldukça bulaşıcı olduğu belirtilen yeni koronavirüs varyantı Omicron (Türkçesiyle Omikron) nedeniyle aralarında Güney Afrika'nın da bulunduğu 7 ülkeye geçici seyahat yasağı uygulanması konusunda anlaştı.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Güney Afrika'da ortaya çıkan ve Yunan alfabesinin 15. harfi olan Omicron adı verilen B.1.1.529 varyantının görüldüğü tüm ülkelerle seyahatleri yasaklamaları çağrısı yapmıştı.

AB Dönem Başkanı Slovenya tarafından yapılan açıklamada, birlik üyesi 27 ülkenin acil durum çerçevesinde Güney Afrika'dan Avrupa'ya yapılan tüm seyahatlere geçici kısıtlama getirilmesi konusunda anlaşmaya vardıkları belirtildi.

Reuters Haber Ajansı'na bilgi veren bir AB yetkilisi, kısıtlamaların Güney Afrika'nın yanı sıra, Botsvana, Eswatini, Lesotho, Mozambik, Namibya ve Zimbabve'yi de kapsadığını söyledi.

devletinin tümünden sağlık uzmanlarından oluşan bir komitenin "acil tatili etkinleştirme ve güney Afrika'dan AB'ye tüm seyahatlere geçici kısıtlama getirme gereği üzerinde anlaştığını" söyledi. 

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Brüksel'de yaptığı açıklamada, yeni varyant ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olunana dek seyahat yasağı kararı alınması gerektiğini söylemişti.

Avrupa Komisyonu, AB'nin yürütme organı.

Aralarında Belçika ve Hollanda'nın da bulunduğu bazı üye devletler, Güney Afrika'ya yönelik benzer kararları kendileri almıştı.

Avrupa'daki ilk resmi Omicron varyantı Belçika'da tespit edildi

Öte yandan, Omicron varyantı Avrupa'da ilk kez Belçika'da görüldü. Belçika medyasına göre, kriz yönetiminin önde gelen isimlerinden virolog Marc Van Ranst, Afrika'da hızla yayılan yeni virüs varyantının 22 Kasım'da yapılan test sonucu tespit edildiğini doğruladı.

Belçika Sağlık Bakanı Frank Vandenbroucke, yeni virüs varyantının, Mısır tatilinden dönen 30'lu yaşlardaki bir kişide görüldüğünü açıkladı. Vandenbroucke, bu kişinin aşı olmadığını ve daha önce koronavirüs enfeksiyonu geçirmediğini söyledi. İlk belirlemelere göre, Belçika'ya gittikten 11 gün sonra hafif grip benzeri belirtiler gösteren ve Omicron varyantı görülen kişinin Güney Afrika ile hiçbir bağlantısı bulunmuyor.

İlk olarak Güney Afrika'da tespit edilen ve bu ülkede hızla yayılan yeni koronavirüs varyantı, oldukça bulaşıcı olduğu ve mevcut aşılara direnç geliştirme veya mutasyona uğrama potansiyeline sahip olduğu için büyük endişe yaratıyor.

Bu nedenle Belçika da dahil birçok Avrupa ülkesi, Güney Afrika'dan gelen yolculara giriş yasağı uyguluyor.

 

Um die Sicherheit von urbanen Seilbahnen geht es beim Auftritt von TÜV SÜD auf der Cable Car World, die vom 21. bis 22. Juni 2022 in Essen stattfindet. Der Prüf- und Zertifizierungsdienstleister unterstützt Hersteller, Betreiber und Planer weltweit mit einem umfassenden Leistungsspektrum. (Stand 532)

Die Leistungen von TÜV SÜD für Hersteller, Betreiber und Planer von Seilbahnen umfassen Zertifizierungen von Sicherheitsbauteilen und Teilsystemen nach der Verordnung (EU) 2016/424, die Erstabnahmen von Seilbahnen und Schleppliften, die vorgeschriebenen Prüfungen durch eine anerkannte Prüfstelle sowie die Beratung von Betreibern und die Schulung ihres Personals. Die Expertise der TÜV SÜD-Experten ist nicht nur im europäischen Alpenraum, sondern auch in städtischen Ballungsräumen auf der ganzen Welt gefragt.

„Urbane Seilbahnen sind zuverlässige und umweltfreundliche Verkehrssysteme mit vergleichsweise geringen Investitionskosten, die beispielsweise Lücken im öffentlichen Nahverkehr schließen können“, sagt Dr. Georg Schober, Leiter der Abteilung Transportation von TÜV SÜD Industrie Service in München. „Unsere qualitative und quantitative Expertise ist ein wichtiges Kriterium für die Vergabe solcher Aufträge durch die führenden Hersteller bei internationalen Seilbahnprojekten“, ergänzt Peter Hofer, Leiter der Seilbahn-Prüfstelle von TÜV SÜD Österreich in Jenbach. So waren die Seilbahn-Experten von TÜV SÜD in den vergangenen Jahren unter anderem an Projekten in Mexiko, Guatemala, Brasilien, Bolivien und Hongkong beteiligt. Bei der Cablebús Linea 1 in Mexiko-Stadt hat TÜV SÜD im Auftrag des Herstellers die Herstellerdokumentation und den Sicherheitsbericht evaluiert und die Abnahmeprüfung vor Ort durchgeführt. Die Cablebús Linea 1 ist an den größten Verkehrsknotenpunkt der Stadt angebunden und gehört mit einer Länge von knapp 10 Kilometern und einer Förderkapazität von 4.000 P/h zu den größten urbanen Seilbahnen weltweit.

Weitere Informationen zu den Leistungen der TÜV SÜD Industrie Service GmbH in diesem Bereich gibt es im Internet unter www.tuvsud.com/seilbahn-sicherheit.

Vortragshinweis: Am 21. Juni 2022 hält Dr. Georg Schober von TÜV SÜD Industrie Service einen Vortrag über das „Vorgehen bei der Zertifizierung urbaner Seilbahnen unter Betrachtung diverser Methoden und Best-Practice-Beispielen“ (15:40 – 16:00 Uhr, Kongressbühne) und beteiligt sich im Panel II an der Podiumsdiskussion über „Bedingungen für Akzeptanzgewinnung im Kontext adaptiver Ansätze zur erfolgreichen Projektierung von Infrastrukturvorhaben“ (16:40 – 17:10 Uhr, Kongressbühne). Das gesamte Kongressprogramm gibt es unter https://www.cablecarworld.com/programmplan.

Download Bild Bildnachweis: Dr. Georg Schober, TÜV SÜD Industrie Service

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Kültür Bakanları Daimi Konseyi Olağanüstü Toplantısı'nda, Azerbaycan'ın Şuşa kenti "2023 Türk Dünyası Kültür Başkenti" ilan edildi.

 

"2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti" Bursa'da bir otelde düzenlenen toplantının sonuç bildirgesi, kapanış oturumunda açıklandı.

 

TÜRKSOY mevzuatında yapılması önerilen düzenlemelerin, yeni seçilen genel sekreter döneminde yürütülecek çalışmaların ardından değerlendirilmek üzere sonraki toplantılara bırakıldığı belirtilen bildirgede, Azerbaycan Kültür Bakanlığının önerisi ve Daimi Konsey üyelerinin onayı ile tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bilinen Azerbaycan'ın Şuşa şehrinin 2023 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edildiği bildirildi.

 

Bildirgede ayrıca, TÜRKSOY Genel Sekreterliği görevine, Kırgız Cumhuriyeti Kültür, Bilgi, Spor ve Gençlik Politikaları Bakanlığının teklifi üzerine Sultanbai Raev'in 2022-2025 dönemi için oy birliği ile seçildiği duyuruldu.

 

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkürlerini iletti. Konukları Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa'da ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını belirten Ersoy, "Hem Bursa'nın Türk Dünyası Kültür Başkenti açılış törenlerini hem de nevruzu eş zamanlı olarak büyük bir coşkuyla dün akşam gerçekleştirdik. Tüm yılı kapsayacak etkinliklerin en az bu kutlamalar kadar başarılı olacağına yürekten inanıyorum. Aynı zamanda 2022 yılının bizler için son derece önemli bir yıl olacağını düşünüyorum." dedi.

 

Ersoy, Kovid-19 pandemisinin sonlanacağını düşündükleri 2022'de atacakları adımların da büyük önem taşıdığını dile getirdi.

 

TÜRKSOY Genel Sekreterliği görevini 4 dönemdir sürdüren Düsen Kaseinov'a teşekkür eden Ersoy, şöyle konuştu:

 

"Görevini hakkıyla yerine getiren Sayın Kaseinov'a, bugüne kadar TÜRKSOY bünyesinde Türk kültür ve sanatının anlaşılmasında, korunmasında, dünyaya tanıtılmasında gösterdiği özveriye ve kardeş ülkelerimiz arasında var olan dostluk ilişkilerinin geliştirilmesinde sağladığı büyük katkılardan ötürü teşekkür ediyorum. Yeni Genel Sekreter Sayın Raev'e görevinde bir kez daha başarılar diliyor, ülkemizin ev sahibi olarak tüm çalışmalarında destekçisi olacağını bir kez daha ifade ediyorum. Bu toplantının dost ülkeler arasında verimli sonuçlar doğurduğuna içtenlikle inanıyorum. Gelecek sene de Türk Dünyası Kültür Başkenti olacak Azerbaycan Şuşa kentinde buluşmak üzere ilginiz ve katılımınız için teşekkür ediyorum."

 

Daimi Konsey ülkelerinin temsilcileri, görevi devreden Kaseinov'a hediyeler verdi.

 

Gerek savunma harcamaları gerekse jeopolitik önceliklerin farklılığı, 2030 Vizyon Belgesi'nin hazırlandığı bir süreçte parçalanmış bir NATO resmi ortaya çıkarmıştır.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat 2022 tarihinde yaptığı ulusa sesleniş konuşmasının ardından 24 Şubat 2022 itibarıyla Ukrayna saldırısını başlattı. Bu saldırılar uluslararası güvenlikte NATO ve Avrupa Birliği (AB) gibi başat aktörlerin hem birbirleriyle hem de Türkiye ile ilişkilerinin yeniden kurgulanacağı bir sürecin de başlangıcı oldu.

 

NATO: Parçalanmış aile fotoğrafı

Uluslararası güvenliğin kuşkusuz en temel aktörlerinden biri Soğuk Savaş dönemi ortaya çıkan NATO’dur. 1990’lardan sonra değişen uluslararası sistem ve güvenlik tehditleriyle beraber NATO önemli bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiştir. Bu dönüşüm sürecinde kuruluşundan bugüne kadar benimsediği ve değiştirmediği en önemli prensiplerinden birisi kuşkusuz "güvenliğin bölünmezliği" ilkesidir. Bu ilke ile NATO’nun müttefik ülkeler arasında güvenlik konusundaki bağlayıcılık işlevi ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır.

Diğer bir deyişle, Kuzey Amerika ve Avrupa savunmasının bir tutulacağı; ortak çıkarların savunulmasında üye devletler arasındaki iş birliği ile Avro-Atlantik güvenliğinin ayrılamaz bir bütün olduğu vurgulanmıştır. Ancak, kağıt üstünde oldukça güçlü görünen bu ilkeye rağmen özellikle ABD’de Başkan Donald Trump döneminde Avrupa ile transatlantik arasındaki güvenlik öncelikleri ve bütçe gibi konularda, uzun yıllardır var olan ciddi görüş ayrılıkları çok daha fazla görünür hale gelmiştir. Örneğin Fransa, De Gaulle döneminden Sarkozy’e kadar NATO’nun askeri kanadını protesto etmiş; 2019 yılında Cumhurbaşkanı Emmanuel Macro’nun "NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti" sözleri ise büyük tartışmalara neden olmuştur. Dolayısıyla gerek savunma harcamaları gerekse jeopolitik önceliklerin farklılığı, 2030 Vizyon Belgesi’nin hazırlandığı bir süreçte parçalanmış bir NATO resmi ortaya çıkarmıştır.

 

Yön arayışındaki AB ve Stratejik Pusula

Geçtiğimiz on yıl içinde ekonomik, sosyal ve siyasi krizler sarmalında olan AB; uluslararası sistemdeki rolü itibarıyla daha içine kapanık, etkisiz bir aktör haline gelmiştir. Aynı zamanda; Transatlantik ile güvenlik konusundaki görüş ayrılıkları, AB içindeki otonomi tartışmalarını güçlendirmiştir. Uzun yıllardır devam eden kurumsallaşma ve operasyonel bir Avrupa ordusu kurulması çabaları ise 2020 itibarıyla Stratejik Pusula Belgesi çalışmalarına dönüşmüştür. Belgede yer alan en önemli başlıklar, AB’nin NATO ile ilişkileri nasıl tanımlayacağı, yeni tehdit unsurları ve yol haritasının detaylarıdır.

Özellikle belgenin ilk taslağında Rusya, 2014’deki Kırım’ın ilhakına rağmen; NATO’nun 2030 Vizyon Belgesi'ndeki yaklaşımın aksine AB ve Rusya’yı ortak çıkar ve kültür temelinde iş birliği yapılabilecek bir aktör olarak tanımlanmıştır. 24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, Stratejik Pusula'nın yönünü de etkilemiştir. Rusya ile ilgili olumlu ifadelerin metinden çıkarıldığı Stratejik Pusula Belgesi'nin, 2022 mart ayında kabul edilen son halinde, 2030 yılına kadar "daha iddialı ve kararlı bir güvenlik sağlayıcısı" olmayı hedefleyen AB'nin güvenlik ve savunma politikasını güçlendirmeye yönelik bir plan ortaya konulmuştur. Pusula, AB'nin karşılaşacağı tehditleri, stratejik öncelikleri ve buna yönelik izleyeceği politik hedefleri belirleyen bir zaman çizelgesi içermesi nedeniyle oldukça önemlidir.

Pusulada belirlenen öncelikli eylemler: (1) krizlere hızlı refleks vermek, (2) tehditleri önceden tahmin etmek ve stratejik alanlara güvenli erişim sağlamak, (3) ikili ve çok taraflı ortaklıkları derinleştirmek, (4) savunma yeteneklerine ve yeni teknolojilere daha fazla ve daha iyi yatırım yapmak ve (5) bağımlılıkları azaltmaktır.

 

Ukrayna-Rusya Savaşı: Batı’ya can suyu mu, yeni bir sınama mı?

24 Şubat’tan itibaren akıllardaki en önemli sorulardan birisi de hiç şüphesiz Rusya-Ukrayna Savaşı'nın Batı ittifakı için yıllar sonra birleştirici bir unsur olup olmadığıdır. Bu sorunun cevabını iki farklı boyutta irdelemek gerekir. İlk olarak; kısa vade de Rusya-Ukrayna Savaşı Batı ittifakına adeta can suyu olmuştur. Sadece NATO müttefikleri değil, Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı Rusya’ya karşı siyasi ve ekonomik yaptırımlar konusunda ortak politikalar benimsemiştir.

İkinci boyutta ise; orta ve uzun vadede bu birlikteliğin çok da sürdürülebilir olmayacağıdır. Devam eden çatışma ortamı askeri yardımların maliyetlerini artırmakla beraber AB’nin derinleşen bir mülteci kriziyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Ayrıca, dünyanın en büyük ikinci enerji sağlayıcısı Rusya’ya yönelik uygulanan yaptırımların, ABD’den çok, AB ülkelerini olumsuz yönde etkileyeceği açıktır.

Bu iki boyutta bakıldığında Batı ittifakına şimdilik can suyu olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yakın gelecekte enerji, ekonomi, göç ve güvenlik konularında şimdiden ayak sesleri duyulan yeni ve çok boyutlu sınamalara neden olacağı söylenebilir. Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin alternatif enerji arayışlarına yönelmeye başladığı değerlendirildiğinde; tüm alternatiflerin ilk aşamada büyük bir maliyete neden olacağını öngörmek gerekir.

Avrupa içinde enerji düzleminde ortaya çıkan bir başka durum Rusya’nın "dost olmayan" ülkelerin Rusya’ya olan borçlarını Ruble ile ödemesi kararı olmuştur. Bazı Avrupa ülkeleri bu karara tepki gösterirken bazılarının ödeme hazırlığı yapması ilk günlerdeki "Birlik ruhunu sarsar mı?" sorusunu akla getirmektedir.

Son olarak, 30 Mart 2022 itibarıyla -tahmini rakamlara göre- 4 milyon Ukraynalı mülteci, komşu ülkelere sığınmıştır. AB, Suriye krizinde gördüğümüzün aksine, ilk günden itibaren kapılarını açmış olsa da gerek uzun vadedeki altyapı sorunları gerekse mülteci konusundaki yük paylaşımı Brüksel ve komşu başkentlerin ortak sınaması olacaktır.

 

Vazgeçilmez müttefik olarak "Türkiye" gerçeği

Rusya-Ukrayna Savaşı küresel jeopolitik mücadeleleri yeni bir boyuta taşırken; uzun zamandır Batı ittifakında haksız ve iki yüzlü politikalara maruz kalan Türkiye ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel dostluk, yoğun etkileşim, girişimcilik ve esneklik gibi boyutları içeren lider diplomasisindeki müthiş deneyimi ve başarısı, süreçteki barışçıl ve dengeli rolü ile dünyanın gözünün Ankara’ya çevrilmesini sağlamıştır.

Savaşın ilk gününden itibaren Türkiye’nin iki ülkeyle geliştirdiği çok yönlü ve derin ilişkiler temelinde taraflara itidal çağrısında bulunması, Rusya'ya yönelik yaptırımlara dahil olmaması, insani koridorların açılması konusunda izlediği politikalar ile müzakerelerin bir kısmına ev sahipliği yapması, başta Batı olmak üzere herkes için güvenlik ve savunma alanında vazgeçilemez ve çok önemli bir müttefik olduğunu yeniden hatırlatmıştır.

Bu süreçte Türkiye’yi de önemli sınamalar ve fırsatlar beklemektedir. Rusya’ya yönelik çok boyutlu yaptırımların özellikle enerji, turizm ve ticaret bağlamında Türkiye’yi de etkileyebileceği düşünülebilir. Sınamalara rağmen Türkiye’nin diplomasinin merkezi olarak güçlenen rolü hem AB hem de ABD ile ilişkilerde yeni bir dönemi başlatmıştır. Özellikle AB ve NATO bağlamında Türkiye’nin güvenlik mimarisinin vazgeçilemez bir aktörü olduğu yeniden anlaşılmıştır. Türkiye, girişimci ve insani dış politikasını lider diplomasisiyle birleştirerek başta Rusya-Ukrayna Savaşı olmak üzere bölgesel ve küresel sınamalara çözüm sunabilecek kilit ülke olarak, yeni bir manevra ve etki alanı oluşturmuştur.

***

[Dr. Şuay Nilhan Açıkalın, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdür Yardımcısıdır]

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün Ramazan Bayramı münasebetiyle bir tebrik mesajı yayımladı. “Bayram insanlığın selameti için dualaşmaktır, dayanışma göstermektir. Bayramın bu fonksiyonu günümüzde daha da önem kazanmış durumdadır.” diyen Ergün sözlerini şöyle sürdürdü:

“Peygamber Efendimiz ﷺ’in müjde ettiği üzere başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan bir ramazan-ı şerifi daha geride bırakarak bayram sevincini yaşıyoruz. Her ramazan olduğu gibi bu ramazan da bizler için bir dönüşüm imkânı idi. Tuttuğumuz oruçlar, yaptığımız mukabeleler, verdiğimiz zekât ve fitreler, kıldığımız teravih namazları, eş ve dostlarımıza iftar sofralarında yaptığımız ikramlar umuyoruz ki arınmamıza ve daha iyi insanlar, daha samimi Müslümanlar olmamıza vesile olmuştur.

Bayramların dayanışmayı ve kardeşliği pekiştirme fonksiyonu çok önemlidir. İslam âlemi olarak bu müstesna günlerde camilerimizde birbirimizle kucaklaşırken hem birbirimizin hem de darda olan bütün mazlumların selameti için dualar ederiz. Baskı ve zulmün coğrafya fark etmeksizin gitgide yaygınlaştığı, milyonlarca masum insanın artık ya çatışmalar arasında yaşam mücadelesi verdiği ya da ülkesini terk etmek zorunda kaldığı bir ortamda bu dayanışma atmosferi muhakkak daha da önem kazanmış durumdadır.

Bu duygu ve düşüncelerle İslam âleminin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor, kuşandığımız güzel hasletlerin daim olmasını diliyorum.”

BERLİN (AA) - Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in telefonda Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile görüştüğü bildirildi.

Almanya Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Steinmeier Zelenskiy’e, Ukrayna halkının Rus saldırganlığına karşı verdiği cesur mücadelesine dayanışmasını, saygısını ve desteğini dile getirdi.

Açıklamada, Almanya’nın Ukrayna'nın kendisini savunma mücadelesine en başından beri mali, ekonomik ve askeri destek verdiği ve dayanışma içinde yanında olduğu ifade edildi.

İki liderin bu görüşmeyi "çok önemli ve çok iyi" olarak nitelendirdiği aktarılan açıklamada, geçmişten gelen rahatsızlıkların ortadan kaldırıldığı ve ikilinin yakın temasta kalmayı kararlaştırdığı belirtildi.

 

- Zelenskiy, Steinmeier’in ziyaretini reddetmişti

Polonya ve Baltık ülkelerinin liderleri, nisan ortasında Steinmeier ile Kiev'e birlikte gitmek istemiş ancak Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'nin Steinmeier’i kabul etmek istemediği ortaya çıkmıştı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz da Steinmeier’in Ukrayna'ya ziyaret talebinin reddedilmesinin, kendisinin bu ülkeyi ziyaret etmesinin önünde engel teşkil ettiğini açıklamıştı.

 

„Ihr Engagement ist keine Eintagsfliege, sondern eine Mission anderen zu helfen qua Satzung“, ehrte Oberbürgermeister Christian Schuchardt die Mitglieder des Lions Clubs de Leone bei einem städtischen Empfang. Anlass für den Empfang ist eine Pfandbonsammelaktion für gute Zwecke. In Pfandboxen direkt neben Leergutautomaten können Kundinnen und Kunden der Edeka-, Rewe-, Kupsch- und tegut-Märkte ihre Pfandbons zurücklassen, die dann dem guten Zweck dienen. Seit Dezember 2021 wurden in mehreren Einkaufsmärkten der Stadt und des Landkreises Würzburg in der Summe 13.000 Euro gesammelt, bis Mitte März 8.000 Euro für die Vereinigte Stiftung für Jugendwohlfahrt und Jugendpflege, seit Mitte März 5.000 Euro für den neu gegründeten Verein Mrija e.V. für ukrainische Flüchtlinge in Würzburg. Schuchardt dankte den Vereinsmitgliedern, aber auch ganz besonders den Marktinhaberinnen und -inhabern für die Unterstützung dieser karitativen Maßnahmen und die außergewöhnliche Spendenbereitschaft: „Bitte erhalten Sie diese niedrigschwellige Spendenaktion, bei der mit kleinen Beträgen so viel Gutes getan werden kann.“ Georg Popp, Präsident des Lions Clubs Würzburg de Leone, fügte hinzu: „In über 30 Jahren haben wir aus eigenen Mitteln einen kleinen sechsstelligen Betrag für die Vereinigten Stiftungen Jugendwohlfahrt und Jugendpflege und die Bürgerstiftung Herbipolis gespendet. Mit der Möglichkeit, Pfandbons in den Supermärkten zu sammeln, können wir gemeinsam noch mehr für Bedürftige in der Stadt unternehmen.“

Als Vertreter der Sozialreferentin erklärte Gunther Kunze, Leiter des Fachbereichs Jugend und Familie, wie die Gelder verwendet werden, denn das Sozialreferat stellt sicher, dass die gesammelten Beträge vollständig an die Empfängerinnen und Empfänger fließen: Die Vereinigte Stiftung für Jugendwohlfahrt und Jugendpflege erstellt gemeinsam mit dem Sozialreferat eine Liste mit besonderen Wünschen bedürftiger Kinder in der Region, die sonst unerfüllt blieben. „Seit 30 Jahren arbeiten wir zusammen und haben schon für so manches Fahrrad gesorgt, das es sonst nicht gegeben hätte. Dabei arbeiten wir, ohne es an die große Glocke zu hängen, sondern wer gefördert wird, erfährt davon“, erläuterte Kunze. Die Gründung des Vereins Mrija e.V. wurde maßgeblich vom Sozialreferat begleitet, sie sind aber weiterhin auch Netzwerkpartner bei der Mittelverwendung. Anastasia Schmid, die Vorsitzende von Mrija und selbst ukrainisch-stämmige Würzburgerin, unterstützt mit dem Verein derzeit vor allem hier ankommende Mütter und Kinder aus den Kriegsgebieten. In seiner Netzwerkpartner-Funktion hat das Sozialreferat den Kontakt zum Lions Club de Leone Würzburg hergestellt. Dieser hat, neben der Pfandbon-Aktion, gemeinsam mit den drei anderen Lions Clubs der Stadt den ukrainischen Flüchtlingen durch Mrija e.V. eine erste finanzielle Soforthilfe von 10.000 Euro zur Verfügung gestellt. Damit erfolgten praktische Hilfen wie Beratungen bei der Arztsuche, IT- und Arbeitsbeschaffung sowie die unentgeltliche Bereitstellung von Wohnraum. „Weitere regelmäßige Treffen mit dem Verein Mrija, dem Sozialreferat und den Würzburger Lions sind vereinbart“, versprach Popp unter Applaus, „und sollen unsere vielfältigen Hilfen verstetigen.“

Dem städtischen Empfang wohnten neben dem Präsidenten des Lions Clubs de Leone, Georg Popp, dem Vizepräsidenten Dr. Richard Reichel, Rüdiger Braun (Gründungsmitglied und ehemaliger Leiter der Stiftung Bürgerspital), weitere Lions-Mitglieder, Anastasia Schmid von Mrija e.V., auch die Marktinhaber Andrea Mehlig (Edeka Veitshöchheim), Georg Roth (Rewe Veitshöchheim), Markus Schreier (Edeka Randersackerer Straße), Irfan Sinanovic (Rewe Hubland und Giebelstadt), Marcus Jacob (Rewe Höchberg), Alexander Wilhelm (Mitglied der Geschäftsleitung tegut Fulda) bei. Verhindert waren Vertreter der Märkte Edeka Zell und Randersacker, Kupsch Kaiserstraße und Frankenstraße, der tegut Märkte in der Zeppelinstraße, Virchowstraße und Höchberg.

 

BU: 13.000 Euro wurden in Pfandboxen in zahlreichen Verbrauchermärkten auf Initiative des Lions Clubs de Leone für gute Zwecke gesammelt. Neben der Vereinigten Stiftung für Jugendwohlfahrt und Jugendpflege geht auch ein Teil an den Verein Mrija e.V.. V.li: Dr. Richard Reichel (Vizepräsident Lions Club de Leone), Georg Popp (Präsident Lions Club de Leone), Anastasia Schmid (Mrija e.V.), Oberbürgermeister Christian Schuchardt.

 

Text und Foto: Claudia Lother

BERLİN (AA) - Almanya Aile Bakanı Lisa Paus ülkede yaşayanların yüzde 90'ının ülkede ırkçılık olduğunu kabul ettiğini söyledi.

Lisa Paus, Berlin'de "Ulusal Ayrımcılık ve Irkçılık İzleme" kurumunun 5 bin kişiyle görüşerek yaptığı araştırma sonuçlarını açıkladı.

Paus, ırkçılığın Almanya'da temel anayasal değerlere zarar verdiğini belirterek "Araştırma sonucuna göre, Almanya'da yaşayanların yüzde 90'ı ülkede ırkçılık olduğunu kabul ediyor. İstesek de istemesek de ırkçılık her yerde ve hepimizi etkiliyor. Hatta ırkçılık sonucu hayatını kaybedenler oluyor." dedi.

Araştırma, Almanya'da yaşayanların yüzde 22'sinin en az bir kere ırkçılık yaşadığını ortaya çıkardı.

Müslüman karşıtı ırkçılığın, Müslüman kadınları Batı toplumlarında "bütünleştirilebilir" bir azınlık olarak kurguladığı ve bu şekilde dışladığı ifade edilen araştırmada, Almanya'da dini aidiyete odaklanmanın, daha önce "misafir işçi" veya "yabancı" olarak değerlendirilen nüfus gruplarının giderek daha fazla "Müslüman" olarak yorumlanmasının nedeninin, bir algı değişikliğinin sonucu olduğu aktarıldı.

Müslüman olmanın, tek başına bir "sorun" hatta bir "tehlike" olarak algılandığı kaydedilen araştırmada, dini mensubiyetin ırksallaştırıldığı vurgulandı.

Araştırmaya göre, nüfusun dörtte birinden fazlası, sosyal gruplar arasındaki eşitsizliğin meşru olduğu fikrini paylaşıyor.

Almanya'da birçok kişi hala insan ırklarının varlığına inanıyor.

Irkçı grupların genç üyeleri arasında doğrudan ırkçılık deneyimleri daha sık hale geliyor.

Almanya'da ırkçılığın varlığından neredeyse hiç kimsenin şüphesi olmadığı ifade ediliyor.

Mit rund 1,1 Millionen Fluggästen im Jahr 2021 steigerte der Airport Nürnberg sein Passagieraufkommen im Vorjahresvergleich um 16 Prozent. Im Sommer des zweiten Corona-Jahres 2021 konnte vorübergehend sogar fast die Hälfte des üblichen Aufkommens erreicht werden.

Durch einen entschlossenen Sparkurs bei Investitionen, Personal- und Sachkosten gelang es, den Verlust zu beschränken: Der Konzern schloss das Jahr 2021 pandemiebedingt mit einem Jahresfehlbetrag in Höhe von 14,9 Millionen Euro ab. Im neuen Geschäftsjahr 2022 zeichnet sich spätestens seit den Osterferien eine spürbare Erholung des Marktes ab. Der Flugplan hat mit knapp 70 Zielen den früheren Umfang erreicht, das Passagieraufkommen dürfte sich im Vorjahresvergleich fast verdreifachen.

 

Rückblick auf den Passagierverkehr 2021

Das Verkehrsaufkommen am Albrecht Dürer Airport Nürnberg stieg nach dem faktischen Lockdown zu Jahresbeginn ab Mai 2021 sukzessiv an. Im August erreichten die Passagierzahlen 45 Prozent des Vorkrisenvolumens von 2019. Auch die wichtigsten europäischen Metropolen, Wirtschaftszentren und internationalen Drehkreuze waren wieder regelmäßig nonstop ab Nürnberg erreichbar. Erneut gestiegene Inzidenzen und Reiseauflagen führten im Herbst allerdings wieder zu einer deutlich reduzierten Nachfrage. Seit November war daher ein überproportionaler Passagierrückgang zu verzeichnen, was im Dezember zu nur noch rund 30 Prozent des Volumens aus 2019 führte. Im Gesamtjahr 2021 nutzten 1.063.153 Passagiere den Albrecht Dürer Airport. Dies waren 74 Prozent weniger als im Jahr 2019 aber gleichzeitig auch 16 Prozent mehr als im Vorjahr.

Im Jahr 2021 starteten und landeten am Albrecht Dürer Airport 33.094 Flüge, 10 Prozent mehr als im Vorjahr und gut die Hälfte der Flugbewegungen aus 2019. Der Linienverkehr nahm 2021, geprägt durch die Corona-Maßnahmen, um 10 Prozent ab. Die meisten klassischen Netzwerkfluggesellschaften wie Lufthansa, Air France, Swiss und Austrian Airlines stellten ihr Flugangebot zeitweise komplett ein. Lediglich KLM und Turkish Airlines boten ganzjährig regelmäßige Verbindungen in die Drehkreuze nach Amsterdam bzw. Istanbul an.

Die Flugverbindungen im Touristikverkehr nahmen 2021 wieder deutlich zu. Mit Beginn der bayerischen Pfingstferien 2021 startete die Belebung in diesem Segment, zunächst vor allem geprägt durch Eurowings, SunExpress und leicht zeitversetzt auch durch die in Nürnberg stationierten Corendon Airlines – bekannt für den Club-Flieger – und SmartLynx (im Auftrag von TUI Deutschland). Im Hochsommer wurde das Ferienflugangebot durch eine Reihe weiterer Airlines ergänzt. Insgesamt war das Touristiksegment der Mengentreiber im Jahr 2021.

Schon frühzeitig begann der Airport Nürnberg mit vertrieblichen Aktivitäten wie der Analyse von potentieller Streckenaufkommen, der zielgerichteten Ansprache relevanter Airlines und der Kommunikation komparativer Vorteile, etwa im Zusammenhang mit einer neuen, im April 2021 eingeführten, attraktiven Entgeltordnung für Fluggesellschaften. Das Vertriebsteam des Flughafens wurden unmittelbar nach Ausklingen der Reisebeschränkungen im Frühsommer bei relevanten Kunden persönlich vorstellig. Hinzu kam intensive Marketing- und Pressearbeit. Dieses Engagement zahlt sich jetzt im Geschäftsjahr 2022 mit deutlich steigenden Flugzielen und Passagierzahlen aus.

 

Veränderung des Marktes im Passagierverkehr

Der innerdeutsche Verkehr hat mit weniger als 6 Prozent der Passagiere weiter an Bedeutung verloren. Insgesamt lässt sich eine Tendenz weg von kürzen und hin zu Flugdauern von zwei Stunden und mehr ab Nürnberg erkennen. Diese Transformationen im Markt werden getrieben durch umweltpolitische Debatten und die Auswirkungen der Corona-Pandemie. Ein Großteil des Geschäftsreiseverkehrs findet derzeit nicht statt. Das Wiederaufleben des Messegeschäfts wird, auch international, den Business-Verkehr jedoch mittelfristig wieder ankurbeln. Verändert hat sich auch das Buchungsverhalten: Derzeit werden Flugreisen eher kurzfristig gebucht und angetreten. Auch das Reisebüro und die Pauschalreise erlebt dank Beratungskompetenzen und Versicherungen eine Renaissance.

Entwicklung der Luftfracht

Das Luftfrachtaufkommen entwickelte sich 2021 ausgesprochen gut. Bei der direkt ab bzw. nach Nürnberg geflogenen Luftfracht war eine deutliche Steigerung feststellbar, die sogar über das Vorkrisen-Niveau 2019 (+11 Prozent) hinausging. Sowohl regelmäßig verkehrende Expressdienste, wie auch die ab Nürnberg als Beiladung oder per Fracht-Charter transportierte Luftfracht konnten von dieser Entwicklung profitieren. Auch bei der in Nürnberg abgefertigten, aber nicht ab/bis Nürnberg geflogenen Luftfracht (Trucking) war eine positive Entwicklung feststellbar (+18 Prozent).

Der Frachtbedarf war gekennzeichnet durch den massiven Druck auf die Lieferketten in verschiedenen Industriebereichen bzw. im ersten Quartal 2021 vor allem durch den Transport von dringend benötigter Schnelltests und weiterer Schutzausrüstung in der Pandemie.

 

Konzernergebnis

Im Berichtsjahr konnten auf Konzernebene Umsatzerlöse von 42,6 Millionen Euro (im Vorjahr 39,8 Millionen) erzielt werden, dies entspricht einer Erhöhung von 7 Prozent. Der Konzern schloss das Jahr 2021 pandemiebedingt mit einem negativen Ergebnis nach Steuern in Höhe von 14,9 Millionen Euro ab, was immerhin einer Verbesserung gegenüber dem Vorjahr um 26,3 Millionen Euro bedeutet. Dies beinhaltet jedoch eine Kompensationszahlung von 13,8 Millionen Euro für Vorhaltekosten, die während des Lockdowns im zweiten Quartal 2020 anfielen.

Zum Stichtag 31. Dezember 2021 wurden im FNG-Konzern 860 Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter beschäftigt. Betriebsbedingte Kündigungen konnten vermieden. Mit Hochlaufen des Verkehrs ab April wurden rund 100 neue Kolleginnen und Kollegen sukzessive seit Jahresbeginn wieder neu eingestellt.

 

Nachhaltigkeit und CO2-Neutralität bis 2045

Der Flughafen hat seine Stromversorgung bereits 2018 auf 100 Prozent Ökostrom umgestellt und strebt eine CO2-Neutralität bis 2045 an. Hangar-Dachflächen sind mit Solarmodulen ausgestattet, eine weitere große Photovoltaikanlage entsteht aktuell auf dem Oberdeck des Parkhauses P4. Die Wärmeversorgung wird hinsichtlich des CO2-Ausstoßes und zur Einsparung von Erdgas kontinuierlich optimiert. Der Airport Nürnberg bezieht hierfür von einem benachbarten landwirtschaftlichen Betrieb umweltfreundliche Fernwärme aus einem Hackschnitzelkraftwerk und wird ab Herbst 2022 auch den größten Teil des Terminals damit beheizen können. In der Fahrzeugflotte hält die Elektromobilität Einzug: Viele Vorfeldfahrzeuge, Gepäck- und Flugzeugschlepper fahren bereits mit Ökostrom. Wenn ein elektrischer Antrieb derzeit noch nicht möglich oder verfügbar ist, kommt synthetischer Kraftstoff (Gas-to-liquids, GTL) zum Einsatz.

Während die Zahl der Flugverbindungen an vorpandemische Zeiten anknüpfen kann, wächst auch der Anteil an besonders ökologisch-effizienten Flugzeugen (z.B. Airbus A320neo-Familie) deutlich: von unter ein Prozent 2019 auf knapp zehn Prozent in 2021 – Tendenz weiter steigend. Auslöser ist u.a. die neue Entgeltordnung des Flughafens, die finanzielle Anreize für den Einsatz neuer, effizienterer und leiserer Flugzeugtypen schafft, aber auch die Kostenentlastung der Airlines durch den geringeren Treibstoffverbrauch. Anreize gibt es auch für elektrisch betriebene Luftfahrzeuge sowie für den Einsatz alternativer Flugzeugtreibstoffe (Sustainable Aviation Fuels).

 

Ausblick

Mit dem Rückenwind der starken Osterferien begrüßte der Airport im April erstmals wieder über 250.000 Passagiere in einem Monat. Dies entspricht rund 85 Prozent der Passagiere im Vergleich zu April 2019 vor der Pandemie.

Der aktuelle Sommerflugplan enthält wieder knapp 70 Nonstop-Ziele, darunter über 20 Neustrecken. Corendon Airlines hat weiterhin zwei Flugzeuge in Nürnberg stationiert und bietet ein attraktives Touristikprogramm an. Ryanair unterhält ebenfalls eine Basis mit zwei Flugzeugen in Nürnberg, das Streckennetz umfasst 29 Flugziele. Auch die Fluggesellschaft SmartLynx wird ab Juni ein Flugzeug am Albrecht Dürer Airport stationieren, das von TUI Deutschland vermarktet wird. Daneben werden weitere Airlines wie British Airways, Condor, Turkish Airlines, SunExpress, Wizz Air, Eurowings oder Aegean Airlines u.a. das vielfältige Reiseangebot ergänzen. Mit insgesamt mehr als 20 Fluggesellschaften, die den Airport regelmäßig anfliegen, gibt der Sommer 2022 berechtigten Anlass zur Hoffnung auf eine deutliche Erholung des Geschäfts.

Auch die Reisebüros, Ladengeschäfte und Gastronomie am Flughafen sind wieder geöffnet und bieten Besuchern und Reisenden vielfältige Angebote.

Viele neue Städteziele stellen auch eine Chance zur Gewinnung von ausländischen Gästen für Nürnberg und Franken dar, was auch der ebenfalls durch die Pandemie stark betroffenen hiesigen Wirtschaft wie beispielsweise Gastronomie, Hotellerie und dem Einzelhandel helfen wird.

Insgesamt wird 2022 mit einem Zuwachs von bis zu zwei Millionen Passagieren auf über drei Millionen Fluggäste gerechnet.

„Wir starten mit Schwung aus der Pandemie und spüren täglich, dass die Reiselust steigt. Wir sorgen dafür, dass die Menschen und Unternehmen aus der Metropolregion Nürnberg wieder ihre direkten persönlichen Kontakte auf internationaler Ebene pflegen oder einfach mal wieder raus aus den eigenen vier Wänden können. Mit unserem breiten Streckenangebot gelingt es uns gleichzeitig, Menschen aus nah und fern nach Nordbayern zu bringen.“, so Flughafengeschäftsführer Dr. Michael Hupe. „Ich danke allen Kolleginnen und Kollegen, dass wir auch in den schwierigen letzten beiden Jahren als verlässlicher Betreiber einer wichtigen Verkehrsinfrastruktur in unserer Region wahrgenommen wurden.“