Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Türk milletinin istiklal ve istikbal mücadelesini her satırı, her kıtası ile destanlaştıran İstiklalMarşı’mızın kabulünün 103 . yıl dönümünü kutluyor, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
 
"Allah bu millete bir daha, İstiklal Marşı yazdırmasın"
 
12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal Marşı, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı dizelerle kayıtlara geçti. İşgal altında geçen yıllarda, halkın ve ordunun moral gücünü arttıracağı düşünülerek marş yarışması düzenlenmiştir. Yarışma sonucunda yazılan dizeleri inceleyen Milli Eğitim Bakanlığı, Bakan Hamdullah Suphi aracılığıyla Mehmet Akif Ersoy'a yarışmaya katılması konusunda teklifte bulunmuştur. Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı karşılığında tek bir şartı vardır; ödül almamak.
12 Mart İstiklal Marşının kabulü böyle gerçekleşti
 
İstiklal Marşı, kayda ilk geçtiği günün üzerinden 103 yıl geçmesinin ardından dizeleriyle ve Mehmet Akif Ersoy'un 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' sözleriyle yürekleri kabartmaya devam ediyor. İşte, İstiklal Marşı'nın kabulü ve o günlerde yaşananlar;
 
23 Nisan 1920’ de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır. 1920 yazı içinde ülke topraklarının büyük bir bölümü işgal altındadır. Ankara düzenli bir ordu kurma çalışmaları içindedir. İstanbul Hükümeti Mondros Ateşkes hükümleri gereğince orduyu terhis etmiştir. Yeni bir ordu kurma çalışmalarında ise sayısız güçlüklerle karşılaşılmaktadır.
 
Meclis hükümeti yeni bir ordu kurarken bu orduyu ayakta tutacak, ona moral verecek güçleri de harekete geçirme çabasındadır. Yayınlanan gazeteler halkı işgal güçlerine karşı direnmeye, birlik olmaya, cesaret vermeye uğraşmaktadırlar. Gazete ve dergilerden önemli miktarları hükümet tarafından satın alınarak cephelere yönlendirilmekte, mitingler düzenlemekte ve camilerde vaazlar verilmektedir.İstiklal Marşı da halkın ve ordunun moral gücünü yükselteceği düşünülerek gündeme getirilmiştir.
 
 
İSTİKLAL MARŞI İÇİN GAZETELERDE DUYURU YAPILDI
 
Dönemin eğitim bakanı Rıza Nur hatıralarında marş yarışmasını kendisinin açtırdığını yazar:”Yüce ihtilal ve savaş günleri. Böyle zamanlarda milletler en güzel milli marşlarını yaparlar.Bir milli marşın güfte ve bestesini yapana beş yüz lira maddi mükafat vereceğimi ilan ettim.” 
 
Gazetelerde ise İstiklal Marşı yarışması şöyle duyurulur:
 
“Şairlerimizin dikkatine:
 
Milletimizin dahili ve harici İstiklal uğruna girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve terennüm için bir İstiklal Marşı. Umur-u Maarif Vekili Celilesi’ nce müsabakaya vazedilmiştir.İşbu müsabaka, 23 Kanun-u evvel sene 36 tarihine kadar olup bir heyeti edebiye tarafından,gönderilen eserler arasından intihap edilecektir ve kabul edilen eserin güftesi için beş yüz lira mükafat verilecektir.
 
Ve yine laakal beş yüz lira tahsis edilecek olan beste için bilahare ayrıca bir müsabaka açılacaktır. Bütün müracaatlar Ankara’ da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekaletine yapılacaktır.”
 
Büyük Millet Meclisine ve Mustafa Kemal'e muhalif Peyami Sabah gazetesi “Milli marş tanzim ediyeler” başlığı ile verdiği haberde “Dün gelen Anadolu gazetelerinde Ankara Maarifi vekaletinin garip bir ilanı nazarı dikkatimizi cezp etti.” sözleriyle okuyucularına duyurur.
 
MEHMET AKİF MARŞ YAZMA KONUSUNDA İKNA EDİLİYOR
 
Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920’ den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştır. Bakan Hamdullah Suphi, Mehmet Akif'in marşa ödül koyulması nedeniyle katılmadığını öğrenince şaire yazdığı mektupta ödül konusunun uygun bir şekilde çözümlenebileceğini ve yarışmaya katılmasını belirtir:
 
"Pek aziz ve muhterem efendim;
İstiklâl Marşı için açılan müsabakaya, iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zat-ı üstadanelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri, maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin icap ettirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç [heyecanlanma] vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar eylerim efendim." 
5 Şubat 1337 [1921], 
Umur-u Maarif Vekili 
Hamdullah Suphi
 
Mehmet Akif, Büyük Millet Meclisinde Burdur Milletvekilidir.
İlk şiirlerini okul sıralarında kaleme alan Akif, meşrutiyet ilân edilince de İttihat ve Terakki Partisine girer. Birkaç ay sonra da Darülfunun edebiyat müderrisliğine getirilir.
 
Akif 1908’ de açılan fikir ve sanat hareketinin içinde yer alarak daha önceleri yayımlayamadığı şiirleri Sebilürreşat’ta yayınlamaya başlar. Bu ilk şiirlerinde İstanbul’daki sefaleti gerçekçi bir biçimde betimler. İlk kitabı 1911’ de Safahat adıyla yayımlanan Akif’in ikinci kitabı olan “Süleymaniye Kürsüsünde 1912 de üçüncüsü “Hakkın Sesleri” 1913’ te , dördüncüsü “Fatih Kürsüsünde aynı yıl, beşincisi “ Hatıralar” 1917’ de yayımlanmıştır. İstiklal marşını yazdığı sıralarda altıncı kitabı olan “ Asım” üzerinde çalışmaktadır.
 
Şiirlerinde, imparatorluğun kaybettiği topraklar için gözyaşı döken Akif, milleti birleşmeye, hayasız saldırılara karşı koymaya çağırır. Akif 1912 yılı sonlarında askerleri şevke getirmek için bir marş yazar: Cenk Şarkısı.
 
 
10 dörtlükten oluşan bu manzume Sebilürreşat dergisinde yayımlanır.
 
Ey sürüden arta kalmış yiğit! 
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git. 
Bak ne diyor cedd-i şehidin işit; 
Durma git evladım, uğurlar ola!
Durma git evladım açıktır yolun. 
Cenge sıvansın o bükülmez kolun; 
Süngünü tak ön safa geçmiş bulun. 
Uğrun açık olsun uğurlar ola!
Yerleri yırtan sel olup taşmalı, 
Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı! 
Sendeki coşkunluğa el şaşmalı. 
Haydi git evladım, uğurlar ola!
Düşmana çiğnetme bu toprakları, 
Haydi kılıçtan geçir alçaktarı! 
Leş gibi yatsın kara bayrakları, 
Kahraman evladım uğurlar ola!
 
 
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ YAZDI
 
Almanların daveti sonucunda Aralık 1915'te Osmanlı Hükümeti Almanya’daki Müslüman esirler arasında İngilizlerin aleyhine propaganda yapmak için gönderdiği birkaç kişinin içinde Mehmet Akif de vardır. Akif Almanya’ da bulunduğu sırada ünlü şiiri Çanakkale Şehitlerini yazar.
 
1920 yılı ocak ayında Mehmet Akif, Kuvayi Milliye’ nin Ege’ deki merkezlerinden Balıkesir’ e gider. Akif burada halktan aradaki ayrılık nedenlerini kaldırmalarını,düşmanlara karşı birleşilmesini isteyip,halkı yurt savunmasına çağırır.
 
“Artık burada duracak zaman değildir,gidip çalışmak lazım, bizim tarafımızdan halkı tanvire ihtiyaç varmış, çağırıyorlar, mutlaka gitmeliyiz” diyen Akif meclisin açıldığı günlerde Ankara’ ya gelir.Meclisin önünde Akif’le karşılaşan Mustafa Kemal “ Sizi bekliyordum efendim, tam zamanında geldiniz.” der.
Akif Ankara’ ya geldiğinde Anadolu iç isyanlarla karşı karşıyadır. 
 
Kurtuluş Savaşı sürerken Akif Kastamonu camilerinde yaptığı konuşmalarda Müslümanların birliğe, düşmana karşı savaşmaya ve mücadeleye çağırır. Bu konuşmaların yayımlandığı dergi ve gazeteler Anadolu’ nun bütün illerinde, sancaklar ve kazalardaki idarecilerle toplantı yerlerinde okutturulur.
Kitaplar,broşürler şeklinde yeniden basılarak cephelere, köylere dağıtılır.
 
24 Aralık 1920’ de Kastamonu’ dan Ankara’ ya gelen Mehmet Akif ve Eşref Edip, Mustafa Kemal tarafından davet edilirler. İstasyondaki çalışma yerinde bir saat kadar süren bir görüşmeden sonra Mustafa Kemal şöyle der:
 
“Kastamonu’ daki vatanpervane mesainizden çok memnun oldum.Sevr Muahedesi’ nin memleket için ne kadar feci bir idam hükmü olduğunu Sebilürreşat kadar hiçbir gazete memlekete neşretmedi. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşat’ ın büyük hizmeti oldu.İkinize de bilhassa teşekkür ederim.
 
Aralık 1920 sonlarına doğru Ankara’ya gelen Akif eğitim bakanı Hamdullah Suphi ‘ nin 5 şubat 1921 tarihli mektubuyla aldığı İstiklal Marşı siparişi için şimdilerde müze olan Hacettepe’ nin arkasındaki Tacettin Dergahındaki odasına çekilerek marşı yazmaya başlar.
 
 
İSTİKLAL MARŞI 12 MART 1921'DE KABUL EDİLİYOR
 
İstiklal Marşı 17 şubat 1921 tarihinde Hakmiyeti Milliye Sebilürreşat ta yayınlanır.Açık Söz gazetesi ise marşı süslü bir çerçeve içinde birinci sayfaya koyarken şu açıklamayı yapar:” Her mısrada Türk ve İslam ruhunun ulvi mübarek hisleri titreyen bu abide-i sanatı, kemal-i hürmet ve mübahatla (övünçle) derc ediyoruz.
 
İlk yayınından 12 gün sonra da Konya’ da Öğüt gazetesinde yer alan İstiklal Marşına karşı Anadolu gazetelerinin olumlu bir yaklaşım içinde oldukları görülmektedir. İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edilir.
 
Paltosu olmayan Akif kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan “Darülmesai “ ye bağışlar.
 
 
İSTİKLAL MARŞININ 10 KITASI
 
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
 
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.
 
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
 
Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
 
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.
 
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
 
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
 
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî
yurdumun üstünde benim inlemeli
 
O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.
 
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
 
Mehmet Akif Ersoy
 
 

 

Die schönste Zeit des Jahres für Kinder und Jugendliche – das sind nach wie vor die Schulferien. Damit das auch so bleibt, hat der Fachbereich Jugend und Familie der Stadt Würzburg wieder ein abwechslungsreiches Programm zusammengestellt, das dafür sorgt, dass den Kindern und Jugendlichen aus Würzburg auch und gerade in den Ferien nicht langweilig wird.

„Vor allem, wenn Eltern auch in den Ferien arbeiten müssen, ist es wichtig, Angebote zu haben, bei denen die Schulkinder gut betreut sind und die ihnen Freude machen“, so Heike Hergenröther vom Fachbereich Jugend und Familie der Stadt Würzburg. Die Bedürfnisse von Familien sind ihr als Teamleitung „Familie“ besonders wichtig und deshalb freut sie sich auch, seit diesem Jahr mit Torben Jensen Verstärkung in ihrem Team zu haben. Er ist nun für die Ferienbetreuungen und -angebote in der Stadt Würzburg zuständig und koordiniert neben der jetzt wiedererscheinenden Broschüre „Freie Zeit“ auch den Ferienpass und die eigenen Ferienfreizeiten der Stadt Würzburg: „In der Freien Zeit ist wieder jede Menge geboten für Würzburger Kinder und Jugendliche, Tage voller Aktivitäten, von Ausflügen bis künstlerisch kreativen Angebote oder eben unsere z.T. mehrwöchigen Ferienbetreuungen“. Die „Freie Zeit“ gibt es sowohl in gedruckter Form und wird aktuell an die Schulen, KiTas und sozialen Einrichtungen ausgeliefert, als auch online unterwww.wuerzburg.de/freiezeit.

Dr. Hülya Düber, Sozialreferentin der Stadt Würzburg, freut sich, dass wieder ein buntes Programm auf die Beine gestellt werden konnte: „Auch in diesem Jahr können die Würzburger Familien und Kinder aus einem vielseitigen Programm unterschiedliche Angebote wählen - ob Kanu fahren, etwas Neues über den PC lernen oder eine Zirkusfreizeit erleben. Es ist für jeden etwas dabei und ich freue mich, dass wir mit der Freien Zeit auch unseren Beitrag zur Vereinbarkeit von Beruf und Familie leisten können.“

Wie auch in den letzten Jahren werden wieder hunderte Ferienbetreuungsplätze angeboten, die von erfahrenen Teams geleitet werden. Dabei werden verschiedene Interessen bedient, ob sportlich auf dem Sanderrasen oder Abenteuer, wie beim Abenteuerspielplatz in Lengfeld. Eine phantastische Zeit mit Abwechslung, Erholung und neuen Erfahrungen wartet auf die Kinder der Stadt Würzburg. Anmeldungen bei den einzelnen Veranstaltern.

 

 

Vor zahlreichen Gästen eröffnete Bürgermeister Martin Heilig die Ausstellung der Geschichtswerkstatt im Verschönerungsverein, die sich dieses Jahr dem Mainviertel widmet. Auch im Namen von Oberbürgermeister Christian Schuchardt sprach er der Geschichtswerkstatt seinen Dank aus. „Sie stellen mit einem überaus großen Engagement jedes Jahr rund um den 16. März eine wechselnde Bilderausstellung mit Begleitheft auf die Beine.“

„Unser Mainviertel kennt natürlich jeder Würzburger – zumindest dem Namen und der ungefähren geografischen Verortung nach“, vermutete Heilig in seinem Grußwort. Auch dass es der älteste Stadtteil ist – und einst die Heimat von Handwerkern, Brauern und Fischern war, wissen noch viele. „Doch selbst für alteingesessene Stadt-Expertinnen und -Experten dürfte das Mainviertel noch so einige Geheimnisse mit sich bringen.“

Bis 1990 war das Mainviertel ein eigenständiger Stadtteil und wurde anschließend mit der Altstadt verbunden. Seinen eigenen Charakter hat sich das Mainviertel freilich bis heute bewahrt. Das Tor zu diesem Stadtteil ist auf den Ausstellungsplakaten zu sehen: das Spitäle. Es wurde Ende des 15. Jahrhunderts als Hofspitalkirche erbaut. Noch einmal rund 500 Jahre älter sind die Kirche St. Burkard und die Würzburger Fischerzunft, die noch heute in der Saalgasse 6 beheimatet ist.

Mit ein paar – für das anwesende Fachpublikum vielleicht rhetorischen – Fragen, wie „Wussten Sie etwa, dass zwischen Burkarder Kirche und dem gleichnamigen Tor im 19. Jahrhundert ein Frauen-Zuchthaus war?“ oder „dass das Mainviertel für seine Stein-Madonnen bekannt war?“ oder „dass auf Höhe der nördlichsten Bastion Würzburgs im Mainviertel um das Jahr 1700 die erste Kaserne der Stadt von Baumeister Antonio Petrini errichtet worden ist?“, machte Heilig auf das interessante Detailwissen dieser Ausstellung aufmerksam.

Andreas Gugel, Obermeister der Würzburger Fischerzunft, gab einen kurzen Einblick in deren Geschichte. Das erste Zunfthaus wurde im Jahr 1559 erworben; es wurde 1853 durch einen Neubau in der Saalgasse ersetzt, der bei der Zerstörung Würzburgs im 2. Weltkrieg unterging. Das neue und heute noch bestehende Zunfthaus wurde 1959 eingeweiht. Mittelpunkt aller Häuser war und ist bis heute der Historische Zunftsaal, auch Zunftstube genannt. Heute befindet sich im Zunfthaus auch die fischerei- und zunftgeschichtliche Sammlung. Neben den aus den Kriegswirren geretteten Altertümern wurde in den letzten Jahren eine sehr beachtliche Sammlung von Gegenständen zusammengetragen, die alle mit dem Zunftwesen und der Mainfischerei in Zusammenhang stehen.

Die Präsenz der Fischerzunft in der Stadt Würzburg zeigt sich nicht nur durch das Fischerstecher-Denkmal an der Leonhard-Frank-Promenade und die Möglichkeit, das Zunfthaus zu besichtigen, sondern auch in der Teilnahme am Kiliani-Trachtenfestzug sowie dem Organisieren von Fischerstechen am Main.

Roland Krauß von der Geschichtswerkstatt dankte den ehrenamtlichen Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern, ohne deren engagierte Hilfe weder die jährliche Ausstellung noch die Begleithefte möglich wären.

 

Die Ausstellung kann noch bis 28. März während der Öffnungszeiten des Rathauses besucht werden, also Montag bis Donnerstag von 8.00 - 18.00 Uhr, Freitag von 8.00 - 13.30 Uhr. Montags bis donnerstags, jeweils von 10.30 - 15 Uhr sind Vertreter der Geschichtswerkstatt als Ansprechpartner vor Ort.

Das neue Begleitheft der Geschichtswerkstatt kann während der Ausstellung vor Ort, danach in der Geschichtswerkstatt sowie in den Buchhandlungen „Neuer Weg“, „Schöningh“, „Knodt“ und „Hugendubel“ erworben werden. Ältere Hefte sind meist in der Buchhandlung „Schöningh“ vorrätig.

Erreichbar ist die Geschichtswerkstatt über die Email Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! und die Telefonnummer des Verschönerungsvereins 0931/88065420 (Öffnungszeiten der Geschäftsstelle: donnerstags von 16.30 bis 18 Uhr).

Im „Lädele“ in der Pleicherpfarrgasse 16 sind die ehrenamtlichen Mitarbeiter nach der Ausstellung montags von 14 bis 18 Uhr erreichbar. Auch hier können Hefte und DVD erworben werden.

 

Son yıllarda Almanya Türkleri arasında ciddi anlamda ilgi gören TOYOTA modelleri karayolu ile harika bir yolculuk yapmak isteyen gurbetçi Türkleri adeta cezbediyor.

 

Yaz mevsiminin yaklaştığı bir dönemde şimdiden hazırlıklarını yapmak isteyen Türkiye kökenli gurbetçi Türkler araba konusunda karar vermeye çalışırken TOYOTA modellerinden  memnuniyetlerini belirten çok sayıda Türkiye kökenli vatandaşımız ise yaptıkları açıklamalarda, “Özellikle TOYOTA’nin Hybrid modellleri ile araba sürmenin zevkini yaşıyoruz. Otomobil dünyasındaki bütün tekniklerin tamamını içine alan extra teknik aksesuarlar ile rahat bir yolculuk yapmaya başladık. TOYOTA modellerinden ekonomik anlamda sizin için elverişli olduğunu seçtiğiniz tüm segmentler bulunmaktadır. Özelleikle çevremizdeki TOYOTA genel bayileri ile mutlaka diyaologda kalarak satıcılara soru yöneltmek karar vermeyi kolaylaştıracaktır.” şeklinde konuştular.

 

Würzburg çevresinde TOYOTA Bayiler Topluluğu bölgesindeki Autohaus Sumpf Genel Müdürü Andreas Mücke ise Ayhaber’e yaptığı açıklamada, “TOYOTA Bayileri olarak çok iyi bilgilendirdiğimiz Türk hemşerilerimiz çok iyi farkındadır. Bize gelen hiç bir müşterinin kafasında soru işareti kalmaz. TOYOTA modellerinin hepsi bizde mevcuttur. Özellikle en son CH-R modelllerinin üretim yeri Türkiye ve bu otomobiller Made in Türkiye olarak Almanya piyasasına girmektedir. Türk müşterilerimizin bu otomobil ile mutlaka bir deneme sürüşü yapmalarını öneririm” şeklinde konuştu.

 

 

 

 

On yıllardır eğitim dünyasındaki başarısını kanıtlayan ve şimdiye kadar çok sayıda genci meslek ve eğitim dünyasında başarı ile hayata kazandiran Schweinfurt Wirtschaftsschule O. Pelzl yeni dönemde yeni öğrenciler için tanıtım yapmaya devam ediyor.

 

Okulun Müdürü Dominik Steinruck, “Şehrimizdeki ve yakın bölgelerdeki Türk Gençlerini uzun yıllardan bu yana hayata hazırlayan proğramlar ile mükemmel bir eğitim almasına katkı sağladık. Bu bağlamda yeni yüzler, yeni öğrenciler bize gelmek istediklerinde aileleri ile birlikte onlara en güncel bilgileri vermeye hazırız. Bize gelen her genci mutlaka kafasındaki sorular aydınlanmış olarak geri dönecektir. Özellikle aileler çocuklarının geleceği ile ilgili karar vermeden önce mutlaka devam edeceği okullar ile igili bilgi almalarının önemli olduğunu zaten biliyorlar. Schweinfurt Türk Toplumu ile yakın diyalog içinde olmaktan, okulumuzu ve  buradan mezun olanların geleceği konusunda misafirlerimizi bilgilendirmekten büyük mutluluk duyarız” şeklinde konuştu.

 

Bilindiği gibi uzun yıllardır Schweinfurt’ta başarılı bir eğitim veren Wirtschaftsschule O. Pelzl bu güne kadar çok sayıda göçmen kökenli öğrenciyi mezun ederek hayata atılmasını sağladı.

 

 

 

 

 

 

 

Otomobil dünyasında başarılı sürüşler gerçekleştirmek isteyenlerin olmazsa olmazı konumundaki lastikler yılda iki defa değiştirilmesinin önemini hepimiz biliyoruz.

Ama bu konunun uzmanı konumundaki Roger Eckel Ayhaber’e yaptığı açıklamada, “Şimdi lastikleri değiştirmek için en ideal zaman dilimidir. Bu konu basit gibi görünse de uzun yıllardan bu yana devam eden tecrübeli firmalarda yaplan lastik değişimleri önemlidir. Özellikle lastik değişiminden sonrası tekrar kısa bir kontrol ise işin önemli bir bölümüdür” şeklinde konuştu.

 

Türklerin yakından tanıdığı Reifen Vergölst Würzburg teknik anlamda eksiksiz bir lastikçi firması olarak bilinirken yeni lastik ve cantlar için de son derece ilginç ve modern dizaynlı seçenekleri de otomobilseverlere sunuyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Köln, 11. März 2024 - Zum Ramadan-Beginn ruft Islamic Relief Deutschland zum Spenden für Lebensmittelpakete auf, um dem verschärften Hunger weltweit entgegenzuwirken. Unter dem Motto "Ramadan ist die Zeit für Mitgefühl" will die Kölner Hilfsorganisation gemeinsam mit ihrem internationalen Netzwerk über eine Million Menschen erreichen. Während der Hunger weltweit steigt, leiden allein 600 Millionen Menschen in mehrheitlich muslimischen Ländern diesen Ramadan unter Nahrungsmittelknappheit. Menschen aus Afghanistan, Gaza und Somalia berichten von ihrem Schicksal.

 

Konflikte, Klimaextreme und steigende Preise für Lebensmittel führen zu einer weltweit wachsenden Nahrungsmittelkrise und einem täglichen Überlebenskampf für hunderte Millionen von Menschen. Eine von ihnen ist die 33-jährige Witwe Noria aus Kabul in Afghanistan, die vor einem Jahr ihren Mann durch einen Arbeitsunfall verlor. Sie ist Mutter von fünf Kindern und kann ihr Baby nicht mit Milch versorgen.

 

"Mein zehn Monate alter Säugling braucht viel Aufmerksamkeit und Geborgenheit. Ich bin nicht reich genug, um ihm Milch zu kaufen. Ich bringe mein Kind die meiste Zeit zum Schlafen, indem ich ihm nur Wasser gebe, da ich mir keine Milch leisten kann", sagt Noria und weint.

 

Norias einzige Einkommensquelle ist die Vermietung des zweiten Zimmers ihrer baufälligen Hütte. Mit umgerechnet 20 Dollar im Monat versucht sie ihre Kinder mit dem Nötigsten zu ernähren, doch sie weiß, dass sie mehr Nahrung benötigen, um sich zu entwickeln. Auch die Kälte macht ihren Alltag zum Kampf ums Überleben.

 

"Als verwitwete Mutter, die mehrere kleine Waisenkinder großzieht, habe ich jeden Tag zu kämpfen. Denn bei diesem kalten Wetter habe ich nichts, um meine Kinder sicher und warm zu halten. Wie ihr sehen könnt, steht mein Haus auf einem Berg und in meinem Zimmer ist es eiskalt. Es gibt nichts, was wir heizen könnten, und auch kein Essen."

 

Ein Lebensmittelpaket kann Noria und ihre Kinder für einen Monat mit ausgewogener Nahrung versorgen. Doch Hilfsorganisationen stehen vor langfristigen Herausforderungen in Afghanistan, denn 23 Millionen Menschen in dem Land sind auf humanitäre Hilfe angewiesen. Die schlimmste Dürre seit 30 Jahren hat den Hunger in der Region nochmals verschärft.

 

Gewalt und Mangel an Lebensmitteln: In Gaza sterben Kleinkinder an Unterernährung

 

In Gaza hungern immer mehr Familien, denn die meisten Menschen sind aufgrund der Blockade von der Lebensmittelversorgung abgeschnitten. Kleinkinder sterben an Unterernährung und Menschen kamen dabei um, als sie versuchten, an Nahrungsmittelhilfe zu gelangen. Ein Viertel der Bevölkerung befindet nur noch einen Schritt von der Hungersnot entfernt.

 

Ein Helfer von Islamic Relief aus dem Gazastreifen berichtet von der Lage vor Ort: "Die meisten Menschen essen tagelang nichts und kleine Kinder verhungern angesichts der drohenden Hungersnot. Verzweifelte Familien versuchen alles, um Nahrungsmittelhilfe zu bekommen."

 

Wie in Gaza verlieren Millionen Menschen weltweit aufgrund von Konflikten und Gewalt ihr Zuhause. Insgesamt werden 600 Millionen Muslime diesen Ramadan ohne ausreichende Nahrung begehen. Eine tödliche Kombination aus Klimawandel, Konflikten und Ungleichheit führt dazu, dass der Hunger weltweit zunimmt.

 

Ein Jahr Gewalt im Sudan: Über 17 Millionen Menschen von Ernährungsunsicherheit betroffen

 

Im Sudan hat ein fast einjähriger brutaler Krieg dazu geführt, dass fast die Hälfte der Bevölkerung - 17,7 Millionen Menschen - von einer krisenhaften Ernährungsunsicherheit betroffen ist. Aufgrund von Angriffen bewaffneter Gruppen haben Landwirte zu viel Angst, um Gemüse und Obst zu pflanzen oder zu ernten. Und die Kämpfe haben Millionen von Menschen aus ihren Häusern vertrieben und die humanitäre Hilfe eingeschränkt. Auch das Team von Islamic Relief im Sudan musste immer wieder fliehen.

 

Somalia: Dürre und Überschwemmungen verschärfen die Hungersnot

 

Extreme Wetterereignisse wie Dürren oder Überschwemmungen haben Millionen von Menschen weltweit in die Hungersnot getrieben. In Somalia leiden etwa 25 Prozent der Bevölkerung an einer Hungerkrise.

 

Der 85-jährige Adan Dhaqane Hussein floh von seinem Ackerland, um Nahrungsmittelhilfe zu finden. Als Vater mit einer Erblindung kämpft er darum, seine Familie zu ernähren. Er erzählt: "Ich verbringe die meiste Zeit damit, nach Nahrung für meine Familie zu suchen. Ich lebe in einem Lager und das Leben ist sehr schwierig. In diesem Ramadan habe ich nichts zu essen, um mein Fasten zu brechen, und wir haben nichts im Haus. Wir beten zu Gott und sind immer in seiner Obhut".

 

Um Menschen wie Adan Erleichterung zu bringen, verteilt Islamic Relief im Ramadan Lebensmittelpakete an schutzbedürftige Familien in Not. In diesem Jahr will das internationale Islamic Relief-Netzwerk Ramadan-Pakete an über 1,1 Millionen Menschen in 32 Ländern verteilen.

 

"Unsere Gedanken sind in diesem Ramadan bei all den Menschen, die unter Krieg und Hunger leiden. Ob in Gaza oder im Sudan und überall dort, wo Menschen täglich ums Überleben kämpfen, unser Mitgefühl gilt ihnen. Deswegen möchten wir unseren Mitmenschen in diesem Ramadan Erleichterung bringen. Auch unsere Kolleginnen und Kollegen, unsere Helferinnen und Helfer sind von den Konflikten selbst betroffen. Trotz der bedrückenden Krisen weltweit, dürfen wir als humanitäre Hilfsorganisation nicht aufgeben, sondern müssen an einer Verbesserung arbeiten und an Lösungen glauben. Als Weltgemeinschaft wünsche ich uns allen Frieden und Kraft, in diesem Ramadan und darüber hinaus", sagt Tarek Abdelalem, Geschäftsführer von Islamic Relief Deutschland.

 

Aufgrund des wachsenden Hungers weltweit appelliert Abdelalem außerdem an die internationale Staatengemeinschaft:

 

"Auf dieser Welt gibt es genug Nahrung für alle. Es ist nicht zu entschuldigen, dass der Hunger wieder zunimmt. Nach jahrelangen Fortschritten bei der Bekämpfung des weltweiten Hungers hat sich die Zahl der Hungernden in den letzten Jahren wieder verdoppelt. Ursachen sind die zunehmende Ungleichheit seit der Covid-19-Pandemie, der Klimawandel und anhaltende sowie neue Konflikte. Wir sind auf die Staats- und Regierungschefs der Welt angewiesen, um die Maßnahmen zu verstärken und der Beseitigung des Hungers Vorrang einzuräumen. Lassen Sie uns jetzt handeln."

 

600 Millionen Menschen in mehrheitlich muslimischen Ländern leiden im Ramadan unter Nahrungsmittelknappheit

 

Mehr als 600 Millionen Menschen in mehrheitlich muslimischen Ländern haben zu Beginn des Fastenmonats Ramadan nicht genug zu essen, so die von Islamic Relief zusammengestellten Daten.

 

Etwa ein Drittel davon - über 200 Millionen Menschen - leidet unter schwerem Hunger und Unterernährung. Fast 60 Millionen Kinder unter fünf Jahren in diesen Ländern leiden an Wachstumsstörungen, die auf chronische Unterernährung zurückzuführen sind und die geistige und körperliche Entwicklung eines Kindes für den Rest seines Lebens beeinträchtigen.

 

Während des Ramadans fasten Muslime traditionell mit Mitgefühl für diejenigen, die nicht genug zu essen haben. Diejenigen, die nicht genug zu essen haben oder gesundheitliche Probleme haben, können vom Fasten befreit werden - obwohl viele Muslime, die mit Widrigkeiten konfrontiert sind, trotzdem fasten und angesichts humanitärer Krisen geistige Kraft schöpfen möchten.

 

Mehr als 345 Millionen Menschen weltweit leben derzeit in Phase 3 (Krise), Phase 4 (Notfall) oder Phase 5 (Katastrophe) der Ernährungsunsicherheit nach der Skala der Integrierten Klassifizierung der Ernährungssicherheitsphasen (IPC). Eine Analyse von Islamic Relief zeigt, dass rund 37 Prozent dieser Menschen - etwa 127 Millionen - in Ländern mit muslimischer Mehrheit leben.

 

Darüber hinaus leiden Millionen Muslime auch in Ländern mit nicht-muslimischer Mehrheitsbevölkerung, in denen Islamic Relief tätig ist - wie in Äthiopien, Kenia und Myanmar - zu Beginn des diesjährigen Ramadans ebenfalls unter großem Hunger.

 

Islamic Relief bittet um Spenden für die diesjährigen Ramadan-Hilfslieferungen und fordert die internationalen Regierungen auf, mehr in die langfristige Ernährungssicherheit und die Anpassung an den Klimawandel zu investieren - vor allem in den von Armut betroffenen Ländern, die am stärksten vom Klimawandel und von Kriegen betroffen sind.

 

Anmerkungen für Redaktionen

 

Die Zahlen basieren auf einer Analyse der neuesten verfügbaren Daten, u. a. von der IPC (https://www.ipcinfo.org/ipcinfo-website/ipc-overview-and-classification-system/en/) und dem von der Ernährungs- und Landwirtschaftsorganisation der Vereinten Nationen (FAO), dem Welternährungsprogramm (WFP), UNICEF, der Weltgesundheitsorganisation (WHO) und dem Internationalen Fonds für landwirtschaftliche Entwicklung (IFAD) veröffentlichten Bericht "The State of Food Security and Nutrition in the World 2023" (https://www.fao.org/3/cc3017en/cc3017en.pdf).

 

In diesem Jahr beginnt der Ramadan in Deutschland für die meisten Muslime am 11. März und endet am 9. April. Das Ramadanfest (Eid-ul-Fitr) wird am 10. April 2024 gefeiert.

Gösterdiği performans ile Bayburt Demirözü’nde en iddiali aday konumuna gelen Saadet Parti Demirözü  Belediye Başkanı adayı Murat Gürbüz yükselişini sürdürüyor.

 

Ayhaber’e açıklamalarda bulunarak seçmenlerine ve Demirözü kökenli Avrupa Türkleri’ne seslenen Gürbüz, “Yerel seçim deyip geçmenyin herşey yerelde başlıyor. Her mücadele önce kafamızda kalbimizde, sonra ise yerelde sekillenir. Genel bir zaferi yıllarca beklemektense önce değişimi kendi belediyelerimizde gerçekleştirelim. Demirözü ilçesindeki vatandaşlarımız ile Demirözü seçim bölgesi ile ilişkisi olan vatandaşlarımızın oylarını ve Demirözü’nde yakınları olanın da bu Saadetli sese kulak verip destek olmalarını rica ediyoruz” şeklinde açıklamalarda bulundu.

 

 Bilindiği gibi Murat Gürbüz Almanya Türkleri arasında güvenilir ismi, mücadeleci ruhu ve saadetli kimliği biliniyor ve seviliyor.

 

 

 

 

Noch dauert es ein Weilchen, bis die Streuobstwiesen in der Region blühen. Wer sich aber jetzt schon auf die leckere Ernte im Herbst vorbereiten möchte, kann sich im Nachschlagewerk „Äpfel und Birnen in Franken“ umfassend über heimisches Obst informieren. Das Buch ist an der Bürgerinformation des Landratsamtes Würzburg, Zeppelinstraße 15, 97074 Würzburg, für 10 Euro erhältlich. Bestellungen können auch unter Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! oder telefonisch unter 0931 8003-5610 aufgegeben werden.

 

Der Landkreis Würzburg zählt zu den Schwerpunkten des Streuobstanbaus in Bayern. Nördlich von Würzburg gibt es im Raum Margetshöchheim, Erlabrunn und Leinach noch etwa 40.000 Streuobstbäume. Hier wachsen zahlreiche alte Apfel- und Birnensorten, deren genetisches Erbe es zu erhalten gilt.

 

2007 startete im Landkreis Würzburg das Projekt „Obstsorten-Kartierung“ mit dem Ziel, alte Apfel- und Birnensorten zu kartieren und deren genetisches Material zu sichern. Damals wurden 4608 Apfelbäume und 589 Birnbäume in zahlreichen Landkreisgemeinden überprüft und 146 Apfel- sowie 42 Birnensorten bestimmt.

 

Ein Ergebnis des Projekts war das 2010 erstmals aufgelegte Buch „Äpfel und Birnen in Franken“, in dem die Pomologen Edwin Balling, Alfons Miethaner und Wolfgang Subal rund 80 Apfel-und Birnensorten vorstellten. Ziel des Buches war es, interessierten Laien die Bestimmung von Streuobst zu erleichtern und Empfehlungen für Neupflanzungen an die Hand zu geben. In der nunmehr 4. Auflage sind insgesamt 111 Apfel- und Birnensorten aus Franken mit Abbildungen, ausführlicher Beschreibung und Standortempfehlungen aufgeführt.

 

 

Almanyanın Mannheim şehrinin en eski Türk Spor derneğimizin tesislerine bölücüler tarafından saldırı yapıldı.
FC Türkspor Mannheim e.V. Spor kulübü Almanca ve Türkçe basın bildirisi yayınlayarak bu çirkin olayı kınadılar. Bu bölücü şerin yakalanmasını istediler
28.02.2024 tarihinde, tüzüğünde üyelerinin spor yapmanın yanı sıra kültürel çeşitliliği ve karşılıklı saygıyı teşvik etmeyi amaçlayan derneğimiz, çok düşündürücü bir durumla karşı karşıya kaldı.

Dernek tesisimize yapılan bir hırsızlık olayında duvarlarımız, afişlerimiz ve panolarımız bir terör örgütünün adı ve sloganlarıyla kirletildi. Bu sadece maddi zararlar değil, aynı zamanda aktif ve pasif üyelerimizde ve destekçilerimizde korku ve üzüntüye neden oldu.

Bu bağlamda, 150'den fazla çocuk ve gençten oluşan çok kültürlü bir gençlik bölümünü işlettiğimizi ve bu nedenle büyük bir sorumluluk taşıdığımızı vurgulamak isteriz. Ayrıca, dernek tüzüğümüzde siyasi ve dini tarafsızlığımız, uluslararası insan haklarının saygı gösterilmesi ve çocukların ve gençlerin özel korunması yazmaktadır. Birçok üye ve tüm yönetim gönüllü olarak hizmet vermektedir. Derneğimiz resmi olarak kamu yararına çalışan olarak kabul edilmiştir.

Bu bağlamda ve topluma önemli bir katkı sağlama çabalarımız göz önünde bulundurularak, derneğimize yönelik bu saldırıyı, Baden Spor Birliği üyesi olan bir üyemize karşı, en sert şekilde kınıyoruz! Dernek olarak, hoşgörü ve ayrımcılığa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Cinsiyet, köken, din veya sosyal statüden bağımsız olarak.
İlgili suç duyurusunda bulunulmuştur.


FC Türkspor Mannheim e.V.
Yönetim Kurulu

 

 

 

 

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

Die Städtische Wirtschaftsschule Würzburg führt die 5. Klasse ein

Medipol Sağlık Grubu, Parkinson için yeni bir tedavi uygulamaya başladı

İspanya, 4 ülke ile aynı anda Filistin devletini tanımayı planlıyor

Ancelotti: "Arda maçta süre almaya layık. Yarın oynayabilir"

İngiltere Savunma Bakanı Shapps, NATO savunma harcamaları hedefinin artırılması çağrısında bulundu

Almanya Başbakanı: "Avrupa'nın caydırıcılık ve savunma kapasitesi her zaman inandırıcı olmalı"

AA ile Reuters'ın alt kuruluşu Screenocean arasında anlaşma imzalandı

Türk kadın girişimciler Brüksel'de buluştu

Kräutertag 2024 in Hohenroth: Vielfalt im Naturgarten mit auserwählten Sortenraritäten