Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Am 08.03.2024 hatte ich als Ehrengast das Vergnügen, an einem ganz besonderen Kochkurs teilzunehmen, organisiert vom Deutsch-Türkischen Freundschaftsverein Bobingen. Es war eine kulinarische Reise in die türkische Küche, direkt hier in Bayern!

Unter der Anleitung der Hobbyköchin Kadriye Diri haben wir gemeinsam ein Menü zubereitet, das unter anderem eine Yoghurtsuppe, gefüllte Weinblätter, Börek mit Käse, Reis, Auberginen-Kebap und eine Süßspeise beinhaltete. Es war nicht nur ein Fest für den Gaumen, sondern auch eine wunderbare Gelegenheit, mehr über die türkische Kultur in unserer Gemeinschaft zu erfahren.

Es hat mir wahnsinnig Spaß gemacht! Vielen herzlichen Dank für die Einladung!

 

 

 

 

 

Marmara Grubu Vakfı, Avrasya Ekonomi Zirveleri'nde yer alan Müslüman ülke Büyükelçileri'ne Ankara'da tarihi Kale'de bulunan Divan Lokantası'nda bir İftar yemeği verdi.

Azerbaycan, Bangladeş, İran, Kırgızistan, Mısır, Özbekistan, Pakistan,Tacikistan ve Irak Büyükelçileri ve Maslahatgüzarları'nın katıldığı İftar'da Marmara Grubu Vakfı'ndan Dr. Akkan Suver, Cafer Okray, Mahmut Saklı, Oğuzhan Ceylan, Belgin Tanrıverdi, Erol Altaş, Dr. Hüseyin Avcı, Kerim Yazıcı, Cihan Sancak, Metin Kilci, Kadir Yelbey, Doğukan Ünal ve hazır bulundu.

İftarda Dr. Akkan Suver misafirlere Marmara Grubu Vakfı'nın Anı Hediyelerini sundu.

Gene İftar'da Marmara Grubu Vakfı'nın yeni üyelerinden: Metin Kilci, Kadir Yelbey, Cihan Sancak ve Kerim Yazıcı'nın rozetlerini de Dr. Akkan Suver törenle taktı.

  

 

 

Der Bayerische Turnverband steht für Demokratie, Toleranz und Vielfalt. Wir treten mit unseren Werten jeglichen Formen von rassistischen, verfassungs- oder fremdenfeindlichen Bestrebungen entschieden entgegen.

Die Demonstrationen und Bewegungen der letzten Wochen, an denen auch zahlreiche Mitglieder unserer Turnfamilie teilnahmen, sind ermutigend, aber in der aktuellen Phase auch von großer Bedeutung. Der Sport ist parteipolitisch neutral, aber gesellschaftspolitisch haben wir eine klare Meinung. In unseren Turnvereinen werden täglich Zusammenhalt, Miteinander und Vielfalt gelebt, was heutzutage wichtiger ist denn je,“ unterstreicht BTV-Präsidentin Christine Königes die Haltung des Verbandes und die Bedeutung der bayerischen Vereine.
 
Auch der Bayerischen Turnerjugend ist es wichtig, klar Stellung zu beziehen und jegliche Strömungen von fremdenfeindlichen Tendenzen, menschenverachtenden Verhaltensweisen sowie jedwede Form von Diskriminierung und interpersoneller Gewalt zu verurteilen. „Es liegt jetzt an uns, Tag für Tag für unsere freiheitlich-demokratische Grundordnung einzustehen, egal ob im Sportverein, im Alltag, am Arbeitsplatz oder bei den Demonstrationen auf der Straße. Der Sport ist sowohl Teil als auch Grundlage einer offenen Gesellschaft und bietet jungen sowie erwachsenen Menschen gleichermaßen ein sicheres und gesundes Umfeld. Wir müssen uns für eine starke und lebendige Gemeinschaft einsetzen und auch öffentlich ein Zeichen gegen Rechtsextremismus und Menschenfeindlichkeit setzen. Aus diesem Grund ruft die BTJ unter dem #btvspringtauf die gesamte Turnfamilie zu einem gemeinsamen Sprung gegen Rechtsextremismus auf“, sagt Dascha Schloss, die Vorsitzende der Bayerischen Turnerjugend. 
 
In Zukunft möchte der Verband weiterhin mit allen ihm zur Verfügung stehenden Mitteln die Vielfalt in den Vereinen unterstützen und beschützen. Die bayerischen Turnvereine sollen weiterhin Orte der Begegnung und des Zusammenhalts bleiben, in denen Menschen unabhängig von ihrer Herkunft, ihrer Familiengeschichte, ihrer körperlichen Verfassung, ihres Glaubens, ihres Geschlechts oder ihrer sexuellen Identität zusammenkommen, um gemeinsam Sport zu treiben und Gemeinschaft zu erleben.

Der Bayerische Turnverband e.V. (BTV) ist der Experte für Turnen, Gymnastik, Fitness- und Gesundheitssport in Bayern – und das bereits seit 1861. Der Verband vertritt 3.300 Vereine und 950.000 Mitglieder und ist somit der zweitgrößte Sportfachverband in Bayern. Insgesamt bietet der BTV mehr als 20 Sportarten und hat Sportangebote für alle Zielgruppen, von Kleinkindern bis zu Senioren. Zudem ist er Experte für Fitness und Gesundheit und somit „Bayerns Fitmacher“.

 

Türkiye’nin yükseliş sürecine girerek Balkanlar, Kuzey Doğu Afrika, Orta Doğu, Kafkaslar ve Türk Devletleri sınırları içinde bölgesel güç ve lider devlet konumuna yükselmesi, bölgedeki dengelerin temelinden değişmesi sürecini başlattı. Fark edildiği üzere bölgesel güç dengeleri keskin bir değişim sürecine girdi.

 

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Kıbrıs konusunda Batı dünyası kayıtsız koşulsuz Rumları desteklediği için Rum Yönetimi kendini adanın tek ve mutlak sahibi zannediyordu. Adeta astıkları astık, kestikleri kestik mantığı ile hareket ediyorlar, Türklere istedikleri her şeyi kabul ettirebilecekleri inancı ve hayali ile yaşıyorlardı.

 

Bu düşünce ve mantığın son kalıntısı da, bir dönemin hızlı EOKA’cısı, 2013-2023 yılları arası Kıbrıs Rum Yönetiminin başkanlığını yapmış olan Nikos Anastasiadis’ti. Kendini tüm Helen’ler gibi, Kıbrıs adasının mutlak sahibi ve hükümdarı zannediyordu. Kendisi Kıbrıs Türklerine neyi lütfederse, Kıbrıs Türklerinin de kayıtsız koşulsuz ve itirazsız boyun eğip lütfettiklerini kabul edeceğini sanıyordu. Bu mantık ve düşünce ile de 2017 yılında Crans Montana’daki müzakerelerde şart koştuğu “Sıfır Garanti ve Sıfır Asker” teklifi kabul edilmeyince de, kendinden emin bir şekilde masayı devirdi, kalktı gitti ancak 2017 yılında devirdikleri müzakere masası şimdi başlarına geçti.

 

Bugün, Kıbrıs Türklerini müzakere masasına oturtmak, 50 yıldır bilerek sonuçlandırmadıkları federasyon temelli müzakereleri başlatıp bir elli yıl daha sürdürmek için ağlayıp zırlıyorlar. Çalmadık kapı, yüzlerini sürmedikleri etek, öpmedikleri el ve ağlamadıkları duvar kalmadı.

 

Her hatanın bir bedeli var. Asırlardır kendilerini kayıtsız koşulsuz destekleyen BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan dindaşları Rusya, Ukrayna savaşı nedeni Batı dünyasının kuyruğuna takılan Rumları defterden sildi. Artık Rumların arkalarında durmadıkları gibi Kıbrıs konusundaki isteklerine de destek çıkmıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nın son açıklaması durumun vahametini ortaya koyuyor.

 

Türkiye ile KKTC arasındaki deniz bölgesinde, Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün temel araştırma gemisi olan Bilim-2 oşinografik araştırma gemisinin araştırma yapabilmesi için Türkiye’nin NAVTEX yayınlaması ve 5 Mart-15 Mart tarihleri arasında NAVTEX’te belirtilen koordinatlar içinde Bilim-2 gemisinin araştırma yapmağa başlamasına, boyuna posuna bakmadan “antinavtex” ilan eden Kıbrıs Rum Yönetimi ve sırtını dayadığı AB itiraz etmeye cesaret edemedi. Zaten Türkiye’nin ilan ettiği Navtex’e ve Navtex’de belirtilen bölgeye Kıbrıs Rum Yönetiminin, hamisi Yunanistan’ın ya da ağababaları AB’nin müdahale edebilmesi bugünkü koşullarda söz konusu bile değil.

 

Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs konusuna çözüm bulmak içerikli müzakerelerin başlaması doğrultusunda öncelikle içeriğinin tespit edilmesi amaçlı ortaya koydukları koşullar, artık üçüncü taraflarca da desteklenmekte.

Özellikle “İnsanlık dışı ambargoların” tümden kaldırılması, KKTC’ye “Doğrudan Uçuşların” başlaması, Ercan Havaalanın uluslararası tanınması, Mağusa limanının uluslararası ticarete açılması, “Doğrudan Ticaretin” ve her iki taraftaki ticaret akışının güçlendirilmesi, bölgeden çıkarılacak hidrokarbon ürünleri konusunda ortak yönetim ve gelir paylaşımı temelinde görüşmelerin başlatılması, su ve benzeri doğal kaynakların ortak yönetimi ve kullanımı, elektrik enterkoneksiyonu ile yenilenebilir enerji kaynaklarında işbirliği, düzensiz göç konusunda işbirliği ve mayınların temizlenmesi için ortak planlama yapılmadan, Kıbrıs konusuna çözüm bulmak içerikli müzakerelerin nasıl ve hangi içerikte olacağının konuşulması mümkün değil.

Ne diyorduk; Devir değişti. Artık Kıbrıs Rumlarının ne isteyip ne istemediği değil, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin ne istediği önemli.

 

Türkiye’nin yükseliş sürecine girerek Balkanlar, Kuzey Doğu Afrika, Orta Doğu, Kafkaslar ve Türk Devletleri sınırları içinde bölgesel güç ve lider devlet konumuna yükselmesi, bölgedeki dengelerin temelinden değişmesi sürecini başlattı. Fark edildiği üzere bölgesel güç dengeleri keskin bir değişim sürecine girdi.

 

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Kıbrıs konusunda Batı dünyası kayıtsız koşulsuz Rumları desteklediği için Rum Yönetimi kendini adanın tek ve mutlak sahibi zannediyordu. Adeta astıkları astık, kestikleri kestik mantığı ile hareket ediyorlar, Türklere istedikleri her şeyi kabul ettirebilecekleri inancı ve hayali ile yaşıyorlardı.

 

Bu düşünce ve mantığın son kalıntısı da, bir dönemin hızlı EOKA’cısı, 2013-2023 yılları arası Kıbrıs Rum Yönetiminin başkanlığını yapmış olan Nikos Anastasiadis’ti. Kendini tüm Helen’ler gibi, Kıbrıs adasının mutlak sahibi ve hükümdarı zannediyordu. Kendisi Kıbrıs Türklerine neyi lütfederse, Kıbrıs Türklerinin de kayıtsız koşulsuz ve itirazsız boyun eğip lütfettiklerini kabul edeceğini sanıyordu. Bu mantık ve düşünce ile de 2017 yılında Crans Montana’daki müzakerelerde şart koştuğu “Sıfır Garanti ve Sıfır Asker” teklifi kabul edilmeyince de, kendinden emin bir şekilde masayı devirdi, kalktı gitti ancak 2017 yılında devirdikleri müzakere masası şimdi başlarına geçti.

 

Bugün, Kıbrıs Türklerini müzakere masasına oturtmak, 50 yıldır bilerek sonuçlandırmadıkları federasyon temelli müzakereleri başlatıp bir elli yıl daha sürdürmek için ağlayıp zırlıyorlar. Çalmadık kapı, yüzlerini sürmedikleri etek, öpmedikleri el ve ağlamadıkları duvar kalmadı.

 

Her hatanın bir bedeli var. Asırlardır kendilerini kayıtsız koşulsuz destekleyen BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan dindaşları Rusya, Ukrayna savaşı nedeni Batı dünyasının kuyruğuna takılan Rumları defterden sildi. Artık Rumların arkalarında durmadıkları gibi Kıbrıs konusundaki isteklerine de destek çıkmıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nın son açıklaması durumun vahametini ortaya koyuyor.

 

Türkiye ile KKTC arasındaki deniz bölgesinde, Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün temel araştırma gemisi olan Bilim-2 oşinografik araştırma gemisinin araştırma yapabilmesi için Türkiye’nin NAVTEX yayınlaması ve 5 Mart-15 Mart tarihleri arasında NAVTEX’te belirtilen koordinatlar içinde Bilim-2 gemisinin araştırma yapmağa başlamasına, boyuna posuna bakmadan “antinavtex” ilan eden Kıbrıs Rum Yönetimi ve sırtını dayadığı AB itiraz etmeye cesaret edemedi. Zaten Türkiye’nin ilan ettiği Navtex’e ve Navtex’de belirtilen bölgeye Kıbrıs Rum Yönetiminin, hamisi Yunanistan’ın ya da ağababaları AB’nin müdahale edebilmesi bugünkü koşullarda söz konusu bile değil.

 

Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs konusuna çözüm bulmak içerikli müzakerelerin başlaması doğrultusunda öncelikle içeriğinin tespit edilmesi amaçlı ortaya koydukları koşullar, artık üçüncü taraflarca da desteklenmekte.

Özellikle “İnsanlık dışı ambargoların” tümden kaldırılması, KKTC’ye “Doğrudan Uçuşların” başlaması, Ercan Havaalanın uluslararası tanınması, Mağusa limanının uluslararası ticarete açılması, “Doğrudan Ticaretin” ve her iki taraftaki ticaret akışının güçlendirilmesi, bölgeden çıkarılacak hidrokarbon ürünleri konusunda ortak yönetim ve gelir paylaşımı temelinde görüşmelerin başlatılması, su ve benzeri doğal kaynakların ortak yönetimi ve kullanımı, elektrik enterkoneksiyonu ile yenilenebilir enerji kaynaklarında işbirliği, düzensiz göç konusunda işbirliği ve mayınların temizlenmesi için ortak planlama yapılmadan, Kıbrıs konusuna çözüm bulmak içerikli müzakerelerin nasıl ve hangi içerikte olacağının konuşulması mümkün değil.

Ne diyorduk; Devir değişti. Artık Kıbrıs Rumlarının ne isteyip ne istemediği değil, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin ne istediği önemli.

 

 
 

ROMA (AA) - İtalyan mahkemesinin, terör şüphelisi olarak tutuklu yargılanan ve İsrail'in iadesini istediği Filistinli Anan Kamal Afif Yaeesh'i sınır dışı etmeyi reddettiği bildirildi.

Ülke basınında çıkan haberlere göre, 29 Ocak'ta L'Aquila kentinde uluslararası terör şüphelisi olarak tutuklanan ve hakkındaki suçlamalar nedeniyle tutuklu yargılanan 37 yaşındaki Yaeesh için İsrail'in yaptığı iade talebi karara bağlandı.

 

L'Aquila'daki temyiz mahkemesi, savunma avukatlarının, Yaeesh'in İsrail'e iade edilmesi durumunda bu ülkede insan haklarına aykırı işkenceye varabilecek muamele göreceğine dair tezini dikkate alarak iade talebini reddetti.

Hakkında, İsraillilere yönelik saldırıları planlama gibi suçlamalar bulunduğu ifade edilen Yaeesh'in yargılanmasına İtalya’da devam edileceği belirtildi.

 

İtalya'daki Filistin destekçileri, bir süredir İsrail’in Gazze'ye saldırılarını protesto ettikleri gösteriler sırasında, Anan Kamal Afif Yaeesh'in iade talebinin reddedilmesi çağrılarını da dile getiriyordu.

 
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde, geçen yıl otel ve pansiyon gibi turistik tesislerde geçirilen gece sayısı yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını öncesindeki seviyeyi aştı.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), 2023 yılında AB üyesi ülkelerde toplam gecelik turistik konaklama verilerini yayımladı.

 

Verilere göre, AB turizm sektörü geçen yıl hızlı toparlandı. AB ülkelerinde turistik tesislerde gecelik konaklama sayısı 2023 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 6,1 artarak 2,9 milyara ulaştı.

Böylece, 2023'te AB'de turistik konaklama sayısı salgın öncesi dönem olan 2019'un yüzde 1,4'ün üzerine çıktı.​​​​​​​

 

Öte yandan, AB ülkelerinde turizm 2020 yılında Kovid-19 salgını ve uygulanan sıkı tedbirler nedeniyle durma noktasına gelmişti.

Alman Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Norbert Fiebig:

"Almanların nereye seyahat ettiğine baktığımızda gördüğümüz şey; rezervasyonda yüzde 40'tan fazla artışla Türkiye çok iyi durumda. Tatil paketi söz konusu olduğunda Türkiye, İspanya'dan bile önde"
- "Türkiye'ye yönelik rezervasyonlar bu yıl özellikle çok iyi ve bunun tüm yıl boyunca devam etmesini bekliyorum"
- "Genel olarak son birkaç yıldır Türkiye'nin turizmde çok iyi gittiğini görüyoruz. Türkiye, diğer rakiplerinden daha iyi durumda"

BERLİN (AA) - BAHATTİN GÖNÜLTAŞ - Alman Seyahat Acenteleri Birliği (DRV) Başkanı Norbert Fiebig, Almanların bu yaz tatili için Türkiye rezervasyonlarında yaşanan artışın yüzde 40'ı geçtiğini belirterek, "Tatil paketi söz konusu olduğunda Türkiye, İspanya'dan bile önde." dedi.

Fiebig, Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Uluslararası Turizm Borsası (ITB) Fuarı'nda AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Turizm sektörünün insanların seyahat etmek istemesiyle iyi bir "ruh hali" içinde olduğunu dile getiren Fiebig, bunun yaz tatili için rezervasyon rakamlarına yansıdığını söyledi.
Fiebig, gelecek yaz sezonu için Almanya'da rezervasyonlarda yüzde 30'luk bir artış olduğunu dikkati çekerek, bu yükselişin devam etmesini beklediklerini kaydetti.

- "Türkiye, her şey dahil ürünler sunan destinasyonlar arasında bir numara"
Norbert Fiebig, Almanların seyahat tercihlerinde Türkiye'nin konumuna değinerek, "Almanların nereye seyahat ettiğine baktığımızda gördüğümüz şey; rezervasyonda yüzde 40'tan fazla bir artışla Türkiye'nin çok iyi durumda olduğu. Tatil paketi söz konusu olduğunda Türkiye, İspanya'dan bile önde. Üçüncü sırada Yunanistan ve dördüncü sırada Mısır var." diye konuştu.
Fiebig, Türkiye'ye yönelik rezervasyonların bu yıl özellikle çok iyi olduğunu ve bunun tüm sene boyunca devam etmesini beklediğini kaydederek, "Bunun nedeni Türkiye'nin çok iyi bir fiyat/performans oranına sahip olması ve Almanya'da çok popüler olan her şey dahil ürünler söz konusu olduğunda Türkiye'nin bu destinasyonlar arasında bir numarada bulunması." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin altyapısının çok güzel ve yeni olduğunu dile getiren Fiebig, ülkenin kültürel turizme odaklanması gerektiğini de anlattı.
Fiebig, "Türkiye'nin kültürel açıdan sunabileceği çok şey var. Buna Alman potansiyel müşterileri çekmemiz lazım. Dolayısıyla Almanların gözde tatil destinasyonu olarak Türkiye'nin başarısını kültürel tarafta arayarak, geliştirebileceğimiz ve manevra yapabileceğimiz birçok alan var." şeklinde konuştu.

- "Türkiye diğer rakiplerinden daha iyi durumda"
Alman Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Fiebig, Türkiye'yi turizm pazarındaki en başarılı destinasyon olarak gördüklerini belirterek, "Türkiye'nin çok popüler olan güneş ve plaj ürününün yanı sıra kültürel ve sportif taraftaki cazibesiyle daha fazla insan çekmeye odaklanması lazım." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin sağlık turizmi konusunda da çok cazip olduğunu vurgulayan Fiebig, "Genel olarak son birkaç yıldır Türkiye'nin turizmde çok iyi gittiğini görüyoruz. Türkiye diğer rakiplerinden daha iyi durumda." diye konuştu.

Fiebig, küresel turizmin Kovid-19 salgını sonrası toparlanmasına devam ettiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Enflasyon düşmesiyle daha ılımlı fiyat artışları bekliyorum. Almanlar seyahat etmeye hevesli. Fırsat bulduklarında da bunu yapıyorlar ancak müşterilerin fiyat hassasiyetini hafife almamalıyız. İnsanların ceplerinde bitmeyen para yok ve fiyatlara çok dikkatli bakıyorlar. 'Paramın karşılığını en iyi nerede alabilirim' sorusu devam edecek ve bu da fiyat/fayda oranı çok iyi olan destinasyonlar için gelecekte de çok iyi olacakları anlamına geliyor."
 
 
 Ticaret Bakanı Ömer Bolat: "Alman şirketlerinin Türk ortaklarıyla çok yakın temasları var. Birbirini tamamlayıcılar. Dolayısıyla ikili ticarette, ikili yatırımlarda, enerji işbirliğinde, savunma işbirliğinde daha yapacak çok şeyimiz var"