Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann: Staatsangehörigkeitsreform ist großer Fehler - Durch integrationsfeindliche Weichenstellungen drohen Parallelgesellschaften - Bayern wird Gesetz im Bundesrat ablehnen

 

Bayerns Innenminister Joachim Herrmann hat das heute vom Bundestag verabschiedete Gesetz zur Modernisierung des Staatangehörigkeitsrechts als "großen Fehler" bezeichnet: "Doppelstaatsbürgerschaften zur Regel zu machen sowie die für die Einbürgerung notwendige Aufenthaltszeit zu verkürzen, sind die völlig falschen Signale. Sie passen überhaupt nicht zu den aktuellen Entwicklungen. Diese neuen Einbürgerungsregelungen der Bundesregierung sind in höchstem Maße integrationsfeindlich und belohnen eine fehlende Bereitschaft zu einem Bekenntnis zu Deutschland." Die Einbürgerung könne nach Herrmanns Worten nur am Ende eines gelungenen Integrationsprozesses stehen. Die Ampelregierung verkehre dieses Prinzip nun ins Gegenteil und vergebe die deutsche Staatangehörigkeit viel zu leichtfertig. "Bayern wird dieses Gesetz im Bundesrat daher ablehnen."

 

Für den bayerischen Innenminister ist klar, dass überhaupt kein Anlass dafür besteht, eine Einbürgerung zu gewähren, wenn Ausländer die erforderlichen Integrationsleistungen nicht erbringen. Ausreichende Sprachkenntnisse seien nach wie vor die Schlüsselkompetenz schlechthin für ein erfolgreiches Leben in Deutschland. "Ich sehe keinen Grund, Personen mit der deutschen Staatsbürgerschaft auszustatten, wenn sie über Jahrzehnte hinweg keine Sprachkenntnisse erworben haben. Genau das wird nun künftig aber möglich sein. Das ist keine Modernisierung des Staatangehörigkeitsrecht, sondern ein Rückschritt." Der Minister betonte: "Neben ausreichenden Deutschkenntnissen und dem Bestreiten des eigenen Lebensunterhalts müssen sich Migranten aber auch eindeutig zu Deutschland und seinen Werten bekennen. Wenn die Ampelkoalition mit ihrer Reform auf diese wichtigen Einbürgerungsvoraussetzungen verzichtet, stellt sie integrationspolitisch die Weichen falsch und das mit schwerwiegenden Folgen für die Gesellschaft." Herrmann warf der Bundesregierung vor, bewusst die Entstehung von Parallelgesellschaften in Kauf zu nehmen, besonders, wenn nun Doppelstaatsbürgerschaften die Regel werden.

 

Bayern wird nun eine Bundesratsinitiative zur Aberkennung der Staatsangehörigkeit antisemitischer Straftäter und Hetzer starten. "Wir fordern darin den Bund auf, alle notwendigen rechtlichen Möglichkeiten, einschließlich etwaiger Änderungen des Grundgesetzes, zu prüfen, damit antisemitische Straftäter und Hetzer ihre deutsche Staatsangehörigkeit verlieren, wenn sie dadurch nicht staatenlos werden. Es kann doch nicht ernsthaft gewollt sein, dass Doppelstaater in solchen Fällen die einmal erworbene deutsche Staatsangehörigkeit für immer behalten dürfen und sich auf die damit verbundenen Privilegien berufen können," kritisierte Herrmann.

 

AB Komisyonu’nun 2024 Hukukun Üstünlüğü Raporu’na ABTTF’den yazılı katkı verildi.

 

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 2024 Hukukun Üstünlüğü Raporu hakkında yazılı katkısını AB Komisyonu’na iletti. Bahse konu rapor için AB Komisyonu’nun başlattığı AB Üye Devletlerindeki sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlara açık olan çevrim içi danışma sürecine katılan ABTTF, hazırlanacak Yunanistan ülke raporuna katkı sağlamak amacıyla Batı Trakya Türk toplumunun sorunlarını dile getirdi.

 

Yazılı katkısında ABTTF, Yunanistan’ın Batı Trakya Türk toplumunun Türk etnik kimliğini inkar ettiğinin altını çizerek, Yunanistan’ın Bekir Usta ve Diğerleri Dava Grubu ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) üç ayrı kararını Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kararlarına ve tüm uyarılarına rağmen 2008 yılından beri uygulamadığını ve Türk toplumunun örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini aktardı. 

 

11 Ekim 2022 tarihinde Gümülcine’de bir taraftar derneği olarak kurulan Batı Trakya Fenerbahçeliler Kültür ve Spor Derneği’nin kaydının iptali istemiyle Rodop Asliye Savcılığı tarafından açılan davaya da atıfta bulunan ABTTF, savcının iddianamesinde derneğin isminde yer alan “Batı Trakya” ifadesinin ülkenin toprak bütünlüğü ve ulusal egemenliği için tehlike arz ettiğinin ileri sürüldüğünü, bu nedenle derneğin adı ve tüzüğünden “Batı Trakya” ifadesinin çıkarılması ve söz konusu derneğin dernekler sicilinden silinmesine karar verilmesinin talep edildiğini kaydetti. 

 

Batı Trakya Türk toplumunun eğitim özerkliğine sahip olmasına rağmen Türk ilkokulların sayısının her yıl kapatmalar nedeniyle azaldığına vurgu yapan ABTTF, iki dilli Türk azınlık anaokullarının bulunmadığını, ortaokul düzeyinde Türk ortaokul ve liselerinin sayısının oldukça düşük olduğunu, AB Komisyonu’na sunulan soru önergesi ile de gündeme taşınan İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nde çift vardiyalı öğretim ve modern okul binası noksanlığı ile ilgili sorunun devam ettiğini aktardı.   

 

ABTTF, Yunanistan’da medyada Batı Trakya Türk toplumuna karşı ön yargı ve basmakalıp düşüncelerin ötesinde ötekileştirme, ayrıştırma ve hedef gösterme örneklerinin yaşandığına işaret ederek, siyasi alanda da Türk toplumuna karşı baskı ve ayrımcılığın görüldüğünü dile getirdi. Mayıs 2023’teki genel seçimlerde Batı Trakya Türk toplumunun nüfus bakımından çoğunluğu oluşturduğu Rodop ilinde en çok oyu alan Türk milletvekili adayının siyasi karalama kampanyasına maruz kaldığını ve hedef haline getirildiğini belirten ABTTF, söz konusu durumun Yunanistan’da Türk toplumuna karşı yapısal ve sistematik ayrımcılığı derinleştirdiğini ifade etti.  

 

Batı Trakya Türk toplumunun uluslararası antlaşmalar uyarınca dini özerkliğinin bulunduğunu ve kendi dini liderlerini (müftüleri) seçme hakkına sahip olduğunu belirten ABTTF, buna karşın Türk toplumunun seçtiği müftülerin Yunanistan tarafından tanınmadığını kaydetti. ABTTF, 52/2019 sayı ve tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Türk toplumunun dini alandaki özerk yapısını daha da zedelediğini, zira müftülük makamlarının tamamıyla Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’na bağlanarak olağan kamu dairelerine dönüştürüldüğünü ifade etti. 

 

Yozgat Valiliği, tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü şehirlerini keşfetmek isteyenlere rehberlik ediyor.
 
Yozgat Valiliği, tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü şehirlerini keşfetmek isteyenlere rehberlik ediyor. Sosyal medya üzerinden yapılan açıklama ve paylaşılan videoda, Yozgat'ın görülmeye değer noktalarına dair birkaç öneri sunuldu.
 
Valilik tarafından yapılan açıklamada, "Yozgat'ta nereleri görebiliriz?" sorusuna cevap verilerek, Sarıkaya Roma Hamamı, Akdağmadeni Ormanları, Saat Kulesi, Yozgat Müzesi ve Çamlık Milli Parkı'nın öne çıkan yerler olduğu belirtildi. İşte Yozgat'ın bu güzellikleriyle ilgili detaylı bilgiler:
 
SARIKAYA ROMA HAMAMI
 
Yozgat'ın Kaplıcalar Mahallesi'nde bulunan bu antik hamam, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır. Roma Dönemi'ne ait olan hamamın tonozlu arka mekânı, Corint düzenine uygun şekilde inşa edilmiştir. Hamamın içerisindeki tarihi detaylar, 2010 yılında başlatılan temizlik kazıları ile gün yüzüne çıkarılmıştır.
 
AKDAĞMADENİ ORMANLARI
 
Yozgat'ın doğal zenginliklerini temsil eden Akdağmadeni ilçesinin ormanları, estetik güzellikleriyle beraber biyolojik çeşitliliği de barındırır. İlçenin yüksek rakımlı ve geçiş iklimine sahip olması, çeşitli ağaç türlerini içeren geniş orman alanlarını destekler.
 
SAAT KULESİ
 
Yozgat'ın merkezinde yer alan Saat Kulesi, 7 katlıdır ve ahşap kubbe çatıya sahiptir. Kuledeki çanın üst katında dört cepheye bakan 4 adet saat bulunmaktadır. Saat Kulesi, tarihi dokusu ve estetik tasarımıyla dikkat çeker.
 
YOZGAT MÜZESİ (NİZAMOĞLU KONAĞI)
 
1871 yılında inşa edilen bu konak, uzun yıllar konut olarak kullanılmış ve daha sonra müzeye dönüştürülmüştür. Arkeolojik eserlerin sergilendiği alt katlar ile etnografik eserlerin bulunduğu üst katlar, ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir deneyim sunar.
 
ÇAMLIK MİLLİ PARKI
 
Türkiye'nin ilk milli parkı olan Yozgat Çamlık Milli Parkı, 1958 yılında ilan edilmiştir. 264 hektarlık alanında Kafkas Çamı gibi nadir bitki türlerini barındırır. Ayrıca park, doğal güzellikleri ve biyolojik çeşitliliğiyle bilinen bir botanik turizm potansiyeline sahiptir.
 
Yozgat, tarihi ve doğal zenginlikleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir şehir olarak misafirlerini ağırlamaya hazır.
 
 
Fotograflar: Dogan Tufan
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

Von jeher beschäftigt uns im Winter die Frage, wie wir uns vor Virus-Infektionen schützen können. Dazu gehört natürlich das Einhalten der Hygieneregeln wie Abstand halten, häufiges gründliches Händewaschen oder (richtiges) Niesen und Husten in die Armbeuge. Seit Corona wissen wir außerdem, dass FFP2-Masken einen wirksamen Virenschutz bieten. Das Robert-Koch-Institut empfiehlt weiterhin insbesondere Älteren und Risikogruppen, sich gegen Grippe und Corona impfen zu lassen. Gleichzeitig interessieren sich viele Menschen dafür, wie sie vor oder in der kalten Jahreszeit ihr Immunsystem stärken können. „Ein Ansatzpunkt dafür ist eine Ernährungsweise mit viel frischen vitamin- und mineralstoffreichen Zutaten, insbesondere viel frisches Obst und Gemüse“, sagt Ulrike Jaques, Ernährungsexpertin bei der AOK in Würzburg.

 

Pflanzliche Lebensmittel bevorzugen

Viele heimische Obst- und Gemüsesorten liefern rund ums Jahr die sogenannten sekundären Pflanzenstoffe. Diese tragen dazu bei, das Immunsystem zu stärken. So verfügen Lauch, Zwiebeln und Knoblauch über reichlich Allicin, das Entzündungen hemmen sowie Bakterien und Viren abwehren kann. Vitamin C wirkt immunstärkend und ist in allen Obst- und Gemüsearten enthalten, nicht zuletzt in Sauerkraut oder anderem fermentiertem Gemüse. Gerade im Winter bereichern diese Lebensmittel den Speiseplan, ebenso wie Nüsse. Diese liefern Vitamin E, das im Körper wichtige Dienste für die Abwehrkräfte leistet, indem es sogenannte freie Radikale bindet.

 

Immunabwehr des Darms stärken

Als weitere Beispiele für immunfördernde Lebensmittel nennt Ulrike Jaques Hülsenfrüchte und Vollkornprodukte. Diese ballaststoffreichen Lebensmittel halten den Darm gesund, der für die Immunabwehr besonders wichtig ist. Zudem enthalten sie Zink und Selen. Diese beiden Stoffe haben sich als besonders immunwirksam herausgestellt – vorausgesetzt, sie werden in Form vollständiger und naturbelassener Lebensmittel auf den Speiseplan gesetzt. Von Nahrungsergänzungsprodukten hingegen rät Ulrike Jaques ab. „Das Essen ist mehr als die Summe seiner Inhaltsstoffe und isoliert aufgenommene Einzelbestandteile können sogar eher schaden als nützen“, so die Ernährungsexpertin.

 

Gesunder Lebensstil verbessert Abwehrkräfte

Möglichst viel Sonne und Licht zu „tanken“ hellt gerade in der dunklen Jahreszeit die Stimmung auf und erzeugt im Körper Vitamin D. Das leistet bei der Immunabwehr wichtige Dienste, indem es die Abwehrzellen aktiviert. Deshalb ist auch im Winter regelmäßige körperliche Aktivität wichtig, am besten an frischer Luft: Ausreichend Bewegung trägt dazu bei, dass der Körper messbar mehr Abwehrzellen bildet. Da Stress das Immunsystem belastet, können Entspannungsübungen und ein positiver Umgang mit eventuell belastenden Situationen einen Ausgleich schaffen. Zudem hält ausreichend Schlaf die Abwehr fit, ebenso der Verzicht auf Nikotin und Alkohol.

 

Wer weitere konkrete Anregungen sucht, um mit Ernährung, Bewegung und Entspannung das Immunsystem zu stärken, findet sie unter

Gesundheitskurse und Präventionskurse vor Ort und Online | AOK

TDT Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mirvokhid Azimov, 16 Ocak 2024 tarihinde Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) TIR ve Transit Hizmetleri Direktörü Tatiana Rey-Bellet ve IRU TIR ve Transit Hizmetleri Kıdemli Danışmanı Vakhtang Zarandia ile çevrimiçi bir toplantı gerçekleştirdi.

 

Geçtiğimiz dönemde bölgedeki işbirliği çabalarında kaydedilen ilerlemeden duydukları memnuniyeti dile getiren taraflar, işbirliğine yönelik yeni yolları ele aldılar ve idari prosedürlerin kolaylaştırılması ve bölgedeki karayolu taşımacılığı faaliyetlerinin etkin ve güvenli hale getirilmesini amaçlayan ortak faaliyetleri belirlediler.

 

Taraflar, Üye Devletlerin taşımacılık ve transit prosedürlerini basitleştirmeye yönelik küresel araçları teşvik etme çabalarını takdirle karşıladılar. Özbekistan'ın 2023 yılı sonu itibariyle 78 ülke arasında verilen TIR Karnesi sayısı bakımından birinci ülke olduğu, Türkiye ve Kazakistan'ın ise bu konuda ilk 5 ülke arasında yer aldığı vurgulandı.

 

BERLİN (AA) - Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer, yeni kurumsal yapılanmaya giderek iş gücünü önemli ölçüde azaltacağını bildirdi.

Şirketten yapılan açıklamada, Bayer’in yeni kurumsal yapılanmayla operasyonel performansını sürdürülebilir şekilde artırmak istediği belirtildi.

Yeniden yapılandırma planının şirkette hiyerarşileri azaltmayı, bürokrasiyi ortadan kaldırmayı ve karar alma süreçlerini hızlandırmayı hedeflediği kaydedilen açıklamada, yönetim kurulu ve çalışma konseyinin Bayer'in geleceğine yönelik söz konusu yapılanma konusunda anlaşmaya vardığı aktarıldı.

 

Açıklamada, yeniden yapılanma planında iş gücünün önemli ölçüde azaltılmasına yönelik düzenlemelerin de yer alacağı bilgisine yer verilerek, işten çıkarmaların gelecek aylarda (kıdem tazminatı ödemeleri yoluyla) başlayacağı ve 2025'te sona ereceği ifade edildi.

Şirket, işten çıkarmalar konusunda rakam vermezken, Alman basınında yer alan haberlerde, Bayer'de binlerce kişinin işten çıkarılabileceği ve bunun öncelikle Alman şirketlerini etkileyeceği belirtildi. Şirketin iş gücünü azaltmasının öncelikle orta düzey yönetimi etkilemesi bekleniyor.

Bayer’in Almanya’da 22 bin, dünya genelinde ise 100 binin üzerinde çalışanı bulunuyor.

 

Şirket, bazı yatırımcı ve hissedarların, tarım kimyasalları ve ilaç üretim faaliyetlerini ayırma çağrıları ile karşı karşıya bulunuyor.

Bayer'in piyasa değeri bir yılda yüzde 40’tan fazla düşerek 32,3 milyar avroya geriledi.

 

ANKARA (AA) - Avrupa Parlamentosu (AP), İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de "kalıcı ateşkes" çağrısında bulunan kararı, rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın tasfiye edilmesi şartıyla kabul etti.

 

AP'nin Strazburg'da toplanan Genel Kurulunda Sosyalistlerin ve diğer sol grupların talep ettiği "kalıcı ateşkes" çağrısı, Hristiyan Demokratların ikna edilebilmesi için şartlı hale getirilirken nihai karar, 312 lehte, 131 aleyhte ve 72 çekimser oyla kabul edildi.

Saatler süren müzakerelerin ardından kabul edilen bağlayıcı niteliği bulunmayan kararda, "kalıcı ateşkes" Gazze'de tutulan tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın tasfiyesi şartlarına bağlandı.

Kararda ayrıca bölgede kalıcı barışın sağlanması için Kudüs'ün her iki devletin başkenti olduğu ve uluslararası hukuka saygı gösterilen "iki devletli çözüme" vurgu yapıldı.

Sembolik nitelikteki karar, AP'nin ortak tutumunu yansıttığı için önem taşıyor.

 

- "Daha cesur bir AB'ye ihtiyacımız var"

AP'nin İrlandalı Üyesi Grace O'Sullivan, X'te yaptığı paylaşımda, AP'nin kabul ettiği kararda Hristiyan Demokratların talepleriyle yapılan değişikliklere tepkisini, "Bugün Gazze'de kalıcı ateşkes çağrısı yapan bir karar çıkarmaya çalıştık. Fakat Hristiyan Demokratların yaptığı bir değişiklikle, barışın ancak Hamas'ın ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabileceği kabul edildi. Bu da İsrail'e katliamı istediği kadar sürdürmesi için açık çek veriyor." ifadeleriyle gösterdi.

O'Sullivan, "Bundan daha cesur bir AB'ye ihtiyacımız var." değerlendirmesinde bulundu.

BERLİN (AA) - Almanya'da muhalefetin meclise sunduğu Ukrayna'ya Taurus füzeleri gönderilmesini içeren önerge hükümeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) oylarıyla reddedildi.

Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU/CSU) verdiği önerge 485 hayır oyu ile reddedildi. Önergeye 178 kabul oyu verildi.

Yeşiller ve FDP'li milletvekilleri, CDU/CSU önergesini reddetme nedeni olarak Alman ordusu hakkında hazırlanan yıllık rutin raporuna ilişkin genel kurul tartışmasıyla bağlantılı yapılmak istenmesini gerekçe olarak gösterdi.

Alman medyasındaki haberlerde de Başbakan Olaf Scholz'un 500 kilometre menzilli Taurus seyir füzelerinin Ukrayna'ya şu an için verilmesinden yana olmadığı ifade edildi.

 SPD milletvekili Helge Lindh:  "(Tasarı) Bu kırmızı bir karttır, ırkçılığın reddedilmesidir ve Almanya için büyük başarıların tanınmasıdır. İşte bu nedenle, elbette daha iyi olabilecek ayrıntılar olsa da, bu an tarihi bir andır"
 Türk kökenli Alman milletvekili Hakan Demir: "Türkiye'den gelen insanlarımız için önemli ama diğer ülkelerden tabii ki Avrupa Birliği dışında kalan ülkelerden gelen insanlar için önemli bir kanun"

BERLİN (AA) - ERBİL BAŞAY/CÜNEYT KARADAĞ - Almanya’da göçmenlerin uzun yıllardır beklediği çifte vatandaşlığı kolaylaştıran yasa tasarısı konusunda sona gelindi.
Mecliste cuma günü oylamaya sunulacak yasa tasarısının kabul edilmesi halinde Alman vatandaşlığına geçişler kolaylaşacak ve çifte vatandaşlığın önündeki engel kaldırılacak.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Partinin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti "Vatandaşlık yasasının modernizasyonu" başlığını taşıyan tasarının yasalaşması halinde Alman vatandaşlığını alan herkes daha önce sahip olduğu vatandaşlığı bırakmak zorunda kalmayacak ve böylelikle çoklu vatandaşlık sahibi olma imkanı sağlanacak.
Buna göre Alman vatandaşlığına geçmek için istenen "yasal ikamet süresi" 8 yıldan 5 yıla indiriliyor.

Alman vatandaşlığına geçmek isteyen kişinin ülkedeki yaşam şartlarına uyum sağlama konusunda okul veya mesleki başarısının bulunması, gönüllü çalışmalar yapması veya dil öğrenmek için özel çaba sarf etmesi gibi durumlarda bu süre 3 yıla düşürülebilecek.
Çifte vatandaşlık imkanı tanındığı için daha önce yürürlükte olan ve gençlerin 23 yaşına kadar ebeveynlerinin vatandaşlığı veya Alman vatandaşlığı arasında seçim yapmaya zorlayan "opsiyon modeli" ise tamamen kaldırılacak.
Almanya'da doğan çocuklar, Alman vatandaşı olmasalar da ebeveynlerinden birinin en az beş yıl yasal olarak ülkede ikamet etmesi halinde Alman vatandaşlığı alabilecek.
Alman vatandaşlığına geçiş koşulları arasında ayrıca kişinin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini sosyal yardım almadan sağlaması gerekiyor. Misafir işçi jenerasyonu yani 1960'larda Almanya'ya gelen Türk işçiler ve son 2 yılda 20 ay tam gün çalışan yabancılar ve tam gün çalışan kişilerin yabancı eşleri bundan muaf tutulacak.
Misafir işçi jenerasyonu için Alman vatandaşlığına geçişteki yazılı sınav zorunluluğu kaldırılacak.

- Vatandaşlık alamayacaklar da belirlendi
Antisemitizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı kapsamında ceza alanlar, Alman vatandaşlığına alınmayacak. Bu konuda vatandaşlık daireleri savcılıklarla daha yakından çalışacak.
Ayrıca çok eşli olanlar veya anayasada yer alan kadın-erkek eşitliğine aykırı davrananlar da vatandaşlığa alınmayacak.
- Alman milletvekili Helge Lindh yasa tasarısını tarihi olarak niteledi
SPD'nin Wuppertal bölgesinden milletvekili Helge Lindh siyasi olarak aktif olduğundan bu yana çifte vatandaşlık için mücadele ettiğini söyledi.
Almanya'nın kalkınmasına katkıda bulunan Türklere hayran olduğunu ifade eden Lindh, şunları kaydetti:
"On yıllardır vatandaşlığa kabul edilmemeye ve NSU gibi suçların çözülmemesine katlanan insanlara, birçok Türk kökenli insana hayranım. Yine de bu ülkede kaldılar ve bu ülkenin bir parçası oldular. Ve şimdi nihayet sizlerin de bize ait olduğunuzu, bu ülkenin inşasına katkıda bulunduğunuzu ve ebeveynleri ya da büyükanne ve büyükbabaları her zaman Alman olan ya da sonsuza kadar burada yaşamış olanlar kadar Alman olduğunuzu gösteriyorsunuz. Asıl önemli olan da budur. Bu kırmızı bir karttır, ırkçılığın reddedilmesidir ve Almanya için büyük başarıların tanınmasıdır. İşte bu nedenle, elbette daha iyi olabilecek ayrıntılar olsa da, bu an tarihi bir andır."

Lindh, yasa tasarısının bu kadar zaman çıkartılamamış olmasının bile aslında skandal olduğunu belirterek "Misafir işçi olarak adlandırılan kuşaktan pek çok insan için birden fazla vatandaşlığa sahip olma fırsatlarının olmaması bir tokat gibiydi." dedi.
Vatandaşlık yasasının modernize edilecek olmasının önemini vurgulayan Lindh, "Özellikle de büyük çaba sarf eden ve hiçbir şansı olmayan insanlar için bunun artık değişiyor olması gerçekten tarihi ve gecikmiş bir andır." diye konuştu.
Yasa tasarısıyla Almanya'ya gelerek çalışan ve kalkınmasına yardımcı olan misafir işçi olarak adlandırılanlara ilişkin Lindh, "Bu nesil sadece çoklu vatandaşlık elde etmekle kalmıyor, aynı zamanda daha kolay bir şekilde vatandaşlığa da kabul edilebiliyor. Geçimlerini sağlamak vesaire gibi konularda bile karmaşık testlerden geçmeleri gerekmiyor. Hayatları boyunca verdikleri emeğin karşılığı olması gereken basitleştirilmiş koşullara, mümkün olan en iyi koşullara sahipler. Özellikle de Türk aile geçmişi olan insanlar için artık bir karar vermek zorunda değiller." ifadelerini kullandı.
Tasarıdaki koşullardan birisi olan sosyal yardım almadan geçim temini konusundaki eleştirilere de değinen Lindh, bunun aslında zor ve tartışmalı bir nokta olduğunu ve koalisyon ortağı FDP'nin özel bir talebi olduğuna dikkati çekti.
Lindh ancak yasada istisnai durumların da olduğuna işaret ederek çok sayıda çocuk yetiştiren ve yaşamlarını tam olarak finanse etme imkanına sahip olmayanlar, kadınlar ya da engelli ve hasta insanlar, daha sonra takdire bağlı vatandaşlığa kabul yoluyla geçmelerine olanak sağlandığını, bunun uygulanmaması durumunda yasada iyileştirme yapılacağını aktardı.

Tasarıda artık ırkçı, antisemitik veya başka türlü insanlık dışı ifadelerde bulunmaya izin verilmediğini belirten bir formülasyon olduğunu ifade eden Lindh "Ayrıca, insanların Holokost'u kabul etmeleri ve bu nedenle de bundan sonuç çıkarmaları, yani Yahudi yaşamını korumaları gerektiğine atıfta bulunan bir başka bölüm daha var. İsrail'in var olma hakkının tanınması gibi bir madde yer almıyor." diye konuştu.
Alman vatandaşlığına geçmek isteyenlerin yanlış bilgi verme ihtimaline de değinen Lindh şunları söyledi:
"Bir kişinin yalan söylediğine ya da kandırıldığına dair ellerinde gerçek bir kanıt olması gerekir. Sonra, şüphe durumunda mahkemeye de gidilebilir. Mesele bu ama sonuçta başka bir yolu yok çünkü insanlar göçmenlik bürolarında vicdan testi yapamazlar ve yapmamalılar, insanları herhangi bir şekilde sorgulayamazlar ya da onları dedektifler gibi araştıramazlar."

- Yasa tasarısında emeği olan Hakan Demir, yasanın herkes için önemli olduğunu düşünüyor
"Vatandaşlık yasasının modernizasyonu" konusunda partisi adına görev alan SPD milletvekili Hakan Demir de tasarının yasalaşması durumunda Almanya'nın dünyadaki en modern vatandaşlık yasalarından birine sahip olacağını belirterek "Almanya bu konuda adeta şampiyonlar ligine girecek örneğin ABD ve Kanada gibi." dedi.

20 yıldan bu yana vatandaşlık yasasında değişiklikler yapıldığını ifade eden Demir, "Türkiye'den gelen insanlarımız için önemli ama diğer ülkelerden tabii ki Avrupa Birliği dışında kalan ülkelerden gelen insanlar için önemli bir kanun. Bir de örneğin Amerika'da ya da Kanada'da yaşayan Almanlar için de önemli. Yani burada yaşayanlar için önemli, bir de ülke dışında yaşayan Almanlar için de önemli bir kanun." diye konuştu.
Demir, çok sayıda kişinin aynı zaman aralığında başvuru yapması durumunda bürokratik zorluk olabileceğini ancak hükümetin önlemlerini aldığını kaydetti.
Başkent Berlin'de vatandaşlık ile ilgilenecek 200 çalışanın bulunduğu bir merkez kurulduğunu belirten Demir, bu şekilde prosedürün kolaylaşacağını beklediklerini ifade etti.
Demir, Alman vatandaşlığı şartları arasında ırkçı tutumlarda bulunmamak gibi konuların somut olarak yazıldığını vurgulayarak "Aslında öyle internete bakarak araştırma yapmanın buna dahil olacağını düşünmüyorum. Genel olarak kanunda ceza yazıyor yani mahkemeden geçmesi gerekiyor. Ancak örneğin siz çıkarsınız dışarıya bir devletin bayrağını yakarsınız ve ceza alırsanız o zaman tabii ki Almanya'nın bir vatandaşı olamazsınız." değerlendirmesinde bulundu.
Çıkacak kanunun ilk nesil Türklere teşekkür mahiyeti de taşıdığını belirten Demir, "Dedelerimiz için amcalarımız için büyük annelerimiz için de bu kanun önemli. Onlara olan şükranlarımızı bir ifadesi." dedi.

- TBB yasaya hem olumlu hem olumsuz bakıyor
Almanya’da yabancılar ve vatandaşlık konularında çalışmalar yapan Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) Sözcüsü Safter Çınar, tasarının iyi yanları olduğu kadar kötü yanları da olduğunu söyledi.
Özgün vatandaşlıktan ayrılmak zorunda kalınmamasının tasarının iyi yanı olduğunu belirten Çınar, "Yani bizim arkadaşlarımız da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını bırakmak zorunda kalmış olanlar tekrar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına da dönebilecekler. Bu çok olumlu bir şey. İkincisi bundan sonra Alman vatandaşlığına geçecek olanlar çifte vatandaş olacak. Eskiden olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından ayrılmak zorunda kalmayacaklar. Bunlar olumlu yanları." dedi.

Ancak bu bağlamda Türkiye'nin de bu durumdan etkileneceğini ifade eden Çınar, "Çünkü bu zamanında Türk vatandaşlığını bırakmış olanlar için de 10 bin, 20 bin, 30 bin kişi Türk vatandaşlığını almak isteyecektir. Şu andaki durumda 1 yıl içinde geri dönme dilekçesi verilirse hemen alınıyorsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına. Şimdi Türk vatandaşlığından 10 yıl, 20 yıl önce çıkmış olanlar var. Yasal durum nedir? 50 bin kişi aynı anda başvursa bürokratik işler belki yılları bulabilir. Onun için bir kolaylık düşünülmesi iyi olur." diye konuştu.

Tasarının, kişinin geçimini sağlama yani sosyal yardım almama gibi zorluklar getirdiğini savunan Çınar, şunları kaydetti:
"Geçmişten bu yana vatandaşlığa geçmeyi zaten her yıl zorlaştırdılar. Daha da zorlaştıracaklar. Dil testini ve vatandaşlık testini örneğin. Müracaat edenin kafa yapısı anayasaya uygun mu onu araştıracaklar. Şimdi orada şöyle bir sorun var. Bana sorsa tabii ki anayasaya uyuyorum diyeceğim. Aksini diyecek halim yok. Peki ne yapacaklar? Sosyal medyaya bakacaklar. Sosyal medyaya girmek yasaya uygun mu ayrı mesele. Ama bu zaten insanları ürküten bir sorun. Bu bakımdan işsizlere hiçbir kolaylık yok. Onun için çifte vatandaşlığın olağan hale gelmesinden dolayı vatandaşlığa geçenlerin sayısının çok artacağını düşünmüyorum."

Almanya'ya 60-70'li yıllarda gelenler için test yapılmayacağını ancak bu insanların büyük bir kısmının zaten Almanya’da yaşamadığını dile getiren TBB sözcüsü, "Bir kısmı zaten dünyada değil. Şimdi 75 yaşındaki insanın başka işi gücü yok Alman vatandaşlığına mi geçecek. Yani bu belli yaş grubuna kolaylık da pratikte bir şey getirmeyecek." dedi.

Bu testlerin 2000 yılından beri olduğuna işaret eden Çınar, şu ifadeleri kullandı:
"Eskiden ikametinin olduğu belediyenin ilgili şubesine gidiyordun konuşuyordun Almanca biliyorsan mesele bitmişti. Almanya'nın ilk başbakanı kim, yok bayrağının rengi neydi gibi saçma sapan şeyler söz konusu değildi, bunları getirdiler. Daha da zorlaştıracaklar. Hiçbir faydası da yok bence. Çünkü kişi burada yaşıyorsa, belli bir süre Alman vatandaşı olabilmeli. Gelir konusunda bırakın işsizliği, işi olup da bu yasaya göre yeterli geliri olmayan insanlar var. Bu insanların bir suçu yok ki. Kendisine göre iş bulamamış. Niye bundan dolayı Alman vatandaşı olamasın."

- "SPD, Yeşiller ve FDP ile bu kanunu çıkaracağız"
SPD'nin Türk kökenli Alman milletvekili Macit Karaahmetoğlu da 30 senedir çifte vatandaşlık meselesinin özellikle Türk kökenli insanların çok önem verdiği bir konu olduğunu söyledi.
Bununla ilgili hemen hemen her gün kendisine mesajlar geldiğine işaret eden Karaahmetoğlu, artık bunun gerçekleşeceğini belirtti.
Hristiyan Demokrat Partinin (CDU) bu yasayı senelerce engellediğine dikkati çeken Karaahmetoğlu, "SPD, Yeşiller ve FDP ile bu kanunu çıkaracağız. Özellikle buraya işçi olarak gelenlerin ilk jenerasyonu için yani şimdi artık emeklilik durumunda olan insanlar için ve onların eşleri için de Almanca şartı test olarak yapılmayacak, onlara kolaylık getiriliyor. Türk ya da diğer başka vatandaşlıklarından çıkma zorunluluğu olmayacak en önemli konu bu." ifadelerini kullandı.
Karaahmetoğlu, SPD'nin bu konuda 30 sene mücadele verdiğini savunarak "Asgari ücretle de öyleydi, yani SPD'nin önemli konularda pes etmediğini gerekirse onlarca yıl siyasi savaş verdiğini görebilir vatandaşlar." dedi.
 

Yerli ve milli kalkınma stratejileri kapsamında başarılı projeler yürüten Türkiye'nin ilk uzay yolculuğunu gerçekleştirmesine saatler kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde yürütülen Milli Uzay Programı kapsamında gerçekleştirilen uçuş için hazırlanan Türkiye, 19.01.2024 saat 00.49'e kilitlendi.

 

Türkiye, ilk Türk astronotu Alper Gezeravcı'yı 18 Ocak’ı 19 Ocak’a bağlayan gece TSİ 00.49’de Dragon uzay aracıyla Uluslararası Uzay İstasyonu'na yolcu edecek.

Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanında geliştirmeyi hedeflediği teknolojilerden biri olan uzay yolculuğunda, 13 Aralık 2018'de Türkiye Uzay Ajansının (TUA) kurulmasıyla birlikte önemli bir atılım gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Şubat 2021'de “Ay'ı Görmek İstiyorsan Gökyüzüne Bak" sloganıyla Milli Uzay Programı’nı açıklamıştı.

 

Ülkemizin uzay politikaları alanındaki stratejisine yönelik olarak hazırlanan program kapsamında Türk astronot ve bilim misyonunun yanında, Ay yüzeyine milli teknolojilerle geliştirilmiş gezen araç gönderilmesi, yerli uydu geliştirme programı, bölgesel konumlama ve zamanlama kapasitesinin geliştirilmesi, uzaya erişim ve uzay limanı projesi benzeri ana hedefler ve misyonlar bulunuyor.

Milli Uzay Programı dâhilindeki 10 hedef içerisinde yer alan Türk astronot ve bilim misyonu kapsamında bir Türk vatandaşının uzaya gönderilmesi için başlatılan projede sona yaklaşıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Nisan 2023 tarihinde düzenlenen TEKNOFEST kapsamında Türkiye’nin ilk uzay yolcuları olarak Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever’in isimlerini duyurmuştu. Türkiye Uzay Ajansı ve Axiom Space iş birliğiyle gerçekleştirilen Ax-3 misyonu kapsamında görev alan Gezeravcı ve beraberindekiler, TÜBİTAK Uzay, Axiom Space ve NASA ile koordineli şekilde yürütülmek üzere Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) 13 adet bilimsel deney gerçekleştirecek.

 

Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı, sosyal medyadan paylaştığı misyon mesajında "İsmim önemli değil. İnsanlar için önemli olan ülkesinin geleceğe adım atabilecek kadar kararlı olduğunu hatırlamak ve gökyüzünün sınırlarına kadar değil, uzayın derinliklerine kadar hayal kurabilmektir." ifadelerini kullandı.

Türkiye, Milli Uzay Programı kapsamındaki hedeflerini önümüzdeki süreçte de hayata geçirmeye devam edecek.