
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankasının (ECB) "Banka Kredi Anketi" raporunda, Avro Bölgesi'nde bankaların, 2024’ün son çeyreğinde devam eden ekonomik zayıflığın ardından şirketlere yönelik kredi şartlarını sıkılaştırdığı ve yılın ilk çeyreğinde daha da sıkılaştıracağı belirtildi.
ECB, Avro Bölgesi'nde 155 bankanın katıldığı "Banka Kredi Anketi" sonuçlarına ilişkin bir rapor yayımladı.
Geçen yılın son çeyreğini kapsayan raporda, Avro Bölgesi'nde bankaların son çeyrekte firmalara kredi şartlarını sıkılaştırırken, hane halkına konut kredi şartlarını değiştirdiği ve bu yılın ilk çeyreğinde sıkılaştırmaya devam edeceği kaydedildi.
ECB’nin raporunda, "Bu, 2023'ün üçüncü çeyreğinden bu yana en belirgin net sıkılaştırma. Bu durum, ekonomik görünümle ilgili algılanan risklerin artması ve bankaların risk toleransının azalmasından kaynaklandı. Bu da temel olarak siyasi belirsizliğin arttığı bir ortamda Almanya ve Fransa'daki bankalardan kaynaklanırken, İtalya'da kredi standartları gevşedi." ifadeleri yer aldı.
Geçen yılın son çeyreğinde bankaların konut kredi koşullarını değiştirmediği belirtilen raporda, yılın ilk çeyreğinde bu kredilere talebin artmasının ve kredi koşulların hafif sıkılaştırılmasının beklendiği bildirildi.
ECB raporuna göre, genel olarak şirketlerin kredi talebi 2024'ün son çeyreğinde zayıf kaldı. Bu da özellikle sanayi gibi bazı yatırım yoğun sektörlerde devam eden zayıf ekonomik durumu yansıttı. Şirketlerin kredi talebinin mevcut ilk çeyrekte büyük ölçüde değişmeden kalması da bekleniyor.
- Trump etkisi
Hamburg Ticaret Bankası Başekonomisti Cyrus de la Rubia, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Avro Bölgesi bankaları kredi verme konusunda açıkça daha temkinli hale geliyor. Bu kısmen, algılanan riski artıran ve ekonomik görünümü bulanıklaştıran Trump etkisinden kaynaklanıyor olabilir.” ifadelerini kullandı.
ING Bank Avro Bölgesi kıdemli ekonomistlerinden Bert Colijn de kredi talebindeki hafif toparlanmanın daha güçlü bir yatırım büyümesine yol açmayacağını dile getirdi.
Colijn, “Küresel risklere ilişkin endişeler arttıkça şirketler için kredi koşulları sıkılaştı, ancak kredi talebi hala ihtiyatlı bir şekilde genişliyor. Sonuç olarak, hamleler önümüzdeki aylarda yatırımlarda anlamlı bir artış beklemek için çok küçük ve mevcut yatırım koşulları çok cazip değil. Dolayısıyla imalat sektöründeki düşük kapasite kullanım oranları ve ekonomik belirsizlik, Avro Bölgesi'ndeki kısa vadeli yatırım potansiyeli üzerinde baskı oluşturmaya devam etmektedir. “ değerlendirmesinde bulundu.
- ECB'nin faiz kararı
Öte yandan 30 Ocak’ta gerçekleştirilecek ECB'nin para politikası kurulu toplantısı yatırımcıların odağında bulunuyor.
Bu arada, ECB, 12 Aralık'ta, piyasa beklentileri doğrultusunda zayıflayan ekonomiye karşı dördüncü faiz indirimine giderek üç temel politika faizini 25 baz puan düşürmüştü. Banka, mevduat faiz oranını yüzde 3,25'ten 3'e indirmişti.
ECB'nin bir sonraki faiz toplantısı ise 30 Ocak'ta yapılacak. Piyasalar, bu toplantıda 25 baz puanlık faiz indirimi daha bekliyor.
Bu arada, son haftalarda ECB'nin önde gelen temsilcileri, azalan enflasyon riskleri ve zayıf ekonomi göz önüne alındığında bu yıl daha fazla faiz indirimi sinyali vermişti.
Avro Bölgesi'nde kasımda yüzde 2,2 olan yıllık enflasyon aralıkta yüzde 2,4'e yükselmişti.
ECB, Avro bölgesindeki enflasyon oranının yılın ilk yarısında hedefi olan yüzde 2'ye ineceğini öngörüyor.
Avro Bölgesi'nde bankaların kredi koşulları hakkında bilgi edinilmesini sağlayan ECB'nin "Banka Kredi Anketi", yılda 4 defa yapılıyor. 10 Aralık-7 Ocak tarihlerini kapsayan son anket, 155 bankanın katılımıyla gerçekleştirildi.
BERLİN (AA) - Almanya'da sanayiciler, ülke ekonomisinin derin bir kriz içinde olduğunu belirterek, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin bu yıl yüzde 0,1 daralacağını öngördü.
Alman Sanayi Federasyonu Başkanı (BDI), ekonomiye yönelik bu yıl için büyüme tahminini ve değerlendirmelerini yayımladı.
Buna göre, sanayiciler Almanya'da gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) ABD Başkanı Donald Trump'ın planladığı ek gümrük vergilerinden bağımsız bu yıl yüzde 0,1 düşmesini bekliyor.
Avro Bölgesi'nin bu yıl yüzde 1,1, küresel ekonominin ise yüzde 3,2 büyüyeceğini tahmin eden BDI, Almanya'nın ekonomik açıdan Avro Bölgesi'nin en gerisinde kalacağını kaydetti.
- "Hükümetler, yıllardır önemli reformları erteledi"
BDI Başkanı Peter Leibinger, düzenlediği basın toplantısında, Almanya'nın derin bir ekonomik kriz içinde olduğunu belirterek, "Durum çok ciddi. Özellikle sanayideki büyüme yapısal bir kırılma yaşadı." dedi.
Leibinger, Almanya'daki mevcut ekonomik krizin sadece Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının bir sonucu olmadığını belirterek, sorunların iç kaynaklı ve ekonominin 2018'den bu yana mücadele ettiği "yapısal zayıflığın" sonucu olduğunu söyledi.
Peter Leibinger, "Hükümetler, yıllardır önemli reformları erteledi, yatırımları geciktirdi ve mevcut durumla yetindi. Modern altyapıya, ekonomimizin dönüşümüne ve dayanıklılığına yönelik kamu yatırımlarına acilen ihtiyaç var." diye konuştu.
Almanya'da aşırı bürokrasinin azaltılması, altyapıya yatırım yapılması, enerji fiyatlarının düşürülmesi ve Alman inovasyon ve araştırma ortamının güçlendirilmesi için net bir strateji belirlenmesi çağrısında bulunan Leibinger, "Almanya bir yol ayrımında. Sorunlar büyük ama çözümsüz değil. Üzerine inşa edebileceğimiz güçlü bir temelimiz var. Şirketlerimizin, Almanya'yı bir sanayi merkezi olarak yeniden başarı yoluna sokacak kararları kararlılık, güç ve güvenle alacak bir federal hükümete ihtiyacı var." değerlendirmesinde bulundu.
- "Yeni gümrük tarifeleri, Almanya ve AB ekonomisine ağır darbe vurabilir"
Leibinger, Brüksel'e yönelik olarak da Avrupa'nın stratejik açıdan daha bağımsız hale gelmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ekonomik çıkarlarımızı etkin bir şekilde temsil etmek ve daha fazla Avrupa entegrasyonu ve rekabet gücü için ittifaklar kurmak üzere müzakere gücümüzü kullanmalıyız. Avrupa Birliği'nin (AB) nereye gitmek istediğini bilmesi gerekiyor ve buna Almanya'nın iddialı bir ekonomi politikası gündemiyle öncülük etmesi de dahildir."
Leibinger, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşüne ve gümrük vergisi tehditlerine de değinerek, "Radikal bir değişimin eşiğindeyiz. Ses tonu giderek sertleşiyor ve yeni gümrük tarifeleri, Almanya ve AB ekonomisine ağır darbe vurabilir." uyarısında bulundu.
Bu arada, BDI'ye göre, Trump'ın planladığı ek gümrük tarifeleri, AB'nin ekonomik büyümesini baskılayarak, ihracat odaklı Alman ekonomisini 2025'te yüzde 0,1 yerine yüzde 0,5 küçültebilecek.
- Alman ekonomisi resesyon kapısında
Öte yandan, Alman ekonomisi, geçen yıl Çin ile artan rekabet ve yapısal sorunların ekonomiyi frenlemesiyle art arda ikinci yıl küçülme kaydetti.
Geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,1 küçülen ekonomi, 2025'in ilk çeyreğinde de daralması halinde, iki çeyrek art arda daralma olarak tanımlanan teknik resesyona girecek.
BDI'nin tahmini doğrultusunda Almanya'da GSYH bu yıl yüzde 0,1 gerilerse, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Alman ekonomisi, 1990'da iki Almanya'nın birleşmesinden bu yana ilk kez art arda üç yıl boyunca büyümemiş olacak.
Analistler, siyasi belirsizliğin, yurt dışından gelen artan rekabetin, yüksek enerji maliyetlerinin, hala yüksek olan faiz oranlarının Alman ekonomisini baskıladığını belirterek, ekonomide 2025 yılı için sadece hafif bir büyüme bekliyor.
Almanya'da başta bütçe olmak üzere ekonominin nasıl canlandırılacağı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle üç partili koalisyon hükümeti, Kasım 2024'te dağılmıştı. Ülkede 23 Şubat'ta erken seçimler yapılacak.
Bu arada, ABD'de başkanlık görevine 20 Ocak'ta başlayan Trump, dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.
Analistler, Trump'ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı bir politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını belirtiyor.
ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda bulunuyor. Almanya, ihracatın yaklaşık yüzde 10'unu ABD'ye yapıyor.
KURUCUSU olduğu ve uzun yıllar yönettiği Türkiye Araştırmalar Merkezi’nden (TAM) ayrıldıktan sonra yine aynı alanlarda faaliyet gösteren Türk-Alman-Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nı (TAVAK) kurup, yönetimini üstlenen Prof. Şen, yaşamının 40 yıla yakın bölümünü Almanya’da geçirmişti. TAVAK’ın merkezini 2010 yılında İstanbul’a taşıyan ve çalışmalarını orada sürdüren Prof. Şen’in cenazesi yarın öğle namazının ardından Kanlıca Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Hem kurduğu ve yönettiği kurumlar aracılığıyla, hem de araştırmacı-yazar olarak Türkçe, Almanca ve İngilizce çok sayıda kitaba, yayına imzasını atan, uluslararası toplantıların gerçekleşmesini sağlayan, çalışmaları ve eserleri nedeniyle Almanya’nın saygın ödüllerini alan Prof. Şen, Almanya’daki Türklerin sosyal, siyasal ve kültürel alanlardaki eşit haklar mücadelesinin de öncüleri arasındaydı. Almanya’daki Türk toplumunun önde gelen isimleri sosyal medya platformlarında yaptıkları taziye paylaşımlarında Prof. Şen’in çalışmaları ve mücadelesini övgüyle dile getiriyorlar. Onu “ele avuca sığmayan”, “fincancı katırlarını ürküten” bir aktivist ve bilim insanı olarak anıyorlar.
YAŞAMININ 40 YILI ALMANYA’DA GEÇTİ
Prof. Dr. Faruk Şen 1948’de Ankara’da dünyaya geldi. Orta öğrenimini İstanbul’daki Alman Lisesi’de tamamlayan Şen, 1970’li yılların başında gittiği Federal Almanya’da Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi eğitimi gördü. Aynı üniversitede doktorasını yaptıktan sonra Bamberg ve Essen Üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalıştı. Federal Almanya’nın eski başkenti Bonn’da 1 Ekim 1985 tarihinde ‘Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kuran Şen, daha sonra Essen’e taşınan ve ardından vakıf statüsü alan bu kurumu 23 yıl boyunca yönetti. 1991 yılında Essen Üniversitesinde profesör olan Şen, 1997 yılında Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Onur Nişanı’nı, 2003 yılında Federal Almanya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı’nı ve 2005 yılında da Türk-Alman Dostluk Ödülü’nü aldı. Prof. Şen, 2008 yılında dokuz Türk vatandaşının yanarak yaşamını yitirdiği Ludwigshafen yangınının ardından, bir gazetede yayımlanan ve Almanya Türklerinin yaşadıklarını, geçmişte Yahudilere uygulanan Nazi politikalarıyla kıyaslayan yorumu nedeniyle yoğun bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya kaldı, ardından TAM Direktörlüğü görevinden uzaklaştırıldı. (TAM Vakfı’nın ismi iki yıl sonra Türkiye ve Entegrasyon Araştırmaları Vakfı olarak değiştirildi.)
In Nürnberg haben zahlreiche Vögel, die sich an die urbane Umgebung anpassen konnten, ihren Lebensraum. Tatsächlich kollidieren jedoch jährlich mehr als fünf bis zehn Prozent der heimischen Vögel mit Fenstern und Glasfassaden, die sie nicht als Hindernis wahrnehmen. Zum Schutz der Vögel können Glasfassaden entsprechend ausgerüstet werden. In Zusammenarbeit mit den für das Gebäudemanagement verantwortlichen Zentralen Diensten der Stadt Nürnberg, konnte das Umweltamt hierfür die Glasfassade des Treppenhauses mit einer speziellen Vogelschutzfolie bekleben. Der Landesbund für Vogel und Naturschutz in Bayern e. V. (LBV) verleiht dem Umweltamt dafür die Plakette „Vogelfreundliche Glasfläche“.
Im Laufe der letzten Jahre sind mehrere Vögel mit Glasscheiben am Gebäude des Umweltamts im Bauhof 2 kollidiert, vor allem mit Scheiben an der Glasfassade des Haupttreppenhauses. Mitarbeitende der Unteren Naturschutzbehörde haben, beraten von Fachleuten der Schweizerischen Vogelwarte Sempach, geeignete Vogelschutzmaßnahmen erarbeitet. An der rückwärtigen Glasfassade wurde eine Folie zur außenseitigen Markierung der Glasflächen durch kleine Punkte angebracht. Seit der Installation dieser Vogelschutzmarkierungen wurde dort kein Vogelschlag mehr festgestellt.
Im Rahmen des Projekts „Unsichtbares sichtbar machen – Reduzierung von Vogelschlag an Glas“ honoriert der LBV die Verantwortung gegenüber der Natur und die Investition der Gebäudeeigentümer mit einer entsprechenden Plakette. Mit der Auszeichnung weist der LBV auf die Problematik von Vogelschlag an Glas hin und zeigt funktionale Lösungen auf. Zudem erhalten die Entscheidungsträger für ihren Einsatz zum Schutz der heimischen Vögel die gebührende Anerkennung. Plakette und eine Urkunde überreichte der LBVProjektmanager, Dr. Peter Stimmler, an Britta Walthelm, Referentin für Umwelt und Gesundheit.
Britta Walthelm freut sich über die Auszeichnung und erläutert: „Werden Vögel in der Stadt durch spiegelnde Glasfassaden irritiert, fliegen sie häufig gegen die Scheibe. Nicht selten verenden die Tiere. Vogelschutz ist also eine Aufgabe, die uns alle angeht. Das Umweltamt ist hier mit gutem Beispiel vorangegangen. Die gepunktete Schutzfolie ist eine Möglichkeit, die Glasscheibe für die Vögel sichtbar zu machen. Alternativ haben sich auch halbtransparente Klebestreifen oder SchnurVorhänge aus Kordeln bewährt. Möglich sind auch Fliegengitter oder großflächige, farbige Dekorationen.“ Keinen Schutzeffekt haben allerdings Aufkleber mit Silhouetten von Greifvögeln.
Besonders gefährlich sind freistehende transparente Strukturen (Lärmschutzwände, Hausdurchgänge, Fahrgastunterstände), transparente Hausecken und Glasfassaden bis etwa 25 Meter Höhe, in denen sich eine naturnahe Umgebung spiegelt. Die Kollision von Vögeln mit Glas führt bei Fluggeschwindigkeiten zwischen 30 und 60 Stundenkilometern in den meisten Fällen zum sofortigen Tod oder zu schweren inneren Verletzungen, die tödlich sein können.
Weiter Informationen finden sich online beim Landesbund für Natur und Vogelschutz unter:
LBVProjekt Vogelschlag an Glas verhindern LBV.
Dr. Peter Stimmler, LBV-Projektmanager des Projekts "Unsichtbares sichtbar machen - Reduzierung von Vogelschlag an Glas" überreicht Britta Walthelm, Referentin für Umwelt und Gesundheit, stellvertretend für das Umweltamt die Plakette "Vogelfreundliche Glasfläche".
Am Ende war die große Bühne im Franconia-Saal des Congress Centrums Würzburg gerade groß genug. 601 Würzburgerinnen und Würzburger haben im Jahr 2024 einen deutschen Pass erhalten und damit ihr aufwändiges Einbürgerungsverfahren erfolgreich abgeschlossen. Viele von ihnen kamen nun zum Gruppenbild zusammen und genossen eine Feierstunde mit Oberbürgermeister Christian Schuchardt, Kommunalreferent Wolfgang Kleiner und dem Kammerensemble des Heeresmusikkorps Veitshöchheim. „Sie sind seit langer Zeit der erste Jahrgang, der, mit dem neuen Pass ausgestattet, unmittelbar an zwei wichtigen Wahlen teilnehmen kann – der Bundestagswahl und der Oberbürgermeisterwahl“, ging Schuchardt auf die neuen Rechte und Pflichten ein und ermunterte die Festgäste „am Staat mitzumachen“.
Aus 66 Ländern stammen die Bürgerinnen und Bürger jeden Alters, die nun die deutsche Staatsbürgerschaft erworben haben – acht waren bislang staatenlos. Aus Syrien, der Russischen Föderation, Afghanistan, Rumänien und der Ukraine stammen die größten Gruppen, die 2024 schließlich alle Voraussetzungen erfüllt haben – wie etwa Sprachkurse, Integrationskurse und zahlreiche vorgelegte Dokumente.
„Sie machen unsere Stadt bunt, unsere Erde ist nun einmal bunt“, freute sich Schuchardt über die Bereicherung und appellierte die bisherigen kulturellen Wurzeln nicht aufzugeben, sondern die eigene Lebensart beispielsweise kulturell oder kulinarisch einzubringen und zwischen der alten und der neuen Heimat zu vermitteln. Die deutsche Geschichte sei geprägt von Aus- und Einwanderungswellen. Ob es nun die Hugenotten waren, Zuwanderer aus Böhmen und Mähren oder Deutsche, die in Amerika ihr Glück suchten. Am Gedenktag der Auschwitz-Befreiung machte der Oberbürgermeister zudem deutlich, dass es auch Epochen gab, in denen von Deutschland großes Unrecht ausging und so viele Menschen weltweit zur Flucht gezwungen waren. Diskriminierungen seien bei keiner Nation, Bevölkerungsgruppe oder Minderheit zu dulden.
Wolfgang Kleiner erzählte seine Migrationsgeschichte: Er zog als Zehnjähriger mit seiner Familie von Wien nach Bamberg und stellte fest, dass er zwar Deutsch sprechen konnte, aber dennoch oft das Fränkische nicht verstand. Für ihn sei es heute immer eine besondere Ehre die grüne Einbürgerungsurkunde zu unterschreiben: „Sie leisten mit ihrer Biografie einen großen Beitrag zur Völkerverständigung. Diese werde nun einmal maßgeblich an der Basis, in den Kommunen geleistet.“ Würzburg belege dies beispielsweise auch mit seinen Partnerstädten in aller Welt. Der Kommunalreferent dankte dem Team um Heike Schlotz, der Fachabteilungsleiterin Staatsangehörigkeits- und Ausländerangelegenheiten, die erneut eine hohe Antragszahl bewältigen konnten.
Die Musiker der Bundeswehr steuerten dem Empfang ein festliches Musikprogramm bei. Nach Händels Wassermusik, die schon viele Feuerwerke untermalt hat, folgte die Olympia-Hymne von 1988 „One Moment in Time“ und wie auf einem Siegerpodest konnten sich die vielen Besucher auch fühlen als sie schließlich die deutsche Nationalhymne mitsangen.
Foto Einbürgerungsempfang 2025
In Deutschland angekommen: Oberbürgermeister Christian Schuchardt gratulierte allen Bürgerinnen und Bürgern, die 2024 alle Voraussetzungen für die Einbürgerung erfüllen konnten beim Empfang im CCW. Foto: Georg Wagenbrenner
Eylemciler, kent merkezindeki Brandenburg Kapısı çevresinde toplandı.
Gösteride, Almaya ve Avrupa’da aşırı sağın yükselmesinin yanı sıra ABD Başkanı Donald Trump ve son dönemde Avrupa’daki aşırı sağcı partilere destek veren ABD’li iş insanı Elon Musk da protesto edildi.
Aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisine tepki gösterilen eylemde, üzerinde “AfD’ye kırmızı kart”, “Demokrasi”, “İnsanlık için kayıt olun”, “Sessiz kalan onaylar”, “Nefret, kışkırtma ve ırkçılığa karşı”, “AfD yasağı şimdi” ve “Duruşunuzu gösterin” yazan döviz ve pankartlar taşındı.
Gösteriye katılanların birçoğu boynunda ışıklandırma zincircileri sararak veya ellerinde mum veya el fenerleriyle katıldı.
Berlin polisi gösteriye 35 bin kişinin katıldığını ifade ederken eylemi organize edenler, bu sayının 100 bin olduğunu duyurdu.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev, Kırgız Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Meder Abakirov ile 27 Ocak 2025 tarihinde Bişkek'te bir görüşme gerçekleştirdi. Genel Sekreter Ömüraliyev, Bakan Yardımcısı Abakirov'u yeni görevi dolayısıyla kutladı ve Teşkilatın girişimlerine değerli katkılarda bulunacağına yönelik inancını ifade etti.
Toplantı sırasında Genel Sekreter Ömüraliyev ve Bakan Yardımcısı Abakirov, 2025 yılı için öngörülen faaliyet programını gözden geçirerek, kilit girişimlerin başarılı bir şekilde uygulanmasını teminen etkin eşgüdüm sağlanmasının önemini vurguladılar.
Taraflar ayrıca TDT Sekretaryasının güçlendirilmesine yönelik tedbirleri de ele alarak, artan faaliyetleri daha iyi karşılayabilmesi için, kurumsal kapasitesinin genişletilmesi gerektiğinin altını çizdiler. Genel Sekreter Ömüraliyev, Sekretaryanın işlevsel verimliliği sağlama ve üye devletler arasında işbirliğini teşvik etme konusundaki başarılarının altını çizdi.
Bakan Yardımcısı Abakirov, Kırgızistan'ın dönem başkanlığı sırasında Teşkilatın girişimlerini aktif olarak desteklemeye hazır olduğunu bir kez daha teyit etti ve ortak hedeflerin ilerletilmesi için çabaların uyumlu hale getirilmesinin önemini vurguladı.
KÖLN (AA) - Almanya'nın Köln kentinde genel merkezi bulunan Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinde (DİTİB), "Gelenekten Geleceğe Türk İslam Sanatları" sergisi açıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ile Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından açılan ve Türk kültürünün zengin mirasını tanıtmayı amaçlayan serginin açılışı, kurdele kesilmesinin ardından Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
DİTİB Genel Başkanı Muharrem Kuzey, yaptığı konuşmada, "DİTİB Merkez Camimizin iki minaresi, hattatların kullandıkları kamış kalem şeklinde dizayn edilmiştir. Bu da camilerin bir ilim, kültür ve sanat merkezi olduğunun güzel bir sembolüdür." dedi.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı da "Başta Avrupa toprakları olmak üzere dünyanın pek çok yerinde İslam'ı maalesef çirkinlik, şiddet ve acıyla buluşturmaya çalışan, karalama kampanyaları yürüten ve İslamofobiyi tırmandıran son derece taraflı insanlar mevcut. Biz bunların bütününü reddederek, İslam'ın barış ve güzellik dini olduğunu, Allah'ın da ancak ve ancak güzeli sevdiğini yüksek sesle dile getirirken, bu tür sergilerin de önemli bir yeri olduğunu belirtmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
TDV Kadın, Aile ve Gönüllülük Hizmetleri Müdürü Hatice Kahyaoğlu, İslam dünyasında sanatın her zaman derin bir anlam taşıdığını, saygı ve sevgi ifadesi olarak görüldüğünü söyledi.
Kahyaoğlu, Türk İslam sanatının, Cenabıhakk'ın esmayıhüsnasından ilham aldığını belirtti.
Türkiye'nin Köln Başkonsolosu Hüseyin Kantem Al da DİTİB Merkez Camisinin ibadet yeri olmasının ötesinde aynı zamanda modern mimarisiyle geleneksel İslam sanatını buluşturan önemli bir kültür merkezi olduğunu ifade etti.
Al, "Gelenekten geleceğe uzanan bu köprüde sanatın birleştirici gücünü hep birlikte hissedeceğiz." dedi.
- Sergide 70 eser yer alıyor
Sergide hüsnühat, ebru, tezhip, çini sanatından oluşan 70 eser bulunuyor.
Etkinlikler çerçevesinde ziyaretçiler geleneksel sanat atölyelerinden konferanslara kadar birçok farklı etkinliğe katıldı.
Ebru sanatçısı Ahmet Mahmut Peşteli ve hat sanatçısı Ruhan Öz, "Gelenekten Geleceğe Türk İslam Sanatları" üzerine yaptıkları sunumlarla katılımcılara sanatları hakkında bilgi verdi.