Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Sergilenen sistemler arasında elektrik güç dağıtım sistemleri, insanlı ve insansız hava aracı iç haberleşme sistemleri ve Yer Haberleşme Arayüz Ünitesi'nin yer aldığı birçok yerli teknoloji bulunuyor
 

DUBAİ (AA) - TOLGA YANIK - Aralarında uçuş kontrol, haberleşme ve güç sistemlerinin de bulunduğu havacılık sektörüne yönelik yerli teknolojiler, dünyanın en büyük havacılık etkinliklerinden Dubai Airshow 2023'te sergileniyor.

 

Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai şehrinde gerçekleştirilen Dubai Airshow 2023, 95 ülkeden 1400'den fazla katılımcıyı ağırlıyor. Fuarda, farklı ülkelerden şirketlerin geliştirdiği çok sayıda hava aracı ve havacılık sektörüyle ilgi çözümler tanıtılıyor.

Fuarda açtıkları stantlarda ürünlerini sergileyen Türk şirketleri arasında, Pavelsis, Roketsan, Turkish Cargo, Turkish Technic, Garanti Kompozit, Keyvan Havacılık, Redstar Havacılık ve Transvaro yer alıyor.

 

Uçuş kontrol, haberleşme ve güç sistemleri geliştiren Pavelsis, fuarda sektöre yönelik en gelişmiş ürünlerini tanıtıyor. Tanıtılanlar arasında elektrik güç dağıtım sistemleri, insanlı ve insansız hava aracı iç haberleşme sistemleri, Yer Haberleşme Arayüz Ünitesi, insanlı ve insansız hava aracı uçuş kontrol sistemleri, Arayüz Körleme Birimi, MIL-STD-1553 Ipcore ve Test Sistemi ile kokpit ve panel sistemlerini kapsayan birçok ürün bulunuyor.

Gömülü tasarımlar, güç sistemleri, haberleşme ve kontrol birimi sistemlerinde yetkinliğe sahip olan şirket, Dubai Airshow 2023'te Körfez'deki iş birliğini artırmayı hedefliyor.

 

- "Ürün niteliği, maliyet ve hız açısından global rakiplerimizin önündeyiz"

Pavelsis İş Geliştirme Direktörü Işıl Özden, AA muhabirine, Dubai Airshow 2023'e katılan insanlı ve insansız uçak üreticilerinin geliştirdikleri aviyonik sistemlere büyük ilgi gösterdiğini belirterek, ikili iş birliği kapsamında görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.

Körfez bölgesinin kendileri için stratejik nokta olduğunu vurgulayan Özden, "Ürün niteliği, maliyet ve hız açısından global rakiplerimizin önündeyiz. Halihazırda bu bölgede çalıştığımız ve ihracat gerçekleştirdiğimiz iş ortaklarımız bulunuyor. Dubai Airshow'la birlikte potansiyel iş ortaklarımızın sayısını artırmayı ve daha fazla ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

 

Özden, Türk firmalarının Körfez'de avantajlı pozisyonda olduğuna işaret ederek, "Bu bölgedeki havacılık yatırımlarında Türk firmaları da rol üstleniyor. Fuardaki ilgi bunu kanıtlar nitelikte." dedi.

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Protestan Kilisesi (EKD) Konseyi Başkanı Annette Kurschus, 1990'lı yıllarda bir kilise çalışanının karıştığı cinsel istismar vakasını örtbas ettiği ithamlarının ardından görevinden istifa ettiğini açıkladı.

 

Siegen savcılığının, 1990'lı yıllarda Siegen bölgesinde eski bir kilise çalışanı hakkında cinsel istismar vakasını ve o dönem aynı kilisede görev yapan Kurschus'un bu vakayı örtbas edip etmediğini de soruşturduğu öğrenildi.

Kurschus, gazetecilere yaptığı açıklamada, Alman basınında yer alan hakkındaki suçlamaları reddederek, "Her iki kilise yöneticiliği görevimden istifa ediyorum." dedi.

 

Savcılık soruşturmasından ve suçlamalardan yeni haberdar olduğunu savunan Kurschus, "Bundan önce, şikayetçi olunan kişinin cinsel şiddet eylemleri hakkında hiçbir bilgim yoktu." diye konuştu.

Yaklaşık 20 milyon Protestan Hristiyan'ı temsil eden EKD'nin üzerindeki baskı son derece artmış ve EKD yetkilileri Kurschus ile aralarına mesafe koymuşlardı.

 

BERLİN (AA) - Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), Alman ekonomisinin zayıf dış talep ve geçen yılki enerji fiyatlarındaki şokun sonuçlarının üretimi yavaşlatması nedeniyle dördüncü çeyrekte küçülmesinin beklendiğini bildirdi.

 

Bundesbank'ın ekonomiye yönelik kasım ayı raporu yayımlandı. Raporda, Alman ekonomisinde zorlu koşulların sürdüğü belirtilerek, ekonominin daha önce yaşanan enerji fiyat şokunun ve yurt dışından gelen zayıf talebin sonuçlarından olumsuz etkilenmeye devam ettiği kaydedildi.

Bundesbank raporunda, "Artan finansman maliyetleri, özel yatırımları ve dolayısıyla sanayi mallarına ve özellikle inşaat hizmetlerine yönelik yurt içi talebi kısıtlamaya devam ediyor." denilerek, sanayide daha önce destekleyici etkisi olan otomobil imalatı gibi sektörlerde üretimin keskin bir düşüş gösterdiği vurgulandı.

 

Raporda, yaz çeyreğinde (temmuz-eylül) ekonominin yüzde 0,1 küçüldüğü hatırlatılarak, "2023'ün dördüncü çeyreğinde ekonomik üretimin yeniden hafif bir düşüş göstermesi muhtemel" ifadeleri kullanıldı.

Bankaya göre, gelecek yılın başlarında Alman ekonomisinde iyileşme olabileceğine dair bazı işaretler olsa da Avrupa'nın en büyük ekonomisinde toparlanma zorlu olacak. Raporunda yine de yüksek istihdam, güçlü ücret artışı ve istikrara kavuşan ekonomik güvene işaret ederek, gelecek yıl için ihtiyatlı bir iyimserlik öngörüldü.

 

Artan finansman ve inşaat maliyetlerinin, inşaat hizmetlerine olan talep üzerinde ağır bir baskı oluşturmaya devam ettiği belirtilen raporda, inşaat sektöründe kısa vadeli bir iyileşme ihtimalinin henüz ufukta görünmediği vurgulandı.

Bundesbank, "Gelecek aylarda yıllık enflasyon oranının yatay yönde dalgalanması muhtemel" öngörüsünde bulundu.

Bu arada, Almanya ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde zayıf satın alma gücü ve yüksek faiz oranları nedeniyle bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 daralmıştı. Eğer Alman ekonomisi son çeyrekte küçülürse, art arda iki olumsuz çeyrek olarak küçülerek teknik olarak resesyona girmiş olacak.

 

Hükümet, 11 Ekim'de bu yıl için daha önce yüzde 0,4 olarak açıklanan büyüme beklentisini küresel ekonomideki durgunluktan dolayı eksi yüzde 0,4 olarak güncellemişti.

Uluslararası Para Fonu da Almanya için büyüme beklentisini yüzde eksi 0,3'ten eksi 0,5'e indirerek, bu yıl küçülen tek gelişmiş ülkenin Almanya olacağını bildirmişti.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz: "Ekonomik ilişkilerimizi artırma ve iklim açısından nötr bir geleceğe doğru ortak yolu seçme konusunda Afrika bizim ortağımızdır"
 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Alman şirketlerine yoksullukla anılan Afrika kıtasına yatırımlarını artırma çağrısında bulundu.

Almanya'nın G20 dönem başkanlığında Afrika ülkeleriyle işbirliği yapılması amacıyla 2017'de hayata geçirilen "Afrika ile Uyum (Compact with Africa)" inisiyatifi kapsamında başkent Berlin'de Almanya-Afrika Yatırım Zirvesi düzenlendi.

Zirve kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Scholz, Afrika'nın potansiyelinin çok büyük olduğunu söyledi.

 

Almanya'nın Afrika ülkeleri için uzun vadeli ve güvenilir bir ortak olacağını vurgulayan Scholz, "Ekonomik ilişkilerimizi artırma ve iklim açısından nötr bir geleceğe doğru ortak yolu seçme konusunda Afrika bizim ortağımızdır." dedi.

Scholz, "Afrika ile Uyum" inisiyatifinin meyvelerini vermeye başladığını belirterek, inisiyatif içindeki ülkelerdeki doğrudan yabancı yatırımın geçen yıl büyük oranda arttığını ve bu ülkelerdeki ekonomik potansiyelin ancak büyük özel yatırımlar yoluyla artırılabileceğini vurguladı.

Alman şirketlerinin Afrika'ya ilgisinin çok büyük olduğunu anlatan Scholz, hükümetin uygun garanti koşullarıyla özel yatırımları kolaylaştırdığını ifade etti.

 

Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Moussa Faki Mahamat da Afrika'da bütün ülkeler için yatırım fırsatları olduğunu belirterek, Afrika ülkelerinin borçlarının ve faiz yükünün çok yüksek olduğunu ve kamu yatırımlarını engellediğini vurguladı.

Almanya-Afrika Yatırım Zirvesi'ne Mısır, Etiyopya, Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Gana, Gine, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Fas, Ruanda, Senegal, Togo ve Tunus'tan üst düzey yetkililer katıldı.

 

- 1000 Alman şirketi, Afrika'da aktif olarak iş yapıyor

Afrika kıtasında son yıllarda Çin, Türkiye, İtalya ve Hindistan'ın yatırımlarının artması dikkati çekerken, Almanya ve Fransa gibi ülkeler de bu pazardaki varlığını artırmak için çeşitli projeler altında çalışmalar yürütüyor.

Almanya, 2017 yılında G20 dönem başkanlığında, kıtada özel yatırım ve altyapı çalışmalarını teşvik etmek için G20 inisiyatifinde "Afrika ile Uyum" projesini başlatmıştı.

Alman iş dünyası da zengin yeraltı kaynakları ve geniş tarım arazilerine sahip Afrika'da, özellikle altyapı ve enerji alanlarındaki yatırım fırsatlarından pay kapmak için zirveye büyük ilgi gösterdi.

 

Siemens, Volkswagen, Bosch ve Commerzbank'ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 1000 Alman şirketi, Afrika'da aktif olarak iş yapıyor. Alman şirketlerin kıtadaki doğrudan yatırımlarının değeri 12 milyar avro civarında bulunuyor.

Zirve ile Almanya ve Avrupa Birliği ülkelerinden Afrika'ya daha fazla yatırım çekilmesi amaçlanırken, yatırımlar yoluyla Afrika'nın göç veren ülkelerinin istikrara kavuşmasına ve kalkınmasına yardımcı olunması hedefleniyor.

 

- "Kara kıta", zengin petrol ve altın rezervlerinin yanı sıra dünyanın en geniş tarım arazilerine sahip

Çok farklı bir tarihe ve kültüre sahip olan Afrika kıtası, yüz ölçümü olarak Avrupa'nın 3 ve Almanya'nın 85 katı büyüklüğünde. 54 ülkeden oluşan kıta, 3 bin etnik grup ve dili bünyesinde barındırıyor. "Kara kıta", zengin petrol ve altın rezervlerinin yanı sıra dünyanın en geniş tarım arazilerine sahip.

2022 verilerine göre, yaklaşık 1,25 milyarlık nüfusunun yüzde 40'ı 15 yaşın altında olan Afrika, genç ve dinamik nüfusuyla da öne çıkıyor. Kıta nüfusunun 2050 yılına kadar iki katına çıkması bekleniyor ancak bunun hem avantajları hem de zorlukları olacağı belirtiliyor.

Söz konusu özellikleriyle Afrika, kıta üzerinde yaşayan tüm insanları besleme potansiyeline sahipken, bu potansiyeli kullanamaması ve bazı ülkelerdeki siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle yoksulluk, açlık, kötü beslenme ve salgın hastalıklar gibi büyük sorunlar da yaşıyor.

 

NEW YORK (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Kalkınma tek başına güvenliği sağlamak için yeterli olmasa da kilit öneme sahip. Kimseyi geride bırakmayan, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma olmadan hiçbir barış güvenli değildir." dedi.

Guterres, BM Güvenlik Konseyi'nde kalkınmanın barış ve güvenliğe etkisinin ele alındığı oturumda konuştu.

 

BM'nin "barış, kalkınma ve insan hakları" temel prensipleri üzerine kurulduğunu aktaran Guterres, kalkınmanın barış ve güvenlik üzerindeki etkisine dikkati çekti.

Guterres, "Kalkınma tek başına güvenliği sağlamak için yeterli olmasa da kilit öneme sahip. Kimseyi geride bırakmayan, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma olmadan hiçbir barış güvenli değildir." ifadelerini kullandı.

Bu durumun Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini de şekillendirdiğini belirten Guterres, bir alanda başarısızlığın, diğer tüm alanlarda kayıplara yol açabileceğini söyledi.

 

Guterres, "Hiçbir başarısızlık ise çatışmayı engellemeyi başaramamak kadar büyük felakete yol açamaz. Genellikle savaşların ilk kayıpları kalkınma kazanımlarından gider. Bunu dünya genelinde de görüyoruz. Çatışmaya yakın olan ülkeler genelde sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmaya uzak ülkeler oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

Fırsat, iş ve özgürlük eşitsizliği gibi hususların şiddet ve istikrarsızlığa yol açabileceğine işaret eden Guterres, zayıf kurumların ve yolsuzluğun da çatışma riskini artırdığını söyledi.

Guterres, "İnsani kalkınma umut ışığı görevi görerek, barış ve güvenliği teşvik eder." dedi.

 

BAKÜ (AA) - Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, Filistin halkının acılarını paylaştıklarını ve onları desteklediklerini belirterek, "Gazze'de sivillerin katledilmesini, okul ve hastanelerin, konutların ve sivil altyapının tahrip edilmesini kınıyoruz." dedi.

 

Reşid, temaslarda bulunduğu Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le düzenlediği ortak basın toplantısında İsrail'in Gazze'ye saldırılarının sadece Orta Doğu'yu değil tüm dünyayı etkilediğini vurguladı.

"Irak'ın bu konudaki tutumu çok nettir. İster Gazze Şeridi'nde isterse de dünyanın başka yerlerinde olsun tüm Filistinlilerin haklarını tam olarak destekliyoruz." diyen Reşid, Filistinlilerin bir an önce kendi devletlerine kavuşacaklarını umduğunu belirtti.

Irak Cumhurbaşkanı, "Bu çatışma gerçek anlamda çözülmezse bölgede gerginlik devam edecek, barış ve istikrar sağlanamayacaktır. Filistin halkının acılarını paylaşıyor ve Filistin halkını destekliyoruz. Gazze'de sivillerin katledilmesini, okul ve hastanelerin, konutların ve sivil altyapının tahrip edilmesini kınıyoruz. Umarım bu kriz durumu bir an önce sona erer ve Filistin halkı topraklarındaki haklarına kavuşur." ifadelerini kullandı.

Wie zeigen sich Antisemitismus, Rassismus, Diskriminierung, die Abwertung Anderer im Alltag und welche Folgen drohen, wenn dagegen nicht klar Position bezogen wird? Darüber diskutierten Schülerinnen und Schüler der Mittelschule Zellerau und des Dag Hammerskjöld Gymnasiums. Anlass war ein sehr kluges und unterhaltsames Theaterstück (nicht nur) für junge Leute. Das Interkommunale Präventionsnetzwerk Radikalisierung von Stadt und Landkreis hat sowohl die Aufführung des Stücks mit dem Titel „Tacheles“ (jüdisch für „Klartext“), das Gespräch mit den Akteuren und den anschließenden Workshop in die Schulen gebracht. Auch die diesjährige Demokratiekonferenz im Bundesprogramm „Demokratie leben! Würzburg“ hatte das Theaterstück „Tacheles“ zur Grundlage. In einer an die Vorführung angeschlossenen Diskussion stellten die über 100 Teilnehmerinnen und Teilnehmer der Konferenz die Kernaussagen des Stücks und die Bedeutung von Prävention in den Vordergrund.

 

Die Stärke von „Tacheles“, einem vom Bayerischen Staatsministerium für Familie, Arbeit und Soziales geförderten Stück des Jungen Theater Augsburgs, liegt darin, dass es trotz des schwierigen Inhalts spielerisch und szenisch Nähe schafft. Spaß und Ernst liegen beieinander. Der Faktencheck wird in einer Metaebene eingebaut, ohne jemals belehrend zu sein. „Tacheles“ macht betroffen und nachdenklich und fordert dazu auf, sich aktiv mit Antisemitismus auseinander zu setzen und sich zu positionieren. Inhaltlich ist das Stück packend: Die unterschiedliche Herkunft der WG-Bewohner Paul, Kinan und Irina spielte eigentlich nie eine Rolle – bis Mitbewohnerin Irina nach einer WG-Party spurlos verschwunden ist. Paul und Kinan beginnen, sich ernsthaft Sorgen zu machen und malen sich alles Mögliche aus. In verschiedenen Szenarien, direkter Rede und Faktenchecks blicken Paul und Kinan im Theaterstück zurück auf Irinas Erfahrungen. Irina ist Jüdin. Die Szenarien des Stücks und die Faktenchecks basieren auf echtem Recherchematerial, autobiografischen Erlebnissen und O-Tönen junger Jüdinnen und Jüden. Beispiele aus dem Fußballverein, dem Rap und der Verschwörungsszene sensibilisieren für antisemitische Vorurteile, von Alltagsantisemitismus quer durch die Gesellschaft bis zu Verschwörungsmythen und Übergriffen. Dabei können sich die Zuschauenden in vielen Szenen selbst erkennen.

 

Der anschließende Workshop vertieft das Gesehene: Auf Grundlage eigener Erfahrungen und Vorurteile wird den Schülerinnen und Schülern bewusst, wo Antisemitismus, Rassismus, Stigmatisierung und Diskriminierung offen oder versteckt im Alltag zu finden sind. Es beginnt schon mit der Sprache: Das N-, das Z-, das K-Wort, sie alle sind beleidigend und diffamierend und dürfen auch nicht zum Spaß genutzt werden, erklärt Gregor von Papp, Leiter der Mittelschule Zellerau, den Schülerinnen und Schülern, die sich offen und emotional der Diskussion stellen. „Wie möchten wir selbst bezeichnet werden und welche Wörter haben sich andere ausgedacht, wie das Z-Wort, das in der NS-Zeit definitiv herabwürdigend benutzt wurde“, verdeutlicht Elena Enzmann vom Interkommunalen Präventionsnetzwerk Radikalisierung den Gradmesser, mit dem diffamierende Worte, bisweilen unbewusst genutzt, erkannt werden können. „Ich werde häufig beleidigt“, traut sich ein muslimisch gelesener Jugendlicher zuzugeben – was bei den Schülerinnen und Schülern auch die Frage provoziert, aus welchem Grund sich das Stück nur und gerade jetzt mit Antisemitismus beschäftigt. „Das Problem ist leider nicht neu. Antisemitismus, Radikalismus, Extremismus nehmen zu. Jüdinnen und Juden werden verfolgt, Palästinenserinnen und Palästinenser stigmatisiert, obwohl sie keine Verbindung zur Hamas haben – auch der Nahostkonflikt verschärft Diskriminierungen, Beleidigungen, Übergriffe – und zwar in alle Richtungen“, so Christine Blum-Köhler, Integrationsbeauftragte der Stadt Würzburg. Sie gibt zu bedenken: „Wir waren uns anfangs unsicher, ob das Stück gerade zum jetzigen Zeitpunkt richtig platziert ist.“ „Wir haben aber bei allen Schülerinnen und Schülern, die am Theaterprojekt teilnahmen, in einem offenen und sehr ehrlichen Diskurs große Empathie bemerkt – und das wollten wir erreichen. Denn nur aus der Betroffenenperspektive lässt sich auch Betroffenheit anderer nachvollziehen“, bewertet Elena Enzmann.

 

So hebt „Tacheles“ Grenzen auf und trägt dazu bei, zu erkennen, dass je mehr Antisemitismus und Rassismus gesellschaftsfähig wird, desto wichtiger die Einsicht, dass Vielfalt ein wertvoller Bestandteil unserer demokratischen Gesellschaft ist und alle Zivilcourage im Umgang mit antisemitischen und rassistischen Vorfällen zeigen müssen. Denn Antisemitismus sollten auch Nichtjüdinnen und Nichtjuden fürchten, er bedroht die Grundwerte der demokratischen Gesellschaft. Nicht zuletzt bleibt das offene Ende des Stücks im Gedächtnis: Wo ist denn nun Irina, was ist mit ihr geschehen?

 

„Tacheles“ ist das dritte Präventionsprojekt für Jugendliche zur Stärkung des Demokratiebewusstseins. Es entstand in Zusammenarbeit mit dem Jüdischen Museum Augsburg Schwaben, der Recherche- und Informationsstelle Antisemitismus in Berlin und einem dafür einberufenen Jugendbeirat. Angeboten wird es ab Jahrgangsstufe 8 als mobile Produktion für Schulen in ganz Bayern, www.jt-augsburg.de/tacheles und Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

 

 

 Szene aus „Tacheles“: Kinan und Paul suchen WG-Mitbewohnerin Irina. Foto: Frauke Wichmann / Junges Theater Augsburg

 

 

 

Nachgespräch auf der Bühne mit den Darstellern Paul (Sebastian Baumgart, li.), Kinan (Ramo Ali, re.) und Julia Magg (Diplom-Sozialpädagogin und Vorstand) vom Jungen Theater Augsburg. Foto: Claudia Lother

Steuerungsgruppe will Weltläden im Landkreis stärker vernetzen

 

Bereits seit 2016 ist der Landkreis Würzburg als „Fairtrade-Landkreis“ zertifiziert. Alle zwei Jahre muss diese Auszeichnung neu beantragt werden. Nur wenn sämtliche erforderlichen Bedingungen wie eine bestimmte Anzahl von Einzelhandelsgeschäften, die fair gehandelte Waren anbieten, Schulen, Vereine und Kirchen, die Bildungsaktivitäten zum Thema Handelsgerechtigkeit durchführen und vieles mehr erfüllt werden, darf man sich für weitere zwei Jahre Fairtrade-Landkreis nennen. 

 

Eine Steuerungsgruppe im Landratsamt Würzburg sorgt dafür, dass dies so bleibt und neue Ideen entwickelt werden, die den Gedanken des Fairen Handels voranbringen. Der Steuerungsgruppe gehören Rico Neubert, Leiter des Stabsstellenfachbereichs Regionalmanagement, Kreisentwicklung und Wirtschaftsförderung sowie die Fairtrade-Beauftragte Brigitte Schmid an. Eva-Maria Schorno, Leiterin der Presse- und Öffentlichkeitsarbeit am Landratsamt und Werner Stumpf, Vorsitzender des Eine-Welt-Vereins Harambee in Güntersleben, ergänzen das Team. Für nächstes Jahr ist ein Vernetzungstreffen der acht Weltläden des Landkreises geplant, um gemeinsame Aktionen voranzubringen. Ausgetauscht werden soll sich zum Thema der Nachhaltigkeit in der kommunalen Beschaffung, zum Beispiel Pflastersteine oder Grabsteine, die nicht durch Kinderarbeit produziert wurden, oder fair produzierte Arbeitskleidung für Bauhofmitarbeitende. 

 

Im Landratsamt selbst wird Fairtrade-Kaffee ausgeschenkt, zwei „Fairomaten“ versorgen Mitarbeitende und Besucher mit entsprechenden Süßigkeiten und Säften, Werbegeschenke werden möglichst aus dem Fairen Handel bezogen und es gibt einen Einkaufsführer „regional.bio.fair.“ für die Region Würzburg. Beim beliebten Malwettbewerb zum Thema „Meine bunte Heimat“ für Grundschulanfänger winkt für die Preisträgerinnen und Gewinner eine gut gefüllte Schultüte mit fair produzierten Dingen, und beim Firmenlauf und Radlerfrühling stärken sich die Teilnehmenden jedes Jahr mit Fairtrade-Bananen und –Riegeln. Auch Landrat Thomas Eberth verhilft dem Gedanken des Fairen Handels immer wieder zur Geltung: er hilft symbolisch als Verkäufer in den Weltläden, er verteilt in Schulen und Vereinen fair produzierte Bälle und bietet seinen Besuchern faire Kekse an. 

 

Seit 2016 ist der Landkreis Würzburg Fairtrade-Landkreis und unterstützt somit gemeinsam mit den sieben Fairtrade-Gemeinden den Gedanken des fairen Handels und der Nachhaltigkeit. Foto: Stefan Bausewein 

 

Sieben Fairtrade-Gemeinden gibt es mittlerweile im Landkreis Würzburg: Güntersleben (seit 2012), Ochsenfurt (2015), Veitshöchheim (2017), Rottendorf (2020), Reichenberg (2021), Randersacker (2021) und Erlabrunn (2023). Im kommenden Jahr wird Rimpar zertifiziert, und bald sollen auch Höchberg, Thüngersheim und Waldbüttelbrunn folgen. Acht Weltläden sind sozusagen die Keimzellen des Fairtrade-Gedankens, und zwar in Erlabrunn, Güntersleben, Hettstadt, Ochsenfurt, Randersacker, Reichenberg, Rimpar und Rottendorf. 

 

 

Nachdem ich gestern, 18. November 2023, um 11.00 Uhr die Universitätsklinik Würzburg von meiner zweiten Chemo-Therapie verlassen konnte, war es mir möglich, den Markt des Deutschen Aussätzigen Hilfswerks zu besuchen. Seit vielen Jahren unterstütze ich diese segensreihe Einrichtung. Meine dritte Chemo-Therapie wird am „Nikolaus-Tag“, 6. Dezember, folgen.

Um 14.30 Uhr fand die gut besuchte Mitgliederversammlung der Arbeiterwohlfahrt-Stadtverband Würzburg mit Neuwahlen und Jubilarehrungen im Felix-Fechenbach-Haus statt. Herzlichen Dank an Alle, die mich wieder als Beisitzer in den Vorstand gewählt haben. Ich habe mich sehr darüber gefreut.

Die Neuwahl brachte folgendes Ergebnis:
1.Vorsitzende Jutta Henzler
Stellvertretende Vorsitzende Freya Altenhöner,
Stellvertretender Vorsitzender Matthias Heese,
Kassiererin Renate Jüstel,
Schriftführerin Herta Mainardy,
Revisoren Pascal Mader und Moritz Schmitt.
Beisitzerinnen und Beisitzer wurden
Raimund Binder, Willi Dürrnagel, Heinrich Jüstel, Dieter Kupitz, Andrea Rabenstein und Alexander Rügamer.

Die Sozialreferentin der Stadt Würzburg Hülya Düber hielt einen interessanten Vortrag.

Um 17.00 Uhr fand dann im Stadtteil Heidingsfeld die Kranzniederlegung zum Volkstrauertag statt, an der ich jedes Jahr teilnehme.

Heute, am Sonntag, 19. November 2023, fand um 12.00 Uhr die zentrale Gedenkveranstaltung zum Volkstrauertag am Kriegerdenkmal im Husarenwäldchen statt. Oberbürgermeister Christian Schuchardt hielt eine beeindruckende Rede.

Um 14.00 Uhr war die Solidaritätskundgebung zu Israel und Demonstration für den Frieden und gegen Antisemitismus der Deutsch-Israelitischen Gesellschaft und unter dem Motto „Nie wieder! ist jetzt“, auf dem Unteren Markt, wo der Präsident des Zentralrats der Juden in Deutschlands Dr. Josef Schuster, der Vorsitzende der Deutsch-Israelischen Gesellschaft Konstantin Mack und Pfarrer Burkard Hose Reden hielten.

 

 

ST. PETERSBURG (AA) - Rusya'nın St. Petersburg şehrindeki dünyaca ünlü Ermitaj Müzesi'nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı vesilesiyle iki sergi açıldı.

"Sultan Tuğrasının Altında: Kaligrafi, Yazıbilimi, Mühürbilimi ve Parabilimi Konularında Osmanlı Mirası" ve "Boğazın Kokusu" temalarıyla düzenlenen sergilerin açılışına Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç, Türkiye'nin St. Petersburg Başkonsolosu Özgün Talu, Ermitaj Müzesi Müdürü Mihail Piotrovskiy ve çok sayıda davetli katıldı.

 

Büyükelçi Bilgiç, yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında kültür zenginliğini yansıtan sergilerin Rusya'nın kültür başkenti St. Petersburg’da düzenlenmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

St. Petersburg kentinin, Türkiye ile Rusya arasındaki kültürel etkileşimde her zaman önemli rol oynadığını belirten Bilgiç, "Selçukludan Osmanlıya, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne devrolunan tarih ve kültürümüz, St. Petersburg’da her zaman ilgi odağı oluyor." dedi.

Bilgiç, sergileri düzenleyen Ermitaj Müzesi’ne ve etkinlikler için eser gönderen Sakıp Sabancı ile Sadberk Hanım müzelerinin yetkililerine teşekkür etti.

Ermitaj Müzesi Müdürü Piotrovskiy de sergileri, Türk müzeleri ve St. Petersburg Başkonsolosluğunun katkılarıyla düzenlemekten büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, "Sergilenen eserlerin pek çoğu ilk defa ziyarete açıldı ve Osmanlı İmparatorluğundaki günlük yaşamın daha iyi anlaşılmasına vesile oluyor." ifadesini kullandı.

 

28 Ocak'a kadar açık kalacak sergilerde Ermitaj Müzesi’nin envanterindeki Osmanlı dönemine ait madeni paralar, mühürler, tuğralar, hat eserleri, çiniler, fermanlar, üzerlerinde süslemeler ve yazılar bulunan silahlar ve tekstil ürünleri ile İznik çinileri yer alıyor.

Sergilerde ayrıca Sakıp Sabancı Müzesinin koleksiyonundaki "El Yazması Kur'an-ı Kerim" (1744 tarihli), "Levha" (1861 tarihli) ve Sadberk Hanım Müzesinin koleksiyonunda bulunan 19. yüzyıla ait "Hamam Havlusu" gibi eserler de ziyaretçilerle buluşacak.