Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BERLİN (AA) - Avrupalı havacılık ve uçak üretim şirketi Airbus, kasım ayında 84 ticari uçağın müşterilere teslim edildiğini duyurdu.
Airbus’tan yapılan açıklamada, şirketin kasımda 42 ülkeden müşterilere 84 uçak teslim ederek 2024 yılının en iyi teslimat performansını gösterdiği belirtildi.
Kasım 2023’te şirket 64 uçak teslimatı gerçekleştirmişti.
Şirket yavaş motor teslimatları nedeniyle yaz aylarında bu yılki üretim hedefini düşürmüştü.
Airbus, bu yılın başından beri 82 müşterisine 643 uçak teslim ederken, şirketin yıllık 770 uçak hedefine ulaşmak için Aralık'ta 127 uçak daha teslim etmesi gerekiyor. Aralık 2023’te şirket 112 uçak teslimatı yapmıştı.
Avrupa basınında ise Airbus’ın savunma ve uzay bölümünde toplam iş gücünün yaklaşık yüzde 5’ine denk gelen 2 bin 43 kişiyi işten çıkarma planları yaptığına yönelik haberler yer aldı.
BERLİN (AA) – Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, Uluslararası Af Örgütünün (Amnesty International), İsrail'in Gazze'deki eylemleri ile yetkililerin açıklamalarının soykırım niyeti ve suçunu ortaya koyduğu rapordaki iddiaları ciddiye aldıklarını söyledi.
Fischer, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, Gazze'deki son durumu ve Uluslararası Af Örgütünün İsrail'i suçlayan son raporunu değerlendirdi.
Rapor üzerinde çalıştıklarını belirten Fischer, "Burada yer alan iddiaları çok ciddiye alıyoruz ve bunları analiz etme sürecindeyiz.” dedi.
Rapordaki bazı konuların son hafta ve aylarda burada da ele alındığını aktaran Fischer, İsrail hükümetinden sivillerin korunmasına yönelik yükümlülüklerini daha iyi yerine getirmesini ve Gazze'deki askeri operasyonlarını buna göre uyarlamasını talep ettiklerini belirtti.
Fischer, “Elbette Gazze'deki dramatik insani durumdan derin endişe duyuyoruz. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yardımlar akıtması yönündeki taahhüdünü yerine getirmesini beklemeye devam ediyoruz." ifadesini kullandı.
İsrail’in Hamas’a karşı kendisini savunma amaçlı hareket ettiğini savunan Fischer, “Bunun uluslararası hukuka uygun olarak yapılması gerektiği açıktır. Bunu da İsrail’e net bir şekilde söylüyoruz." diye konuştu.
Soykırım konusunun da burada birçok kez ele alındığını aktaran Fischer, bu konuda bir etnik grubu açık bir şekilde yok etmeyi ön koşul olarak gördüklerini, ancak bu açık niyeti görmediğini, bu yüzden raporun vardığı sonuçlara katılmadığını ileri sürdü.
Alman Hükümet Sözcüsü Yardımcısı Chrstiane Hoffmann da İsrail’e uluslararası hukuka uyulması gerektiğini söylediklerini belirterek, “Soykırım Sözleşmesi, ulusal, etnik, ırksal veya dini grupları tamamen veya kısmen yok etme niyetiyle işlenen eylemleri yasaklıyor. Alman hükümetinin görüşüne göre, burada bu yok." dedi.
Hoffmann, ancak bu çatışmada sivil halkın korunmasının mümkün olduğunca azami düzeye çıkarılmasının her zaman önemli olduğunu, bu konuyu İsrail ile görüştüklerini kaydetti.
- Uluslararası Af Örgütünün raporu
Uluslararası Af Örgütünün hazırladığı rapora göre, İsrail'in Gazze'deki eylemleri ile yetkililerin açıklamaları, soykırım niyeti ve suçunu ortaya koyuyor.
Örgütün, "Kendinizi alt insan gibi hissediyorsunuz: İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırımı" başlıklı raporunda, İsrail'in 7 Ekim 2023 sonrası başlattığı Gazze saldırılarını hiçbir hesap vermeden sürdürdüğü ifade edilmişti.
İsrail'in Gazze'deki saldırılarını inceleyen rapor, can kayıplarını ve yıkımın büyüklüğünü değerlendirirken uluslararası hukuk tarafından yasaklanan eylemlerin üst düzey yetkililer tarafından talep edildiğini de tespit etmişti.
Soykırım suçu için bir grubun kısmen ya da tamamen yok edilmesi gerekmediği, soykırım niyetinin yeterli olduğu belirtilen raporda, İsrail'in 7 Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde Gazze'deki eylemleri incelenmişti.
Rapor hazırlanırken 212 kişiyle görüşme yapılmış ve uydu fotoğrafları da dahil görsel kanıtlar ele alınmıştı.
Bu kapsamda İsrailli hükümet yetkilileri ve askeri yetkililerin açıklamaları da değerlendirilirken bu açıklamalara ilişkin raporlar, İsrail'e de sunulmuştu. Af Örgütü, İsrail'den ise yanıt gelmediğini bildirmişti.
Karaman’ın Ermenek ilçesindeki Zeyve Pazarı, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle bölgenin önemli bir parçası. Bu pazar, yalnızca alışveriş yapılan bir alan olmanın ötesinde, yüzyıllardır süregelen gelenekleri yaşatan ve bölgenin kültürel mirasını miras alan bir mekân olarak dikkat çekiyor. Toros Dağları’nın eteklerinde, yeşilin her tonunu barındıran doğasıyla çevrili Zeyve Pazarı, hem bir ticaret noktası hem de köyler arasındaki sosyal bağları pekiştiren bir alan. Osmanlı döneminden günümüze kadar, bölgenin meşhur ürünlerinin ticaretinin yapıldığı bu pazar, aynı zamanda tarihe tanıklık eden bir kültürel miras.
Pazarda satılan yöresel ve organik ürünler, buranın özgünlüğünü koruyarak geleneksel bir alışveriş deneyimi sunuyor. Ev yapımı tereyağlar, taze meyve ve sebzeler, köylü kadınlarının ellerinden çıkan el yapımı erişteler, Zeyve Pazarı’na gelen ziyaretçilere hem lezzet hem de tarihî bir deneyim yaşatıyor. Ayrıca pazarın çevresindeki antik kalıntılar, bu bölgenin tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığını gözler önüne seriyor.
Zeyve Pazarı’nı sadece bir alışveriş yeri olarak görmek, bu benzersiz mekânın derinliğini tam anlamıyla keşfetmek için yetersiz kalır. Zeyve, aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir kültür hazinesi ve geçmişle geleceği birbirine bağlayan bir köprü olarak öne çıkıyor. Ziyaretçilerine hem tarihi yaşatıyor hem de doğanın huzurunu sunuyor. Ermenek'in doğası, su ve kuş sesleriyle iç içe, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim vaat ediyor.
Bölgedeki Clean Bungalov Otel’de konaklama seçeneği de, doğayla baş başa kalmak isteyenler için mükemmel bir fırsat. Zeyve Pazarı'na uğrayıp, bu eşsiz atmosferde tarihle buluşarak, unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz.
Doç. Dr. Atiye EMİROĞLU, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Ermenek MYO, Karaman/Ermenek, atiyemiroglu@gmail.com
O zaman Beauty Oase'ye Hoş Geldiniz...
Güzellik tutkusu bir zevk, güzellik yaratma ise bir sanattır. Beauty Oase Karbach, doğal kalıcı makyaj arayanların sıkça tercih ettiği bir merkezdir. Würzburg yakınlarındaki Karbach'ta bulunan bu güzellik merkezi, özellikle ince kaş çizimleri, dekoratif eyeliner uygulamaları ve taze tonlamalarla dudak düzeltmeleriyle tanınır.
Sevinc Coskun-Roth, bu merkezin sahibi olup, çalışmalarındaki üstün yeteneği ve mükemmeliyetçi yaklaşımı sayesinde müşterilerinin büyük takdirini kazanmıştır. Merkezin sloganı, “Yaşınızı ele vermesin”dir. Bu anlayışla yenilikçi ve etkili yaşlanma karşıtı (anti-aging) yöntemler sunulmaktadır.
Düzenli olarak gerçekleştirilen bilgi akşamları ve canlı demonstrasyonlar, uzmanlıklarını gözler önüne sererek büyük ilgi görmektedir. Kalıcı makyaj denemesi veya ücretsiz ön çizim için randevu almak isteyenler, 09391 / 988 923 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Almanya'nın Calw kentinde faaliyet gösteren Calw Türk Okul Aile Birliği, uluslararası projelerde gösterdiği başarılarla adından söz ettirmeye devam ediyor. Bu yıl Antalya’da bir, Heilbronn’da ise iki uluslararası projeyi hayata geçirerek dünyanın dört bir yanından gelen gençleri bir araya getirdi. Başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken bu projeler, katılımcı gençlerin sosyal bilinçlerini artırmayı ve dünya için önemli konularda farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Projeler kapsamında, gençler üç önemli başlık altında toplandı. İlk proje “İnsanlar, Gezegen, Refah ve Barış” teması etrafında şekillendi. Katılımcılar, sürdürülebilir bir dünya ve toplumsal huzur için yapılabilecekleri tartışarak çözümler ürettiler. İkinci projede ise “Doğru Bilgi, Sağlam Toplum” vurgusu yapılarak, yanlış bilginin toplum üzerindeki etkileri ve doğru bilginin yayılması üzerine yoğunlaşıldı. Üçüncü proje başlığı ise çevre bilinci ve geri dönüşüm üzerineydi. Gençler, çevre koruma konusunda farkındalık kazanarak geri dönüşümün önemini öğrendi.
Calw Türk Okul Aile Birliği Başkanı Fatma Meral, projelerin hem gençlerin gelişimi hem de dünya için büyük anlam taşıdığını vurguladı. “Bu projelerle gençler, küresel sorunlara duyarlı, bilinçli bireyler olarak yetişiyorlar. Amacımız, geleceğin liderlerini yetiştirmek ve toplumların ortak sorunlarına çözüm üretmelerine katkıda bulunmak” dedi.
Calw Türk Okul Aile Birliği, uluslararası projeleriyle yalnızca yerel değil, küresel çapta da fark yaratmaya kararlılıkla devam ediyor.
Vorbereitungen in AWO-Rehaklinik für nahtlosen Übergang laufen / Schrittweiser Aufbau der Kapazitäten ab Jahreswechsel
Würzburg. Am 8. Januar 2025 wird das Universitätsklinikum Würzburg (UKW) den Betrieb des „Zentrums für Altersmedizin, Kantstraße“ im Gebäude der bisherigen Geriatrischen Rehabilitationsklinik der AWO Unterfranken e.V. in Würzburg schrittweise starten. Der neue Standort ist damit ab Januar eine „Fachabteilung für Akutgeriatrie und geriatrische Frührehabilitation“ des UKW.
Mit dem Betriebsübergang wechseln rund 170 Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter der AWO an die Würzburger Uniklinik. Das UKW hatte im September das Klinikgebäude der Geriatrischen Rehabilitationsklinik und das dazugehörige Gelände von der AWO erworben.
Die derzeitige Versorgung in der Rehaklinik der AWO wird aktuell in Etappen reduziert. Zum 27. Dezember 2024 endet die stationäre Versorgung als Rehaklinik durch die AWO in dem Gebäude. Seit Mitte November werden schrittweise Stationsbereiche geschlossen. Bis zum Start des neuen Versorgungsangebotes durch das UKW werden u.a. weitere Schulungen und technische Umrüstungen vorgenommen. Zudem müssen manche Bereiche innerhalb des Gebäudes vorübergehend umziehen aufgrund anstehender Sanierungsmaßnahmen durch das UKW.
Stationen und Klinikbereiche werden in Etappen durch das UKW saniert
Das UKW wird u.a. die drei Stationen in dem fast 30 Jahre alten Gebäude ab 2025 schrittweise modernisieren. Zum Start wird daher eine Station am 8. Januar in Betrieb gehen und akutgeriatrische Patientinnen und Patienten des UKW aufnehmen. „So können wir nahtlos unser Versorgungsangebot hier in der Region starten und zeitnah die nötigen baulichen Maßnahmen für eine bestmögliche Patientenversorgung beginnen“, erklärt PD Dr. Tim J. von Oertzen, Ärztlicher Direktor und Vorstandsvorsitzender des UKW. Anders als zuvor die AWO betreibt das UKW den Klinikstandort an der Würzburger Kantstraße ab 2025 als „Fachabteilung für Akutgeriatrie und geriatrische Frührehabilitation“ unter den Bedingungen einer akutstationären Krankenhausbehandlung. Ein vergleichbares Versorgungsangebot fehlt in Unterfranken bislang in den Kreisen Würzburg, Kitzingen und Main-Spessart.
Dr. von Oertzen: „Das UKW stärkt damit dauerhaft die Altersmedizin in der Region und baut damit sein Behandlungsspektrum zukunftsorientiert aus.“ Das sei gerade angesichts der demographischen Entwicklung von enormer strategischen Bedeutung. „Viele ältere und mehrfach erkrankte Patienten sind nach einer akuten Erkrankung stark beeinträchtigt und bedroht, dauerhaft pflegebedürftig werden. Ziel der frühzeitig einsetzenden geriatrischen Komplexbehandlung soll für viele dieser Patienten sein, wieder aktiv am Alltagsleben teilhaben zu können. Genau hier setzt das zukünftige Versorgungsangebot des UKW an“, so der UKW-Vorstandsvorsitzende.
Kapazitäten werden schrittweise ausgebaut
Zum Start ab dem 8. Januar wird eine Station mit bis zu schrittweise maximal 30 Plätzen in Betrieb genommen. Insgesamt kann die neue Fachabteilung perspektivisch auf bis zu 90 stationäre Plätze ausgeweitet werden. Die dafür nötigen baulichen Modernisierungsmaßnahmen und die Gewinnung neuer Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter werden sich nach jetzigem Stand über das Jahr 2025 hinaus erstrecken. Etappenweise wird es dann auch im Jahresverlauf auch anderen Kliniken möglich sein, Patienten an die neue UKW-Fachabteilung zu verlegen. Weitere Angebote am bisherigen Standort, die bisher über die AWO betrieben wurden, werden zum 8. Januar 2025 ebenfalls durch das UKW übernommen. Dazu zählt ein tagesklinisches Versorgungsangebot mit 20 Plätzen und eine Therapie-Praxis. Die Rahmenbedingungen zum Weiterbetrieb der mobilen geriatrischen Rehabilitation durch das UKW werden aktuell geprüft. Auch hier strebt das UKW eine nahtlose Fortführung ab Anfang 2025 an.
Neben der Modernisierung verschiedener Klinikbereiche werden auch Maßnahmen an der Fassade des Gebäudes sowie hinsichtlich der IT-Ausstattung nötig. „Im vergangenen September haben wir den Vertrag unterzeichnet. In den vergangenen Wochen haben viele Bereiche der AWO und des UKW intensiv daran gearbeitet, dass wir nun im Januar den neuen Standort in Betrieb nehmen können. Hierfür bedanke ich mich bei allen Beteiligten ausdrücklich. Ein solches Projekt hat es in der Geschichte des UKW noch nicht gegeben“, betont Philip Rieger, Kaufmännischer Direktor des UKW. Die nötigen Investitionen in den Standort werde das UKW aus eigenen Mitteln aufbringen.
Organisatorisch ist der neue Klinikstandort eine Fachabteilung der Medizinischen Klinik und Poliklinik I des UKW (Direktor: Prof. Dr. Stefan Frantz). Die Leitung des Standortes wird wie bisher Dr. Kathrin Tatschner innehaben. Zudem ist er ein Standort des Zentrums für Altersmedizin am UKW, in dem mehrere Fachdisziplinen eng zusammenarbeiten.
Die AWO Unterfranken hatte die Reha-Klinik 1996 eröffnet. „Ich möchte nochmals allen Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern der Rehaklinik für Ihren Einsatz in den vergangenen Jahren danken. Mit dem Übergang an das UKW kann die Klinik fortbestehen und die Mitarbeitenden erhalten eine sichere und zukunftsfähige berufliche Perspektive hier am Standort. Ein Weiterbetrieb der Geriatrischen Rehaklinik war für die AWO aufgrund der Finanzierungslage in der bisherigen Form trotz aller Anstrengungen nicht mehr möglich. Darunter haben auch andere Rehakliniken zu leiden“, so Martin Ulses, Bezirksgeschäftsführer der AWO Unterfranken.
Vorbereitung auf den demografischen Wandel
Ab dem Jahr 2030 wird die Zahl der älteren und der hochbetagten Einwohner über 80 Jahre stark ansteigen; gegen 2045 wird der vorläufige Höhepunkt erreicht. Gleichzeitig nimmt die Zahl der beruflich tätigen Menschen ab. Um die sich öffnende Schere zwischen Behandlungsbedarf und Behandlungsmöglichkeiten in Zukunft zu kompensieren, wird u.a. auch in der ärztlichen Tätigkeit zunehmend eine altersmedizinische Kompetenz erforderlich. Durch die Einbindung der Akutgeriatrie in die Strukturen von Forschung und Lehre der Universitätsmedizin Würzburg leistet das UKW damit auch einen wichtigen Beitrag zur Vorbereitung auf den demografischen Wandel in den nächsten Jahrzehnten.
Die „KoKi-Netzwerk frühe Kindheit“ des Landratsamtes Würzburg, Fachbereich Jugend- und Familienarbeit, ist eine zentrale Anlaufstelle für werdende Eltern und Familien mit Babys und Kleinkindern im Landkreis.
Mit einer umfassenden Übersicht über geeignete Beratungs- und Hilfsangebote im Netzwerk der frühen Hilfen und eigenen Unterstützungsangeboten werden junge Familien seit Beginn des Förderprogramms 2009 von den Mitarbeiterinnen der KoKi beraten und begleitet.
„In den vergangenen 15 Jahren konnten wir rund 300 Familien für einen längeren Zeitraum intensiv begleiten. Über 2500 Familien wurden individuell beraten und innerhalb des Netzwerks passend angebunden. Die positiven Rückmeldungen vieler Familien zeigen, dass die niedrigschwellige und unbürokratische Unterstützung ankommt und sich gut etabliert hat“, resümieren Christine Dawidziak-Knorsch und Bianca Wolf von der KoKi im Landkreis Würzburg.
„Es ist beeindruckend zu sehen, wie das Netzwerk der KoKi über die Jahre stetig gewachsen ist und immer mehr Akteure zusammenführt, die sich für das Wohl von Kindern und Familien einsetzen. Die KoKi leistet durch ihre niedrigschwelligen und passgenauen Unterstützungsangebote einen unschätzbaren Beitrag. Das vorbildliche Engagement sorgt dafür, dass Familien frühzeitig die Hilfe erhalten, die sie brauchen, und dass Kinder in einem sicheren und fördernden Umfeld aufwachsen können“, betont Landrat Thomas Eberth.
Schwangere und Eltern mit Kindern bis zum dritten Lebensjahr können sich bei Unsicherheiten oder in belasteten Lebenssituationen Rat und Hilfe bei der KoKi holen. Dies sind meist Fragen zum Babyschlaf, zur Entwicklung und Versorgung und der Elternrolle.
„Dabei richten wir unseren Blick auf die Entwicklung von Kindern in den sensiblen ersten drei Lebensjahren und leisten einen Beitrag zur Förderung der Beziehungs- und Bindungskompetenz von Müttern und Vätern,“ erklärt Christine Dawidziak-Knorsch.
KoKi unterstützt Eltern präventiv und nur auf eigenen Wunsch
„Unser Ziel ist es, Eltern frühzeitig die Hemmschwelle zu nehmen Hilfe zu suchen und anzunehmen. Jede Familie kann in eine Situation geraten, die sie überfordert oder sehr stresst und wir können Familien unterstützen, diese zu bewältigen,“ erklärt Bianca Wolf.
Neben der Begleitung von Familien ist ein entscheidender Pfeiler die aktive Netzwerkarbeit. Ein Schwerpunkt liegt dabei seit Beginn auf dem „Runden Tisch Frühe Kindheit“. Dieser wird in Kooperation mit den KoKi-Kolleginnen der Stadt Würzburg veranstaltet und hat mittlerweile 25 Mal stattgefunden.
Er bietet den Netzwerkpartnerinnen die Möglichkeit, sich mit frühkindlichen Themen auseinanderzusetzen, andere Institutionen kennenzulernen und sich untereinander auszutauschen. Die Teilnehmerinnen schaffen gemeinsam bedarfsorientierte Angebote und zuverlässige Strukturen für die Stadt und den Landkreis.
Daneben hat die KoKi-Fachstelle über die Jahre 14 Fachtage mit aktuellen Themen, wie beispielsweise „Schlaf im ersten Lebensjahr“ oder „Auswirkungen der Smartphone-Nutzung auf die Eltern-Kind-Beziehung“ für das Netzwerk veranstaltet.
Landrat Thomas Eberth und Fachbereichsleiter Marcel Brunner gratulieren zum 15-jährigen Bestehen.
Allgemeine Informationen
Die KoKi-Netzwerk frühe Kindheit ist ein kostenloses und auf Wunsch anonymes Angebot der Frühen Hilfen für alle Familien im Landkreis Würzburg ab der Schwangerschaft bis zum 3. Geburtstag des Kindes und steht unter Schweigepflicht. Diese gilt sowohl innerhalb des Jugendamtes als auch gegenüber anderen Fachstellen.
Beratung, Hilfe oder Informationen erhalten sie über
Landratsamt Würzburg | KoKi – Netzwerk frühe Kindheit
Frau Dawidziak-Knorsch Tel: 0931/ 8003 – 5825
Frau Wolf Tel: 0931/ 8003 - 5822
Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
www.koki-lra-wue.de
BERLİN (AA) - Fransız enerji şirketi TotalEnergies, Alman yenilenebilir enerji geliştiricisi VSB Group'u 1,57 milyar avroya satın almak üzere anlaşmaya varıldığını duyurdu.
TotalEnergies'ten yapılan açıklamada, İsviçreli varlık yöneticisi Partners Group'un VSB Group için Total Energies'in 1,57 milyar avroluk satın alma teklifini kabul ettiği belirtildi.
TotalEnergies, Almanya'yı entegre enerji işi için öncelikli büyüme pazarı olarak belirlerken, bu satın almanın aynı zamanda şirketin karasal rüzgar enerji kapasitesini güçlendirmesini hedefliyor.
1,57 milyar avroluk satın almanın, gerekli izinlerin ardından gelecek yıl tamamlanması bekleniyor.
500 kişiye istihdam sağlayan VSB, çoğunlukla Almanya, Polonya ve Fransa'da rüzgar, güneş ve batarya depolama teknolojilerinden oluşan 18 gigavatlık enerji kapasitesine sahip bulunuyor.
TotalEnergies ise 24 gigavatlık kurulu yenilenebilir enerji kapasitesine sahip ve gelecek yıla kadar kapasitesine 11 gigavat eklemeyi planlıyor. Fransız şirketi, 2030'a kadar ise kurulu yenilenebilir enerji kapasitesini 100 gigavata yükseltmeyi hedefliyor.
TotalEnergies, Apollo tarafından yönetilen fonlarla Teksas'ta bulunan 2 gigavat güneş enerjisi ve Batarya Enerji Depolama Sistemleri projelerinden oluşan bir portföyün yüzde 50'sinin satışı için de bir anlaşma imzaladığını açıkladı. Bu satışın, TotalEnergies'e 800 milyon dolar nakit sağlayacağı belirtildi.
BERLİN (AA) - Almanya'da Bakanlar Kurulu, Alman savunma kapasitesini daha da artırma hedefiyle silah sanayisini güçlendirmek için ülkenin yeni "Ulusal Güvenlik ve Savunma Sanayi Stratejisi"ni onayladı.
Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığından yapılan açıklamada, federal hükümetin güvenlik ve savunma sanayinin güçlendirilmesinde yol gösterici olacak ülkenin yeni Ulusal Güvenlik ve Savunma Sanayi Stratejisi'ne Bakanlar Kurulunun onay verdiği duyuruldu.
Yeni stratejinin Alman Federal Hükümetin 2020'den itibaren güvenlik ve savunma sanayinin güçlendirilmesine ilişkin strateji belgesinin yerini alacağı ifade edilen açıklamada, söz konusu yeni stratejinin Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından beri önemli ölçüde değişen Almanya ve Avrupalı ortak ülkelerin güvenlik ortamını dikkate aldığı belirtildi.
Bakanlığın açıklamasına göre, Almanya’nın yeni Ulusal Güvenlik ve Savunma Sanayi Stratejisi kilit teknolojileri tanımlayarak, savunma sanayinin finansmanının önündeki engelleri kaldırmayı ve tedarik zincirlerini korumayı hedefliyor.
Almanya’nın söz konusu yeni stratejisinde yapay zeka, iletişim teknolojileri, savaş gemisi, korumalı ve zırhlı araçlar, sensör teknolojisi ve elektromanyetik savaş teknolojileri kilit teknolojiler olarak öne çıkarken, kuantum teknolojisi, füzeler ve füze savunması, uzay teknolojileri, mühimmat ve insansız sistemler de ulusal güvenliğin başlıca ilgi alanları arasında yer alıyor.
Ulusal Güvenlik ve Savunma Sanayii Stratejisi'nde Avrupa ve uluslararası işbirliğine daha da güçlü bir şekilde odaklanma hedeflenirken, tedarik zincirlerinin korunmasına yönelik tedbirlerde yer veriliyor. Söz konusu stratejinin, devlet ve sanayi arasındaki ilişkide yeni bir sayfa açması dikkati çekiyor.
- "Avrupa'nın kendini koruma kabiliyetini kararlı ve sürdürülebilir bir şekilde güçlendirmeliyiz"
Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, konuya ilişkin değerlendirmesinde, şunları kaydetti:
"Avrupa'da barış ve güvenliği korumak istiyorsak artık sadece başkalarına bel bağlayamayız. Avrupa'nın kendini koruma kabiliyetini kararlı ve sürdürülebilir bir şekilde güçlendirmeliyiz. Bu nedenle stratejimiz, sanayiyi vazgeçilmez bir bileşen olarak gördüğümüzün ve desteklediğimizin açık bir işaretidir. Kendi kapasitemize, bağımsızlığımıza ve direncimize daha fazla ihtiyacımız var. Yeni strateji ile güvenlik ve savunma sanayini bugünün ve geleceğin zorluklarına karşı donanımlı hale getirmek için planlama güvenliği yaratıyor ve yenilikleri teşvik ediyoruz."
- "Mevcut tehdit durumu, kilit teknolojileri Almanya'da teşvik etmemizi gerektiriyor"
Savunma Bakanı Boris Pistorius de ülkede yenilikçi ve etkin savunma şirketlerinin bulunmasının Almanya'nın savunma kabiliyeti açısından hayati önem taşıdığını belirterek, “Ancak bu şekilde müttefiklerimizle de birlikte son teknoloji silah sistemleri geliştirebilir ve her şeyden önemlisi bunları yeterli miktarda üretebiliriz. Mevcut tehdit durumu, kilit teknolojileri Almanya'da teşvik etmemizi gerektiriyor. Aynı zamanda Avrupa ve uluslararası işbirliğini de kolaylaştırıyoruz." ifadesini kullandı.
Öte yandan, Rusya-Ukrayna savaşı, Almanya'yı, askeri yaklaşımında tarihi bir dönüşüme iterken Almanya Başbakanı Olaf Scholz, savaşın başlamasından sonra ülkesinin NATO'nun "GSYH'nin yüzde 2'sinin savunma giderlerine harcanması" hedefine uyacaklarını açıklamıştı.
Rusya'nın Ukrayna'ya savaşını "dönüm noktası" olarak nitelendiren Scholz, Bundeswehr'in modern silahlarla yeterince donatılması için 100 milyar avroluk ek fon açıklamıştı.