Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Sieger beim Wettbewerb „Energie Start-up Bayern 2024“ mit neuem Batterierecycling.
Mit dem ersten Platz beim internationalen Wettbewerb „Energie Start-up Bayern“ erhält CellCircle eine wichtige Auszeichnung für sein neuartiges Verfahren zum besonders ressourceneffizienten Recycling von Lithium-Ionen-Batterien. Auch Bayerns Wirtschafts- und Energieminister Hubert Aiwanger lobte bei der Preisverleihung in München das große Engagement für die nachhaltige Energiezukunft des Freistaats.
Vor allem die im Vergleich mit bisherigen Prozessen um bis zu 60 % geringeren CO2- Emissionen des innovativen CellCircle-Recyclings überzeugten die Jury. Das von Gründer Dr. Andreas Bittner in Zusammenarbeit mit dem Fraunhofer ISC entwickelte Verfahren für Lithium-Ionen-Batterien sorgt zudem noch für geschlossene Wertstoffkreisläufe innerhalb Europas und verbraucht weniger Energie sowie Chemikalien.
Die Preisverleihung im Rahmen der Start-up Demo Night in München mit über 800 Teilnehmenden bildete den Höhepunkt des renommierten Gründer-Wettbewerbs „Energie Start-up Bayern“, der alle zwei Jahre stattfindet. Gemeinsam initiiert vom Bayerischen Wirtschaftsministeriums, der Bayern Innovativ GmbH, der BayStartUp GmbH sowie der Bayernwerk AG, dem Verband der Bayerischen Energie- und Wasserwirtschaft (VBEW) und der Verbund AG sollen damit Ideen, Technologien und Start-ups für die Energiezukunft Bayerns gefördert werden.
„Der Preis motiviert uns nun noch mehr bei Investorengesprächen und der zeitnahen industriellen Umsetzung unseres Verfahrens“ kommentiert Bittner die Auszeichnung. „Eine Pilotanlage dafür wollen wir in Süddeutschland aufbauen. Wir sehen hier beste Voraussetzungen und durch die Marktstudien großes Potenzial für eine europaweit agierende Batterie-Kreislaufwirtschaft. Diese wird unser Land wirtschaftlich unabhängiger machen“ resümiert der Unternehmer aus Würzburg.
Auch Oberbürgermeister Schuchardt würdigt die Auszeichnung: „Ich freue mich sehr, dass kurz nach dem Gewinn des Deutschen Gründerpreises durch unser Würzburger Start-up WeSort.AI nun auch CellCircle mit diesem Erfolg erneut zeigt, wie hochwertig die Ideen und vielversprechend die Aktivitäten der Würzburger Gründerszene sind. Auch CellCircle wurde durch unsere High-Tech-Gründerzentren (IGZ, TGZ und ZDI-Mainfranken) unterstützt und beraten. Dies unterstreicht die Bedeutung dieser grundlegenden Arbeit. Ich gratuliere dem Start-up herzlich und bin überzeugt, dass es – wie viele andere in unserer Stadt – erfolgreich weiterwachsen wird und unseren Standort überregional, national und vielleicht sogar weltweit bekannt machen kann.“
CellCircle wurde 2022 als Spin-off des Fraunhofer-Instituts für Silicatforschung ISC gegründet und hat seinen Sitz in Würzburg. Das Start-up entwickelt innovative Batterierecyclingprozesse, um Funktionsmaterialien von Lithium- Ionen-Batterien zerstörungsfrei in hoher Reinheit zurückzugewinnen. Dies spart im Vergleich mit bisherigen Verfahren bis zu 60 % der CO2-Emissionen ein. Vorteile sind geschlossene Wertstoffkreisläufe innerhalb Europas sowie niedriger Energie- und Chemikalienbedarf. CellCircles Mission ist es, die Ressourceneffizienz der europäischen Batterieindustrie zu verbessern sowie zu einer nachhaltigen und vor allem unabhängigen Kreislaufwirtschaft beizutragen. Darüber hinaus engagiert sich CellCircle für eine verlässlichere Ökobilanzierung, um grüne Lösungen besser von Standardprozessen unterscheiden zu können.
Tarihi süreçte Türk toplumundaki değişimi incelemeyi ve Türklerdeki nesiller arası ilişkiyi ortaya koymayı amaçlayan “4 Nesil Türkler” adlı projenin resim sergisi ayağı Almanya’nın Würzburg şehrinde start aldı. Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik tarafından organize edilen sergi, Alp Media ve Haydi Ayran firması tarafından desteklendi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Christian Schuchardt’ın himayesindeki resim sergisi, Türklerin ve Almanların büyük ilgisiyle karşılandı.
Sparkasse Mainfranken fuayesinde açılan sergide, 1961 yılından 2021 yılına kadar olan dönemi yansıtan 50 resim yer aldı. Serginin açılışında farklı kesimlerden insanlar konuşma yaptı.
Sparkasse Mainfranken Yönetim Kurulu Başkanı Bernd Fröhlich, “Türklerin Almanya’nın kalkınmasına yaptığı katkıyı biliyoruz. Özellikle 60’lı yıllardaki iş gücü açığımız büyüktü. Würzburg ve çevresine çok sayıda Türkiye kökenli aile geldi ve bunların tarihimizin bir parçası olduğunu biliyorum,” dedi.
Würzburg Belediye Meclisi CSU Grup Başkanı Wolfgang Roth ise yaptığı konuşmada, “Bizim nesil Türklerle büyüdü. 60 yaş altındaki hemen her Alman’ın bir iş ya da okul arkadaşı vardır. Bunlar az şey değil; tüm bu dostluk ve arkadaşlıklar entegrasyona kadar uzanan bir sürecin satır aralarıdır,” ifadelerini kullandı.
Şehir idaresinden Yabancılar Meclisi Başkan Yardımcısı Agata Stopinska ise kısa konuşmasında, “Yabancılar Meclisi’nin kuruluşundan bu yana kültür danışmanı olarak görev yapan Dr. Çelik’in çalışmaları şehrimiz için çok önemlidir. Bu resimlerdeki birçok kişi artık yaşamasa da onların izleri tarihçilerin arşivlerinde, resim sergilerinde ve belleklerde muhafaza edilmektedir. Bu açıdan serginin önemi büyük ve yerliler ile göçmenler arasında unutulmayacak bir köprüdür,” dedi.
Daha sonra mikrofona gelen Almanya IKG-Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, “İki milletin ortak tarihi vazgeçilemeyecek güzelliklerle dolu. Ancak bu ortak değerlerin ortaya çıkarılması için tarihçilerin desteğe ihtiyacı vardır. Sparkasse Mainfranken Yönetim Kurulu Başkanı Bernd Fröhlich’e, Würzburg Büyükşehir Belediye Başkanı Christian Schuchardt’a ve Haydi Ayran temsilcisi Hakan Elmalı’ya çok teşekkür ediyoruz. Türk-Alman ortak tarihinin gün yüzüne çıkarılmasına destek verenleri tarih en güzel ve en özel yerde muhafaza edecektir,” dedi.
Son olarak, “Zamanın Şahidi” olarak mikrofona gelen emekli iş insanı Osman Çat ise, “Almanya’ya 9 yaşında geldim. İlk tanıdığım ihtiyar Alman’a ‘Oma’ ve ‘Opa’ diyeceğimi annem babam söyledi. O yıllarda ilk fark ettiğim şey, Alman köylüler ile Türk köylüler arasındaki büyük benzerliklerdi. Çünkü köylülerin şehir toplumu kadar kültürleri yok edecek bir değişime uğramadığını fark ettim. Mesleğin en altından başladık. On yıllar boyunca çok sayıda insana iş ve aş verdim. Almanya’da 44 yıllık arkadaşım Dr. Latif Çelik’in tüm çalışmalarına destek verdim. Çünkü Dr. Çelik’in çalışmaları, biz ölsek de bizi ölümsüzleştiriyor. Annem babam hayata veda etti ama bakın onlar bu resimlerde yaşıyor.” şeklinde konuştu.
Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu, yayınladığı basın bildirisiyle,”vatandaşı olduğumuz Yunanistan bize üvey evlat muamelesi yapıyor” ded.
ABTTF Başkanı Habib Oğlu şöyle devam etti; “1981’den beri AB üyesi olan ülkemiz, AB’ye katılım sürecindeki Arnavutluk’u sınırları içerisindeki Yunan azınlığının haklarına tam saygı göstermeye çağırıyor ama tüm mensupları hem Yunan hem de AB vatandaşı olan Batı Trakya Türk toplumunun Türk ulusal kimliğini inkar ediyor, ‘Türk’ ve hatta ‘Batı Trakya’ isimli dernekleri yasaklıyor.”
Selanik metrosunun açılması vesilesiyle güzergahta bulunan Venizelu durağında özel bir röportaj veren Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Fredi Beleri davası nedeniyle Yunanistan’ın Arnavutluk ile ilişkilerinin çok fazla türbülanstan geçtiğini belirterek, Arnavutluk’taki Yunan azınlığına atıfta bulundu.
Arnavutluk’un Avrupa Birliği’ne (AB) girebilmek için bir süreç başlatmış olduğunu hatırlatan Miçotakis, Yunanistan’ın Arnavutluk’u bu uzun yoldaki çabalarında desteklemek için tek şartının Arnavutluk’un ülkedeki Yunan ulusal azınlığının haklarına tam saygı göstermesi olduğunu ve onun sorunlarını kesin olarak çözmesi gerektiğini dile getirdi.
Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Başbakan Miçotakis’in bir kez daha gündeme getirdiği gibi ülkemizin Arnavutluk’taki Yunan azınlığının anavatanı olarak onun haklarını gözetmesi ve sorunlarının çözüme kavuşturulmasını istemesi gayet normal ve anlaşılır. Ancak bu noktada ülkemizin insan ve azınlık haklarına bakışındaki çifte standardı açıkça görüyoruz. 1981’den beri AB üyesi olan ülkemiz, AB’ye katılım sürecindeki Arnavutluk’u sınırları içerisindeki Yunan azınlığının haklarına tam saygı göstermeye çağırıyor ama tüm mensupları hem Yunan hem de AB vatandaşı olan Batı Trakya Türk toplumunun Türk ulusal kimliğini inkar ediyor, ‘Türk’ ve hatta ‘Batı Trakya’ isimli dernekleri yasaklıyor. Üç derneğimiz ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını 16 yılı aşkın süredir uygulamayan ülkemiz, AB’nin en temel değerlerinden biri olan hukukun üstünlüğünü sistematik olarak ihlal ediyor, hiçe sayıyor. Sonra da ülkemizin yöneticileri kalkıp ülkemizin insan ve azınlık hakları alanındaki kötü siciline bakmadan Arnavutluk’a ders vermeye kalkıyor! Ülkemiz başka ülkelere örnek olmak istiyorsa hukukun üstünlüğü ve demokrasi ilkelerini önce kendisi tam ve eksiksiz şekilde yerine getirmelidir.” dedi.
Haber: Doğan Tufan
Fotoğraf:ABTTF
BERLİN (AA) - Avrupalı havacılık ve uçak üretim şirketi Airbus, kasım ayında 84 ticari uçağın müşterilere teslim edildiğini duyurdu.
Airbus’tan yapılan açıklamada, şirketin kasımda 42 ülkeden müşterilere 84 uçak teslim ederek 2024 yılının en iyi teslimat performansını gösterdiği belirtildi.
Kasım 2023’te şirket 64 uçak teslimatı gerçekleştirmişti.
Şirket yavaş motor teslimatları nedeniyle yaz aylarında bu yılki üretim hedefini düşürmüştü.
Airbus, bu yılın başından beri 82 müşterisine 643 uçak teslim ederken, şirketin yıllık 770 uçak hedefine ulaşmak için Aralık'ta 127 uçak daha teslim etmesi gerekiyor. Aralık 2023’te şirket 112 uçak teslimatı yapmıştı.
Avrupa basınında ise Airbus’ın savunma ve uzay bölümünde toplam iş gücünün yaklaşık yüzde 5’ine denk gelen 2 bin 43 kişiyi işten çıkarma planları yaptığına yönelik haberler yer aldı.
BERLİN (AA) – Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, Uluslararası Af Örgütünün (Amnesty International), İsrail'in Gazze'deki eylemleri ile yetkililerin açıklamalarının soykırım niyeti ve suçunu ortaya koyduğu rapordaki iddiaları ciddiye aldıklarını söyledi.
Fischer, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, Gazze'deki son durumu ve Uluslararası Af Örgütünün İsrail'i suçlayan son raporunu değerlendirdi.
Rapor üzerinde çalıştıklarını belirten Fischer, "Burada yer alan iddiaları çok ciddiye alıyoruz ve bunları analiz etme sürecindeyiz.” dedi.
Rapordaki bazı konuların son hafta ve aylarda burada da ele alındığını aktaran Fischer, İsrail hükümetinden sivillerin korunmasına yönelik yükümlülüklerini daha iyi yerine getirmesini ve Gazze'deki askeri operasyonlarını buna göre uyarlamasını talep ettiklerini belirtti.
Fischer, “Elbette Gazze'deki dramatik insani durumdan derin endişe duyuyoruz. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yardımlar akıtması yönündeki taahhüdünü yerine getirmesini beklemeye devam ediyoruz." ifadesini kullandı.
İsrail’in Hamas’a karşı kendisini savunma amaçlı hareket ettiğini savunan Fischer, “Bunun uluslararası hukuka uygun olarak yapılması gerektiği açıktır. Bunu da İsrail’e net bir şekilde söylüyoruz." diye konuştu.
Soykırım konusunun da burada birçok kez ele alındığını aktaran Fischer, bu konuda bir etnik grubu açık bir şekilde yok etmeyi ön koşul olarak gördüklerini, ancak bu açık niyeti görmediğini, bu yüzden raporun vardığı sonuçlara katılmadığını ileri sürdü.
Alman Hükümet Sözcüsü Yardımcısı Chrstiane Hoffmann da İsrail’e uluslararası hukuka uyulması gerektiğini söylediklerini belirterek, “Soykırım Sözleşmesi, ulusal, etnik, ırksal veya dini grupları tamamen veya kısmen yok etme niyetiyle işlenen eylemleri yasaklıyor. Alman hükümetinin görüşüne göre, burada bu yok." dedi.
Hoffmann, ancak bu çatışmada sivil halkın korunmasının mümkün olduğunca azami düzeye çıkarılmasının her zaman önemli olduğunu, bu konuyu İsrail ile görüştüklerini kaydetti.
- Uluslararası Af Örgütünün raporu
Uluslararası Af Örgütünün hazırladığı rapora göre, İsrail'in Gazze'deki eylemleri ile yetkililerin açıklamaları, soykırım niyeti ve suçunu ortaya koyuyor.
Örgütün, "Kendinizi alt insan gibi hissediyorsunuz: İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırımı" başlıklı raporunda, İsrail'in 7 Ekim 2023 sonrası başlattığı Gazze saldırılarını hiçbir hesap vermeden sürdürdüğü ifade edilmişti.
İsrail'in Gazze'deki saldırılarını inceleyen rapor, can kayıplarını ve yıkımın büyüklüğünü değerlendirirken uluslararası hukuk tarafından yasaklanan eylemlerin üst düzey yetkililer tarafından talep edildiğini de tespit etmişti.
Soykırım suçu için bir grubun kısmen ya da tamamen yok edilmesi gerekmediği, soykırım niyetinin yeterli olduğu belirtilen raporda, İsrail'in 7 Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde Gazze'deki eylemleri incelenmişti.
Rapor hazırlanırken 212 kişiyle görüşme yapılmış ve uydu fotoğrafları da dahil görsel kanıtlar ele alınmıştı.
Bu kapsamda İsrailli hükümet yetkilileri ve askeri yetkililerin açıklamaları da değerlendirilirken bu açıklamalara ilişkin raporlar, İsrail'e de sunulmuştu. Af Örgütü, İsrail'den ise yanıt gelmediğini bildirmişti.
Karaman’ın Ermenek ilçesindeki Zeyve Pazarı, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle bölgenin önemli bir parçası. Bu pazar, yalnızca alışveriş yapılan bir alan olmanın ötesinde, yüzyıllardır süregelen gelenekleri yaşatan ve bölgenin kültürel mirasını miras alan bir mekân olarak dikkat çekiyor. Toros Dağları’nın eteklerinde, yeşilin her tonunu barındıran doğasıyla çevrili Zeyve Pazarı, hem bir ticaret noktası hem de köyler arasındaki sosyal bağları pekiştiren bir alan. Osmanlı döneminden günümüze kadar, bölgenin meşhur ürünlerinin ticaretinin yapıldığı bu pazar, aynı zamanda tarihe tanıklık eden bir kültürel miras.
Pazarda satılan yöresel ve organik ürünler, buranın özgünlüğünü koruyarak geleneksel bir alışveriş deneyimi sunuyor. Ev yapımı tereyağlar, taze meyve ve sebzeler, köylü kadınlarının ellerinden çıkan el yapımı erişteler, Zeyve Pazarı’na gelen ziyaretçilere hem lezzet hem de tarihî bir deneyim yaşatıyor. Ayrıca pazarın çevresindeki antik kalıntılar, bu bölgenin tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığını gözler önüne seriyor.
Zeyve Pazarı’nı sadece bir alışveriş yeri olarak görmek, bu benzersiz mekânın derinliğini tam anlamıyla keşfetmek için yetersiz kalır. Zeyve, aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir kültür hazinesi ve geçmişle geleceği birbirine bağlayan bir köprü olarak öne çıkıyor. Ziyaretçilerine hem tarihi yaşatıyor hem de doğanın huzurunu sunuyor. Ermenek'in doğası, su ve kuş sesleriyle iç içe, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim vaat ediyor.
Bölgedeki Clean Bungalov Otel’de konaklama seçeneği de, doğayla baş başa kalmak isteyenler için mükemmel bir fırsat. Zeyve Pazarı'na uğrayıp, bu eşsiz atmosferde tarihle buluşarak, unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz.
Doç. Dr. Atiye EMİROĞLU, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Ermenek MYO, Karaman/Ermenek, atiyemiroglu@gmail.com
O zaman Beauty Oase'ye Hoş Geldiniz...
Güzellik tutkusu bir zevk, güzellik yaratma ise bir sanattır. Beauty Oase Karbach, doğal kalıcı makyaj arayanların sıkça tercih ettiği bir merkezdir. Würzburg yakınlarındaki Karbach'ta bulunan bu güzellik merkezi, özellikle ince kaş çizimleri, dekoratif eyeliner uygulamaları ve taze tonlamalarla dudak düzeltmeleriyle tanınır.
Sevinc Coskun-Roth, bu merkezin sahibi olup, çalışmalarındaki üstün yeteneği ve mükemmeliyetçi yaklaşımı sayesinde müşterilerinin büyük takdirini kazanmıştır. Merkezin sloganı, “Yaşınızı ele vermesin”dir. Bu anlayışla yenilikçi ve etkili yaşlanma karşıtı (anti-aging) yöntemler sunulmaktadır.
Düzenli olarak gerçekleştirilen bilgi akşamları ve canlı demonstrasyonlar, uzmanlıklarını gözler önüne sererek büyük ilgi görmektedir. Kalıcı makyaj denemesi veya ücretsiz ön çizim için randevu almak isteyenler, 09391 / 988 923 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Almanya'nın Calw kentinde faaliyet gösteren Calw Türk Okul Aile Birliği, uluslararası projelerde gösterdiği başarılarla adından söz ettirmeye devam ediyor. Bu yıl Antalya’da bir, Heilbronn’da ise iki uluslararası projeyi hayata geçirerek dünyanın dört bir yanından gelen gençleri bir araya getirdi. Başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken bu projeler, katılımcı gençlerin sosyal bilinçlerini artırmayı ve dünya için önemli konularda farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Projeler kapsamında, gençler üç önemli başlık altında toplandı. İlk proje “İnsanlar, Gezegen, Refah ve Barış” teması etrafında şekillendi. Katılımcılar, sürdürülebilir bir dünya ve toplumsal huzur için yapılabilecekleri tartışarak çözümler ürettiler. İkinci projede ise “Doğru Bilgi, Sağlam Toplum” vurgusu yapılarak, yanlış bilginin toplum üzerindeki etkileri ve doğru bilginin yayılması üzerine yoğunlaşıldı. Üçüncü proje başlığı ise çevre bilinci ve geri dönüşüm üzerineydi. Gençler, çevre koruma konusunda farkındalık kazanarak geri dönüşümün önemini öğrendi.
Calw Türk Okul Aile Birliği Başkanı Fatma Meral, projelerin hem gençlerin gelişimi hem de dünya için büyük anlam taşıdığını vurguladı. “Bu projelerle gençler, küresel sorunlara duyarlı, bilinçli bireyler olarak yetişiyorlar. Amacımız, geleceğin liderlerini yetiştirmek ve toplumların ortak sorunlarına çözüm üretmelerine katkıda bulunmak” dedi.
Calw Türk Okul Aile Birliği, uluslararası projeleriyle yalnızca yerel değil, küresel çapta da fark yaratmaya kararlılıkla devam ediyor.
Vorbereitungen in AWO-Rehaklinik für nahtlosen Übergang laufen / Schrittweiser Aufbau der Kapazitäten ab Jahreswechsel
Würzburg. Am 8. Januar 2025 wird das Universitätsklinikum Würzburg (UKW) den Betrieb des „Zentrums für Altersmedizin, Kantstraße“ im Gebäude der bisherigen Geriatrischen Rehabilitationsklinik der AWO Unterfranken e.V. in Würzburg schrittweise starten. Der neue Standort ist damit ab Januar eine „Fachabteilung für Akutgeriatrie und geriatrische Frührehabilitation“ des UKW.
Mit dem Betriebsübergang wechseln rund 170 Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter der AWO an die Würzburger Uniklinik. Das UKW hatte im September das Klinikgebäude der Geriatrischen Rehabilitationsklinik und das dazugehörige Gelände von der AWO erworben.
Die derzeitige Versorgung in der Rehaklinik der AWO wird aktuell in Etappen reduziert. Zum 27. Dezember 2024 endet die stationäre Versorgung als Rehaklinik durch die AWO in dem Gebäude. Seit Mitte November werden schrittweise Stationsbereiche geschlossen. Bis zum Start des neuen Versorgungsangebotes durch das UKW werden u.a. weitere Schulungen und technische Umrüstungen vorgenommen. Zudem müssen manche Bereiche innerhalb des Gebäudes vorübergehend umziehen aufgrund anstehender Sanierungsmaßnahmen durch das UKW.
Stationen und Klinikbereiche werden in Etappen durch das UKW saniert
Das UKW wird u.a. die drei Stationen in dem fast 30 Jahre alten Gebäude ab 2025 schrittweise modernisieren. Zum Start wird daher eine Station am 8. Januar in Betrieb gehen und akutgeriatrische Patientinnen und Patienten des UKW aufnehmen. „So können wir nahtlos unser Versorgungsangebot hier in der Region starten und zeitnah die nötigen baulichen Maßnahmen für eine bestmögliche Patientenversorgung beginnen“, erklärt PD Dr. Tim J. von Oertzen, Ärztlicher Direktor und Vorstandsvorsitzender des UKW. Anders als zuvor die AWO betreibt das UKW den Klinikstandort an der Würzburger Kantstraße ab 2025 als „Fachabteilung für Akutgeriatrie und geriatrische Frührehabilitation“ unter den Bedingungen einer akutstationären Krankenhausbehandlung. Ein vergleichbares Versorgungsangebot fehlt in Unterfranken bislang in den Kreisen Würzburg, Kitzingen und Main-Spessart.
Dr. von Oertzen: „Das UKW stärkt damit dauerhaft die Altersmedizin in der Region und baut damit sein Behandlungsspektrum zukunftsorientiert aus.“ Das sei gerade angesichts der demographischen Entwicklung von enormer strategischen Bedeutung. „Viele ältere und mehrfach erkrankte Patienten sind nach einer akuten Erkrankung stark beeinträchtigt und bedroht, dauerhaft pflegebedürftig werden. Ziel der frühzeitig einsetzenden geriatrischen Komplexbehandlung soll für viele dieser Patienten sein, wieder aktiv am Alltagsleben teilhaben zu können. Genau hier setzt das zukünftige Versorgungsangebot des UKW an“, so der UKW-Vorstandsvorsitzende.
Kapazitäten werden schrittweise ausgebaut
Zum Start ab dem 8. Januar wird eine Station mit bis zu schrittweise maximal 30 Plätzen in Betrieb genommen. Insgesamt kann die neue Fachabteilung perspektivisch auf bis zu 90 stationäre Plätze ausgeweitet werden. Die dafür nötigen baulichen Modernisierungsmaßnahmen und die Gewinnung neuer Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter werden sich nach jetzigem Stand über das Jahr 2025 hinaus erstrecken. Etappenweise wird es dann auch im Jahresverlauf auch anderen Kliniken möglich sein, Patienten an die neue UKW-Fachabteilung zu verlegen. Weitere Angebote am bisherigen Standort, die bisher über die AWO betrieben wurden, werden zum 8. Januar 2025 ebenfalls durch das UKW übernommen. Dazu zählt ein tagesklinisches Versorgungsangebot mit 20 Plätzen und eine Therapie-Praxis. Die Rahmenbedingungen zum Weiterbetrieb der mobilen geriatrischen Rehabilitation durch das UKW werden aktuell geprüft. Auch hier strebt das UKW eine nahtlose Fortführung ab Anfang 2025 an.
Neben der Modernisierung verschiedener Klinikbereiche werden auch Maßnahmen an der Fassade des Gebäudes sowie hinsichtlich der IT-Ausstattung nötig. „Im vergangenen September haben wir den Vertrag unterzeichnet. In den vergangenen Wochen haben viele Bereiche der AWO und des UKW intensiv daran gearbeitet, dass wir nun im Januar den neuen Standort in Betrieb nehmen können. Hierfür bedanke ich mich bei allen Beteiligten ausdrücklich. Ein solches Projekt hat es in der Geschichte des UKW noch nicht gegeben“, betont Philip Rieger, Kaufmännischer Direktor des UKW. Die nötigen Investitionen in den Standort werde das UKW aus eigenen Mitteln aufbringen.
Organisatorisch ist der neue Klinikstandort eine Fachabteilung der Medizinischen Klinik und Poliklinik I des UKW (Direktor: Prof. Dr. Stefan Frantz). Die Leitung des Standortes wird wie bisher Dr. Kathrin Tatschner innehaben. Zudem ist er ein Standort des Zentrums für Altersmedizin am UKW, in dem mehrere Fachdisziplinen eng zusammenarbeiten.
Die AWO Unterfranken hatte die Reha-Klinik 1996 eröffnet. „Ich möchte nochmals allen Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern der Rehaklinik für Ihren Einsatz in den vergangenen Jahren danken. Mit dem Übergang an das UKW kann die Klinik fortbestehen und die Mitarbeitenden erhalten eine sichere und zukunftsfähige berufliche Perspektive hier am Standort. Ein Weiterbetrieb der Geriatrischen Rehaklinik war für die AWO aufgrund der Finanzierungslage in der bisherigen Form trotz aller Anstrengungen nicht mehr möglich. Darunter haben auch andere Rehakliniken zu leiden“, so Martin Ulses, Bezirksgeschäftsführer der AWO Unterfranken.
Vorbereitung auf den demografischen Wandel
Ab dem Jahr 2030 wird die Zahl der älteren und der hochbetagten Einwohner über 80 Jahre stark ansteigen; gegen 2045 wird der vorläufige Höhepunkt erreicht. Gleichzeitig nimmt die Zahl der beruflich tätigen Menschen ab. Um die sich öffnende Schere zwischen Behandlungsbedarf und Behandlungsmöglichkeiten in Zukunft zu kompensieren, wird u.a. auch in der ärztlichen Tätigkeit zunehmend eine altersmedizinische Kompetenz erforderlich. Durch die Einbindung der Akutgeriatrie in die Strukturen von Forschung und Lehre der Universitätsmedizin Würzburg leistet das UKW damit auch einen wichtigen Beitrag zur Vorbereitung auf den demografischen Wandel in den nächsten Jahrzehnten.