Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

MÖLLN (AA) - Almanya'nın Mölln kentinde 23 Kasım 1992'de aşırı sağcılar tarafından kundaklanan evde yaşamını yitiren 2'si çocuk 3 Türk vatandaşı için anma töreni düzenlendi.

Irkçılığın kınanması ve benzer saldırıların unutturulmaması amacıyla düzenlenen programa, katliamda aile fertlerini kaybeden Arslan ailesi, Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Almanya Federal Meclis Başkanvekili Aydan Özoğuz, Kültürden Sorumlu Devlet Bakanı Claudia Roth, Mölln Belediye Başkanı Ingo Schaeper, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkan Yardımcısı Abdülhadi Turus, Hamburg Başkonsolosu Emine Derya Kara ve çok sayıda Möllnlü katıldı.

Resmi tören, kundaklanan evin önüne çelenk bırakılmasıyla başladı. Buradan Ratzeburger Caddesi'ne gidilerek kundaklanan evin yerine yapılan anıtın önünde saygı duruşunda bulunuldu.

Federal Meclis Başkanvekili Aydan Özoğuz, Quellenhof Oteli'ndeki anma etkinliğinde yaptığı konuşmada, Mölln katliamının Almanya'da yeni bir dönemi de beraberinde getirdiğini belirterek, "Kendi çevremizde bile bunların etkisini yaşadık. Mesela bazıları herhangi bir saldırıda evlerinden kaçmak için evlerine merdiven aldılar. Bu, insanların ne kadar etkilendiğinin göstergesi." dedi.

Mölln'ün ardından Solingen kundaklamalarının Almanya'da yaşayan göçmen kökenlilerin pek çoğu için acı verici bir döneme işaret ettiğini ifade eden Özoğuz, "Ne yazık ki NSU cinayetleri, mülteci yurtlarına yönelik sayısız saldırı ya da Hanau ve Halle'deki saldırılar, aşırı sağcı şiddet ve terörün, günümüzde hala gerçek bir tehlike olduğunu açıkça ortaya koymuştur." ifadelerini kullandı.

Almanya'da ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının yeri olmadığının açıkça gösterilmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Özoğuz, "Son 30 yılda pek çok gerileme yaşadık, ancak zaman zaman umut ışıkları da gördük. 2015'ten 2018'e kadar ve şimdi de Ukrayna'dan gelenlerle, mültecilere yardım etme konusundaki inanılmaz isteklilik, Almanya'daki insanların büyük çoğunluğunun kökenleri ve dinleri ne olursa olsun birbirlerine destek olmak istediklerini göstermektedir." şeklinde konuştu.

- "Mölln, Solingen ve Hanau saldırılarını, NSU cinayetlerini unutamayız"

Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Mölln faciasında yaşanan acının, sadece Arslan ve Yılmaz ailelerinin değil, Almanya'daki Türk toplumunun ortak acısı olduğunu söyledi.

Almanya'da yaşayan Türklerin, bir yandan içinde yaşadıkları, ekmeklerini kazandıkları ve "ikinci vatan" olarak adlandırdıkları bu ülkeye uyum sağlamaya, kendilerini kabul ettirmeye gayret ederken, bir yandan birçok sorunla ve sınamayla da karşılaştıklarını vurgulayan Şen, şunları kaydetti:

"Bugün 30. yıl dönümünü anmak için bir araya geldiğimiz facianın da acı bir şekilde ortaya koyduğu üzere, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı ve ayrımcılık bu sınamaların başında gelmektedir. Vatandaşlarımıza karşı yapılan insanlık dışı ırkçı saldırılar, hatıralarımızda derin yaralar açmıştır. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, Mölln, Solingen ve Hanau saldırılarını, NSU cinayetlerini unutamayız."

Almanya'daki Türklere yönelik saldırıları anmanın ve hafızalarda canlı tutmanın, benzer vahim hadiselerin yaşanmasına karşı önemli bir tedbir olduğunu aktaran Şen, "Mölln'den sonra, Solingen faciasının (29 Mayıs 1993) yaklaşan 30. yıl dönümünü da aynı hassasiyetle anacağız. Bu faciaları unutturmamaya ve ırkçılık tehlikesine her zaman yüksek sesle dikkat çekmeye kararlıyız." diye konuştu.

- "Yabancı düşmanlığı ve ayrımcılığın demokratik toplumlarda yeri yoktur"

Sadece Türk ve Müslüman oldukları için Almanya'daki Türklerin, evlerinin, iş yerlerinin, camilerinin hala saldırılara ve hakaretlere uğruyor olmasının, ülkede ırkçılığa karşı mücadelenin kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğini gösterdiğini ifade eden Şen, "Yabancı düşmanlığı ve ayrımcılığın demokratik toplumlarda yeri yoktur. Bu tür hastalıklı eğilimlere karşı güçlü bir direnç kültürü oluşturulması; nefret, ırkçılık ve ayrımcılığın her türüyle, tüm imkanlar kullanılarak, topyekün mücadele edilmesi gerekmektedir. Bu konuda Federal Hükümetin çabalarını destekliyor, ilave adımların da atılmasını bekliyoruz." dedi.

Almanya'da geçen hafta "NSU 2.0" davasında alınan mahkumiyet kararını da memnuniyetle karşıladıklarını belirten Şen, bu tür emsal kararların ırkçı motiflere sahip kişilerin istedikleri gibi eyleme geçmelerine karşı caydırıcılık sağlaması bakımından büyük önem taşıdığını dile getirdi.

 

Şen, Alman medyasında yer alan birçok haber ve programda İslamofobi ve yabancı düşmanlığına zemin hazırlayan önyargılı ifadelerin yer aldığına işaret ederek, herkesin bu tür yaklaşımlara karşı dikkatli olması gerektiğini kaydetti.

Meydana gelen faciaların bir daha yaşanmaması için, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığıyla Türk ve Alman herkesin mücadele etmesinin elzem olduğunu dile getiren Şen, şunları söyledi:

"Toplumun tüm kesimlerinin, her türlü görüş ayrılığını bir kenara bırakarak, bu amaç etrafında birleşmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti olarak, Almanya'daki insanlarımızın hak ettikleri şekilde huzur, esenlik, refah içinde, Alman toplumuyla uyum içerisinde yaşamaları ve ülkelerimize değerli katkılar sunmayı sürdürmeleri için Alman makamlarıyla iş birliğini önemsiyoruz. Almanya Türk toplumuna hep birlikte sahip çıkmalıyız."

Anma etkinlikleri çerçevesinde Fatih Camisi'nde Kur'an-ı Kerim okundu. Camiden sonra kiliseye geçilerek hayatını kaybeden 3 kişi için dua edildi. Kundaklanan evin önüne çelenk ve çiçekler bırakıldı.

25 yıl önce kundaklanan evin önüne gelen bazı vatandaşlar da buraya çiçek bırakarak hayatını kaybedenleri andı. Bu sırada bazı Almanların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü.

Mölln'de 23 Kasım 1992'de kundaklanan evde 10 yaşındaki Yeliz Arslan, 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz ve 51 yaşındaki Bahide Arslan yaşamını yitirmişti. Saldırıyı gerçekleştiren iki Neonazi, ömür boyu hapis cezası almalarına rağmen 15 yıl cezaevinde tutulduktan sonra serbest kalmışlardı.

- 8 sismoloji ve 3 GPS gözlem istasyonu kurularak, bölgedeki deprem aktivitesi ile deformasyonlar gerçek zamanlı izlenecek
 

ANKARA (AA) - TÜBİTAK, Düzce'de yaşanan deprem sonrasında bölgede saha çalışmalarına başlayarak deprem aktivitesini izlemeye aldı.

Kurumdan yapılan açıklamaya göre, deprem acil desteğini devreye alan TÜBİTAK, sürekli açık olan 1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı kapsamında, Düzce'nin Gölyaka ilçesindeki 5,9 büyüklüğündeki depreme yönelik harekete geçti.

Destek programı çerçevesinde, Yıldız Teknik Üniversitesi ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi araştırmacıları depremden sonra saha çalışmalarına başladı.

TÜBİTAK-MAM İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcılığı (İDSBY) Yer Bilimleri Araştırma Grubunun (YBAG) yürüttüğü "Büyük Deprem Sonrası Acil Gözlem Araştırmaları-II (DEPAR-II) Projesi" kapsamında ekipler hazırlıklarını tamamlayarak deprem bölgesine gittiler.

Bölgede yaşanan artçı sarsıntıların konumlarını belirlemek, ilişkili oldukları fay segmentlerini ve bunların çalışma mekanizmaların ortaya koymak için depremi takip eden 12 saat içinde sahada yerel ağ uygulaması hayata geçirildi.

Bu kapsamda 8 sismoloji ve 3 GPS gözlem istasyonu kurularak, bölgedeki deprem aktivitesi ile deformasyonların gerçek zamanlı izlenmesine başlandı.

- Sağ yönlü yanal atımlı kırılma tespit edildi

YBAG tarafından yapılan analizler sonucunda "Moment Tensör" tekniğiyle deprem kaynak mekanizması çözümü yapıldı. Mekanizma çözümüyle bölgedeki fay sisteminin özellikleriyle uyumlu sağ yönlü yanal atımlı kırılma tespit edildi.

TÜBİTAK deprem araştırmalarına yönelik özel çağrısı kapsamında 39 üniversiteden 394 araştırmacının yer aldığı 80 proje desteklenirken, söz konusu çağrıya özel 65 milyon liralık fon ayrıldı.

Bu çağrı projelerindeki araştırmalarda jeoloji ve jeofizik alanlarının yanı sıra bütünsel olarak şehir ve bölge planlama, inşaat, mimarlık, mühendislik, kamu yönetimi gibi disiplinler bir araya geldi.

Desteklenen projelerin 34'ü "Çok Yönlü Yer Bilim Araştırmaları", 17'si "Deprem Mühendisliğine Yönelik Dijital Teknolojiler", 16'sı "Depremin Sosyo-Ekonomik ve Toplumsal Yaygın Etkileri", 8'i "Yenilikçi İnşaat Modelleri ve İleri Malzeme Teknolojilerinin Kullanımı", 5'i "Mimari Tasarımlara Yönelik Mühendislik Çözümleri" başlıklarını taşıyor.

- Çalışmalar "Türkiye Deprem Platformu" çatısı altında birleştirildi

Açıklamada görüşlerine yer verilen TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Kurum olarak ülkenin ihtiyaç duyduğu öncelikli konularda bilim ve teknoloji temelli faaliyetlere ön ayak olduklarını bildirdi.

Deprem başta olmak üzere doğal afetlerle mücadele ve müsilaj gibi konulara yönelik özel çözümler geliştirdiklerini belirten Mandal, "Birlikte iş yapma üzerine odaklanarak bunu sadece başvuru aşamasında değil aynı zamanda bu alanda çalışan araştırmacılarımızı da bir araya getirerek gerçekleştirdik. Yapılan bu çalışmalar 'Türkiye Deprem Platformu' çatısı altında birleştirildi ve dönemsel olarak da kamuoyuyla paylaşılıyor." ifadelerini kullandı.

- 1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı

1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı, ülke sınırları içinde gelişen deprem, heyelan, kaya düşmesi, sel, çığ, yangın, müsilaj gibi doğa kaynaklı afetlerin ardından veri toplamak amacıyla saha çalışması yürütecek üniversite ve araştırma enstitülerindeki araştırmacıların kısa süreli çalışmalarına destek sağlamayı hedefliyor.

Almanya'nın ilk özel Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) "Neptune" ülkeye ulaştı. Sıvılaştırılmış doğal gazı gaz haline dönüştürmek için kullanılan ilk özel FSRU "Neptune", hazırlıkların tamamlanmasının ardından Rügen adasındaki Mukran limanı yanaştırıldı.

- Sonbahar aylarında giderek artan vaka sayısı Kovid-19 salgınının başından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı
- Hubey eyaletinden çalışmak için Guangcou'ya gelen işçiler, karantinanın ardından geçici barındıkları mahallelere dönemedikleri için sokakta kaldı
 

PEKİN (AA) - Çin, bir mevsim dönümüne daha artan Kovid-19 vakaları ve salgın kontrol tedbirleriyle giriyor. Kovid-19 salgınında ilk vakaların görüldüğü ülkede, günlük vaka sayısı "salgının başından bu yana en yüksek seviyeye" çıktı.

Ulusal Sağlık Komisyonundan yapılan açıklamaya göre, Çin ana karasında son 24 saatte hastalık belirtisi gösteren 4 bin 10, göstermeyen 27 bin 646 vaka tespit edildi, bir kişi hayatını kaybetti.

Günlük vaka sayısı, ilk vakaların 2019 sonunda Vuhan'da görülmesinden bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Doğrulanan, yani hastalık belirtisi gösteren vaka sayısı, en son 2020'de salgının ilk aylarında ve bu yıl bahar aylarındaki salgın dalgasında 4 bine yaklaşmış ancak bu eşiği aşmamıştı. Toplam vaka sayısı ise ilk kez 30 bini geçti.

Çinli sağlık yetkilileri, Kovid-19 testi pozitif olduğu halde hastalık belirtisi göstermeyen vakaları genel toplama dahil etmiyor.

Sonbahar aylarında ülke genelinde vakaların arttığı son salgın dalgasında, Omicron'un bulaşıcılığı yüksek "BA.5.2" alt varyantının yayılmasının etkili olduğu tahmin ediliyor.

- Cıngcou'da 8 ilçede "kısmi" karantina

Hınan eyaletinin merkezi Cıngcou'da vakaların yayılmasının kontrol edilememesi nedeniyle 8 ilçede vatandaşlara 5 gün boyunca erzak alışverişi ve tıbbi bakım ihtiyacı dışında evlerinden çıkmamaları bildirildi.

Şehirde, dün, iPhone üreten taşeron şirket Foxconn'a ait fabrikadaki karantina koşulları ve ertelenen pirim ödemeleri nedeniyle işçiler ile sağlık görevlileri ve polis arasında arbede yaşanmıştı.

- Guangcou'da göçmen işçiler sokakta kaldı

Ülkenin güneyindeki Guangdong eyaletinin merkezi olan ve Çin'in en büyük üçüncü şehri Guangcou'da ise Hubey eyaletinden çalışmak için gelen işçilerin karantinanın ardından geçici barındıkları mahallelere dönemediği ve fiili olarak evsiz kaldığı bildirildi.

South China Morning Post gazetesinin haberinde, kapanma tedbirlerinin uygulandığı Haycu ilçesine bağlı mahallerde yaşayan işçilerden Kovid-19 testi pozitif çıkanların, geçici karantina merkezlerine gönderildiği fakat tecrit süresi dolduktan sonra yeniden mahallelerine girmelerine izin verilmediği aktarıldı.

Gidecek yeri olmayan işçilerin evsiz kaldığı, yağmurdan korunmak için çevredeki restoranların bulunduğu ara sokaklara ve köprü altlarına sığındığı kaydedildi.

Tekstil sektöründe çalışan göçmen işçilerin yaşadığı bölgede, geçen hafta Kovid-19 karantinası nedeniyle protestolar düzenlenmişti. Söz konusu protestoların, sağlık görevlilerinin testi pozitif çıkan bazı işçileri memleketlerine geri göndermek istemesinden kaynaklandığı bildirilmişti.

- Başkentte vakalar artıyor

Başkent Pekin'de de vaka sayısı, "salgının başından bu yana en yüksek seviyeye" çıkarken, tedbirler giderek sıkılaştırılıyor.

Yaklaşık 22 milyon nüfuslu kentte son 24 saatte hastalık belirtisi gösteren 500, göstermeyen 1139 vaka tespit edildi. Günlük vaka sayısı son 2 günde 1000'i aştı.

Merkez ilçelerde çok sayıda bina ve iş merkezinin kısmi karantinaya alınması nedeniyle kent merkezi "hayalet şehir" görünümüne büründü.

Vakaların nüfusa oranla az olmasına ve büyük bölümünün hastalık belirtisi göstermemesine rağmen Çin, "sıfır vaka" olarak adlandırılan katı salgın kontrol tedbirlerini uygulamaya devam ediyor.

Kovid-19 vakalarını ortaya çıktığı yerde bastırmayı ve bulaşma zincirini kesmeyi hedefleyen strateji, karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmetler sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması veya kapalı devre sürdürülmesi gibi katı ve geniş ölçekli tedbirleri gerektiriyor.

Tedbirler, hayatın olağan akışına müdahalenin yanında ekonomik maliyeti açısından da tartışmalara yol açıyor.

- Sarı-lacivertli takımın Ekvadorlu oyuncusu Valencia ile Belçikalı futbolcusu Batshuayi, turnuvada takımlarına galibiyeti getiren golleri kaydetti
 

DOHA (AA) - Fenerbahçeli futbolcular Enner Valencia ile Michy Batshuayi, 2022 FIFA Dünya Kupası'ndaki ilk maçlarda attıkları gollerle takımlarının aldıkları galibiyette başrol üstlendi.

Bu sezon form grafiğiyle dikkati çeken Valencia, ev sahibi Katar'ı 2-0 mağlup ettikleri açılış maçında Ekvador'a galibiyeti getiren golleri kaydetti. Müsabakanın 16. ve 31. dakikasında fileleri havalandıran 33 yaşındaki futbolcu, milli takım kariyerindeki gol sayısını 37'ye çıkardı.

Ekvador'un Dünya Kupası'nda kaydettiği son 5 golde Enner Valencia'nın imzası bulunuyor. Valencia ayrıca Süper Lig'de de en skorer oyuncular sıralamasında 13 golle zirvede yer alıyor.

Katar 2022'nin favorileri arasında gösterilen Belçika ise Kanada ile yaptığı ilk müsabakada 3 puanı Michy Batshuayi'nin golüyle elde etti. Batshuayi, 44. dakikada attığı golle takımına galibiyeti getirdi.

Michy Batshuayi, Dünya Kupası'nda ikinci kez gol sevinci yaşadı.

Global denken. Lokal handeln. - Auf drei Kontinenten ein starkes Unternehmen

 

Hilite International ist als weltweit tätiger Partner der Automobil- und Nutzfahrzeugindustrie mit Standorten in Asien, Europa und Nordamerika vor Ort bei seinen Kunden. Hauptsitz ist Marktheidenfeld, Deutschland. Führende Hersteller sowie namhafte Zulieferer der Branche sind Kunden von Hilite International. Erfolgreiche Geschäftsfelder des Unternehmens sind die E-Mobilität, Thermalmanagement, Komponenten fürsWasserstoffantriebe sowie die Entwicklung und Fertigung von Komponenten und Systemen zur Reduzierung des Kraftstoffverbrauchs und Emissionen bei Verbrennungsmotoren.  Hilite International ist u.a. mit jährlich über 50 Millionen produzierten variablen Nockenwellenverstellern (VVT) und Getriebeventilen (DCT) Weltmarktführer in diesem Segment. www.hilite.com

 

Küresel düşün. Yerel ticaret yapın. - Üç kıtada güçlü bir şirket.

 

Hilite International, Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki lokasyonları ile otomotiv ve ticari araç endüstrisinin küresel bir ortağıdır ve müşterilerine yakınlığıyla bilinirler. Merkezi Almanya'nın Marktheidenfeld şehrindedir. Sektördeki önde gelen üreticiler ve tanınmış tedarikçiler, Hilite International'ın müşterileridir. Şirketin başarılı iş alanları, e-mobilite, termal yönetim, hidrojen tahrikleri için bileşenler ve yakıt tüketimini ve yanmalı motorlardan kaynaklanan emisyonları azaltmak için bileşen ve sistemlerin geliştirilmesi ve üretimidir. Diğer şeylerin yanı sıra, Hilite International, yılda üretilen 50 milyonun üzerinde değişken eksantrik mili ayarlayıcısı (Nockenwellenversteller) (VVT) ve şanzıman valfleri (DCT) ile bu segmentte dünya pazar lideridir. www.hilite.com 

 

BERLİN (AA) - Alman hükümetinin, Birleşmiş Milletlerin (BM) Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA) kapsamında Mali’deki Alman askerlerinin görev süresini Mayıs 2024’te sonlandırmak istediği bildirildi.

Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit’in yazılı açıklamasında, hükümetin, BM MINUSMA misyonunun bir parçası olarak Mali’deki Alman askerlerinin görev süresinin Mayıs 2023’te son kez 1 yıl daha uzatılmasını Federal Meclise (Bundestag) teklif etme kararı aldığını belirtti.

Böylelikle düzenli şekilde bu görevin aşamalı olarak sonlandırılacağına işaret eden Hebestreit, bu konuda özellikle Mali'de Şubat 2024'te yapılması öngörülen seçimlerin de dikkate alındığını kaydetti.

- Yaklaşık bin 200 Alman askeri bulunuyor

Alman basınındaki haberlere göre, Mali’deki Alman askerlerinin durumunu ele almak için bugün Başbakan Olaf Scholz, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Savunma Bakanı Christine Lambrecht ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Svenja Schulze, Başbakanlık Binası’nda bir araya geldi.

Şu anda BM MINUSMA misyonunun bir parçası olarak Mali'de yaklaşık bin 200 Alman askeri bulunuyor.

GAZZE (AA) - Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentindeki Filistinliler, Gazze - İsrail sınırına yaklaşık 1 km metre mesafede kurulan Al- Jidar (Duvar) adlı kafede 2022 FIFA Dünya Kupası maçlarını izledi. Büyük bir alana kurulan kafenin girişi, Dünya Kupası'na katılan takımların bayrakları ile süslendi.

 

- Dr. Taner Göçmez, 21 Kasım itibarıyla Togg Europe Lideri ve Togg Devreye Alma Proje Direktörü olarak göreve başladı
 

İSTANBUL (AA) - Dünya çapında mobilite çözümleri ve mühendislik hizmetleri alanlarında 20 yıldan uzun süredir görev yapan Dr. Taner Göçmez, Togg Europe Lideri ve Togg Devreye Alma Proje Direktörü olarak Togg’a katıldı.

Togg’dan yapılan açıklamaya göre, Togg, uluslararası tecrübeye sahip lider atamalarıyla organizasyon yapısını güçlendirmeye devam ediyor.

20 yılı aşkın süredir mobilite çözümleri ve mühendislik hizmetleri alanında global ölçekte üst düzey yöneticilik yapan Göçmez, 21 Kasım itibarıyla Togg Europe Lideri ve Togg Devreye Alma Proje Direktörü olarak sorumluluk üstlenecek.

Mobilite çözümleri ve mühendislik hizmetleri alanlarında faaliyet gösteren FEV’den Togg'a katılan Dr. Taner Göçmez, ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Göçmez yüksek lisans ve doktora derecelerini RWTH, Aachen Almanya’dan aldı, Sabancı Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi ortak Executive MBA programını tamamladı.

FEV’de ekip lideri, proje yöneticisi, iş geliştirme direktörü gibi çeşitli kademelerde görev yapan Göçmez, 2011 yılında FEV Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapmaya başladı. Göçmez bu görevine ilaveten 2018 yılından bu yana FEV Asya’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve 2020 yılından bu yana Yazılım ve Test Çözümlerinden Sorumlu Küresel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu.

-Togg Europe hakkında

Açıklamaya göre, Stuttgart'taki merkez, Togg'un dünya çapında bir marka olarak tescillediği kullanıcı odaklı, akıllı, empatik, bağlantılı, otonom, paylaşımlı ve elektrikli mobilite kavramlarını temsil eden USECASE Mobility konseptinin uygulama alanlarından biri olacak.

Yeni trendlerden doğan kullanıcı ihtiyaç ve beklentilerine uygun mobilite çözümlerinin geliştirileceği merkezde, bu alanda ortaklıklar ve yeni iş modelleri geliştirmeye yönelik faaliyetler de yürütülecek.

Togg Europe, nesnelerin interneti, büyük veri, dijital iş gücü ve yapay zekâ konularındaki çalışmalar için de önemli bir üs olacak.

Togg'un şirketi kurmak için seçtiği Stuttgart bölgesi, yenilikçi ruhuyla Almanya'nın en önemli iş ve ekonomi merkezi konumunda.

Almanya'nın 12 inovasyon merkezinden biri olan Stuttgart'taki de:hub, akıllı ürünler, mobilite ve endüstri 4.0'ı çevreleyen yenilikçi çözümler gibi yenilikçi çözümler sağlayan Stuttgart'ın dijital ekosistemine dahil olma fırsatı sunuyor.

"Geleceğin endüstrilerine" odaklanan Stuttgart'taki inovasyon merkezinde 40'tan fazla uluslararası, ulusal ve bölgesel şirket ve startup faaliyet gösteriyor.

Almanya'daki 12 inovasyon merkezi için bir şemsiye olarak çalışan: de:hub ekosistemi, kurulduğu 2017'den bu yana 2 bin 500'den fazla startup, 2 binden fazla küçük ve orta ölçekli işletme, 100'den fazla araştırma enstitüsü ve 350'den fazla uluslararası şirketi içeriyor.

- Gölyaka'da 4 katlı binanın sakini Arzu Şentürk:
- "Allah'ım bir daha yaşatmasın. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu anlatılacak bir şey değil, yani büyük bir sarsıntıydı"
- Hatice Sepetçi:
- "Tam gözüm dalmıştı, o ara gürültü oldu. Eşim uyandı, 'Deprem oluyor korkma.' dedim. O esnada duvar vurduğu gibi eşim üzerime yıkıldı. Ben de o vurmayla bağırmaya başladım"
 

DÜZCE (AA) - Düzce'nin Gölyaka ilçesinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremin ardından binalarında çatlaklar oluşan vatandaşlar sarsıntı sırasında yaşadıklarını anlattı.

Cumhuriyet Caddesi'nde hasar gören 4 katlı apartmanın sakinlerinden Arzu Şentürk, AA muhabirine, ilk defa böyle büyük depreme yakalandığını söyledi.

Şentürk, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen depremi yaşayanları daha iyi anladığını dile getirerek, "Şu an konuşamıyorum, konuşurken olayı yaşıyormuş gibi oluyorum." dedi.

Bazı binalarda çatlakların oluştuğunu, buradaki insanlara yardım eli uzatılması gerektiğini söyleyen Şentürk, şunları anlattı:

"O korkuyla eşim beni tuttu, 'Korkma, sakin ol Arzu.' dedi. İki çocuğum da ayrı odalarda kalıyorlardı. Onlar da 'Anne, baba' diye bağırdılar. Evde bazı eşyalarım kırıldı ama önemli olan cana gelmesin, mala gelsin. Çok şükür canımızı kurtardık ama gece boyunca sokakta çok üşüdük."

Şentürk, daha sonra karşı komşusunun kendilerini ağırladığını aktararak, "Allah'ım bir daha yaşatmasın. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu anlatılacak bir şey değil yani büyük sarsıntıydı." diye konuştu.

Depremzedelere kent merkezinde çadırların kurulduğunu ve gıda verildiğini anımsatan Şentürk, yetkililere teşekkür etti.

- "Duvar vurduğu gibi eşim üzerime yıkıldı"

Hatice Sepetçi de gece geç saatlerde yattığını belirterek, "Bir bardak su içtim yattım. Tam gözüm dalmıştı, o ara gürültü oldu. Eşim uyandı, 'Deprem oluyor korkma.' dedim. O esnada duvar vurduğu gibi eşim üzerime yıkıldı. Ben de o vurmayla bağırmaya başladım." diye konuştu.

Eşinin kendisine 'kaçalım' dediğini aktaran Sepetçi, "Nereye kaçıyorsun? Kaçsan kalkınca bu sefer daha kötü olacak. Bekledik ve sonra çıktık, karşıdaki komşulara, alttaki ev sahiplerine seslendik." dedi.

Sepetçi, eşyalarının evde kaldığını ve giremediklerini belirterek, kendisi, eşi, gelini ve oğlunun evde kaldığını, torununu da akşamdan anneannesine gönderdiklerini sözlerine ekledi.

Öte yandan, ilçe merkezinde yer alan Fatih Camisi'nde hasar meydana geldi. Yapının içerisinde ve giriş kısmında tuğla ile sıvaların bir kısmı döküldü, çatlaklar oluştu.