Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Dünyanın neresinde kültürel dokusu sağlam, ekonomik yapısı güçlü bir ülke varsa, araştırıldığında başarısının kaynağında, üniversitelerinin olduğu görülür.

Üniversiteleri bilim ve teknoloji üreten toplumların, bütün kuruluşları ürün ve hizmet üretirler. Ülkelerin kültürel, siyasal ve ekonomik gücü, zenginleştirdikleri bilgilerin, sundukları hizmetlerin ve geliştirdikleri ürünlerin hacminden ve kalitesinden kaynaklanır. Her alandaki üretkenliğin, kaynağında üniversiteler vardır. Üniversitelerin dünyayı ve hayatı bütün boyutlarıyla kavrayabilmeleri, değerlerle bilimleri, bilimlerle değerleri, bir bütünlük içinde ele almalarına bağlıdır. Değerlerle bilimleri birbirinden, aşılmaz sınırlarla ayıran toplumlar, ekonomik ve kültürel krizlerin üstesinden gelemezler. Değerlerden arındırılmış bilimler ilkelerini, bilimlerle beslenmeyen değerler güçlerini yitirirler. Değerleri hayata bilgeler kazandırırlar. O bilgelerin başında, Hasan Ali Yücel’in “Goethe” kitabında anlattığı Goethe gelir. Almanya’da Yahudi ve Hristiyan değerleri yanında, İslamın değerlerini de öğreten, J. W. Goethe Üniversitesi Protestan İlahiyat Fakültesinde, İslam Dini Bölümü açılmıştır. Milyonlarca Müslümanın yaşadığı, Avrupa ülkelerinin üniversitelerinde, İslamın değerlerinin öğretilmesi, dünya için büyük önem taşımaktadır. Bütün ülkelerin birbirleriyle komşu olduğu bir dünyada, Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler, karşılıklı saygıya dayalı bir ortamda, barış içinde birlikte yaşamak zorundadırlar.

Almanya’nın özeti, Almanya’yı aydınlatan Goethe’nin, adını taşıyan bir üniversitede, İslami İlimler Bölümünün açılması, Avrupa’nın geleceği için, ümit ve güven vericidir. “İslam’ın hiçbir eksiği yoktur. Hiç kimse Son Peygamberden daha üstün olamaz” diyen Goethe, ömrü boyunca “Musa’nın Kur’an’da dua ettiği gibi dua etmiştir”, öğrendiği dillerle bilgeliğinin sürekli zenginleşmesine çalışmıştır. Dünyanın İslam’ın değerleriyle, yoğurulmak zorun da olduğu bir yüzyılda, bütün Avrupa üniversitelerinde, İslam temelleri ve temel değerleri öğretilmelidir.

Değerler bütün dallarıyla bilimleri, bütün boyutlarıyla hayatı kuşatırlar. Onlar insanları doğumlarından ölümlerine kadar, hayatlarının her aşamasında bir gölge gibi izlerler. Değerler tarihin her döneminde, etkili olmuşlardır. Çünkü onların rengi hiçbir zaman solmaz. Üniversiteye rengini onlar verirler. Kültürel ve ekonomik hayat, değerlerle boyanan üniversitelerin rengine boyanır. Değersizliğin değer kabul edildiği toplumlarda, iyilikle kötülük, doğrulukla yanlışlık, güzellikle çirkinlik birbirine karışır.

Almanya’da üniversite öncesindeki yüz binlerce Türk, milyonlarca Alman öğrenciye, İslami değerleri öğretecek öğretmenlerin yetiştirilmesi, öğretim programlarının ve ders kitaplarının hazırlanması, bütün Avrupa ülkeleri için, büyük önem taşımaktadır. Küresel değerler kutsal, kültürlerin can damarlarıdır. Müslümanların bilim ve teknolojiye anlam kazandıran, yol ve yön gösteren değerleri, insanlığın bilgi ve bilgelik, birikiminin ana kaynağıdır. İyilik ve içtenlik bütün değerlerin anasıdır. Son Peygamberle noktalanan, bütün peygamberleri kucaklayan, İslam’ın değerleri küreseldir. Goethe’nin “Doğu Batı Divan”ında, vurguladığı gibi, İslam Allah’a teslim olmaktır.

Yaşanılacak dünyanın en üstün ve en önemli habercileri peygamberlerdir.

Avrupalı Türklerin mağduriyetlerinin minimize edilmesi adına ilginç bir örnek Saadet Partisi Avrupa başkanlığından geldi. Ayhaber'e açıklamalarda bulunan Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel, Avrupalı Türklerin mağduriyetinin önlenmesi konusunda siyasi iktidara son derece ilginç bir öneri sundu.

Saadet Partisi Avrupa Başkanı Samet Sami Temel önerisinin detaylarını şöyle sıraladı:

“Öncelikle Avrupalı Türkler Avrupa içindeki en dinamik ve ülkelerinin sorunları ile ilgilenen bir topluluktur. Uzun yıllar Türkiye’nin sorunlarını kendine dert edinen ve siyasi olarak bölünmüş olsa da milli meselelerde çabucak bir araya gelen bir gruptur. Milli görüş geleneğinin en önemli temsilcisi olan Saadet Partisi de bunu çok iyi biliyor ve biz yaşayan efsaneler de bunun farkındayız” dedi.

Avrupalı Türklerin yurt dışında çalışarak ailelerine ve ülkelerine önemli katkılarda bulunduğunu belirten Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel, özellikle izin dönemlerinde yaşanan fiyat artışları, onların tatil keyfini ve ekonomik planlarını çok olumsuz etkiliyor. Bu durumun önüne geçmek ve gurbetçi işçilerimizin mağduriyetini engellemek için bazı adımlar atılmasının sıkı takipçisiyiz” şeklinde açıklamalarda bulundu. Vatandaşlarımızın anavatan ile bağlarını güçlü tutmak için tam anlamıyla seferberlik ilan edilmelidir. Özellikle izin sezonu ve bayram tatili gibi dönemlerde uçak biletlerinde fahiş fiyatlarla karşılaşılmakta, bu da vatandaşlarımızı zor durumda bırakmaktadır. Vatandaşlarımız, ya bir yıllık birikimlerinin önemli bir kısmını harcamak zorunda kalmakta ya da vatana kavuşmayı ertelemektedir.

 

 

İktidarın bu duruma acil bir çare üretmesini istediğimiz halde hiçbir ilerleme görmediklerini belirten Saadet Avrupa Başkanı Temel, “Bu insanlar bizim canımızın yarısı. Bunların İstanbul, Ankara, Konya ya da Rize’den ne farkı var. Hani sorun çözücüsünüz ya, alın size devasa bir sorun, insanımızı ezen bir çıkmaz, ya da haksızlığın dik alası bir büyük çıkmaz olarak karşımızda durmaktadır. Saadet Avrupa bunun çözümünü de üretmiş ve önünüze koymuş. Siyasi destek de veriyoruz” diyerek iktidarı uyardı.

Zaten buram buram Anadolu kokan Avrupalı Türkler bu durumda daha çok ülkelerine gelecek ve gerekli parayı zaten ülkemizde harcayacaklardır. Bu durumda hem gurbetçilerin haklarını koruyacak hem de yerel ekonomiye olan katkılarda artacaktır. Bu konuda herkesin duyarlı olması ve gereken önlemleri alması büyük önem taşımaktadır. Bizim muhalefetimiz iktidarın elini ayağına dolandırmak değil, Türk Milletini mutlu ve müreffeh kılarak Türk Devletini güçlü kılmaktır. “Hiçbir iktidar Avrupalı Türklerin sorunlarını görmezden gelemez. Bunun karşısında öncelikle Saadet Avrupa durur” şeklinde konuşarak iktidarı uyardılar.

 


 
 
4o
 
 
 
 
 

Avrupalı Türklerden tepkiler artarak devam ediyor.

Belçika Türk İslam Federasyonu eski genel başkanı Cihat Zorlu Avrupalı Türklere “Lan” diyerek hakaret eden sözde gazeteci Fatih Altaylı’ya 
“Edep ya HU edep” diyerek tebki gösterdi. Tepkisini şu ifadelerle dile getirdi. 
"Dinime dahleden bari müselman olsa"
 
hiç bir şey çalışmadan elde edilemez. Gurbetçilerin Türkiyemizin ekonomisine ve yaşadıkları ülkelerin ekonomisine büyük faydaları olduğu gün gibi aşikar ve hala oluyor. Fatih altaylı denen zat Türkiyenin ekonomik darboğazda olduğu yıllarda Avrupalı Türk'lerin Mark'ları can suyu olmuştur, bunun böyle olduğunu bilmediğinden değil, çalıştığı TV kanalından bile kovulduğu için gündem yaratmak gündemde kalmak için zırvalamış. Devletin resmi verilerine baktığımız zaman yurt dışındaki vatandaşlarımızın  ülkemizin ekonomisine yaklaşık olarak baktığınız zaman 7 milyar dolarlık bir döviz katkısı olduğunu biliyor aslında. Tabii bütün bu çalışmalarla birlikte ülkemizin yurt dışındaki tanıtım anlamında ülkemizin yurt dışındaki yumuşak gücü olmaları anlamında ülkemizin gönüllü elçileri olmaları anlamında ve ülkemizin asli birer unsuru olmaları anlamında yurt dışındaki vatandaşlarımız her zaman için asli unsur olmaya devam ediyor. 
Son dönem içerisinde maalesef ülkemizde Fatih Altaylı gibi düşünen kimi çevrelerin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza karşı oluşturulmaya çalıştıkları bir hasmane tutumun bir düşmanlık profilinin oluşturma gayretlerinden başka bir şey olmadığını görüyoruz.
Bu ve bunun gibiler Milli ruh olmayan şahıslardır. Bu ve benzerleri Avrupalı Türk'leri karalayarak böyle ayakta kalamazlar.”
 
 
“Fatih Altaylı Gurbetçilerden Özür Dilemeli
 
Almanya Frankfurt üniversitesinde okumuş kariyer sahibi ilim insanı 1990’lı yıllarda, Avrupa Türk İslam Birliği teşkilatının gençlik kollarında daha sonra yönetim kurulunda birlikte görev yaptığımız Mahmut Arslan da tepki göstererek;”Bu hadsize haddini bildirelim” dedi ve tepkisini şöyle dile getirdi;
“En son çalıştığı Habertürk’ten de kovulan işsiz gazeteci müsveddesi Fatih Altaylı, gurbetçilere “Lan” diye hitap ederek adeta nefret kustu.” Arslan şöyle devam etti;
 
“Bu sözleri sarf eden Fatih Altaylı’nın ne ufku nede bilgisinin bizi anlamaya yetmediğinin farkına vardık, bu gibi şişirilmiş topluma mal edilmiş ünlüler Türk toplumunda bulmak mümkün?
Hiç bir Alman, İtalyan, İspanyol, Yunan, Portekiz, Sırp, İranlı…vs düşünür, yazar, ilim İnsanı bulamazsın, kendi gurbetçileri için oy kullanmalarına karşı çıksınlar, tabi haklara karşı çıkılmaz, bu “benim oyumla Çobanın oyu aynı olamaz” diyen cahil çuhalanın söylediği beyaz Türk’lerin sözleriyle benzerdir. Bilgi eksikliği ve herhalde RTE düşmanlığı ruh yapısını bozmuş, karşımızda ne dediğini bilmeyen ruh hastası birinin olduğunu görünüyor.
Gurbetçilerin ülke ekonomisine senelerdir getirdiği Döviz miktarına baksın, Türkiye’de ödenen vergiyle kıyaslasın, sonra anlayabilirse laf etsin, boş boş laf etme miktar belirleme yerine kendi durumunu değerlendirsin….
Velhasıl Fatih Altaylı Gurbetçilerden özür dilemek zorunda, bu gaf affedilemez!!!?
 
 
GURBETÇİ 
 
Gurbet el onlara yeni yurt olmuş
Çile çeker hasret çeker gurbet'çi
Hasret ile benzi sararmış solmuş
Vatan diye yaşlar döker gurbetçi 
 
Tat alamaz olur, geceden günden
İsterki kopmasın geçmişten dünden
Sabahları şafakta kalkıp erkenden
Koşar adım işe çıkar gurbetçi 
 
Her yıl Haziran'da, çıldırır hisler
Karanlık dünya’sını hayaller süsler
Engel olmaz artık bulutlar sisler
Bütün engelleri yıkar gurbetçi 
 
Vatan için olurlar, divane deli
Düşer yola her yıl öder bedeli
Aklından çıkmıyor gitti gideli
Koşar şimşek olur çakar gurbetçi 
 
Çoğunun gidecek yok arabası
Nerden bulacak'ki uçak parası
Bir de harçlık iki üç bin arası
Çaresiz boynunu büker gurbetçi 
 
On bir ay özlemle hayaller eder
Bin bir çile ile yurduna gider
Her şey iki kattır isterler öder
İçi sızlayarak bakar gurbetçi 
 
Yıllarca devlet'e yamaydı markı,
Gurbet'çi dövizi çevirdi çarkı
Bana ne demedi, söylendi belki.
Vatan için her yöne akar gurbetçi 
 
Gelir heyecanla, her yere koşar
Nede çabuk bitti diyerek şaşar
On iki ay aldığı havayla yaşar
Vitesi geriye takar gurbetçi 
 
Bir gün biletini başkası alır
Bu son gelişidir tabutla gelir
Nice hayallerle beraber ölür
Maziyi, atiyi, yakar gurbetçi 
 
 Kul Cihat'ım yıllar yılı inledik,
Geldi siyasetçi sade dinledik,
Sahip çıkan yoktur artık anladık
Bir birine sahip çıkar gurbetçi 
Cihat Zorlu
Hamburg’da SPD-Yeşiller koalisyonu, 2020 yılındaki koalisyon sözleşmesinde yer alan; Hamburglu öğrencilerin kamu ulaşım şirketi HVV’nın yerel ulaşım araçlarını ücretsiz kullanabilmeleri vaadini gerçekleştirmekle kalmayıp, bu vaatlerini bir adım öne taşıdı. Hamburg’da ikamet eden öğrenciler, yeni öğretim döneminde HVV-Deutschlandticket’e ücretsiz sahip olabilecek. 42,50 Euro olan öğrenci bileti 2021 yılının Ağustos ayından itibaren 30 Euro’ya, Mayıs 2023 tarihinden itibaren ise 19 Euro’ya indirilmişti. SPD-Yeşiller koalisyonu, ailelerin yükünü azaltıp herkesin eğitime eşit ulaşabilmesine destek amacıyla tüm Hamburglu öğrencilerin öğrenci biletlerini ücretsiz temin edebilmelerine olanak sağladı. Konuyla ilgili Hamburglu aileleri bilgilendiren Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekili Barış Öneş (SPD), şu bilgileri paylaştı:
Hamburg eyalet yönetimi, 10 milyon Euro ek bütçeyle, toplam 98 milyon Euro’ya tüm Hamburglu öğrencilerin ulaşım biletlerine ücretsiz ulaşmasını sağlayacak.  Bu imkandan yaklaşık 210 bin öğrenci yararlanacak ve bu adım, velilerin yükünü bir nebze de olsa hafifletecek. Önemli olan, başvurularınızı vaktinde yaparak hiçbir kaybınız olmadan bu imkanlardan yararlanmanızdır. Öğrenci biletleri için Ağustos ayı itibarıyla başvurularınızı yapabilirsiniz.
  • Başvurular sadece online olarak https://abo2.hvv.de/de/subscriber/order?ka=63956 web adresinden yapılabilecek. Başvuru için HVV abonelik hesabı açılması gerekiyor. Tüm işlemler, başvuru sahibi tarafından buradan yönetilebilecek, belgeler buradan yüklenecek.
  • Bu imkandan sadece Hamburg’da ikameti olanlar yararlanabilecek.
  • 6-15 yaş aralığındaki öğrencilerin başvurularının veliler tarafından yapılması gerekiyor. Başvuru için öğrencinin yaşını ispat edecek resmi bir belge yeterli.
  • 16 yaşından itibaren gençler başvurularını bizzat yapabiliyor. Bunun için yaz tatilinden önce okul bürosundan bir belge almaları yeterli. “
Daha önce öğrenci bileti olanların biletleri, başvurunun yapılıp gerekli belgelerin yüklenmesinin ardından, 1 Eylül’den itibaren otomatik olarak güncellenerek ücretsiz HVV-Deutschlandticket’e dönüştürülecek. Öğrenci bileti olmayanlar için biletler, başvurunun ardından çipli kart şeklinde ikamet adreslerine posta yoluyla gönderilecek. Ayrıca bir onay belgesi de başvuru esnasında verilen E-Posta adresine PDF halinde gönderilecek. Bileti henüz eline ulaşmamış olanlar için bu belge geçici olarak bilet yerine geçecek. Okullar 29 Ağustos’ta açılacağı ve ücretsiz biletler 1 Eylül’den itibaren geçerli olacağı için HVV Genel Müdürü Anna-Theresa Korbutt, konula ilgili 7 Mayıs 2024 tarihinde NDR’e bir açıklama yaptı. Korbutt, Ağustos ayının son 3 günü için anlayışlı davranacaklarını, bu günler için başka biletler alınması konusunda ısrarlı olmayacaklarını ifade etti. Korbutt’un ifadesinin kaynağı: https://www.ndr.de/nachrichten/hamburg/Kostenloses-Deutschlandticket-fuer-Hamburgs-Schueler-So-laeuft-die-Umstellung,deutschlandticket278.html

Dünyanın neresinde kültürel dokusu sağlam, ekonomik yapısı güçlü bir ülke varsa, araştırıldığında başarısının kaynağında, üniversitelerinin olduğu görülür.

Üniversiteleri bilim ve teknoloji üreten toplumların, bütün kuruluşları ürün ve hizmet üretirler. Ülkelerin kültürel, siyasal ve ekonomik gücü, zenginleştirdikleri bilgilerin, sundukları hizmetlerin ve geliştirdikleri ürünlerin hacminden ve kalitesinden kaynaklanır. Her alandaki üretkenliğin, kaynağında üniversiteler vardır. Üniversitelerin dünyayı ve hayatı bütün boyutlarıyla kavrayabilmeleri, değerlerle bilimleri, bilimlerle değerleri, bir bütünlük içinde ele almalarına bağlıdır. Değerlerle bilimleri birbirinden, aşılmaz sınırlarla ayıran toplumlar, ekonomik ve kültürel krizlerin üstesinden gelemezler. Değerlerden arındırılmış bilimler ilkelerini, bilimlerle beslenmeyen değerler güçlerini yitirirler. Değerleri hayata bilgeler kazandırırlar. O bilgelerin başında, Hasan Ali Yücel’in “Goethe” kitabında anlattığı Goethe gelir. Almanya’da Yahudi ve Hristiyan değerleri yanında, İslamın değerlerini de öğreten, J. W. Goethe Üniversitesi Protestan İlahiyat Fakültesinde, İslam Dini Bölümü açılmıştır. Milyonlarca Müslümanın yaşadığı, Avrupa ülkelerinin üniversitelerinde, İslamın değerlerinin öğretilmesi, dünya için büyük önem taşımaktadır. Bütün ülkelerin birbirleriyle komşu olduğu bir dünyada, Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler, karşılıklı saygıya dayalı bir ortamda, barış içinde birlikte yaşamak zorundadırlar.

Almanya’nın özeti, Almanya’yı aydınlatan Goethe’nin, adını taşıyan bir üniversitede, İslami İlimler Bölümünün açılması, Avrupa’nın geleceği için, ümit ve güven vericidir. “İslam’ın hiçbir eksiği yoktur. Hiç kimse Son Peygamberden daha üstün olamaz” diyen Goethe, ömrü boyunca “Musa’nın Kur’an’da dua ettiği gibi dua etmiştir”, öğrendiği dillerle bilgeliğinin sürekli zenginleşmesine çalışmıştır. Dünyanın İslam’ın değerleriyle, yoğurulmak zorun da olduğu bir yüzyılda, bütün Avrupa üniversitelerinde, İslam temelleri ve temel değerleri öğretilmelidir.

Değerler bütün dallarıyla bilimleri, bütün boyutlarıyla hayatı kuşatırlar. Onlar insanları doğumlarından ölümlerine kadar, hayatlarının her aşamasında bir gölge gibi izlerler. Değerler tarihin her döneminde, etkili olmuşlardır. Çünkü onların rengi hiçbir zaman solmaz. Üniversiteye rengini onlar verirler. Kültürel ve ekonomik hayat, değerlerle boyanan üniversitelerin rengine boyanır. Değersizliğin değer kabul edildiği toplumlarda, iyilikle kötülük, doğrulukla yanlışlık, güzellikle çirkinlik birbirine karışır.

Almanya’da üniversite öncesindeki yüz binlerce Türk, milyonlarca Alman öğrenciye, İslami değerleri öğretecek öğretmenlerin yetiştirilmesi, öğretim programlarının ve ders kitaplarının hazırlanması, bütün Avrupa ülkeleri için, büyük önem taşımaktadır. Küresel değerler kutsal, kültürlerin can damarlarıdır. Müslümanların bilim ve teknolojiye anlam kazandıran, yol ve yön gösteren değerleri, insanlığın bilgi ve bilgelik, birikiminin ana kaynağıdır. İyilik ve içtenlik bütün değerlerin anasıdır. Son Peygamberle noktalanan, bütün peygamberleri kucaklayan, İslam’ın değerleri küreseldir. Goethe’nin “Doğu Batı Divan”ında, vurguladığı gibi, İslam Allah’a teslim olmaktır.

Yaşanılacak dünyanın en üstün ve en önemli habercileri peygamberlerdir.

Die Sommerferien ohne den Ferienpass – nicht denkbar! Seit vielen Jahren veröffentlicht der Landkreis Würzburg pünktlich zum Beginn der Sommerferien den Ferienpass.

 

Das Begleitheft ist vollgepackt mit vielen beliebten Angeboten aus den Vorjahren, hat aber auch wieder reichlich Neues im Gepäck. Wie wäre es zum Beispiel mit einer Übernachtung im Kälberiglu oder einem Ausflug zum Maislabyrinth? Auf Wunsch der Familien im Landkreis Würzburg gibt es in diesem Jahr eine Terminübersicht. Dort können Interessierte auf einen Blick sehen, welche Aktionen im Rahmen des Ferienpasses an welchen Ferientagen stattfinden. Dabei sind auch Tipps für Familienausflüge wie Fahrradtouren, Wanderungen und Spielplätze.

 

Das Beste: Wie gewohnt gibt es mit dem Ferienpass bei allen Angeboten eine Vergünstigung, eine kleine Überraschung oder auch kostenlose Eintritte und Freispiele. Viele Freibäder des Landkreises Würzburg gewähren mit dem Ferienpass auch in diesem Jahr kostenfreien Eintritt.

 

Weitere Infos und das Angebotsheft zum Herunterladen

 

Neben dem Begleitheft und der Pass-Karte in Papierform können Interessierte das Begleitheft auch unter www.landkreis-wuerzburg.de/ferienpass digital herunterladen. Hier gibt es neben allen Informationen auch die interaktive Landkreiskarte zu den Angeboten.

 

Der Ferienpass kostet für Kinder von 0 bis einschließlich fünf Jahren fünf Euro, für Kinder und Jugendliche von sechs bis einschließlich 17 Jahren zehn Euro. Ausgabestellen sind die jeweiligen Gemeindeverwaltungen des Wohnsitzes.

 

Weitere Informationen gibt es bei der Kommunalen Jugendarbeit unter Tel. 0931 8003-5837 und unter www.landkreis-wuerzburg.de/ferienpass.


Bildunterschrift:

Das Angebotsheft für den Ferienpass 2024 im Landkreis Würzburg ist frisch gedruckt und hält wieder eine Vielzahl von tollen Gutscheinen und Freizeittipps bereit. Darüber freuen sich mit den vielen Kindern und Jugendlichen im Landkreis, von links: Landrat Thomas Eberth, Sabrina Schmitt von der Kommunalen Jugendarbeit, Marcel Brunner, Fachbereichsleiter Jugendamt Jugend- und Familienarbeit und der Geschäftsbereichsleiter des Amtes für Jugend und Familie Michael Schumacher. Foto: Lucas Kesselhut

 

 

Der Ferienpass 2024 der Stadt Würzburg hält auch in diesem Jahr wieder zahlreiche Aktionen, Angebote und Vergünstigungen in den Sommerferien für alle Kinder und Jugendliche von 6 bis 17 Jahren sowie Schülerinnen und Schüler auf weiterführenden Schulen bereit. Neben den Ferienpass-Klassikern, wie kostenloser Eintritt ins Schwimmbad, kostenloses Minigolfen und freier Eintritt in das Museum für Franken, finden sich zahlreiche Rabatte für Aktionen in und um Würzburg.

Neu im Ferienpass sind schweißtreibende Outdoor-Action mit Pixel Games, der Tierpark Sommerhausen, die Padel Arena sowie abenteuerliche Rallyes durch Würzburg oder für die Sportbegeisterten Angebote bei Main-Bike.

„Ich hoffe, es ist für alle Familien was dabei“, so Sozialreferentin Dr. Hülya Düber, die auf gutes Sommerwetter hofft, damit viele Schwimmbadbesuche und Ausflüge für die Ferien möglich sind. Einen besonderen Dank spricht sie allen Anbietern aus und dem Verein Stadt für Kinder, die mit einer Spende den Familieneintritt ins Dallenbergbad möglich machen.

Verkauft wird der Ferienpass ab Dienstag, 16. Juli 2024 in der Innenstadt in der Bücherei im Falkenhaus und im Sozialreferat für 5 Euro. In verschiedenen Stadtteilen ist der Ferienpass in sozialen Einrichtungen erhältlich, eine genaue Übersicht mit Öffnungszeiten und weitere wichtige Informationen finden sich auf der Homepage des Fachbereichs Jugend und Familie: www.wuerzburg.de/ferienpass

 

BU: Freuen sich auf reges Interesse am Ferienpass und seinen vielfältigen Angeboten v.li. Heike Hergenröther (Leiterin Sachgebiet Familien), Katharina Hupp (stv. Fachbereichsleiterin Jugend und Familie), Sozialreferentin Dr. Hülya Düber, Torben Jensen (SG Familien, Koordination Ferienmaßnahmen). Foto: Claudia Lother

 

Die Freizeitbussaison im Landkreis Kelheim läuft auf Hochtouren! Auf den Linien 6010 zwischen Regensburg und Dollnstein sowie auf der Linie 6030 zwischen Kelheim und Freising können Fahrgäste die atemberaubenden Naturschönheiten der Region auf vier täglichen Fahrtenpaaren genießen.

 

Am kommenden Sonntag, den 21.07.2024, gibt es eine besondere Aktion: Alle Fahrgäste auf der ersten Fahrt zwischen Regensburg - Riedenburg und Riedenburg - Regensburg erhalten im Rahmen der Aktion „Erfrischt im Freizeitbus“ eine exklusive Trinkflasche und ein erfrischendes Kaltgetränk.

 

Dieses Angebot wird gefördert durch das Regionalmanagement Bayern - ein Förderprogramm des Bayerischen Staatsministeriums für Wirtschaft, Landesentwicklung und Energie.

 

Informationen zu den Freizeitbussen in der Region sowie Reservierungen für Fahrradstellplätze gibt es unter www.freizeitbusse.de.

 

Steigen Sie ein und erleben Sie erfrischende Momente im Freizeitbus!

 

Weil es regnete, zog die „längste Kaffee-Tafel Frankens“ am Hubland kurzerhand in die Räume des Familienstützpunktes um, wo frisch Zugezogene neben Menschen aus einer Wohngruppe der Mainfranken Werkstätten, Singles, Familien und einfach nur Neugierige Platz fanden und mitgebrachte Leckereien genossen. Die Kaffeetafel, bei der die Teilnehmenden auch noch etwas über die Quartiers- und Familienarbeit am Hubland erfuhren, war ein Angebot im Rahmen der zweiten bundesweiten Aktionswoche „Gemeinsam aus der Einsamkeit“ Mitte Juni. In Würzburg beteiligten sich sechs Quartiere an der Aktionswoche und boten Begegnungsorte, um die Menschen in der Nachbarschaft miteinander zu vernetzen.
„Viele Gäste sind der Einladung gefolgt“, berichtet Antje Marlock vom Quartiersmanagement Sanderau. Im Quartiersbüro im Matthias-Claudius-Heim wurde ebenfalls Kaffee getrunken und ein Rahmen für Austausch und Zusammensein geschaffen. Erfolgreich war auch das Angebot in Versbach: Dort organisierte das Quartiersmanagement mit den Ehrenamtlichen vor Ort einen einstündigen, barrierefreien Spaziergang, welcher im Bürgerhaus mit einer Zusammenkunft bei Kaffee und Kuchen endete. Dort stellten Ehrenamtliche ihre vielseitigen Angebote vor und informierten über ihre Arbeit. In geselliger Runde wurden neue Kontakte geknüpft und Telefonnummern getauscht. Eine neue Spaziergruppe wurde gegründet, die sich nun einmal im Monat zu einem gemeinsamen Spaziergang treffen wird.
 
Einen Nachmittag mit Musik, Gesprächen und kreativem Basteln erlebten die Besucherinnen und Besucher in der Zellerau. Foto: Carolin Stöcker
 
Im Café Marie im Marie-Juchacz-Haus in der Zellerau kamen Jung und Alt zum gemeinsamen, Basteln zusammen. Mit Anke Willwohl, die als Chorleiterin gemeinsam mit dem Kinder- und Jugendchor der Kantorei Heiligkreuz Chorstücke zum Besten gab, war es ein Nachmittag voller schöner Gespräche, feiner Musik und kreativem Werkeln. Die Umweltstation der Stadt Würzburg, das Quartiersmanagement Zellerau und das Marie-Juchacz-Haus freuen sich über diesen tollen Nachmittag und hoffen auf eine Wiederholung im kommenden Jahr.
Diese Wiederholung wünschen sich auch einige Heidingsfelderinnen und Heidingsfelder, denn an diese wurden am Nachmittag kostenfreie Waffeln aus dem Fenster des Stadtteilladens gereicht – gebacken von Ehrenamtlichen. Angezogen durch den herrlichen Duft, blieben viele Vorbeigehende jeden Altes stehen und freuten sich über die Leckerei. So entstanden ganz nebenbei nette Gespräche und der Familienstützpunkt und das Quartiersmanagement beantworteten gerne alle Fragen rund um das Angebot im Stadtteilladen.
Am Heuchelhof trafen trotz Regenschauern regelmäßige Gäste des ehrenamtlich-organisierten Mittwochs-Treffs, an diesem Nachmittag vertreten durch Anke Penkwitz, Marita Roth, Renate Nowicki und Gerda Kühn, auf neue Besucherinnen und Besucher und kamen bei Kaffee und Kuchen ins Gespräch, spielten Rummikub oder Uno, probierten sich im Stricken aus, nähten Stofftiere oder falteten Kraniche aus Origamipapier. Dass das Treffen auch den Inklusionsgedanken beinhaltete, war Debora Drexel, Diakonin für inklusive Kirche, zu verdanken, die Bewohnerinnen und Bewohner der Wohnanlage am Wald mit eingeladen hatte.
Sämtliche Aktionen in den Quartieren machten deutlich: Gemeinsamkeitsstiftende Aktionen und Angebote sind eine wichtige gesellschaftliche Aufgabe und für alle Menschen von großer Bedeutung. Gleichzeitig kam aber auch die Erkenntnis auf, dass die Quartiere mit ihrem Angebot dem großen Thema Einsamkeit auf niederschwellige Art und Weise begegnen können und das hoffentlich ab jetzt von noch mehr Menschen genutzt wird.
 
 
 
 

 

Türkiye’de Çanakkale iline bağlı Gökçeada’da 2013 yılında Özel Gökçeada Rum İlkokulu ve 2015 yılında Özel Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi’nin açılmasıyla adada iyi düzeyde eğitim-öğretim verilmesi sayesinde adaya yerleşen Rumların sayısı artıyor. 

 

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu(ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, yayınladığı basın bildirisiyle dikkat çekti, Türkiye’de Gökçeada’da ilkokul ile ortaokul ve lisenin açılmasıyla birlikte adada azalan nüfusun bugün artışa geçmesi karşısında adadaki Rum nüfus adına mutlu olduk, zira Türkiye’nin izni yalnızca 3 öğrenci ile ilkokul açılmıştı. Bugün gelinen nokta ise çok sevindirici.

 

In Newspaper’a konuşan Zeytinliköy İlkokul Müdürü Stelyo Berber, ilkokulda 18 öğrenciden 6’sının mezun olduğunu, ortaokul ve lisede ise 30 öğrenciden 3’ünün mezun olduğunu belirterek 2012 yılında Türkiye’nin adada özel ilkokul açılmasına izin vermesiyle bir hayalin gerçek olduğunu söyledi. Berber, adada çocukların iyi düzeyde eğitim veren okulları olması dolayısıyla genç çiftlerin Gökçeada’ya yerleşme kararı aldıklarını, 2000 yılında 200’e kadar düşen Yunanlı nüfusun günümüzde 700 rakamına kadar ulaştığını söyledi. 

 

ABTTF Başkanı Habip Oğlu; “Türkiye’nin izni yalnızca 3 öğrenci ile ilkokul açılmıştı, Batı Trakya’mızda ise durum tam tersi. Öğrenci sayısı 9’dan az olan ilkokulların kapatılması kararıyla 2011’de 188 olan ilkokul sayımız bugün 90’a düştü. Devlet yıllardır dile getirdiğimiz haklı taleplerimizi duyup eğitim özerkliğimizi iade etmiş olsaydı Gökçeada’daki gibi eğitim kalitesi yüksek okullarda çocuklarımız eğitim alma imkanına sahip olurdu, okullarımızda öğrenci sayısı azalmaz, okullarımız kapanmazdı”

 

 

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu(ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Türkiye’de Gökçeada’da ilkokul ile ortaokul ve lisenin açılmasıyla birlikte adada azalan nüfusun bugün artışa geçmesi karşısında adadaki Rum nüfus adına mutlu olduk, zira Türkiye’nin izni yalnızca 3 öğrenci ile ilkokul açılmıştı. Bugün gelinen nokta ise çok sevindirici. Batı Trakya’mızda ise durum tam tersi. Öğrenci sayısı 9’dan az olan ilkokulların kapatılması kararının Türk ilkokullarımıza uygulanmasıyla 2011’de 188 olan ilkokul sayımız bugün 90’a düştü. İlkokullarımızda öğrenci sayısının az olmasının nedeni buralardaki nüfusun azalması değil özerk olan okullarımızın devletin kontrolüne geçmesi ile okullarımızdaki eğitim kalitesinin düşmesi oldu. Anaokulumuz yok, ortaokul-lisemizde de sorunlar devam ediyor. Devlet makamları ile yaptığımız görüşmeler, gönderdiğimiz mektuplar sonuç vermiyor, taleplerimiz karşılık bulmuyor. Devlet yıllardır dile getirdiğimiz haklı taleplerimizi duyup eğitim özerkliğimizi iade etmiş olsaydı Gökçeada’daki gibi eğitim kalitesi yüksek okullarda çocuklarımız eğitim alma imkanına sahip olurdu, okullarımızda öğrenci sayısı azalmaz, okullarımız kapanmazdı”.