Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Bugün hastalık, tıp, doktor ve koronadan uzak bir sohbet yapalım deyince Dr. Ali Aydın Bey ve Dr. Nurcan Aydın Hanım ekliyor, “Bu gün tarih te konuşmayalım hocam, biraz gülmeye çalışalım”.

Bir anda hep beraber gülmeye başlıyoruz. Muğla’lı Dr. Ali Aydın ile Kastamonu’lu Dr. Nurcan Aydın ile hayata güzel bakmanın sohbetini yapalım dedik. Güneşli bir Nürnberg akşamında biz sorduk onlar cevap verdiler. Bu aile ile yapılan sohbetin insana ilaç gibi geldiğini, her soruda bir, her cevapta 10 defa güldüğümüzü söyleyerek kendilerine koronayı da unutmayarak merhaba diyoruz.

 

O’nu hep gülerken gördüm. Zaten siz de görseniz bu adamın hiç problemi yokmu dersiniz. Kendisine sonradan söyledim ama, ilk gördüğümde kesin Egeli’dir diye düşündüm,  önce bir sorayım dedim. Sohbetinin arasında hayattan örnekler sıkış-tıran, günlük hayatın güzelliğini kelimelerde tek tek bir araya getiren ve insanları  önce gülümsetip, ardından konuya giren bir hekim Ali Aydın.

 

Merhaba demeye fırsat kalmadan başlayan sohbetimiz de yahu biz selamı unuttuk dediğim de sen vermiş oldun, ben almış oldum diyerek hızlı bir cevap verince biz devam ediyoruz. Ben sormadan o bana soru sorunca çok güzel ama benim de sorum var diyecek oluyorum, senin soracağını biliyorum der gibi bir gülücük atarak anlatmaya devam ediyor. Egeli’misin Ali Bey diye sorunca “nerden bildin” demeye kalmadan “maşallah şen şakraksın” diyerek ancak  konuya zorla dahil olabiliyorum.

Bir vites küçülterek devam edelim diyorum ama, gerçekten sormak istediklerimi anlatıyor; “Muğla asıllıyım. Bizim orada insanlar gülmek için mutlaka kendilerine bir neden bulurlar. Tarihin ilk çağlarından beri insanlık ilk ilaç olarak gülmeyi kullanmışlardır.  Ne var yani hafifçe gülümseseler ve hayata gülümseyerek baksalar. Ûnanın kızarken bile gülümsemeye çalışırım. Bir deneyin bu dediklerimi“ derken, bir tıp adamından öte bir psikolog ile konuşuyoruz herhalde dedim kendi kendime. Sözü zaten bana vermiyorki devam ediyor anlatmaya; “Evet psikologların alanına girmiş gibi oluyorum ama biz hekimler öncelikle hastayı rahatlatmak için gülümseyerek sorarız. Bize güvenmesi, konuyu anlatması için rahat olması gerekir. Doktorun neşesi, hastanın şifasıdır der büyük alim Ibni Sina. Çıkın şu Nürnberg’e sorun, Ali Aydın deyin insaların aklına benim uzmanlık alanım, praxis adresim, telefonum veya araba plakamdan önce gülümsemem gelir.

 Nurcan Hanım’a sormaya fırsat vermiyorsun ama diyecek olunca, “E, aileyiz ya biz birbirimize çok benzeriz, ben çoğunu biliyorum” deyince hep beraber gülüyoruz. Nurcan Hanım folklörde çok ustasınız, nereden geliyor aileye bu güzel oyunlar diye sorunca gururla anlatıyor; “Ege oyunlarına bayılırım. Hele Zeybek Anadolu’nun en güzel oyunların-dandır. Bizim folklörümüz, hala-yımız ve  müziğimiz bir anlamda Anadolu insanının kimliğidir. Çünkü biz bu değerler ile oyunlar ile kültürel kodlarımıza ulaşmışız” diye anlamlı bir cevap veriyor.

 

Nerede tanıştınız Ali Bey ile deyince gülerek anlatıyor; “Ali benim oraya Düsseldorf’a gelmişti. Sanırım bir seminer idi” deyince eşi atılıyor, “Akupuntur semineri için gelmiştim. Kızı alıp Nürnberg’e getirdim, bir daha da bırakmadım” diye noktayı koyuyor.

Aydınlara soruyorum, ortak muayenehanenizde hastalar sizi nasıl bilir deyince  ilginç bir cevap alıyorum; “Öncelikle kültüre göre davranırız, çünkü hekim hastayı anlayabilmesi için konuşturması, anlattırması ve ne olup bittiğini bilmesi gerek. En azından ağrısı, sızısı ve rahatsızlığını yakalamaya çalışır hekimler. Konu bizimkiler olunca tabiki tanıdığımız ve içinden geldiğimiz bir kültür. Mesela biz hastalarımızdan bu hafta sonu kimin nerde düğünü var öğrenebiliriz. Diyeceksiniz ne alaka, öyle değil işte. Biz hastamızın bu yönü ile de tanışmışız yıllardır. Biz onların bizim ülke, bizim kültür ve bizim yaşam hakkında sorduklarına asgari cevaplarda verebilmeliyiz“ şeklindeki cevaplarına “bu aile sadece doktor değil” ama helal olsun diyorum kendimce.

Bu günler ne soruluyor size deyince “tabiki aşı” diyorlar. Türklerden ne istiyorsunuz deyince, “Hayatı mümkün olduğunca gülümseyerek yaşasınlar“ diyorlar. Türk-Alman ilişkileri hakkında sormak istediklerime ise, o alan bizim alanımız değil deyip, beni tekrar gülümseten platforma çekiyorlar. Personeli ile şen şakrak, hastaları ile tam bir aile ortamı ve bölgedeki Türk Toplumu’nun Ali Abisi ile Nurcan Ablası’na  sohbetin sonunda veda ederken “Allah  da sizi ve hastalarınızı güldürsün“ diyoruz.

Haber - Röportaj: Dr. Latif Çelik

Resimler: Mustafa Akbaba

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ukrayna'ya saldırması durumunda Rusya'ya uygulanacak olası yaptırım kataloğunun tamamını açıklamama kararı verildiğini belirtti.
 
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ukrayna'ya saldırması durumunda Rusya'ya uygulanacak olası yaptırım kataloğunun tamamını açıklamama kararı verildiğini belirtti.
Scholz, başkent Berlin'de Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
 
Ukrayna krizinde Batılı ülkelerin birlikte durması gerektiğini belirten Scholz, bu konuda NATO'da ve Avrupa Birliği'nde (AB) yakın görüşmeler yapıldığını ifade etti.
Scholz, ABD Başkanı Joe Biden ile Ukrayna ihtilafını ayrıntılı bir şekilde ele aldığını, bu görüşmeleri gelecek hafta Kiev ve Moskova'da da yapacağını aktardı.
 
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Rusya'da yaptığı görüşmelere işaret eden Scholz, "Orada söyleyeceklerim Cumhurbaşkanı Macron'un bu hafta başında orada söyledikleri gibi gerçekleşecek." ifadesini kullandı.
ABD'ye yaptığı ziyaretinin önemli olduğunu söyleyen Scholz, Biden ile yaptığı görüşmede birçok noktada anlaşma sağladıklarını kaydetti.
 
Scholz, Rusya'ya yönelik olası yaptırımlar arasında Kuzey-Akım 2 Gaz Boru Hattı projesinin yer alıp almayacağına ilişkin gazetecilerin yönelttiği sorulara, şu şekilde yanıt verdi: 
"Alınacak yaptırımlarda birlikte hareket edeceğimiz konusunda mutabıkız. Yaptırımlar çok iyi hazırlanmıştır. Bu durum ortaya çıktığında, kararı verebiliriz, Almanya ve ABD, AB ve ABD ve NATO ile birlikte. Bunun çok etkili olduğuna inanıyorum. Bu mesaj Rusya'da anlaşılmıştır. (Yaptırım) Kataloğunu tamamını açıklamamaya karar verdik ve bence bu mantıklı. Yapacaklarımızın somut olarak nelerin içerdiğinin ölçülebilir olmaması biraz daha güç katıyor."
 
Başbakan Scholz son dönemdeki diplomatik çabalardan dolayı birkaç hafta öncesine göre birçok gelişme yaşandığını belirterek, Rusya ile ABD'nin doğrudan görüşmeye başladığına, NATO ile Rusya arasında toplantı düzenlediğine ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nda (AGİT) görüşmelerin yapıldığına işaret etti.
 
Batılı ülkelerin Ukrayna krizinde çifte strateji izlediğini belirten Scholz, bir taraftan birlikte hareket edilerek Rusya'nın saldırgan davranması durumunda sert yaptırımların uygulanacağının ifade edildiğini, diğer taraftan değişik formatlarda Rusya ile diyalog içinde olunduğunu aktardı.
Danimarka Başbakanı Frederiksen de Rusya'nın saldırgan davranması durumunda hangi yaptırımların uygulanacağına ilişkin ayrıntıların verilmemesinin sebebinin bulunduğunu belirterek, "Transatlantik açıdan Ukrayna'da bir işgal gerçekleşirse hem ekonomik hem de siyasi olarak sert bir cevap verilmesi gerektiği konusunda hemfikiriz." dedi.
 
Frederiksen, Danimarka'nın Ukrayna'ya siyasi ve askeri alanda yardım etmeye hazır olduğunu ifade etti.
AA
Türklerin Almanya’daki 60 yillik göç tarihindeki en önemli simalardan biri olan Hilmi Selçuk’un hayatını kaybetmesi hemen her yaştan Almanya Türkleri arasında büyük üzüntüye yol açtı.
 
Türk damak tadına uygun Anadolu lezzeti pastırmanın piyasada kalıcı hale gelip Türk sofralarında aranan ürün konumuna gelmesi için bitmez tükenmez enerjisinin tamamını mesleğine harcayan Türk İşadamı Hilmi Selçuk Wiesbaden şehrinde hayata gözlerini yumdu.
 
Almanya Türklerini ve Türk işveren camiasını yasa boğan Hilmi Selçuk’un ölümü arkadaşları, dostları ve Türk - Alman iş Dünyası arasında da büyük üzüntüye ile karşılandı.
 
Aile tarafından yapılan açıklamada,
”Çok sevgili babamız, büyüğümüz, kurucumuz, yol göstericimiz, en küçüğünden en büyüğüne Almanya'daki Türk toplumu üzerinde büyük emekleri ve gayretleri olan, tüm kalbi ile tam bir vatan sevdalısı, Almanya'daki Türk gıda toptancılığının BABA’sı Hilmi SELÇUK'u kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
 
Tüm sevenlerinin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin” denildi.
 
Taziye açıklasının altındaki isimler ise,
 
“Eşi Maşuka SELÇUK,
Oğlu Orhan ve eşi Swetlana SELÇUK,
Kızı Serhan ERTÜRK,
Torunları Sergen, Simten, Timur, Kenan, Yasemin,
ve tüm aile yakınları ve akrabaları”
 
olarak yer aldı.
 
 
Der Freistaat Bayern überträgt den Tarifabschluss im öffentlichen Dienst vom 29. November 2021 eins zu eins auf die bayerischen Beamtinnen, Beamten, Professorinnen und Professoren sowie Richterinnen und Richter. Das Bayerische Kabinett hat in seiner heutigen Sitzung die entsprechende Bezügeanpassung 2022 beschlossen.
 
Ab dem 1. Dezember 2022 erfolgt eine lineare Erhöhung um 2,8 Prozent sowie eine einmalige Corona-Sonderzahlung für aktive Beamtinnen und Beamte, Professorinnen und Professoren sowie Richterinnen und Richter von 1.300 Euro.
Für Anwärter werden die Anwärtergrundbeträge zum 1. Dezember 2022 um 50 Euro aufgestockt, außerdem erhalten sie eine Corona-Sonderzahlung von 650 Euro.
 
Die Bezüge der Versorgungsempfänger werden ebenfalls entsprechend des Tarifergebnisses um 2,8 Prozent ab 1. Dezember 2022 erhöht.
Im Vorgriff auf den Gesetzesbeschluss des Bayerischen Landtags hat der Ministerrat das Staatsministerium der Finanzen und für Heimat beauftragt, die Auszahlung der Corona-Sonderzahlung mit dem Gehalt für den Monat März 2022 zu veranlassen.
 
Staatssekretärin Anna Stolz.   FREIE WÄHLER Landtagsfaktion; Foto: Herr Gottfried Obermair

Anfang Februar gratulierte Landrat Thomas Eberth seinen beiden Mitarbeiterinnen Diana Haag und Sabine Wendel zu jeweils 25 Jahren Dienst und dankte ihnen für die engagierte Mitarbeit in unterschiedlichen Fachbereichen des Landratsamts. Nach mehr als 45 Jahren im Dienst konnte er zudem mit einem lachenden und einem weinenden Auge die Fachbereichsleiterin der Kreiskasse Carmen Reinhard in die Freistellungsphase der Altersteilzeit und damit in den Ruhestand verabschieden.

 

Carmen Reinhard blickt auf mehr als 45 „beindruckende“ Jahre Dienst zurück, wie Landrat Eberth hervorhob, und trat zum 1. Februar in die Freistellungsphase der Altersteilzeit ein. Zuletzt wirkte sie als Fachbereichsleiterin im Zentralen Fachbereich 2, der Kasse und Vollstreckung, und habe dem Landrat damit regelmäßig „den Kontostand des Landkreises mitgeteilt“, fügte Eberth mit Augenzwinkern an. Tatsächlich hatte Reinhard in ihrer Laufbahn von Anfang an die Zahlen des Landratsamts Würzburg im Blick. Nach ihrer Ausbildung im eigenen Haus zur Verwaltungsangestellten vom 1. September 1976 bis 31. August 1979 wurde sie der Finanzverwaltung des Landratsamts Würzburg zugewiesen. Dort wirkte sie in der Kreiskasse und wurde ab 2009 zur Kassenverwalterin bestellt. Nach mehr als 10 Jahren in dieser verantwortungsvollen Funktion übernahm sie ab Mai 2020 die Leitung des neu gebildeten Fachbereichs Kasse und Vollstreckung.

 

Diana Haag wurde am 1. Oktober 1996 beim Landratsamt Würzburg zunächst als Schreibkraft in der KFZ-Zulassungsstelle eingestellt. Im Jahr 2005 absolvierte sie jedoch ihre Fachprüfung für Verwaltungsangestellte und stieg danach zur Sachbearbeiterin im Straßenverkehrs- und Führerscheinwesen auf. Seit 2019 ist sie in der Fahrerlaubnisbehörde tätig.

 

Sabine Wendel wurde zwar erst am 1. September 2018 in der Servicestelle Ehrenamt beim Landratsamt Würzburg als Ansprechpartnerin für die Ehrenamtskarte eingestellt, konnte dennoch bereits auf 25 Jahre im öffentlichen Dienst zurückschauen. Denn vom 4. Februar 1997 bis zum 31. August 2018 war sie als Angestellte bei der Sparkasse Mainfranken Würzburg tätig – eine Zeit, die ebenfalls als Beschäftigung im öffentlichen Dienst angerechnet wird.

 

 

Bildunterschriften:

1: Landrat Thomas Eberth (rechts) gratulierte drei langjährigen Mitarbeiterinnen für ihre engagierte Mitarbeit am Landratsamt Würzburg. Carmen Reinhard (links) verabschiedete sich nach mehr als 45 Jahren in den Ruhestand. Diana Haag (hinten) und Sabine Wendel wurden für jeweils 25 Jahre Dienst geehrt. Foto: Christian Schuster

2: Die Leiterin der Kreiskasse Carmen Reinhard wurde nach mehr als 45 Dienstjahren in den Ruhestand verabschiedet.

3: Diana Haag wurde für 25 Jahre Dienst geehrt.

4: Sabine Wendel wurde für 25 Jahre Dienst geehrt.

Standort für das Projekt „Weltacker“ in Nürnberg

Auf den Flächen des Parkplatzes an der Von-der-Tann-Straße im Westpark soll ein „Weltacker“ entstehen. Das Bildungsprojekt stellt anschaulich dar, wie Ernährung und Versorgung in einer globalisierten Welt realisiert werden können. Am heutigen Montag, 7. Februar 2022, haben Oberbürgermeister Marcus König, Bürgermeister Christian Vogel, Planungs- und Baureferent Daniel F. Ulrich sowie das Stifterehepaar Barbara und Manfred Schmitz von der Innovation und Zukunft Stiftung und Katrin Schwanke, Projektleiterin SDGs go local (Bluepingu e.V.), den favorisierten Standort am Westpark vorgestellt.

In verschiedenen Städten in Deutschland wie weltweit gibt es bereits „Weltäcker“. Die Stiftung Innovation und Zukunft Nürnberg möchte nun gemeinsam mit SDGs go local (Bluepingu e.V.) dieses Bildungsprojekt in Nürnberg aufbauen und betreiben. Die Stadt Nürnberg wird eine geeignete, 2 500 Quadratmeter große Fläche am Westpark zur Verfügung stellen. Die Standortsuche des Stadtplanungsamts für das Projekt hat die Technische Hochschule Nürnberg unter der Leitung von Prof. Ingrid Burgstaller begleitet. Die Stiftung ist bereit, das Projekt langfristig und alle Kosten von Umwidmung über Umbau bis zum Betrieb in eigener Regie zu tragen.

„Eine gerechte Ressourcenverteilung und damit ein bewusster Umgang mit Natur und Rohstoffen sowie die Verfolgung von Nachhaltigkeitszielen haben in Nürnberg als Stadt der Menschenrechte einen hohen Stellenwert. Durch den ‚Weltacker‘ werden diese Themen mitten im urbanen Raum erfahrbar“, begrüßt Oberbürgermeister Marcus König die Ansiedlung des „Weltackers“.

Mit dem nachhaltigen Bildungsprojekt soll ein vielfältiges Angebot an kulturellen und integrativen Lerninhalten entstehen. Es bietet eine praktische und greifbare Plattform zur Auseinandersetzung mit Flächenverbrauch, Agrarwirtschaft, Klima, Umwelt, Gesundheit, Armut, Hunger, gerechter Verteilung sowie nachhaltigem Konsum und nachhaltiger Produktion. Konkret veranschaulicht das Projekt wie viel Nutzfläche jeder Mensch weltweit im Mittel zur Verfügung hat, um sich zu ernähren und zu versorgen – rechnerisch 2 000 Quadratmeter. In Nürnberg wird eine 2 500 Quadratmeter große Fläche benötigt, die neben den 2 000 Quadratmetern für den Anbau der Pflanzen noch

500 Quadratmeter Platz für die Infrastruktur bietet, etwa ein Geräte- und Lagerhaus, Kompost, Versorgungswege, Schulungspunkte und einen Treffpunkt für Besuchergruppen.

Bürgermeister Christian Vogel sieht im Projekt „Weltacker“ „die Chance, bei uns in der Stadt einen Bezug zu Produktion und Herkunft von Produkten sichtbar zu machen. Bei diesem Projekt wird anschaulich aufgezeigt, was man auf der uns zur Verfügung stehenden Fläche anbauen kann und wie viel Platz der Anbau unterschiedlicher Lebensmittel und Produkte im Vergleich verbraucht. Die Bürgerinnen und Bürger erleben direkt vor ihrer Haustür die Auswirkungen ihres Konsumverhaltens.“

Mit den Parkplatzflächen am Westpark wurde nun ein sehr gut geeigneter Standort gefunden. Die Flächen liegen direkt an der Von-der-Tann-Straße und sind somit exponiert gelegen und gut erreichbar. Aus verkehrlicher Sicht ist der Parkplatz nicht mehr erforderlich. Planungs- und Baureferent Daniel F. Ulrich stellt die Vorzüge des Standorts dar: „Durch die Ansiedlung des ‚Weltackers‘ an dieser Stelle wird der Westpark sinnvoll ergänzt und ein zusätzliches Bildungs- und Begegnungsangebot im Nürnberger Westen geschaffen. Er hat den Vorteil, dass durch die Entsiegelung des Parkplatzes zugleich eine ökologische Aufwertung vollzogen wird. Der Baumbestand soll dabei erhalten bleiben.“

Das Ergebnis der Standortsuche sowie das weitere Vorgehen wird im nächsten Stadtplanungsausschuss am Donnerstag, 17. Februar 2022, behandelt. Die Innovation und Zukunft Stiftung will 2022 mit den Maßnahmen zur Umsetzung beginnen. Da für die weitere Planung und Vorbereitung sowie Umgestaltung des Grundstücks mit einer Dauer von etwa einem Jahr zu rechnen ist, wird die Eröffnung voraussichtlich 2023 erfolgen.

„Die Vorstände der Innovation und Zukunft Stiftung danken der Stadt Nürnberg für die großzügige Überlassung dieses Grundstücks. Wir tun dies insbesondere auch im Namen des Mitinitiators SDGs go local (Bluepingu e.V.), ohne deren personelle und organisatorische Mitarbeit der ‚Weltacker‘ nicht realisierbar wäre. Dankend erwähnen möchten wir auch die Technische Hochschule Nürnberg für die wissenschaftliche Begleitung in den Bereichen Architektur & Stadtplanung sowie Allgemeine BWL, die Staatsphilharmonie Nürnberg für die musikalische und die DATEV e.G. für die finanzielle Unterstützung“, erklärt Barbara Schmitz. Manfred Schmitz ergänzt: „Wir freuen uns, nun endlich mit der Planung beginnen zu können und rechnen mit dem Start der praktischen Vorbereitungen ab dem frühen Sommer 2022. Je nach Bodenbeschaffenheit könnte ab dem Frühjahr 2023 mit der ersten ‚Weltacker‘-Bewirtschaftung begonnen werden. Dann werden auch die offizielle Eröffnung des Geländes und der Start der Bildungsangebote, Führungen, Schulungen etc. für die Besucherinnen und Besucher erfolgen. Für unser tolles Projekt können wir jede helfende Hand und jeden Euro gut gebrauchen und freuen uns über Mitwirkende und Sponsoren.“

Prof. Ingrid Burgstaller, unter deren Leitung die Standortsuche der Stadt Nürnberg seitens der TH Nürnberg mit einem Lehrforschungsprojekt begleitet worden ist, betont: „Im Fokus unseres Forschungsprojektes für einen ‚Weltacker‘ mitten in Nürnberg stand die Idee einer zeitgemäßen Transformation der historischen Gartenkultur. Ziel war es, aus Sicht der städteplanenden Architektinnen und Architekten und aufbauend auf historische und weltweite Entwicklungen ein zeitgemäßes, urbanes Erscheinungsbild für den ‚Weltacker‘ zu entwerfen. Erforscht und bewertet wurden am Ende sechs geeignete Standorte mit ihren gestalterischen Potenzialen und ihrer integrativen Wirkung im städtebaulichen Kontext. Ich freue mich sehr, dass einer dieser Standorte nun tatsächlich den zukünftigen Nürnberger ‚Weltacker‘ beherbergen wird.“

„Die Implementierung eines ‚Weltackers‘ im städtischen Raum zeigt wunderbar, wie die Stadtgestaltung der Gegenwart aussehen kann und offene Räume für Bildung, Kultur und Begegnung entstehen. Mit der Wahl dieses speziellen Ortes für den Nürnberger ‚Weltacker‘ setzt die Stadt Nürnberg ein wichtiges Zeichen für die Umsetzung der nachhaltigen Entwicklungsziele. Wir freuen uns sehr und bedanken uns herzlich“, sagt Katrin Schwanke, Projektleiterin SDGs go local, Bluepingu e.V. maj

 
 

Weitere Informationen unter
- Innovation und Zukunft Nürnberg Stiftung und „Weltacker“-Projekt: https://www.innovationzukunft.org/ein-weltacker-f%C3%BCr- n%C3%BCrnberg
- Lehrforschungsprojekt der Technischen Hochschule Nürnberg: Ein Weltacker für Nürnberg – Technische Hochschule Nürnberg Georg Simon Ohm (th-nuernberg.de)
- Weltacker-Seite bei SDGs go local: https://sdgs-go-local.bluepingu.de/weltacker-fuer-nuernberg/

Page 4 from 4

KÖLN (AA) - Türkiye ile Almanya arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının 60. yılında, Almanya'nın Baden-Württemberg eyaletindeki Sachsenheim beldesinde, buraya çalışmak için gelen birinci nesil anıldı.
 
Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Sachsenheim Mimar Sinan Camisi'nde bu yıl 18. kez düzenlenen etkinlikte, torunlarının organizasyonu ile bir araya gelen birinci nesil büyükler, sohbet edip anılarını tazeleyerek hasret giderdi.
Kuran-ı Kerim okunarak başlanan "Ahde Vefa" programında konuşan Sachsenheim DİTİB Mimar Sinan Camisi Dernek Başkanı İsmet Harbi, 1960'lı yıllarda Almanya'ya gelen ve birinci nesil diye adlandırılan öncülerin, o günkü imkanlar dahilinde camiler inşa ederek çok büyük işler başardıklarını söyledi.
 
 
 
 
Harbi, "DİTİB teşkilatı olarak vefat eden değerlerimizi dualarımızda andığımız gibi hayatta olan büyüklerimizi de anmak, onları hatırlamak ve hatırlarını sormak görevimiz. Bir sıcak çay ve bir güzel muhabbet maksadıyla etkinliğimizi her yıl gelenek haline getirdik." ifadelerini kullandı.
"Bu güzel eserleri yaşatan ve bizlere emanet eden büyüklerimizden Allah razı olsun." diyen Harbi, "Ebediyete irtihal eden büyüklerimize Allah’tan rahmet, sizlere de sağlık dolu bereketli bir ömürler diliyorum. Biz her bir değerimize minnet ve şükran borçluyuz." şeklinde konuştu.
Günün anısına katılımcılara gül dağıtılarak, göçün 60'ıncı yılı münasebetiyle hatıra amaçlı özel hazırlanan cami logolu madalya verildi.
 
 
 
 
BERLİN (AA) - Almanya'da medya konularında Lisanslama ve Denetleme Komisyonu (ZAK) Russia Today'in Almanca yayın yapan kanalının (RT DE) yayınlarını yasakladı.
 
ZAK'tan yapılan açıklamada RT DE'nin Almanya'da gerekli yayın lisansı bulunmadığı gerekçesiyle yayınlarının yasaklandığı ifade edildi.
 
RT yasal işlem başlatacak
 
RT DE’den yapılan açıklamada ise tüm iddialara rağmen 16 Aralık 2021’den bu yana Avrupa yasalarına uygun bir şekilde yayın yapıldığı savunularak RT DE’nin Sırbistan’dan 6 Aralık 2021’den itibaren 2029’a kadar geçerli yayın lisansı aldığı ifade edildi.
RT DE Productions GmbH şirketinin bu karara karşı yasal işlem başlatacağı vurgulandı.
Sırbistan Elektronik Kitle İletişim Araçları Düzenleme Kurumu (REM) Konseyi Başkanı Olivera Zekic’in sözlerine yer verilen açıklamada, lisansın, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi hükümlerine uygun bir şekilde başvurularak verildiği kaydedildi.
YouTube da 29 Eylül’de Russia Today'in (RT) Almanca yayın yapan iki kanalının hesabını kalıcı olarak kapatmıştı.
 
Resim: Pixabay
Dînî literatürümüzde “Üç Aylar” diye bilinen çok feyizli ve bereketli bir maneviyat mevsimine bir kez daha girmiş bulunuyoruz. 02 Şubat Çarşamba günü Recep ayının ilk gününü idrak ettik. Nasip olursa önümüzdeki Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece de Regâib Kandili’ni hep birlikte idrak edeceğiz.  Bizleri bu günlere eriştiren Rabbimize sonsuz hamd ü senâlar olsun.
 
Bu aylar, imandan gelen bir heyecanla ibadet hayatımızı daha canlı tutmaya çalıştığımız feyizli, bereketli zamanlardır. Üç Aylar; Regâib. Mi’râc, Berat kandilleri ile Kadir Gecesi gibi dört ayrı mübarek geceyi içerisinde barındırır. Bu geceler, üç ayların manevî atmosferinin bereketli ve hikmetli yıldızları gibidir. Bu aylar, yapılan dilek ve temennilerin Allah’a ulaştığı, tövbelerin kabul edildiği, günahsız bir şekilde Ramazan ayına kavuşma umudumuzu kuşandığımız aylarıdır. Nitekim Üç Aylar’ın hayır ve bereketini Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle açıklıyor: “Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez. (Bu geceler şunlardır): Cuma geceleri, Kurban ve Ramazan bayramları gecesi, Recep ayının ilk Cuma gecesi (Regâib Kandili), Şaban ayının on beşinci gecesi (Berat Kandili).” Ayrıca Peygamberimiz (s.a.s) Recep ayına ulaşınca şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.” 
 
Üç Aylar’ın ilk cuma gecesi, yani önümüzdeki Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece Regâib Kandili’dir. Bu gece, insanların Yüce Allah’tan af ve mağfiret istediği, umut, huzur ve ilahî müjdelerle dolu, duaların kabul edildiği gecelerden biridir.
 
Ömür sermayemiz her geçen gün azalıyor. Yaşadığımız şu fâni dünya hayatında Allah’ın rızasını kazanmalı, böyle mübarek gecelerde özümüze dönmeli, hatalarımıza dur demeli, tövbe ve istiğfar etmeliyiz.
 
Böyle mübarek gecelerde nefis muhasebesi yapmalı, ana sermayemiz olan ömrümüzü nerede tükettiğimizi gözden geçirmeli, amel defterimize neler yazdırdığımızı, mahşer günü kurulacak Büyük Mahkeme’nin tek hâkimi Yüce Allah’ın hakkımızda nasıl bir hüküm vereceğini düşünmeliyiz.
 
İdrak edeceğimiz üç aylar ve mübarek geceler, öncelikle Rabbimize, ailemize, komşularımıza, akrabalarımıza ve çevremize karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hatalarımızdan ve günahlarımızdan tövbe etmemize vesile olmalıdır.
 
Öyleyse Üç Aylar’ı ve mübarek geceleri fırsat bilip Cenab-ı Allah’a koşalım. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in izinden ayrılmayalım. Kandil gecelerinde tövbe istiğfar edelim, nefis muhasebesi yapalım, kaza ve nafile namazı kılalım. Kur’an-ı Kerîm okuyalım. Peygamber (s.a.s)’e salât ve selâm getirelim. Akrabalarımızı ziyaret edelim. Kimsesizlerin, yoksulların gönüllerini hoş edelim. Çocuklarımıza bu mübarek gün ve gecelerin faziletini öğretelim.
 
Yapacağımız duaların kabul edilmesini, Regaip Kandili ve Üç Ay’ların âlem-i İslâm için hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ederim.
 
 
Kazım TÜRKMEN
DİTİB Genel Başkanı
BERLİN (AA) - Almanya'da Bavyera eyaletinin Adalet Bakanı Gerog Eisenreich, Münih ve Freising Başpiskoposluğunda geçmişte gerçekleşen cinsel taciz ve istismar olaylarının yasal olarak tamamen aydınlatılacağı yönünde güvence verdi.
 
Eisenreich, Bavyera Eyalet Meclisinde, Münih ve Freising Başpiskoposluğunda yaşanan cinsel taciz ve istismara ilişkin 20 Ocak'ta yayımlanan rapora ilişkin değerlendirmede bulundu.
Savcılığın, kişilerin unvanına ve kurumların konumuna bakılmaksızın soruşturma yaptığını belirten Eisenreich, her eylemin uygun şekilde cezalandırılması gerektiğini söyledi.
Eisenreich, "Bavyera'da kimse kanunların üstünde değil, kimse." ifadesini kullandı.
 
Münih Savcılığının şu an kilise yetkililerinin suçlandığı 42 olayı incelediği bilgisini paylaşan Eisenreich, olası başka mağdurların suç duyurusunda bulunmalarını, suç işlendiği yönünde bilgisi olanların da ilgili mercilere bilgi vermesini istedi.
Katolik Kilisesindeki taciz skandalının toplumu sarstığını belirten Eisenreich, din adamlarının konumlarını istismar ederek mazur görülemeyecek suçlar işlediğini kaydetti.
Eisenreich, kurum olarak kilisenin de ağır hatalar yaptığını, olayların aydınlatılmasında başarısız kaldığını ifade ederek kilisenin şeffaf olmasını talep etti.
 
- Taciz skandalı
 
Münih ve Freising Başpiskoposluğunun kilisedeki cinsel istismarı araştırmak için görevlendirdiği Westpfahl Spilker Wastl adlı avukatlık şirketinin hazırladığı ve 20 Ocak'ta yayımladığı raporda, 1945-2019 yıllarında Münih ve Freising Başpiskoposluğuna bağlı kiliselerde en az 497 taciz vakası gerçekleştiği, taciz iddialarına rağmen rahip ve diyakozların kilisede görev yapmasına izin verildiği belirtildi.
Rapora göre mağdurların 247'sini erkek, 182'sini kız çocukları oluştururken 68 çocuğun ise kimliği bilinmezken, olaylardan etkilenenlerin çoğunu 8-14 yaşlarındaki çocuklar oluşturdu.
Uzmanlara göre suçlamalarla bağlantılı 173'ü rahip ve 9'u diyakoz olmak üzere 235 kişi olduğu belirtildi.
 
Raporda Katolik dünyasının önceki ruhani lideri ve Emerit Papa 16. Benediktus, Münih Başpiskoposu olduğu dönemde 4 olaya ilişkin harekete geçmeyerek istismarın üstünü örtmek ve doğruları söylememekle suçlandı.
Ayrıca raporda Münih ve Freising Başpiskoposu Kardinal Reinhard Marx’a yönelik 2, eski Başpiskopos Kardinal Friedrich Wetter'e yönelik de 21 olayla ilgili suçlamalar bulundu.